ben küçükken çok salaktım

28 /
aello
küçükken yaptığım salaklıkların haddi hesabı yoktu. bi keresinde minik bi kitabım vardı, onu ortadan ikiye kesmeye çalışıyodum . sonra parmağım da tam ortasında duruyomuş kitabın. fark ettim ama "madem ortasında onu da kesicem" mantığı güderek aldırmadım ve parmağımı kestim. bayağı da derin kesmişim hatta şakır şakır kan akarken ben ciyak ciyak ağlıyodum... ne salakmışım hakikaten.
aello
bir keresinde de kendimden küçük erkek kardeşimi, ki o zamanlar 4 yaşında bir şeydi, yeni aldığımız yılbaşı ağacının o ince uzun kutusuna ufak yastıklarla birlikte tıkıp, sonra etrafını bantlayıp, nefes alabilsin diye de minik delikler açıp, salonun ortasında ordan oraya yuvarlamıştım. yazık, çocuk bağrıyodu artık yeter yeter diye ama ben o esnada gülmekten kendimi kaybetmiştim. en sonunda salondan antreye geçerken 2 basamaklık yerden aşağı itekledim kutuyu.
sonra ses kesildi.
kutuyu açtım.
tepkisiz yatıyodu. ölü taklidi yapıyomuş beni korkutmak için, sonra dürttüm, birden çığlıklarla üstüme atladı ve bana vurmaya başladı. ben de ağlamaya başladım. annem geldi ona kızdı beni yumrukluyo diye. sonra aldı gitti çocuğu, bana da bir şey olmadı.
aysemayse
patates kızartması yapmaya karar vermiş ve aklıma da süper bir fikir gelmişti. gidip en büyük patatesi seçtim, soyarken de dilimlemeyeyim böyle atayım sonra daha kolay dilimlerim diye düşünüp, öylece attım tavaya, hatta keşke kabuklarını da soymasaydım daha kolay soyulurdu kızardıktan sonra diye düşünmüştüm,öyle bile yenilebilirdi kocaman ve kızarmış bir patates, müthiş olurdu... dilimlenmeden daha da güzel, aman allahım buldum buldum, bunu büyükler neden daha önce düşünmemişti. ananem o yaşta kızartma yapmaya kalkışmama kızsın mı, gülsün mü, doğruları söylesin mi artık bu 1500. salaklıktan sonra bi doktora zeka testine mi göndersin şaşırmıştır heralde..
elma sekeriiii
7 ya$ındayım. bir sabah uyanmı$ım, cok da acıkmı$ım. bakıyorum buz dolabına, di$ime göre bir $ey yok. dolapları actım baktım yok.
ha bir de dolap karı$tırma huyum vardı ki, hiç anlatmayayım. rezillige hacet yok.
her neyse. dolabın birinde bir halley gördüm. ulan dün gece de kontrol etmi$tim böyle bi$e yoktu burda. hem halley’i de öyle bi severim ki... bunu direk ruhani bir $eylere bagladım.

-annneeea, sabahleyin ben halley buldum dolaptaa. nerden gelmi$ ki o?
+allah koymu$tur kızım onu oraya. cok usluydun ya dün, ondandır...
-yapma yeaa..

ya$ 17:

-anne ya, allaha$kına söyle o halley cidden nerden gelmi$ti oraya.
+saflıgını kullandım.ben koymu$tum oraya. belki adam olursun diye dü$ünmü$tüm.
-eeee?!
+bi bok olamadın. o ayrı.


edit: ha $imdi mi? halley yiyerek girdim bu entrymi.
aello
kucukken televizyonlarda falan doktorun, cocugun reflekslerini olcmek icin dizine boyle vurdugunu gormustum bir keresinde. o gunden sonra hep doktorlar cocuklarin dizlerine cekicle indirirler sanip onlardan korkmaya baslamistim. sonra buyudum, bu sendrom da gecti.
pistazie
ben küçükken bir erkekle aynı bardaktan su içince hamile kalındıgını sanardım o yüzden anaokulunda hiç su içmezdim çünkü bardaklar ortak kullanılırdı.
elma sekeriiii
bahçe temizlenecekti. e$ofmanlarımı giydikten sonra aldım tırpanı elime, çimlerin içinden börtü böcegi otu sopu temizleyecegim. yani dü$üncem buydu en azından.

tırpanlamak için, bildiginiz üzere, egilir insan hafiften.neyse, bahçenin bi bölümü bitti belimi dogrulttum ben... da bi sorun var.

e$ofmanın paçası cok mu boldu neydi, $erefsiz arının biri girmi$ paçadan içeri. belimi dogrultmamla igneyi hissetmem bir oldu.

lan dedim noooluyo, baktım arkama; diken batmı$ olamaz.anlam veremdim ne olduguna,neyse bir daha i$ime döndüm. bu sefer ikinci igne battı. hay anasını nidasıyla kendimi eve atıp üstümü ba$ımı cıkardım. arının biri uctu gitti, benim kaba etim olmu$ 2 kat büyüklükte.

olayın bonusu: arıyı popomdan yukarı dogru yükselirken gördügümde feci korkup don paça dı$arı ko$mu$tum...

indy bu entrym için bana özel bilgi sözlük adresi verir artık...

