zirt pirt hata veren browser.
internet explorerin official kisaltmasi.
(bkz: ie)
ie nin sacmalama cumlesi. netscape kullanma
sebebi.
sebebi.
icerisinde findiktan ziyade pirinc patlagi bulunan insan eliyle yapilan en muthis sey.
sonucu 64 olan matematik islemi.
aristoteles(io 384-io 322)
aristotelesin babasi nikomakhos, buyuk iskenderin buyukbabasi makedonya krali iii. amyntasin saray hekimiydi. genc aristoteles boylece tibbin oncusu hipokratese degin geri giden ve tibbin kurucusu saglik tanrisi asklepiostan kaynaklanan uzun bir dogabilim gelenegi icnde yetisti. dusunsel gelisimi icinde dogal olaylarin gozlemlenmesine verdigi onem ve atinada kendi kurdugu okulda(lykeion) hekimlik egitiminin yar almasi onun gencliginde agir bir egitimden gectigini gosterir babasi olunce aristoteles io 367de henuz 17 yasindayken platonun atinadaki akademiasina gonderildi. orada 20 yil platon ile birlikte felsefe dialoglarinda bulundu. io 347/348 de platonun olmesi uzerine akademianin basina yegeni speusippos gecti. aristotelesde bazi arastirmacilara gore bu goreve atanmadigi icin, bazilarina gorede o siralarda makedonyaya karsi bir siyasal havanin egemen olmasindan dolayi atinadan ayrildi.
dusunsel gelisiminin ikinci doneminde aristoteles arkadasi khalkedonlu ksenokrates ve sonraki belli basli izleyicilerden erososlu theophrastos ile birlikte o siralarda yeni kurulmakta olan assos kentinde(bugun bati anadoluda behramkale) yeni bir akademi olusturdu. burada hukumdar hermeiasin ogretmeni ve onun yegeni ve evlatligi pythias ile evlendi. pythias bir kiz cocuk dogurduktan sonra olunce , aristoteles herpyllis ile evlendi. aristoteles assosda mutlu gecirdigi anlasilan uc yildan sonra yakindaki lesbos(midilli) adasinin baskenti mytileneye yerlesti. ve orada adanin yerlisi olan ogrencisi theophrastos ile birlikte akedemiaya benzer bir felsefe cevresi kurdu. dogabilim arastirmalarina daldi. dusunsel gelismesi icinde astronomi ve buna bagli kuramsal calismalardan ayrilarak yeryuzune ozelliklede biyolojiye ilgi duymasi bu doneme rastlar.
io 343-342de makedonyali ii. philiphos, aristoteles i pelladaki baskentine 13 yasindaki oglu iskendere ogretmenlik etmeye cagirdi. uc yil kadar suren bu egtimde aristoteles, iskendere agirlikla homerosu tiyatroya dayali sanati ve ayrica politikayi konu alan bir ogrenim programi uyguladi. siyasete olan ilgiside bu donemde yogunlasti. ama iskenderin siyasal goruslerinin aristotelesinkilerden cok fazla etkilendigi soylenemez. ayrica iskenderin kurdugu buyuk imparatorluk dusunsel olarak aristotelesin kent devleti(polis) anlayisini temel alan siyaset gorusune uygun degildir.
io 339da dogum yeri olan stagirosa donen aristoteles, io 335te yeniden atinaya gitti. bu sirada speusippos olmus,akademia bassiz kalmisti. ama akademialilar aristoteles yerine ksenokratesi baskan secince o da kent disinda apollon lykeiona adanan kutsal koruluk icinde bazi binalar kiralayarak, kendi okulunu kurdu.
io 323te buyuk iskender olunce atinada makedonyaya karsi egilimler yeniden ortaya cikti. ve aristoteles 20 yil once yazdigi bir siir nedeniyle en buyuk suc sayilan dinsizlikten yargilandi. suclu bulunacagi kesinlik kazaninca izleyicileriyle birlikte atinanin kuzeyindeki eurips bogazinda, khalkise gitti. aristoteles bir yil sonra bir mide rahatsizligndan oldu.
aristoteles oteki bilimler icin bir alet olarak gordugu mantik biliminin kurucusu kabul edilir. aristoteles mantigi, insani ayirt eden en onemli yaninin dil oldugu, us(logos) sahibi olmasinin, soz edebilen bir varlik olmasina dayandigi gorusunden yola cikar. boylece mantik aristotelesin kendi kullandigi terimle cozumlemedir. aristotelisin mantik bilimi ile birlikte felsefe tarihine en ozgun katkisini olusturan metafizik aslinda kendi kullandigi bir ad degildir. bu bigi dali aristotelese gore varligi varlik olarak ele alan ve onun ne ligini arastiran felsefe dalidir. aristoteles bu bilgi dalinin tek ozgur bilim oldugunu cunku kendinden baska bir amaci bulunmadigini soyler, bunu insanin dogal olarak merak gudusunun urunu oldugunu vurgular. bilimleri turleri acisindan siniflandiran aristoteles temelde uc kuramsal bilimden soz eder. metafizik, matematik ve fizik. bunlarin disinda pratik bilimler, belli bir amac icin islenen bilimler vardir. bunlarda tutum ve eylemleri konu edinen etik ve politika ile uretime yonelik yapilmis ve yazilmis sanatlarin bilimleridir. varligin surekli ve bitmeyen bir evren icinde neligini ve cesitliligni ele alan aristoteles butun varliklarin ve degisimlerinin mantiksal olarak geriye goturulmesi biciminde gelistirdigi "neden" gorusuyle bunlarin en son nedeni olarak bir hareket etmeyen hareket ettirici ve "ilk neden" dusuncesine ulasir. bu kavram ve ona ulasan usavurma zinciri, sonralari hem hiristiyan hem musluman dusunurlerce tanrinin varliginin kaniti olarak kullanilmistir.
kaynak : ana britannica
aristotelesin babasi nikomakhos, buyuk iskenderin buyukbabasi makedonya krali iii. amyntasin saray hekimiydi. genc aristoteles boylece tibbin oncusu hipokratese degin geri giden ve tibbin kurucusu saglik tanrisi asklepiostan kaynaklanan uzun bir dogabilim gelenegi icnde yetisti. dusunsel gelisimi icinde dogal olaylarin gozlemlenmesine verdigi onem ve atinada kendi kurdugu okulda(lykeion) hekimlik egitiminin yar almasi onun gencliginde agir bir egitimden gectigini gosterir babasi olunce aristoteles io 367de henuz 17 yasindayken platonun atinadaki akademiasina gonderildi. orada 20 yil platon ile birlikte felsefe dialoglarinda bulundu. io 347/348 de platonun olmesi uzerine akademianin basina yegeni speusippos gecti. aristotelesde bazi arastirmacilara gore bu goreve atanmadigi icin, bazilarina gorede o siralarda makedonyaya karsi bir siyasal havanin egemen olmasindan dolayi atinadan ayrildi.
dusunsel gelisiminin ikinci doneminde aristoteles arkadasi khalkedonlu ksenokrates ve sonraki belli basli izleyicilerden erososlu theophrastos ile birlikte o siralarda yeni kurulmakta olan assos kentinde(bugun bati anadoluda behramkale) yeni bir akademi olusturdu. burada hukumdar hermeiasin ogretmeni ve onun yegeni ve evlatligi pythias ile evlendi. pythias bir kiz cocuk dogurduktan sonra olunce , aristoteles herpyllis ile evlendi. aristoteles assosda mutlu gecirdigi anlasilan uc yildan sonra yakindaki lesbos(midilli) adasinin baskenti mytileneye yerlesti. ve orada adanin yerlisi olan ogrencisi theophrastos ile birlikte akedemiaya benzer bir felsefe cevresi kurdu. dogabilim arastirmalarina daldi. dusunsel gelismesi icinde astronomi ve buna bagli kuramsal calismalardan ayrilarak yeryuzune ozelliklede biyolojiye ilgi duymasi bu doneme rastlar.
io 343-342de makedonyali ii. philiphos, aristoteles i pelladaki baskentine 13 yasindaki oglu iskendere ogretmenlik etmeye cagirdi. uc yil kadar suren bu egtimde aristoteles, iskendere agirlikla homerosu tiyatroya dayali sanati ve ayrica politikayi konu alan bir ogrenim programi uyguladi. siyasete olan ilgiside bu donemde yogunlasti. ama iskenderin siyasal goruslerinin aristotelesinkilerden cok fazla etkilendigi soylenemez. ayrica iskenderin kurdugu buyuk imparatorluk dusunsel olarak aristotelesin kent devleti(polis) anlayisini temel alan siyaset gorusune uygun degildir.
io 339da dogum yeri olan stagirosa donen aristoteles, io 335te yeniden atinaya gitti. bu sirada speusippos olmus,akademia bassiz kalmisti. ama akademialilar aristoteles yerine ksenokratesi baskan secince o da kent disinda apollon lykeiona adanan kutsal koruluk icinde bazi binalar kiralayarak, kendi okulunu kurdu.
io 323te buyuk iskender olunce atinada makedonyaya karsi egilimler yeniden ortaya cikti. ve aristoteles 20 yil once yazdigi bir siir nedeniyle en buyuk suc sayilan dinsizlikten yargilandi. suclu bulunacagi kesinlik kazaninca izleyicileriyle birlikte atinanin kuzeyindeki eurips bogazinda, khalkise gitti. aristoteles bir yil sonra bir mide rahatsizligndan oldu.
aristoteles oteki bilimler icin bir alet olarak gordugu mantik biliminin kurucusu kabul edilir. aristoteles mantigi, insani ayirt eden en onemli yaninin dil oldugu, us(logos) sahibi olmasinin, soz edebilen bir varlik olmasina dayandigi gorusunden yola cikar. boylece mantik aristotelesin kendi kullandigi terimle cozumlemedir. aristotelisin mantik bilimi ile birlikte felsefe tarihine en ozgun katkisini olusturan metafizik aslinda kendi kullandigi bir ad degildir. bu bigi dali aristotelese gore varligi varlik olarak ele alan ve onun ne ligini arastiran felsefe dalidir. aristoteles bu bilgi dalinin tek ozgur bilim oldugunu cunku kendinden baska bir amaci bulunmadigini soyler, bunu insanin dogal olarak merak gudusunun urunu oldugunu vurgular. bilimleri turleri acisindan siniflandiran aristoteles temelde uc kuramsal bilimden soz eder. metafizik, matematik ve fizik. bunlarin disinda pratik bilimler, belli bir amac icin islenen bilimler vardir. bunlarda tutum ve eylemleri konu edinen etik ve politika ile uretime yonelik yapilmis ve yazilmis sanatlarin bilimleridir. varligin surekli ve bitmeyen bir evren icinde neligini ve cesitliligni ele alan aristoteles butun varliklarin ve degisimlerinin mantiksal olarak geriye goturulmesi biciminde gelistirdigi "neden" gorusuyle bunlarin en son nedeni olarak bir hareket etmeyen hareket ettirici ve "ilk neden" dusuncesine ulasir. bu kavram ve ona ulasan usavurma zinciri, sonralari hem hiristiyan hem musluman dusunurlerce tanrinin varliginin kaniti olarak kullanilmistir.
kaynak : ana britannica
arkhimedes( io 290,280 - io 212 - 211)
gencliginde kisa bir sure, donemin bilim merkezi olan iskenderiyede kaldigi sanilan arkhimedes in yasaminin buyuk bolumunu bir yunan kent devleti olan syrakusada gecirdigi ve syrakusa krali ii. hieronun yakin dostu oldugu biliniyor. io 213te baslayan roma kusatmasinda, yaptigi savas araclariyla syrakusanin dususunu uzun sure geciktiren ve kent romalilarin eline gectigi sirada romali bir asker tarafindan oldurulen arkhimedesin unlu problemini simgeleyen, silindir icine yerlestirilmis kureyle isaretli mezari olumunden yaklasik 150 yil sonra cicero tarafindan bulundu.
arkhimedes, cagindaki ununu kendi adini tasiyan burgu ve biri yildizlarin konumunu digeri gunesin, ayin ve gezegenlerin hareketini gosteren iki astronomi kuresi gibi buluslarina borcludur. arkhimedesin yasamiyla ilgili olarak gunumuze ulasan ayrintilar hicbir eskicag bilim adamininkiyle karsilastirilamayacak kadar coktur. ancak bu bilgilerin arasinda, hieronun tacindaki altin oranini saptamak icin bir yontem buldugunda eureka(buldum) diye bagirarak hamamdan firladigi; bana bir dayanak noktasi verin dunyayi yerinden oynatayim dedigi ; romalilarin gemilerini yakmak icin dev aynalar kullandigi ve romali bir askerin uyarisina karsin, ugrastigi bir matematik problemini yarim birakmak istemedigi icin olduruldugu gibi yakistirma oykulerde yer alir.
arkhimedes, duzlemlerin dengesi uzerine adli yapitinda, dogrularla sinirli duzlemsel bicimlerin ve konik dilimlerin agirlik merkezlerinin belirlenmesi problemini ele aldi. arkhimedes bu yapittaki kaldirac yasasi nedeniyle mekanigin kurucusu olarak kabul edilmisse de, kaldirac yasasi ve belkide agirlik merkezi kavrami arkhimedesten once bilinmekteydi. arkhimedesin bu konudaki ozgun katkisi bu kavramlari konik kesitlere uygulamis olmasidir.
isigin kirilmasini da inceleyen katoprik(isigin aynadan yansimasi) ile ilgili yapiti, yuzleri duzgun cokgenlerden olusan ve kure icine yerlestirilen yari duzgun 13 cokyuzlu(arkhimedes cokyuzluleri) uzerine calismasi ve belirsiz analiz konusundaki sekiz bilinmeyenli problem ozellikle onemlidir.
arkhimedes, ilkcagda onemli bir astronomi bilgini olarakta taninirdi. cesitli, gokcisimlerinin yerden uzakligi ile ilgili olarak arkhimedes e mal edilen (ve buyuk olasilikla gercekten arkhimedes e ait olan) bazi sonuclarin gozleme degil, pythagorasci kurama dayanmasi sasirticidir.
arkhimedes in buldugu kaldirma kuvvetine iliskin yasaya gore, butunu yada bir bolumu, durgun bir akiskanin (gaz yada sivi) icine batirilan cisimlere yukari dogru yonlenmis, bir kaldirma kuvveti etki eder ve bu kuvvetin buyuklugu cismin etkisiyle, yer degistiren akiskanin agirlgina esittir. yer degistiren akiskanin hacmi, akiskana butunuyle batirilan cismin tum hacmine, bir bolumu batirilmis cisminse akiskan yuzeyinin altinda kalan kesiminin hacmine esittir.
kaynak : ana britannica
gencliginde kisa bir sure, donemin bilim merkezi olan iskenderiyede kaldigi sanilan arkhimedes in yasaminin buyuk bolumunu bir yunan kent devleti olan syrakusada gecirdigi ve syrakusa krali ii. hieronun yakin dostu oldugu biliniyor. io 213te baslayan roma kusatmasinda, yaptigi savas araclariyla syrakusanin dususunu uzun sure geciktiren ve kent romalilarin eline gectigi sirada romali bir asker tarafindan oldurulen arkhimedesin unlu problemini simgeleyen, silindir icine yerlestirilmis kureyle isaretli mezari olumunden yaklasik 150 yil sonra cicero tarafindan bulundu.
arkhimedes, cagindaki ununu kendi adini tasiyan burgu ve biri yildizlarin konumunu digeri gunesin, ayin ve gezegenlerin hareketini gosteren iki astronomi kuresi gibi buluslarina borcludur. arkhimedesin yasamiyla ilgili olarak gunumuze ulasan ayrintilar hicbir eskicag bilim adamininkiyle karsilastirilamayacak kadar coktur. ancak bu bilgilerin arasinda, hieronun tacindaki altin oranini saptamak icin bir yontem buldugunda eureka(buldum) diye bagirarak hamamdan firladigi; bana bir dayanak noktasi verin dunyayi yerinden oynatayim dedigi ; romalilarin gemilerini yakmak icin dev aynalar kullandigi ve romali bir askerin uyarisina karsin, ugrastigi bir matematik problemini yarim birakmak istemedigi icin olduruldugu gibi yakistirma oykulerde yer alir.
arkhimedes, duzlemlerin dengesi uzerine adli yapitinda, dogrularla sinirli duzlemsel bicimlerin ve konik dilimlerin agirlik merkezlerinin belirlenmesi problemini ele aldi. arkhimedes bu yapittaki kaldirac yasasi nedeniyle mekanigin kurucusu olarak kabul edilmisse de, kaldirac yasasi ve belkide agirlik merkezi kavrami arkhimedesten once bilinmekteydi. arkhimedesin bu konudaki ozgun katkisi bu kavramlari konik kesitlere uygulamis olmasidir.
isigin kirilmasini da inceleyen katoprik(isigin aynadan yansimasi) ile ilgili yapiti, yuzleri duzgun cokgenlerden olusan ve kure icine yerlestirilen yari duzgun 13 cokyuzlu(arkhimedes cokyuzluleri) uzerine calismasi ve belirsiz analiz konusundaki sekiz bilinmeyenli problem ozellikle onemlidir.
arkhimedes, ilkcagda onemli bir astronomi bilgini olarakta taninirdi. cesitli, gokcisimlerinin yerden uzakligi ile ilgili olarak arkhimedes e mal edilen (ve buyuk olasilikla gercekten arkhimedes e ait olan) bazi sonuclarin gozleme degil, pythagorasci kurama dayanmasi sasirticidir.
arkhimedes in buldugu kaldirma kuvvetine iliskin yasaya gore, butunu yada bir bolumu, durgun bir akiskanin (gaz yada sivi) icine batirilan cisimlere yukari dogru yonlenmis, bir kaldirma kuvveti etki eder ve bu kuvvetin buyuklugu cismin etkisiyle, yer degistiren akiskanin agirlgina esittir. yer degistiren akiskanin hacmi, akiskana butunuyle batirilan cismin tum hacmine, bir bolumu batirilmis cisminse akiskan yuzeyinin altinda kalan kesiminin hacmine esittir.
kaynak : ana britannica
hans bethe (1906- )
hans bethe 2 temmuz 1906 da almanyanin alsuss bolgesinde dogdu.1928de ph.d diplomasini munih universitesinden aldi. 1930larda nazilerin guclenmesiyle avrupa kitasini terk etti amerikaya yerlesti. 1935 de cornell universitesinde fizik profesoru olarak gorev yapmaya basladi.
bethenin burada gunes enerjisi ve fussion enerjisi ile ilgi arastirmalari onu los alamosdaki atom bombasi calismalarinin basina getirdi. ikinci dunya savasindan sonra bethe edward teller ile birlikte hidrojen bombasinin gelistirilmesi icin calisti. sonra 1956 dan 1964e kadar baskanin danisma komitesinde gorev aldi.1958 yilinda nukleer silahsizlanma calismalarina baskanlik etti.1963 deki sovyetler birligi ile yapilan antlaslamada gorev aldi.baskan eisenhower, kennedy, ve johnsona danismanlik yapti.
1967de nobel fizik odulunu aldi. bundan sonraki yasaminda nukleer savunma sistemlerine karsi mucadele verdi. 1975 yilinda cornell universitesinden emekli oldu.
kaynak :http://www.atomicarchive.com/bios/index.shtml
hans bethe 2 temmuz 1906 da almanyanin alsuss bolgesinde dogdu.1928de ph.d diplomasini munih universitesinden aldi. 1930larda nazilerin guclenmesiyle avrupa kitasini terk etti amerikaya yerlesti. 1935 de cornell universitesinde fizik profesoru olarak gorev yapmaya basladi.
bethenin burada gunes enerjisi ve fussion enerjisi ile ilgi arastirmalari onu los alamosdaki atom bombasi calismalarinin basina getirdi. ikinci dunya savasindan sonra bethe edward teller ile birlikte hidrojen bombasinin gelistirilmesi icin calisti. sonra 1956 dan 1964e kadar baskanin danisma komitesinde gorev aldi.1958 yilinda nukleer silahsizlanma calismalarina baskanlik etti.1963 deki sovyetler birligi ile yapilan antlaslamada gorev aldi.baskan eisenhower, kennedy, ve johnsona danismanlik yapti.
1967de nobel fizik odulunu aldi. bundan sonraki yasaminda nukleer savunma sistemlerine karsi mucadele verdi. 1975 yilinda cornell universitesinden emekli oldu.
kaynak :http://www.atomicarchive.com/bios/index.shtml
niels henrik david bohr (1885-1962)
niels henrik david bohr, 1885de copenhagen universite sinde fizyoloji profesoru christian bohrun oglu olarak dunyaya geldi. niels ve kucuk kardesi harald(gelecegin matematik profesoru) gelisimi icin cok olumlu bir atmosferde buyudu, babasi cok seckin bir profesordu. onun okul yilarinda fizikle ilgilenmesinde buyuk etkisi olmustur. annesi de egitim alaninda onemli kisilerden biriydi.
1903 de gammelholm grammar okuluna girdikten sonra cok seckin ve yetenekli bir profesor olan c. christiansen in danismanliginda copenhagen universitesine girdi. master derecesini 1909da doktorasini 1911de aldi.
daha ogrenciyken copenhagendaki bilimler akademisi tarafindan bazi ozel bilimsel problemlerin cozumu icin odul verilecegi duyrulunca, bohr akiskanlarin yuzey gerilimi konusunda deneysel ve teorik arastirma yapmaya basladi. babasinin laboratuvarlarinda yaptigi bu calismayla duyurulan odulu aldi. bohrun bundan sonraki calismalari daha cok teorikti. doktora tezi tamamen teorik ve gunumuzunde klasik problemlerinden olan, elektron teorisi yardimiyle metallerin ozelliklerinin aciklanmasiydi. bu teoriyle ilk defa bohr, planckin quantum teorisiyle catisti.
1911 sonbaharinda kendi teorik calismalariyla birlikte sir j.j. thomson un danismanliginda cavendish laboratuvarinda deneysel calismalari takip ederek kendini gelistirdi. 1912 ilkbaharinda manchesterda arastirmacilarin yogun bilimsel calismalar yuruttugu ve daha cok radioactive olgular uzerinde calistigi professor rutherford laboratuvarinda calisti. 1913te the philosophical magazinede yayimlanan alfa isiniminin sogurumu konusundaki teorik calismalari rutherfordun cekirdegin kesfinden sonra atomun yapisi uzerinde calismaya yoneltti. planckin ortaya attigi quantum teorisinden alinti yaparak, daha sonra heisenberginde gelistirmesiyle, elementlerin kimyasal ve fiziksel ozelliklerini ortaya cikartmak icin kullanilacak olan atomun yapisini kesfetti.
1913-1914 yillarinda bohr, copenhagen ve 1914-1916 da manchester victoria universitelerinde ders verdi. 1916da copenhagen universitesi teorik fizik profesorlugune atandi ve 1920den olumune kadar surecek olan, onun icin kurulan institute for theoretical physics in basina getrildi.1922 yilinda onun kesfettigi atomun yapisinin taninmasiyla nobel fizik odulu aldi.
bohrun enstutusundeki 1930dan sonraki faliyetleri cekirdegin yapisi, parcalanmasi ve degisimi uzerine yogunlasti. bir damla sivi bu goruse gore cekirdegin cok iyi bir goruntusuydu. bu yuzden nukleer fissionu da anlamamiza yarayan bu teoriye liquid droplet theory denildi.
bohr ayrica quantum fizikteki problemlerin cozumunede onemli katkilarda bulundu.bundan dolayi fizikteki bu buyuk degisimin fizigin temel ozelliklerine bakisimizi nasil etkiledigini, bu degisimin sonuclarinin atomik fizigin bilinen yapisindan ne kadar farkli oldugunu gosterdi. bu gorunus 1933-1962 arasinda bircok yazida tartisildi. bu yazilar ingilizce olarak physics and human knowledge adli kitabinda toplandi.
yayimlarindan bazilari: the theory of spectra and atomic constitution, university press, cambridge, 1922/2nd. ed., 1924; atomic theory and the description of nature, university press, cambridge, 1934/reprint 1961; the unity of knowledge, doubleday & co., new york, 1955.
nazilerin ii. dunya savasi sirasinda danimarkayi istilasindan sonra isvece kacti.savasin son iki yilini atom enerjisi projesiyle ilgili olarak ingiltere ve amerikada gecirdi. geri kalan yillarini atomik fizigin barisci uygulamalari ve atomik silahlarin gelisiminden dolayi ortaya cikan politik problemlere ayirdi.
bohr yasaminin sonuna kadar zekasini canli tuttu.son yillarinda molecular bioloji uzerine yogunlasti. 1912de margrethe nørlund ile evlendi. ikisini kaybettigi alti oglu oldu 18 kasim 1962de oldu.
kaynak : nobel fizik odull
niels henrik david bohr, 1885de copenhagen universite sinde fizyoloji profesoru christian bohrun oglu olarak dunyaya geldi. niels ve kucuk kardesi harald(gelecegin matematik profesoru) gelisimi icin cok olumlu bir atmosferde buyudu, babasi cok seckin bir profesordu. onun okul yilarinda fizikle ilgilenmesinde buyuk etkisi olmustur. annesi de egitim alaninda onemli kisilerden biriydi.
1903 de gammelholm grammar okuluna girdikten sonra cok seckin ve yetenekli bir profesor olan c. christiansen in danismanliginda copenhagen universitesine girdi. master derecesini 1909da doktorasini 1911de aldi.
daha ogrenciyken copenhagendaki bilimler akademisi tarafindan bazi ozel bilimsel problemlerin cozumu icin odul verilecegi duyrulunca, bohr akiskanlarin yuzey gerilimi konusunda deneysel ve teorik arastirma yapmaya basladi. babasinin laboratuvarlarinda yaptigi bu calismayla duyurulan odulu aldi. bohrun bundan sonraki calismalari daha cok teorikti. doktora tezi tamamen teorik ve gunumuzunde klasik problemlerinden olan, elektron teorisi yardimiyle metallerin ozelliklerinin aciklanmasiydi. bu teoriyle ilk defa bohr, planckin quantum teorisiyle catisti.
1911 sonbaharinda kendi teorik calismalariyla birlikte sir j.j. thomson un danismanliginda cavendish laboratuvarinda deneysel calismalari takip ederek kendini gelistirdi. 1912 ilkbaharinda manchesterda arastirmacilarin yogun bilimsel calismalar yuruttugu ve daha cok radioactive olgular uzerinde calistigi professor rutherford laboratuvarinda calisti. 1913te the philosophical magazinede yayimlanan alfa isiniminin sogurumu konusundaki teorik calismalari rutherfordun cekirdegin kesfinden sonra atomun yapisi uzerinde calismaya yoneltti. planckin ortaya attigi quantum teorisinden alinti yaparak, daha sonra heisenberginde gelistirmesiyle, elementlerin kimyasal ve fiziksel ozelliklerini ortaya cikartmak icin kullanilacak olan atomun yapisini kesfetti.
1913-1914 yillarinda bohr, copenhagen ve 1914-1916 da manchester victoria universitelerinde ders verdi. 1916da copenhagen universitesi teorik fizik profesorlugune atandi ve 1920den olumune kadar surecek olan, onun icin kurulan institute for theoretical physics in basina getrildi.1922 yilinda onun kesfettigi atomun yapisinin taninmasiyla nobel fizik odulu aldi.
bohrun enstutusundeki 1930dan sonraki faliyetleri cekirdegin yapisi, parcalanmasi ve degisimi uzerine yogunlasti. bir damla sivi bu goruse gore cekirdegin cok iyi bir goruntusuydu. bu yuzden nukleer fissionu da anlamamiza yarayan bu teoriye liquid droplet theory denildi.
bohr ayrica quantum fizikteki problemlerin cozumunede onemli katkilarda bulundu.bundan dolayi fizikteki bu buyuk degisimin fizigin temel ozelliklerine bakisimizi nasil etkiledigini, bu degisimin sonuclarinin atomik fizigin bilinen yapisindan ne kadar farkli oldugunu gosterdi. bu gorunus 1933-1962 arasinda bircok yazida tartisildi. bu yazilar ingilizce olarak physics and human knowledge adli kitabinda toplandi.
yayimlarindan bazilari: the theory of spectra and atomic constitution, university press, cambridge, 1922/2nd. ed., 1924; atomic theory and the description of nature, university press, cambridge, 1934/reprint 1961; the unity of knowledge, doubleday & co., new york, 1955.
nazilerin ii. dunya savasi sirasinda danimarkayi istilasindan sonra isvece kacti.savasin son iki yilini atom enerjisi projesiyle ilgili olarak ingiltere ve amerikada gecirdi. geri kalan yillarini atomik fizigin barisci uygulamalari ve atomik silahlarin gelisiminden dolayi ortaya cikan politik problemlere ayirdi.
bohr yasaminin sonuna kadar zekasini canli tuttu.son yillarinda molecular bioloji uzerine yogunlasti. 1912de margrethe nørlund ile evlendi. ikisini kaybettigi alti oglu oldu 18 kasim 1962de oldu.
kaynak : nobel fizik odull
max born (1882-1970)
max born 11 aralik 1882de anatomist ve embriyologist profesor gustav born ve margarete, née kauffmannin ogullari olarak breslauda dunyaya geldi. max, breslauda konig wilhelm, gymnasiuma basladi. breslau,heidelberg, zurich universitelerinde calisti. daha sonra klein, hilbert, minkowski, ve rungein yaninda matematik, schwarzschildle astronomi, voightle fizik uzerine calisti.
1906da gottingen universitesi felsefe bolumunden elastik kablolar ve seritlerin denge durumunu incelemesi uzerine odul aldi. bir yil sonra ayni universiteden bu calismasiyla mezun oldu. born daha sonra larmor ve j.j. thomsonun yaninda calismak uzere kisa bir sure icin cambridge universite sine gitti. 1908-1909 yillarinda breslauya geri dondu. fizikci lummer ve pringsheim le gorecelik teorisi uzerine calisti. bir yazisindan dolayi minkowski, bornu beraber calismak uzere gottingen e davet etti. fakat 1909 kisinda born oraya varir varmaz, minkowski oldu. born, minkowski olunce onun fizik alaninda yarim kalmis calismalarini tamamlamak icin orada kaldi. daha sonra relativistik elektron calismalarindan dolayi gottingen universinde profesor oldu. 1912de michelsonun gorecelik uzerine ders verme teklifini kabul etti. burada spectroscopik deneyler yapti.
1915 te berlin universitesinde gorevli profesor max plancka asistan olarak cagrildi. fakat alman silahli kuvvetlerine katilmak zorundaydi. askeriyenin bilim offisinde sesin yayilisi uzerine calisti. geri kalan zamanini kristaller uzerine ayirdi. daha sonra gottingen deki calismalrini ozetleyen dynamik der kristallgitter (dynamics of crystal lattices) kitabini yayimladi.
birinci dunya savasindan sonra 1919da frankfurt universitesine laboratuvarlardan birinin yonetimini ustlenmek uzere profesor olarak atandi. 1921de gottingene james franckla es zamanli olarak dondu. 1925te amerikaya kisa bir seyehati disinda 12 yil boyunca burada kaldi. bu yillarda hayatinin en onemli calismalarini gerceklestirdi. kristal ve kristal lattikler uzerine yapilmis bir cok arastirma ve takiben quantum teorisi uzerine yazilmis kitabini guncellestirdi.
1925-26 yillarinda heisenberg ve jordanla beraber quantum mekanigin prensipleri(matrix mekanik) ve daha sonra qunatum mekaniginin istatistiksel gosterimi uzerine kendi calismalarini yayimladi. bircok alman fizikci gibi 1933te goc etmeye zorlandi ve cambridge universitesinden davet aldi. burada infeldle birlikte nonlinear electrodynamics alaninda calismalar yapti. 1935-36 kisinda sir c.v. raman ve ogrencileri ile birlikte bangalorede hindistan bilim enstutusunde 6 ay gecirdi. 1936da edinburgda 1953te emekli oluncaya kadar surdurecegi felsefe bolumu profesorlugune atandi.
max born gottingen, moscow, berlin, bangalore, bucharest, edinburgh, london, lima, dublin, copenhagen, stockholm, washington, ve boston universite akademilerinden burs, bristol, bordeaux, oxford, freiburg/breisgau, edinburgh, oslo, brussels universitesi, humboldt universitesi berlin, ve stuttgart technical university den doctora diplomasi aldi. ayrica cambridge universitesinden stokes madalyasi sahibidir.
max 1913de hedwig, née ile evlendi ve 3 cocugu oldu. 1970de oldu.
kaynak: nobel fizik odulleri
max born 11 aralik 1882de anatomist ve embriyologist profesor gustav born ve margarete, née kauffmannin ogullari olarak breslauda dunyaya geldi. max, breslauda konig wilhelm, gymnasiuma basladi. breslau,heidelberg, zurich universitelerinde calisti. daha sonra klein, hilbert, minkowski, ve rungein yaninda matematik, schwarzschildle astronomi, voightle fizik uzerine calisti.
1906da gottingen universitesi felsefe bolumunden elastik kablolar ve seritlerin denge durumunu incelemesi uzerine odul aldi. bir yil sonra ayni universiteden bu calismasiyla mezun oldu. born daha sonra larmor ve j.j. thomsonun yaninda calismak uzere kisa bir sure icin cambridge universite sine gitti. 1908-1909 yillarinda breslauya geri dondu. fizikci lummer ve pringsheim le gorecelik teorisi uzerine calisti. bir yazisindan dolayi minkowski, bornu beraber calismak uzere gottingen e davet etti. fakat 1909 kisinda born oraya varir varmaz, minkowski oldu. born, minkowski olunce onun fizik alaninda yarim kalmis calismalarini tamamlamak icin orada kaldi. daha sonra relativistik elektron calismalarindan dolayi gottingen universinde profesor oldu. 1912de michelsonun gorecelik uzerine ders verme teklifini kabul etti. burada spectroscopik deneyler yapti.
1915 te berlin universitesinde gorevli profesor max plancka asistan olarak cagrildi. fakat alman silahli kuvvetlerine katilmak zorundaydi. askeriyenin bilim offisinde sesin yayilisi uzerine calisti. geri kalan zamanini kristaller uzerine ayirdi. daha sonra gottingen deki calismalrini ozetleyen dynamik der kristallgitter (dynamics of crystal lattices) kitabini yayimladi.
birinci dunya savasindan sonra 1919da frankfurt universitesine laboratuvarlardan birinin yonetimini ustlenmek uzere profesor olarak atandi. 1921de gottingene james franckla es zamanli olarak dondu. 1925te amerikaya kisa bir seyehati disinda 12 yil boyunca burada kaldi. bu yillarda hayatinin en onemli calismalarini gerceklestirdi. kristal ve kristal lattikler uzerine yapilmis bir cok arastirma ve takiben quantum teorisi uzerine yazilmis kitabini guncellestirdi.
1925-26 yillarinda heisenberg ve jordanla beraber quantum mekanigin prensipleri(matrix mekanik) ve daha sonra qunatum mekaniginin istatistiksel gosterimi uzerine kendi calismalarini yayimladi. bircok alman fizikci gibi 1933te goc etmeye zorlandi ve cambridge universitesinden davet aldi. burada infeldle birlikte nonlinear electrodynamics alaninda calismalar yapti. 1935-36 kisinda sir c.v. raman ve ogrencileri ile birlikte bangalorede hindistan bilim enstutusunde 6 ay gecirdi. 1936da edinburgda 1953te emekli oluncaya kadar surdurecegi felsefe bolumu profesorlugune atandi.
max born gottingen, moscow, berlin, bangalore, bucharest, edinburgh, london, lima, dublin, copenhagen, stockholm, washington, ve boston universite akademilerinden burs, bristol, bordeaux, oxford, freiburg/breisgau, edinburgh, oslo, brussels universitesi, humboldt universitesi berlin, ve stuttgart technical university den doctora diplomasi aldi. ayrica cambridge universitesinden stokes madalyasi sahibidir.
max 1913de hedwig, née ile evlendi ve 3 cocugu oldu. 1970de oldu.
kaynak: nobel fizik odulleri
luis victor broglie(1892-1987)
broglie bir fransiz soylusunun ikinci ogluydu.adini normandiyanin kucuk bir kasabasindan alan broglie ailesinden 17. yuzyildan beri yuksek rutbeli subaylar, politikacilar ve diplomatlar yetismistir. louis de broglie agabeyi maurice gibi bilim adamligini meslek secerek ailesinin bu gelenegini bozdu. parisdeki aile malikhanesinde iyi donatilmis bir laboratuvar kuran maurice de bir fizikciydi.
ve atom cekirdegi uzerindeki deneysel calismalara onemli katkilari oldu. louis firsat buldukca agabeyinin calismalarina katiliyordu ama ona cekici gelen yalnizca fizigin kavramsal yonu idi. kendisini bir deneyciden yada muhendisten cok salt kuramci, genel ve felsefi gorusleri ozellikle cok seven biri diye tanimlar. i. dunya savasi sirasinda fizigin, pek az ilgilendigi teknik yonleriyle ilgili bir goreve getirildi.
broglienin atom fiziginin sirlari, yani bilimin cozulmemis kavramsal problemleri diye adlandirdigi konuya ilgisi alman fizikcileri max planck,albert einstein in calismalarina ilskin olarak agabeyinden ogrendigi bilgilerden dogdu, ama fizigi meslek olarak secmesi uzun zaman sonra oldu. 1909da sorbonneda tarih ogrenimini tamaladiktan sonra basladigi kuramsal fizik ogrenimini 1913te bitirdi. gorevlendirildigi fransiz tarihini arastirma projesinden siddetli bir fikir ayriligindan sonra cekildi. ve doktora tezi icin fizige iliskin bir konu secti.
1924te sundugu doktora tezinde broglie bilim dergilerinde daha once yayinlanmis olan cigir acici elektron dalgalari kuramini gelistirdi. atom boyutlarindaki maddenin dalga ozelliklerine sahip olabilecegi dusuncesinin temeli albert einsteinin 20 yil once yapmis oldugu bir oneride yatiyordu. einstein burada kisa dalga boylu isigin kimi kosullar altinda sanki parcaciklardan olusmus gibi davrandiginin gozlenebilecegini one surmustu. bu dusunce 1923 te dogrulandi. ama isigin ikili niteligi, broglienin maddeye boyle bir ikilik dusuncesi yuklemesiyle birlikte bilim cevrelerinin onayini kazanmaya baslamisti.
broglienin bu onerisi atomdaki elektronlarin devinimine iliskin hesaplarin ortaya cikardigi bir soruya yanit getirdi.deneyler, elektronlerin cekirdek cevresinde devinmekte olmasi gerektigini, ama belirlenemeyen nedenlerden oturu bu devinimde kimi kisitlamalarin bulundugunu gosteriyordu. broglienin dalga ozellikli elektron dusuncesi bu kisitlamalarin aciklanabilmesine olanak sagladi. cekirdekteki yukun belirledigi sinirlar icinde kalmak durumunda olan bir dalganin sahip olabilecegi bicimde belirlenmis olacak ve atom sinirlarina uyamayan bicimdeki bir dalga , kendi kendisiyle girisime ugrayarak yok olacakti. 1923te broglie bu gorusu ortaya attiginda, parcacik ozellikleri iyice belirlenmis olan elektronun, kimi kosullar altinda dalga gibi davranabilecegini gosteren hicbir kanit yoktu.
doktora tezinin bir kopyasi raslanti sonucu albert einsteinin eline gecti.tezi coskuyla karsilayan einstein, broglie nin calismasinin onemini acikca vurguladi, ayrica bu calismayi daha da gelistirdi. boylece avusturyali fizikci erwin schrodinger, bir varsayim olarak ileri surulen bu dalgalardan haberdar oldu ve bu temeller uzerinde bir matematiksel sistemi, ileride fizigin temel araclarindan birini olusturacak olan dalga mekanigini kurdu.
kaynak: ana britannica
broglie bir fransiz soylusunun ikinci ogluydu.adini normandiyanin kucuk bir kasabasindan alan broglie ailesinden 17. yuzyildan beri yuksek rutbeli subaylar, politikacilar ve diplomatlar yetismistir. louis de broglie agabeyi maurice gibi bilim adamligini meslek secerek ailesinin bu gelenegini bozdu. parisdeki aile malikhanesinde iyi donatilmis bir laboratuvar kuran maurice de bir fizikciydi.
ve atom cekirdegi uzerindeki deneysel calismalara onemli katkilari oldu. louis firsat buldukca agabeyinin calismalarina katiliyordu ama ona cekici gelen yalnizca fizigin kavramsal yonu idi. kendisini bir deneyciden yada muhendisten cok salt kuramci, genel ve felsefi gorusleri ozellikle cok seven biri diye tanimlar. i. dunya savasi sirasinda fizigin, pek az ilgilendigi teknik yonleriyle ilgili bir goreve getirildi.
broglienin atom fiziginin sirlari, yani bilimin cozulmemis kavramsal problemleri diye adlandirdigi konuya ilgisi alman fizikcileri max planck,albert einstein in calismalarina ilskin olarak agabeyinden ogrendigi bilgilerden dogdu, ama fizigi meslek olarak secmesi uzun zaman sonra oldu. 1909da sorbonneda tarih ogrenimini tamaladiktan sonra basladigi kuramsal fizik ogrenimini 1913te bitirdi. gorevlendirildigi fransiz tarihini arastirma projesinden siddetli bir fikir ayriligindan sonra cekildi. ve doktora tezi icin fizige iliskin bir konu secti.
1924te sundugu doktora tezinde broglie bilim dergilerinde daha once yayinlanmis olan cigir acici elektron dalgalari kuramini gelistirdi. atom boyutlarindaki maddenin dalga ozelliklerine sahip olabilecegi dusuncesinin temeli albert einsteinin 20 yil once yapmis oldugu bir oneride yatiyordu. einstein burada kisa dalga boylu isigin kimi kosullar altinda sanki parcaciklardan olusmus gibi davrandiginin gozlenebilecegini one surmustu. bu dusunce 1923 te dogrulandi. ama isigin ikili niteligi, broglienin maddeye boyle bir ikilik dusuncesi yuklemesiyle birlikte bilim cevrelerinin onayini kazanmaya baslamisti.
broglienin bu onerisi atomdaki elektronlarin devinimine iliskin hesaplarin ortaya cikardigi bir soruya yanit getirdi.deneyler, elektronlerin cekirdek cevresinde devinmekte olmasi gerektigini, ama belirlenemeyen nedenlerden oturu bu devinimde kimi kisitlamalarin bulundugunu gosteriyordu. broglienin dalga ozellikli elektron dusuncesi bu kisitlamalarin aciklanabilmesine olanak sagladi. cekirdekteki yukun belirledigi sinirlar icinde kalmak durumunda olan bir dalganin sahip olabilecegi bicimde belirlenmis olacak ve atom sinirlarina uyamayan bicimdeki bir dalga , kendi kendisiyle girisime ugrayarak yok olacakti. 1923te broglie bu gorusu ortaya attiginda, parcacik ozellikleri iyice belirlenmis olan elektronun, kimi kosullar altinda dalga gibi davranabilecegini gosteren hicbir kanit yoktu.
doktora tezinin bir kopyasi raslanti sonucu albert einsteinin eline gecti.tezi coskuyla karsilayan einstein, broglie nin calismasinin onemini acikca vurguladi, ayrica bu calismayi daha da gelistirdi. boylece avusturyali fizikci erwin schrodinger, bir varsayim olarak ileri surulen bu dalgalardan haberdar oldu ve bu temeller uzerinde bir matematiksel sistemi, ileride fizigin temel araclarindan birini olusturacak olan dalga mekanigini kurdu.
kaynak: ana britannica
henry cavendish (1731-1810)
cavendish annesi ve babasi tarfindan koklu ailelerden geliyordu. buyuk babalari devonshire duku ile kent duku idi. annesi 1733te, cavendishin kardesi fredericki dunyaya getirdikten sonra oldu. cavendih 1742de londra yakinindaki hackney ilahiyat okuluna girdi. 1749-53 arasinda cambridge universitesine bagli peterhouse collegea devam ettiyse de sanildigina gore ingiltere kilisesine bagllilik sozu vermekten kacindigi icin burayi bitiremedi.
avrupada ciktigi geziden dondukten sonra babasinin 1783teki olumune degin londrada onunla birlikte yasadi. cavendish calismalarina babasina yardimci olarak basladi ve elektrik uzerindeki tum arastirmalari, kimyasal arastirmalarinin bir bolumunu bu donemde yapti. cavendish 40 yasinda kendisine miras kalan bir servet sonucu birdenbire zengin oldu. cagdasi fransiz bilim adami jean-baptiste biotun deyisiyle bu onu hem tum bilginlerin en zengini hem buyuk olasilikla tum zenginlerin en bilgini durumuna getirdi.
cavendish az rastlanan bir bilimsel yetenege sahipti. buna karsin calismalari fazla yayginlik kazanamadi. bunun bir nedeni 1760 ta royal society ye uye olmasina ve 1803te fransiz enstutusune secilen sekiz yabancinin arasina alinarak onurlandirilmasina karsin, aslinda toplumda un kazanmaya tepeden bakmasiydi. 1766da cesitli gazlarin elde edilmesine iliskin uc bolumluk makalelesinden baslayarak yayimlamak amaciyla yazdiklari olduysada pekcok tamamlanmis arastirmasinin ayrintilarini yayimlamadi.
cavendish, elektrik yuklu iki cismin arasindaki kuvvetin, aralarindaki uzakligin karesiyle ters orantili oldugunu bulmustu. eloktrostatigin bu temel yasasi daha sonra fransiz fizikci c.a. coulomb tarafindan ortaya konmus ve onun adini almistir. cavendish bir sigacin(kondansator) sigasinin sigaci olusturan levhalarin arasina yerlestirilen maddenin cinsine bagli oldugunu da michael faradaydan once gosterdi. matemetikte cok iyi bilinen ama, o gune degin elektrik deneylerine iliskin olarak hic kullanilmayan potansiyel kavramini ozgurce kullandi. cavendish potansiyel kavramina dayanarak iyi bir iletkenin yuzeyindeki butun noktalarin ortak bir referans noktasina(yer) gore ayni potansiyele sahip olduklari gorusunu gelistirdi. degisik iletkenlerle yaptigi bir dizi deney sonucunda, iletkenin uclari arasindaki potansiyel farkinin, icinden gecen akimla dogru orantili oldugunu bularak bu alanda da alman fizikci george simon ohmun 1827de ortaya koydugu yasayi daha once bulmus oldu.
cavendishin bu son bulusu ilginc ve onemlidir. cunku cavendish elektrik akimini olcme olanagina sahip bulunmadigindan kendi vucudunu olcu araci olarak kullaniyor, akim siddetini kestirebilmek icin elektrotlarin uclarini elleriyle tutarak, elektrik sokunu parmaklarinda mi bileklerine kadar mi, yoksa dirseklerine kadar mi duyduguna bakiyordu. yuz yil kadar sonra, cavendishin defterleri ve el yazisi notlari bulununca, butun bu arastirmalar iskocyali buyuk matematiksel fizikci james clerk maxwell tarafindan yinelendi.
cavendish 78 yasindayken ve buyuk olasilikla yasami boyunca yakalandigi ilk hastaligin sonucunda oldu.
kaynak : ana britannica
cavendish annesi ve babasi tarfindan koklu ailelerden geliyordu. buyuk babalari devonshire duku ile kent duku idi. annesi 1733te, cavendishin kardesi fredericki dunyaya getirdikten sonra oldu. cavendih 1742de londra yakinindaki hackney ilahiyat okuluna girdi. 1749-53 arasinda cambridge universitesine bagli peterhouse collegea devam ettiyse de sanildigina gore ingiltere kilisesine bagllilik sozu vermekten kacindigi icin burayi bitiremedi.
avrupada ciktigi geziden dondukten sonra babasinin 1783teki olumune degin londrada onunla birlikte yasadi. cavendish calismalarina babasina yardimci olarak basladi ve elektrik uzerindeki tum arastirmalari, kimyasal arastirmalarinin bir bolumunu bu donemde yapti. cavendish 40 yasinda kendisine miras kalan bir servet sonucu birdenbire zengin oldu. cagdasi fransiz bilim adami jean-baptiste biotun deyisiyle bu onu hem tum bilginlerin en zengini hem buyuk olasilikla tum zenginlerin en bilgini durumuna getirdi.
cavendish az rastlanan bir bilimsel yetenege sahipti. buna karsin calismalari fazla yayginlik kazanamadi. bunun bir nedeni 1760 ta royal society ye uye olmasina ve 1803te fransiz enstutusune secilen sekiz yabancinin arasina alinarak onurlandirilmasina karsin, aslinda toplumda un kazanmaya tepeden bakmasiydi. 1766da cesitli gazlarin elde edilmesine iliskin uc bolumluk makalelesinden baslayarak yayimlamak amaciyla yazdiklari olduysada pekcok tamamlanmis arastirmasinin ayrintilarini yayimlamadi.
cavendish, elektrik yuklu iki cismin arasindaki kuvvetin, aralarindaki uzakligin karesiyle ters orantili oldugunu bulmustu. eloktrostatigin bu temel yasasi daha sonra fransiz fizikci c.a. coulomb tarafindan ortaya konmus ve onun adini almistir. cavendish bir sigacin(kondansator) sigasinin sigaci olusturan levhalarin arasina yerlestirilen maddenin cinsine bagli oldugunu da michael faradaydan once gosterdi. matemetikte cok iyi bilinen ama, o gune degin elektrik deneylerine iliskin olarak hic kullanilmayan potansiyel kavramini ozgurce kullandi. cavendish potansiyel kavramina dayanarak iyi bir iletkenin yuzeyindeki butun noktalarin ortak bir referans noktasina(yer) gore ayni potansiyele sahip olduklari gorusunu gelistirdi. degisik iletkenlerle yaptigi bir dizi deney sonucunda, iletkenin uclari arasindaki potansiyel farkinin, icinden gecen akimla dogru orantili oldugunu bularak bu alanda da alman fizikci george simon ohmun 1827de ortaya koydugu yasayi daha once bulmus oldu.
cavendishin bu son bulusu ilginc ve onemlidir. cunku cavendish elektrik akimini olcme olanagina sahip bulunmadigindan kendi vucudunu olcu araci olarak kullaniyor, akim siddetini kestirebilmek icin elektrotlarin uclarini elleriyle tutarak, elektrik sokunu parmaklarinda mi bileklerine kadar mi, yoksa dirseklerine kadar mi duyduguna bakiyordu. yuz yil kadar sonra, cavendishin defterleri ve el yazisi notlari bulununca, butun bu arastirmalar iskocyali buyuk matematiksel fizikci james clerk maxwell tarafindan yinelendi.
cavendish 78 yasindayken ve buyuk olasilikla yasami boyunca yakalandigi ilk hastaligin sonucunda oldu.
kaynak : ana britannica
nicolas copernicus(1473-1543)
copernik modern astronominin kurucusu olarak bilinir. polonyada dogdu. cracow universitesine gonderildi. burada matemetik ve optik uzerine calisti. italya da amcasinin zorlamasiyla akademik yasaminin geri kalan gunlerini gecirecegi frauenburg katedraline rahip olarak atandi. bu pozisyonundan dolayi gucunun doruguna eristi. fakat surekli ogrenci olarak kaldi.
bos zamanlarinda resim yapti ve yunan siirlerini latinceye cevirdi.
onun astronomiye zaten var olan meraki giderek bir numarali ilgi alani oldu. o arastirmalarini kendi basina ve yardim almadan yapti. gokyuzunu kathedralin duvarlari icindeki bir kuleden gozlemledi ve bu gozlemleri teleskopun icadina yuzlerce yil kala ciplak gozle gerceklestirdi. 1530da dunyanin kendi ekseni etrafinda gunde bir kere , gunesin etrafinda yilda bir kere dondugunu iddia ettigi buyuk calismasi de revolutionibusu bitirdi. bu o zamanlar inanilmaz birseydi. copernike kadar, bati dunyasi evrenin gerisinde hicbirsey olmayan kapali ve kuresel bir yapida oldugunu iddia ettigi ptolemiac teorisine inaniyordu.
o zamana kadar dusunurlerin hemfikir oldugu claudius ptolemy alexandrada yasayan bir misirliydi. potelmye gore dunya; sabit, hareketsiz ve evrenin merkezine konumlandirilmis gunes dahil hersey onun etrafinda donmekte idi. bu insan dogasina cekici gelen bir teoriydi. insanin gunluk gozlemlerine ve egosuna uygun dusen birseydi. copernik teorisini yayimlamakta acele etmedi. teorinin birkac astronom arasinda incelenerek, kendisine fikir verebilecegini dusundu. copernik in calismalari, eger genc bir adam bu calismalari 1939da incelememis olsaydi hicbir zaman basilacak duruma gelemeyebilirdi. 66 yasindaki bir rahibin yazisini okuyup ilgilenen 25 yasindaki alman profesor george rheticus du. copernikin calismalariyle birkac hafta ilgilenmeyi tasarladi ama,iki yil boyunca teori uzerine calisti ve teoriden cok fazla etkilendi. o zamana kadar copernik teoriyi yayimlamakta isteksizdi. kilisenin teorisi hakkinda ne soyleyecegi ile cok ilgilenmesede o herseyin mukemmel olmasini isteyen ve 30 yil teori hakkinda calismasina ragmen hicbir zaman tamamlanmadigini dusunen biriydi. copernik icin gozlemler surekli tekrar edilmeliydi(ilginc olan dunyanin 300 yilinin kaybina yolacan elyazmalari 19. yuzyil ortalarinda pragda bulundu. bu yazmalar gosterdi ki copernik teorisini surekli gozden geciriyordu. bu yazmalarin hepsi o zamanlar icin bilgili kisilerin kullandigi latince ile yazilmisti.)
copernik 1543de oldu ve hicbir zaman calismalarinin nasil bir sansasyon yarattigini goremedi. ortacagdan kalma filozofik ve dinsel inanislara karsi geldi. copernik teorisi insanin, evrenin kendisi icin yaratilmadigini, yalnizca onun bir parcasi oldugunu dusunmeye zorladi. onun calismalarinin en onemli yani insanin cosmos a bakisini degistirmis olmasidir.
kaynak:http://www.blupete.com/literature.htm
copernik modern astronominin kurucusu olarak bilinir. polonyada dogdu. cracow universitesine gonderildi. burada matemetik ve optik uzerine calisti. italya da amcasinin zorlamasiyla akademik yasaminin geri kalan gunlerini gecirecegi frauenburg katedraline rahip olarak atandi. bu pozisyonundan dolayi gucunun doruguna eristi. fakat surekli ogrenci olarak kaldi.
bos zamanlarinda resim yapti ve yunan siirlerini latinceye cevirdi.
onun astronomiye zaten var olan meraki giderek bir numarali ilgi alani oldu. o arastirmalarini kendi basina ve yardim almadan yapti. gokyuzunu kathedralin duvarlari icindeki bir kuleden gozlemledi ve bu gozlemleri teleskopun icadina yuzlerce yil kala ciplak gozle gerceklestirdi. 1530da dunyanin kendi ekseni etrafinda gunde bir kere , gunesin etrafinda yilda bir kere dondugunu iddia ettigi buyuk calismasi de revolutionibusu bitirdi. bu o zamanlar inanilmaz birseydi. copernike kadar, bati dunyasi evrenin gerisinde hicbirsey olmayan kapali ve kuresel bir yapida oldugunu iddia ettigi ptolemiac teorisine inaniyordu.
o zamana kadar dusunurlerin hemfikir oldugu claudius ptolemy alexandrada yasayan bir misirliydi. potelmye gore dunya; sabit, hareketsiz ve evrenin merkezine konumlandirilmis gunes dahil hersey onun etrafinda donmekte idi. bu insan dogasina cekici gelen bir teoriydi. insanin gunluk gozlemlerine ve egosuna uygun dusen birseydi. copernik teorisini yayimlamakta acele etmedi. teorinin birkac astronom arasinda incelenerek, kendisine fikir verebilecegini dusundu. copernik in calismalari, eger genc bir adam bu calismalari 1939da incelememis olsaydi hicbir zaman basilacak duruma gelemeyebilirdi. 66 yasindaki bir rahibin yazisini okuyup ilgilenen 25 yasindaki alman profesor george rheticus du. copernikin calismalariyle birkac hafta ilgilenmeyi tasarladi ama,iki yil boyunca teori uzerine calisti ve teoriden cok fazla etkilendi. o zamana kadar copernik teoriyi yayimlamakta isteksizdi. kilisenin teorisi hakkinda ne soyleyecegi ile cok ilgilenmesede o herseyin mukemmel olmasini isteyen ve 30 yil teori hakkinda calismasina ragmen hicbir zaman tamamlanmadigini dusunen biriydi. copernik icin gozlemler surekli tekrar edilmeliydi(ilginc olan dunyanin 300 yilinin kaybina yolacan elyazmalari 19. yuzyil ortalarinda pragda bulundu. bu yazmalar gosterdi ki copernik teorisini surekli gozden geciriyordu. bu yazmalarin hepsi o zamanlar icin bilgili kisilerin kullandigi latince ile yazilmisti.)
copernik 1543de oldu ve hicbir zaman calismalarinin nasil bir sansasyon yarattigini goremedi. ortacagdan kalma filozofik ve dinsel inanislara karsi geldi. copernik teorisi insanin, evrenin kendisi icin yaratilmadigini, yalnizca onun bir parcasi oldugunu dusunmeye zorladi. onun calismalarinin en onemli yani insanin cosmos a bakisini degistirmis olmasidir.
kaynak:http://www.blupete.com/literature.htm
charles augustin de coulomb (1736-1806)
bati hint adalarinda dokuz yil askeri muhendis olarak calisan coulomb, sagliginin bozulmasi uzerine fransaya dondu. fransiz devrimi patlak verince bloisda kucuk bir malikhaneye cekilerek tum zamanini bilimsel arastirmalara ayirdi. 1802 de halk egitimi mufettisligine getirildi.
coulomb, kendi adiyla anilan yasayi, ingiliz fizikci joseph priestleynin elektrik yuklerinin birbirini itmesine iliskin bulgularini incelemek amaciyla baslattigi calismalari sonucunda gelistirdi. bu amaca yonelik olarak, priestley yasasinda belirtilen elektrik kuvvetlerini olcmeye yarayan duyarli aygitlar yapti ve elde ettigi sonuclari 1785-1789 arasinda yayimladi. ayrica benzer ve zit kutuplarin birbirini itmesi ve cekmesine iliskin ters kare yasasini buldu. bu yasa siméon-denis poissonu gelistirdigi matematiksel magnetik kuvvetler kuraminin temelini olusturdu. coulomb, makinelerdeki surtunmeye, yeldegirmenlerine, metal ve ipek elyaflarin esnekligine iliskin arastirmalarda yapti.
kaynak : ana britannica
bati hint adalarinda dokuz yil askeri muhendis olarak calisan coulomb, sagliginin bozulmasi uzerine fransaya dondu. fransiz devrimi patlak verince bloisda kucuk bir malikhaneye cekilerek tum zamanini bilimsel arastirmalara ayirdi. 1802 de halk egitimi mufettisligine getirildi.
coulomb, kendi adiyla anilan yasayi, ingiliz fizikci joseph priestleynin elektrik yuklerinin birbirini itmesine iliskin bulgularini incelemek amaciyla baslattigi calismalari sonucunda gelistirdi. bu amaca yonelik olarak, priestley yasasinda belirtilen elektrik kuvvetlerini olcmeye yarayan duyarli aygitlar yapti ve elde ettigi sonuclari 1785-1789 arasinda yayimladi. ayrica benzer ve zit kutuplarin birbirini itmesi ve cekmesine iliskin ters kare yasasini buldu. bu yasa siméon-denis poissonu gelistirdigi matematiksel magnetik kuvvetler kuraminin temelini olusturdu. coulomb, makinelerdeki surtunmeye, yeldegirmenlerine, metal ve ipek elyaflarin esnekligine iliskin arastirmalarda yapti.
kaynak : ana britannica
paul adrien maurice dirac (1902 - 1984)
paul dirac 8 agustos 1902 de ingiltere bristolde dogdu. babasi isvecli annesi ingilizdi. once tuccar okuluna oradan bristol universitesine gitti. buradan 1921de elektrik muhendisligi diplomasi aldi.iki yil daha bristolde matematik calistiktan sonra cambridge st.johns collegede arastirma gorevlisi olarak goreve basladi. ph.d derecesini 1926 da aldi. bir sonraki yil st.johns collegein akademi uyesi, daha sonra 1932de cambridge de matematik profesoru oldu.
dirac quantum mekanigini matematiksel ve teorik olarak inceledi. heisenberg 1928de yeni quantum mekanigi teorisini ortaya atar atmaz, matematiksel karsiligi uzerinde calisti. ve kendi elektron gorecelik teorisi(1928) ve oyuk teorisi(1930) ile ilgili royal society ye bircok yazi yazdi. bu teori elektronla ayni kutleli, fakat pozitif yuklu bir parcacigin varligini ortaya koyuyordu. teori daha sonra deneysel olarak da c. d. anderson tarafindan dogrulandi. bu parcaciga positron denildi.
diracin calismalarinin onemi onun schrodingerin ozel gorecelik denklemleriyle tanittigi unlu dalga fonksiyonlarinda yatar. aslinda diracin calismalari, sadece biribirinden farkli olmakla kalmayip, birbirine ters dusen quantum ve gorecelik teorilerini birbirleriyle iliskilendirdi.
diracin bilimsel calismalari quantum theory of the electron (1928) ve the principles of quantum mechanics (1930; 3rd ed. 1947) adli kitaplarinda toplanmistir.
1930da royal society ye secilmis ,kraliyet ve copley madalyalariyle onurlandirilmistir. dirac cok fazla yolculuk yapmis ve degisik universitelerde calismistir. bunlardan bazilari sunlardir: copenhagen, gottingen, leyden, wisconsin, michigan, ve princeton . 1929da amerikada 5 ay gecirdikten sonra dunyayi dolasti. heisenberg le birlikte japonyaya gitti. ve sibirya uzerinden dondu.
1937de margit wignerle budapestede evlendi.
kaynak : nobel fizik odulleri
paul dirac 8 agustos 1902 de ingiltere bristolde dogdu. babasi isvecli annesi ingilizdi. once tuccar okuluna oradan bristol universitesine gitti. buradan 1921de elektrik muhendisligi diplomasi aldi.iki yil daha bristolde matematik calistiktan sonra cambridge st.johns collegede arastirma gorevlisi olarak goreve basladi. ph.d derecesini 1926 da aldi. bir sonraki yil st.johns collegein akademi uyesi, daha sonra 1932de cambridge de matematik profesoru oldu.
dirac quantum mekanigini matematiksel ve teorik olarak inceledi. heisenberg 1928de yeni quantum mekanigi teorisini ortaya atar atmaz, matematiksel karsiligi uzerinde calisti. ve kendi elektron gorecelik teorisi(1928) ve oyuk teorisi(1930) ile ilgili royal society ye bircok yazi yazdi. bu teori elektronla ayni kutleli, fakat pozitif yuklu bir parcacigin varligini ortaya koyuyordu. teori daha sonra deneysel olarak da c. d. anderson tarafindan dogrulandi. bu parcaciga positron denildi.
diracin calismalarinin onemi onun schrodingerin ozel gorecelik denklemleriyle tanittigi unlu dalga fonksiyonlarinda yatar. aslinda diracin calismalari, sadece biribirinden farkli olmakla kalmayip, birbirine ters dusen quantum ve gorecelik teorilerini birbirleriyle iliskilendirdi.
diracin bilimsel calismalari quantum theory of the electron (1928) ve the principles of quantum mechanics (1930; 3rd ed. 1947) adli kitaplarinda toplanmistir.
1930da royal society ye secilmis ,kraliyet ve copley madalyalariyle onurlandirilmistir. dirac cok fazla yolculuk yapmis ve degisik universitelerde calismistir. bunlardan bazilari sunlardir: copenhagen, gottingen, leyden, wisconsin, michigan, ve princeton . 1929da amerikada 5 ay gecirdikten sonra dunyayi dolasti. heisenberg le birlikte japonyaya gitti. ve sibirya uzerinden dondu.
1937de margit wignerle budapestede evlendi.
kaynak : nobel fizik odulleri
andrei sakharov (1921-1989)
andrei sakharov 21 mayis 1921 de moskovada dogdu. 1942 de moskova universitesinden mezun oldu.ve 26 yasinda fizik doktorasi icin p.n. lebedev enstutusune gitti. bir yil sonra arastirma calismalarina sovyet fizikci igor tammla birlikte fission enerjisini kontrol altinda tutmak icin devam etti.bu calismalar hidrojen bombasinin dogusuna neden oldu.
1961 de hidrojen bombasinin atmosfer testlerini protesto etmesi, politik bir olaya donustu. 1968de nukleer silahlarin indirimi icin eylem baslatti.ve 1970de insan haklari icin bir komite kurdu. 1975 yilinda nobel odulu aldi. fakat sovyetler birligi odulu almasi icin norvece gitmesine izin vermedi.1980de sovyetler birliginin afganistani isgali ile birlikte yonetime karsi elestirileri yuzunden gorkye surgune gonderildi.1986 da moskovaya donmesine izin verildi.ve moskova yasama meclisine secildi.olumune kadar politik reformlar ve insan haklari konusundaki mucadelesine devam etti.
kaynak :http://www.atomicarchive.com/bios/index.shtml
andrei sakharov 21 mayis 1921 de moskovada dogdu. 1942 de moskova universitesinden mezun oldu.ve 26 yasinda fizik doktorasi icin p.n. lebedev enstutusune gitti. bir yil sonra arastirma calismalarina sovyet fizikci igor tammla birlikte fission enerjisini kontrol altinda tutmak icin devam etti.bu calismalar hidrojen bombasinin dogusuna neden oldu.
1961 de hidrojen bombasinin atmosfer testlerini protesto etmesi, politik bir olaya donustu. 1968de nukleer silahlarin indirimi icin eylem baslatti.ve 1970de insan haklari icin bir komite kurdu. 1975 yilinda nobel odulu aldi. fakat sovyetler birligi odulu almasi icin norvece gitmesine izin vermedi.1980de sovyetler birliginin afganistani isgali ile birlikte yonetime karsi elestirileri yuzunden gorkye surgune gonderildi.1986 da moskovaya donmesine izin verildi.ve moskova yasama meclisine secildi.olumune kadar politik reformlar ve insan haklari konusundaki mucadelesine devam etti.
kaynak :http://www.atomicarchive.com/bios/index.shtml
ernest rutherford (1871-1937)
yeni zellendaya goc etmis iskocyali bir ailenin 12 cocugundan dorduncusuydu. babasi tekerlek yapimcisiydi. liseyi burslu olarak okudu. yine burslu olarak devam ettigi christchurchteki canterbury collegetan 1892de lisans, ertesi yilda ustun basariyla yuksek lisans derecelerini aldi.bir yil daha okulda kalarak demirin yuksek frekansli magnetik alanlardaki miknatislanma ozellikleri uzerinde arastirmalar yapti.
ve hertzin birkac yil once bulmus oldugu elektromagnetik dalgalari sezebilen bir dedektor yapmayi basardi.
1895 te ingiltereye giden rutherford, cambridge universitesindeki cavendish laboratuvari nda j.j thomsonin yaninda calismaya basladi. burada elektromagnetizma uzerindeki deneylerini surdurdu. ve hertz dalgalarini 3 km uzakliktan gonderip almayi basardi. aralik 1895te wilhelm k. rontgenin x isinlarini buldugunu aciklamasinin ardindani thomson ve rutherford bu konuda calismaya basladilar. ve x isinlarinin gazlar icinden gecerken cok sayida arti ve eksi elektrik yuklu parcacik ortaya cikmasina, yani iyonlasmaya yol actigini, bu parcaciklari yeniden birlestirerek notr atomlar olusturdugunu buldular. rutherfor ayrica bu iyonlarin hizini ve birbirleriyle birleserek yeniden gaz molekulleri olusturma suresini belirlemeye yonelik bir yontem gelistirdi. iyonlasma gucu yuksek olan ama kolaylikla sogurulabilen isin turunu alfa isinlari, daha az iyonlasmaya yol acan, ama girim gucu daha yuksek olan isinlari da beta isinlari olarak adlandirdi.
19. yuzyilin sonuna gelinirken pek cok bilim adami artik fizikte gerceklestirilecek bir yenilik kalmadigi kanisindaydi. ama rutherford uc yil gibi kisa bir sure icinde tumuyle yeni bir fizik dali ortaya cikardi: radyoaktiflik. radyoaktifligin bir elementin atomlarinin baska bir elementin atomlarina kendiliginden donusme sureci oldugu sonucuna vardi. maddenin degismezligi kavramina siki sikiya bagli bircok bilim adami bu goruse karsi cikacak, ama rutherfordun goruslerinin dogrulugu kisa surede anlasilacakti.
bu buyuk basari uzerine rutherford 1903te royal society nin uyeligine secildi.ertesi yil ayni kurumun rumford madalyasiyla odullendirildi. alfa isinlarinin elektrik ve magnetik alanlarda sapmaya ugradigini 1903te belirleyen rutherford, sapmanin yonunu inceleyerek, bu isinlarin arti elektrik yuklu parcaciklardan olustugu sonucuna vardi. ayrica bu parcaciklarin hizini ve elektrik yuku/kutle oranini olcmeyi basardi.
rutherfordun 1911de gelistirdigi atom modeli onun bilime en buyuk katkisidir. alfa parcaciklarinin ince metal levhalardan gecisini inceleyen rutherford, alfa parcacigi arti yuklu oldugundan, levhadan gecisi sirasinda metal atomlarindaki arti yuklerin itici etkisiyle sapmaya ugrayacagini, ama parcacigin kutlesi cok buyuk oldugu icin, bu sapmalarin cok kucuk olacagini dusunuyordu. yapilan deneylerde alfa parcaciklarinin gercekten de genel olarak cok kucuk sapmalar gosterdigi, ama arada buyuk acilarla sapan parcaciklarinda bulundugu, hatta bazen bir parcacigin hareket yonunu degistirip geriye dondugu gozlendi. boylesine buyuk kutleli alfa parcacigini bu kadar saptirabilmesi icin atomdaki butun arti yuklerin ve kutlenin cok kucuk bir hacme yogunlasmis olmasi gerekiyordu. rutherfordun bu gorusten yola cikarak olusturdugu model rutherford atom modeli yada cekirdekli atom modeli olarak adlandirilir.
1908de nobel kimya odulunu alan,1914te kendisine sir unvani verilen rutherford, 1922de royal societynin en buyuk odulu olan copley madalyasi yla odullendirildi. 1925te kurumun baskanligina secildi.
kaynak : ana britannica
yeni zellendaya goc etmis iskocyali bir ailenin 12 cocugundan dorduncusuydu. babasi tekerlek yapimcisiydi. liseyi burslu olarak okudu. yine burslu olarak devam ettigi christchurchteki canterbury collegetan 1892de lisans, ertesi yilda ustun basariyla yuksek lisans derecelerini aldi.bir yil daha okulda kalarak demirin yuksek frekansli magnetik alanlardaki miknatislanma ozellikleri uzerinde arastirmalar yapti.
ve hertzin birkac yil once bulmus oldugu elektromagnetik dalgalari sezebilen bir dedektor yapmayi basardi.
1895 te ingiltereye giden rutherford, cambridge universitesindeki cavendish laboratuvari nda j.j thomsonin yaninda calismaya basladi. burada elektromagnetizma uzerindeki deneylerini surdurdu. ve hertz dalgalarini 3 km uzakliktan gonderip almayi basardi. aralik 1895te wilhelm k. rontgenin x isinlarini buldugunu aciklamasinin ardindani thomson ve rutherford bu konuda calismaya basladilar. ve x isinlarinin gazlar icinden gecerken cok sayida arti ve eksi elektrik yuklu parcacik ortaya cikmasina, yani iyonlasmaya yol actigini, bu parcaciklari yeniden birlestirerek notr atomlar olusturdugunu buldular. rutherfor ayrica bu iyonlarin hizini ve birbirleriyle birleserek yeniden gaz molekulleri olusturma suresini belirlemeye yonelik bir yontem gelistirdi. iyonlasma gucu yuksek olan ama kolaylikla sogurulabilen isin turunu alfa isinlari, daha az iyonlasmaya yol acan, ama girim gucu daha yuksek olan isinlari da beta isinlari olarak adlandirdi.
19. yuzyilin sonuna gelinirken pek cok bilim adami artik fizikte gerceklestirilecek bir yenilik kalmadigi kanisindaydi. ama rutherford uc yil gibi kisa bir sure icinde tumuyle yeni bir fizik dali ortaya cikardi: radyoaktiflik. radyoaktifligin bir elementin atomlarinin baska bir elementin atomlarina kendiliginden donusme sureci oldugu sonucuna vardi. maddenin degismezligi kavramina siki sikiya bagli bircok bilim adami bu goruse karsi cikacak, ama rutherfordun goruslerinin dogrulugu kisa surede anlasilacakti.
bu buyuk basari uzerine rutherford 1903te royal society nin uyeligine secildi.ertesi yil ayni kurumun rumford madalyasiyla odullendirildi. alfa isinlarinin elektrik ve magnetik alanlarda sapmaya ugradigini 1903te belirleyen rutherford, sapmanin yonunu inceleyerek, bu isinlarin arti elektrik yuklu parcaciklardan olustugu sonucuna vardi. ayrica bu parcaciklarin hizini ve elektrik yuku/kutle oranini olcmeyi basardi.
rutherfordun 1911de gelistirdigi atom modeli onun bilime en buyuk katkisidir. alfa parcaciklarinin ince metal levhalardan gecisini inceleyen rutherford, alfa parcacigi arti yuklu oldugundan, levhadan gecisi sirasinda metal atomlarindaki arti yuklerin itici etkisiyle sapmaya ugrayacagini, ama parcacigin kutlesi cok buyuk oldugu icin, bu sapmalarin cok kucuk olacagini dusunuyordu. yapilan deneylerde alfa parcaciklarinin gercekten de genel olarak cok kucuk sapmalar gosterdigi, ama arada buyuk acilarla sapan parcaciklarinda bulundugu, hatta bazen bir parcacigin hareket yonunu degistirip geriye dondugu gozlendi. boylesine buyuk kutleli alfa parcacigini bu kadar saptirabilmesi icin atomdaki butun arti yuklerin ve kutlenin cok kucuk bir hacme yogunlasmis olmasi gerekiyordu. rutherfordun bu gorusten yola cikarak olusturdugu model rutherford atom modeli yada cekirdekli atom modeli olarak adlandirilir.
1908de nobel kimya odulunu alan,1914te kendisine sir unvani verilen rutherford, 1922de royal societynin en buyuk odulu olan copley madalyasi yla odullendirildi. 1925te kurumun baskanligina secildi.
kaynak : ana britannica
wilhelm conrad rontgen (1845- 1923)
wilhelm conrad rontgen 27 mart 1845te rhinein kucuk bir tasrasi lennepte bir tuccarin tek cocugu olarak dunyaya geldi. ailesi o 3 yasindayken, daha sonra burada martinus herman van doorn enstutusune de gidecegi apeldoorna tasindi. ozel bir yetenegi yoktu ama doga ve orman hayraniydi. mekanik alet yapimina yatkindi. bu butun yasami boyunca karakteristik bir ozelligi oldu.
1862de aslinda baskasinin karikaturunu yapmis olmasina ragmen, ogretmenlerinden birinin karikaturunu yaptgi haksiz olarak iddia edilip, atilacagi utrecht teknik okuluna basladi. daha sonra fizik okumak uzere 1865te utrecht universitesine girdi. burada yeterli basariyi goteremeyerek, zurihteki polyteknik okulunun sinavlarina girip kazaninca, makina muhendisligi uzerine okumaya basladi. clausiusun derslerine ve kundtla laboratuvar calismalarina katildi. hem kundt, hemde clausius onun gelisiminden cok etkilendiler. 1869da zurich universite sinden doktora diplomasi aldi. ve kundtun asistani olarak atandi. daha sonra kundtla ayni yil wurzburga, uc yil sonrada strasbourga gitti.
1874 yilinda strasbourg universitesine okutman, bir yil sonra wurtemberg de hohenheim tarim yuksek okuluna profesor olarak atandi.1876 da strasbourg a fizik profesoru olarak geri dondu. fakat 3 yil sonra giessen universitesi fizik bolumunden gelen teklifi kabul etti. ayni konumda 1886 da jena universite si ve 1882 de utrecht universitesinden gelen teklifleri redettikten sonra wurzburg universite sinden gelen cagriyi kabul etti. daha sonra 1900da bavarian hukumetinin ozel bir teklifini kabul edip, munih universitesine gitti ve hayatinin sonuna kadar burada kaldi.
rontgen ilk olarak kristallerin isi iletkenligi uzerine yazilan bir yazidan birkac yil sonra, gazlarin ozgul isilari hakkinda 1870 de ilk yazisini yayimladi. diger arastirmalari quartzlarin elektriksel ve diger ozellilkleri, farkli sivilarin kirilma indislerinin basinc altinda etkilenimleri, elektromanyetik etki altindaki polorize edilmis isigin degisimi, su ve diger sivilarin sicaklik ve sikistirilabilirlik fonksiyonlari, yag damlaciklarinin su uzerinde yayilisi dir.
rontgen adi x-ray isinlarinin kesfiyle anilir. 1895te dusuk basincli gazlarin icinden gecen elektrik akimi uzerine calisiyordu. bu alanda daha once j. plucker (1801-1868), j. w. hittorf (1824-1914), c. f. varley (1828-1883), e. goldstein (1850-1931), sir william crookes (1832-1919), h. hertz (1857-1894) and ph. von lenard (1862-1947) in calismalri olmustu. bu bilim adamlarinin cathode isinlari ile ilgili yaptigi arastirmalar sonucu bu konu oldukca iyi biliniyordu. fakat rontgenin cathode isinlari uzerine yaptigi arastirma yeni bir cesit isinimin kesfine yol acti.
ici bosaltilmis bir tup, karanlik bir odada butun isinlardan korunmak icin siyah bir kartonla kaplanirsa, ve bir tarafi barium platinocyanide la kapli kagid cikan isinlarin yolu uzerinde iki metre uzaga bile konsa, gecirgen oluyordu. devam eden bir cok deneyden sonra isinlarin yolu uzerine konan degisik kalinliktaki cisimler farkli gecirgenlik ozelliklerine sahip oluyordu. karisi elini isinlarin uzerinde bir muddet hareketsiz tutup, isinlar fotograf paleti uzerine dustugunde, goruntuyu biraz iyilestrince elindeki kemiklerin ve parmagindaki yuzugun golgesinin palete dustugunu fark etti. bu o zamana kadar alinan ilk rontgenogramdi. bu isinlarin yapisini bilmediginden x-rays adini verdi. daha sonra max von laue ve ogrencileri bu isinlarin, isikla ayni elektromanyetik yapiya sahip, fakat yuksek frekanslardaki salinimlarda farkli ozellikler gosterdigini buldular
rontgen anna bertha ludwig ile zurihte evlendi. hic cocuklari olmadi.karisindan 4 yil sonra 10 subat 1923 te oldu.
kaynak: nobel fizik odulleri
wilhelm conrad rontgen 27 mart 1845te rhinein kucuk bir tasrasi lennepte bir tuccarin tek cocugu olarak dunyaya geldi. ailesi o 3 yasindayken, daha sonra burada martinus herman van doorn enstutusune de gidecegi apeldoorna tasindi. ozel bir yetenegi yoktu ama doga ve orman hayraniydi. mekanik alet yapimina yatkindi. bu butun yasami boyunca karakteristik bir ozelligi oldu.
1862de aslinda baskasinin karikaturunu yapmis olmasina ragmen, ogretmenlerinden birinin karikaturunu yaptgi haksiz olarak iddia edilip, atilacagi utrecht teknik okuluna basladi. daha sonra fizik okumak uzere 1865te utrecht universitesine girdi. burada yeterli basariyi goteremeyerek, zurihteki polyteknik okulunun sinavlarina girip kazaninca, makina muhendisligi uzerine okumaya basladi. clausiusun derslerine ve kundtla laboratuvar calismalarina katildi. hem kundt, hemde clausius onun gelisiminden cok etkilendiler. 1869da zurich universite sinden doktora diplomasi aldi. ve kundtun asistani olarak atandi. daha sonra kundtla ayni yil wurzburga, uc yil sonrada strasbourga gitti.
1874 yilinda strasbourg universitesine okutman, bir yil sonra wurtemberg de hohenheim tarim yuksek okuluna profesor olarak atandi.1876 da strasbourg a fizik profesoru olarak geri dondu. fakat 3 yil sonra giessen universitesi fizik bolumunden gelen teklifi kabul etti. ayni konumda 1886 da jena universite si ve 1882 de utrecht universitesinden gelen teklifleri redettikten sonra wurzburg universite sinden gelen cagriyi kabul etti. daha sonra 1900da bavarian hukumetinin ozel bir teklifini kabul edip, munih universitesine gitti ve hayatinin sonuna kadar burada kaldi.
rontgen ilk olarak kristallerin isi iletkenligi uzerine yazilan bir yazidan birkac yil sonra, gazlarin ozgul isilari hakkinda 1870 de ilk yazisini yayimladi. diger arastirmalari quartzlarin elektriksel ve diger ozellilkleri, farkli sivilarin kirilma indislerinin basinc altinda etkilenimleri, elektromanyetik etki altindaki polorize edilmis isigin degisimi, su ve diger sivilarin sicaklik ve sikistirilabilirlik fonksiyonlari, yag damlaciklarinin su uzerinde yayilisi dir.
rontgen adi x-ray isinlarinin kesfiyle anilir. 1895te dusuk basincli gazlarin icinden gecen elektrik akimi uzerine calisiyordu. bu alanda daha once j. plucker (1801-1868), j. w. hittorf (1824-1914), c. f. varley (1828-1883), e. goldstein (1850-1931), sir william crookes (1832-1919), h. hertz (1857-1894) and ph. von lenard (1862-1947) in calismalri olmustu. bu bilim adamlarinin cathode isinlari ile ilgili yaptigi arastirmalar sonucu bu konu oldukca iyi biliniyordu. fakat rontgenin cathode isinlari uzerine yaptigi arastirma yeni bir cesit isinimin kesfine yol acti.
ici bosaltilmis bir tup, karanlik bir odada butun isinlardan korunmak icin siyah bir kartonla kaplanirsa, ve bir tarafi barium platinocyanide la kapli kagid cikan isinlarin yolu uzerinde iki metre uzaga bile konsa, gecirgen oluyordu. devam eden bir cok deneyden sonra isinlarin yolu uzerine konan degisik kalinliktaki cisimler farkli gecirgenlik ozelliklerine sahip oluyordu. karisi elini isinlarin uzerinde bir muddet hareketsiz tutup, isinlar fotograf paleti uzerine dustugunde, goruntuyu biraz iyilestrince elindeki kemiklerin ve parmagindaki yuzugun golgesinin palete dustugunu fark etti. bu o zamana kadar alinan ilk rontgenogramdi. bu isinlarin yapisini bilmediginden x-rays adini verdi. daha sonra max von laue ve ogrencileri bu isinlarin, isikla ayni elektromanyetik yapiya sahip, fakat yuksek frekanslardaki salinimlarda farkli ozellikler gosterdigini buldular
rontgen anna bertha ludwig ile zurihte evlendi. hic cocuklari olmadi.karisindan 4 yil sonra 10 subat 1923 te oldu.
kaynak: nobel fizik odulleri
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?