aello
küçükken günün gece başladığını öğrendiğimde hayal kırıklığına uğramıştım; çünkü günün benim uyanmamla başladığını sanıyordum.
elma sekeriiii
çok küçük degildim aslında.

bundan 4 sene önce, bir proje hazırlarken hoca double space formatında almak istedigini söylemi$ biz de ödevi yazarken o formata uydurmaya çalı$ıyoruz.

word’e girdim ödev yazılmaya ba$landı, ama double space ne ola ki? aradım öyle bir buton yok.
bir türkün ingilizce seviyesi ne kadarsa o kadar olan seviyemle,

double: çift - space: aralık e$le$tirmesini kendi zekamla yapabilmi$tim; ama yanlı$ yerde kullandım.

arkada$lar da yüzüme bakıyor nası yapıcaz diye. konu$tum bi lider edasıyla:
"arkada$lar, adı üzerinde double space. yazıyı yazarken klavye’deki space tu$una 2 kez basıcaz. bu kadar basit!"


not: zeka pırıltım o zamandan belliymi$.
not2: onlar da malmı$ ki beni dinleyip bütün projeyi o $ekilde yazdılar.
not3: puhahahahaha!
tokalon
yağmur sonrası içinde su birikintileri olan çukurcuklara basıp, yeraltındakilerin kahvelerini kirlettiğimi düşünerek üzülür, babam dişlerimin temizliğinden behsederken, neredeyse mavi dediğinde saatlerce ağlar, öğretmen çiçek olun dediğinde gözlerimi kapayıp çiçek olduğumu düşünürdüm.o kadar salaktım ki çelik’e aşıktım.

o kadar salağımki, içi çelik adamlara da aşık oldum..

o çukurların üstünde zıplamamdan utanan adamlara...
nickten yana sansim yok
-ahaha ben küçükken çok salaktım yaa. şimdi bir gün...
+hangimiz değildik ki mahmut? hangimiz değildik ki?..
-ama abi dur bi anlatayım.
+sus mahmut. susmanı ve suskunluğunun yüreğinde kopardığı fırtınaları seyretmek istiyorum. hoyratça, acımazsızca kopan fırtınaları..
-bu yoga seni pis bozdu be abi.
elma sekeriiii
8 ya$larındayken, ayvalıkta yazlıgımız vardı. denize gitmi$tik o gün. ben de ne görsem korkarım huysuzlugum kurusun. ay bu ne!? balık. ayh bu nee? deniz yıldızı. ayhhh! denizanası. amanin annneeeea! yosun.
böyle bi cinstim i$te.

neyse, deniz de 700 metre ileride. ben huysuzlugumdan, anne babam da huysuzlugumdan ötürü sinirli. zaten o sıcakta yürümekten heder olmu$uz, eve bir girdik ki, musluk patlamı$; evi su basmı$. ama nasıl. bodrum kat böyle belime kadar suyla dolmu$tu. annem aglaya aglaya temizliyordu. baya bi küfür etti de hatırlamıyorum $imdi.


ne balık ne de yosun sorunu ya$anmadan o bodrum katın sularında temiz temiz yüzmü$tüm. sonra da temiz temiz dayagımı yemi$tim. çok güzel geçti o gün. valla bak.
sipsi
5 yaşlarındayken tavşanlar uçabilir sanıyordum. babamın kardeşciğimle bana hediye ettiği tavşanı 7. kattan atıp vıcccaak diye yere yapışmasını izledikten sonra bile hala şüphelerim var. tavşan sinsi bir hayvan gibi geliyor bana, evet.
kalimera
darbukanın çıkardığı sesleri, dansözlerin kendilerinin çıkardığını sanırdım. hatta aynı seslerden çıkarabilmek için çok uğraşmışlığım bile var.
kalimera
ilkokul 1. sınıfın resim dersinde sınıf arkadaşım yücel, güneşe göz ağız falan çizerdi. ben de gülüp alay ederek:

-aaa yücel, hiç güneşin ağzı gözü olur mu? sen deli misin? dedim.
+olur tabiimm. sen hiç güneşe dikkatli baktın mı? dedi.

hayır bakmamıştım dikkatli, salaktım, inandım. ilk fırsatta bakacaktım.
sonra baktım baktım bakılmıyo, kör oluyordum az daha.
mal yücel sen bi daha resim yapma
yücel yazı yaz.
kalimera
çok da küçük sayılmazdım aslında.

o gün evde köfte yapılacaktı. annem tavaya yağı koyup, tavayı da ocağa koyup, beni de ocağın başına koyup, nöbetçi dikti. "bu yağ kızınca bize haber ver." dedi. bi işlevim yoktu zaten ses etmedim. ama ben ne bilim bu yağ nasıl kızacak. su gibi kaynayacak sandım. bekle ha bekle, kaynadığı falan yok.

sonra bu yağ patlamaya başladı. "kızdı galiba" dedim, ocağı kapattım, hala pat pat patlıyo. çok korktum, annem geldi. o da korkmuş olmalı ki şaşkınlıkla tavayı kaptığı gibi musluğun altına indirdi. bi de musluğu açtı. hıh işte, asıl büyük patlamayı o zaman yaşadık.
28 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol