b.s.a. araciligiyla hareket etmis olan, son yolcunun da bilgi sozluk ailesi icin buyuk bir kayip olamayacagini derin duygularla hissetmekteyim...allahin selameti uzerine olsun demek duser simdi bize...
bu insan turunun tanimi; butun dunyada varligi tartismasiz, ’erkek egemen bir toplumun uyesi’ olmakla alakalidir...
bu basligin altinda incelenen butun kadinlar; dozu degismekle birlikte, (belki insan haklarinin iyi uygulandigi ulkelerde, biraz daha az hissederler bunu) sadece ’kadin olmaktan’ oturu, bir yigin birbirinin aynisi acmazlarla, karsi karsiya kalirlar...
temel hatlariyla kadinlarin sorunlari incelendiginde, dunyadaki butun kadinlarin kaderlerinin, cok sasirtici bir sekilde birbirine benzedigi gorulmektedir.
bu basligin altinda incelenen butun kadinlar; dozu degismekle birlikte, (belki insan haklarinin iyi uygulandigi ulkelerde, biraz daha az hissederler bunu) sadece ’kadin olmaktan’ oturu, bir yigin birbirinin aynisi acmazlarla, karsi karsiya kalirlar...
temel hatlariyla kadinlarin sorunlari incelendiginde, dunyadaki butun kadinlarin kaderlerinin, cok sasirtici bir sekilde birbirine benzedigi gorulmektedir.
cocuk kiz olursa; gulen
cocuk erkek olursa; fethullah
cocuk erkek olursa; fethullah
eslerden birinin uzun sure ortadan kaybolmasi... mesela; ozellikle, bu kaybolma surecinin oncesinde,en son goruldugu anin, bakkala loto sonuclarina bakmaya gittigi an olmasi, kendisinden o tarihten itibaren haber alinamamasi durumu...
- bu saatte nereden, geliyorsun kocacigim?
+ hic, oteki hatundan...
+ hic, oteki hatundan...
bana triskadan nagmeler diye bir halk deyimimizi hatirlatti, ismi nedense...henuz gezip gormedim, merak neyin bilem de etmiyorumdur...
islam dinine sahip olanlar icin mutlaka uyulmasi gereken sozlu bir akit seklidir...
resmi nikahtan sonra bir de imamin kiydigi bu nikah seklinde; yeni evli ciftten erkek olaninin karsi tarafa, sahitler huzurunda yemin ettirilerek bosanma durumunda vermesi gereken bedeller sorulur...bunlar kilo altinin baz alinmasi seklinde hesaplanir...
mesela imam sorar- kac kilo altin veya kac tane bilezik vaadediyorsun?
yeni damat da aileden birkac buyugune danisaraktan ve de, gunun anlam ve onemine de caiz olaraktan bos keseden sallar oyle(asli yok yaylasinda binbesyuz koyunum var hesabi)
-iki kilo altin veya yirmidort ayar, oniki bilezik vaadediyorum, seklinde...
bosanmak en kotu ve hic arzu edilmeyen bir sonuc olmasina ragmen ilerde bu gerceklestigi taktirde de, imamin onunde, dini butunluk hassasiyeti ortaya koyularak yapilmis olan bu sozler maalesef unutulur, genellikle mahkeme mahkeme dolasilarak bu sozlu akitin izleri aranilir...
resmi nikahtan sonra bir de imamin kiydigi bu nikah seklinde; yeni evli ciftten erkek olaninin karsi tarafa, sahitler huzurunda yemin ettirilerek bosanma durumunda vermesi gereken bedeller sorulur...bunlar kilo altinin baz alinmasi seklinde hesaplanir...
mesela imam sorar- kac kilo altin veya kac tane bilezik vaadediyorsun?
yeni damat da aileden birkac buyugune danisaraktan ve de, gunun anlam ve onemine de caiz olaraktan bos keseden sallar oyle(asli yok yaylasinda binbesyuz koyunum var hesabi)
-iki kilo altin veya yirmidort ayar, oniki bilezik vaadediyorum, seklinde...
bosanmak en kotu ve hic arzu edilmeyen bir sonuc olmasina ragmen ilerde bu gerceklestigi taktirde de, imamin onunde, dini butunluk hassasiyeti ortaya koyularak yapilmis olan bu sozler maalesef unutulur, genellikle mahkeme mahkeme dolasilarak bu sozlu akitin izleri aranilir...
arabada levye, odun, insaat demiri gibi savunma aletleri, bulundurulmadan yolculuga cikilmasi...
iste bir gurbet kusu daha...ve biraz da bunun etkisiyle olsa gerek, hasret yuklu cok duyarli bir bilgic... ayni zamanda turkulerimizi cok seven ve onlar hakkinda derin kulturu olan gercek bir bilgi kaynagi...onunla bu atmosferi paylasmaktan cok mutluyum...
iyi efsaneler icin bir ornek sahsiyettir... kendisi1947 yilinda meksikali bir ailenin evladi olarak dunyaya gelir, ailesinin california’ya tasinmasi ile birlikte muzik yolculugu kariyerini u.s.de surdurur...taninmis albumlerinden bazilari;
lotus 1975-latin tropical 1990-between good and evil ve son olarakta, jammin home 2004 u sayabiliriz...
sahnede gitari eline aldigi anda ilahlasan, onunla yogunlasip butunlesen, yasarken efsane haline gelmis bir sanatcidir...
lotus 1975-latin tropical 1990-between good and evil ve son olarakta, jammin home 2004 u sayabiliriz...
sahnede gitari eline aldigi anda ilahlasan, onunla yogunlasip butunlesen, yasarken efsane haline gelmis bir sanatcidir...
sayfalar dolusu yaziyla anlatilamayacak bir insan modelinin; cizgilerle, nesilden nesile aktarilan carpici resimlemesidir, lombak...herhangi bir zaman herhangi bir yerde gorebileceginiz orneklerdir..
bazen televizyon izlerken, bazen gazete okurken, bazen carsida pazarda gezerken, lombaklarin arasinda hisseder insan kendini de yeniden degerlendirmeler yapar hayatin anlami ve olmasi gereken sekiller uzerinde...
hatta bu lombaklardan biri bir gun size
- saclarimin jolesini avropadan getirtiyorum sekerim deyince...
bakarsiniz oyle sac olmasi gereken yerinde baska seyler gorursunuz(lombaklasir bu suulet gozunuzde...)
mesela; gayret eder de binbir gucluklerle bitirirsiniz okulunuzu, gidersiniz is icin muracaatinizi yaparsiniz...diplomaniz oyle piril cebinizde...guvenirsiniz kendinize de. hatta verilen ilana gore cok daha artilariniz oldugunuzu bile dusunursunuz...ama karsinizdakiler lombakoglu lombaklardir. tum kadroyu hamili kart yakinleriyle daha ilani vermeden once doldurmuslardir... mesela ingilizcenizin yetersizligini bile one surebilirler...
-you are just a lombak. fuck you ! dersiniz icinizden o zaman da...
bahadir baruter kisisi, boyle bir karakteri yaratmak suretiyle; bu tip insanlar neye benziyor, hakket bir seye benziyorlar ama nasil desem- ne desem-soyle mi desem-boyle mi desem? baskisindan kurtarmistir yurdum insanini...bazilari lombak dogar lombak olarak da devam ederler yollarina...siz sadece lombak deyip gecersiniz, anlayan anlar zaten...
bazen televizyon izlerken, bazen gazete okurken, bazen carsida pazarda gezerken, lombaklarin arasinda hisseder insan kendini de yeniden degerlendirmeler yapar hayatin anlami ve olmasi gereken sekiller uzerinde...
hatta bu lombaklardan biri bir gun size
- saclarimin jolesini avropadan getirtiyorum sekerim deyince...
bakarsiniz oyle sac olmasi gereken yerinde baska seyler gorursunuz(lombaklasir bu suulet gozunuzde...)
mesela; gayret eder de binbir gucluklerle bitirirsiniz okulunuzu, gidersiniz is icin muracaatinizi yaparsiniz...diplomaniz oyle piril cebinizde...guvenirsiniz kendinize de. hatta verilen ilana gore cok daha artilariniz oldugunuzu bile dusunursunuz...ama karsinizdakiler lombakoglu lombaklardir. tum kadroyu hamili kart yakinleriyle daha ilani vermeden once doldurmuslardir... mesela ingilizcenizin yetersizligini bile one surebilirler...
-you are just a lombak. fuck you ! dersiniz icinizden o zaman da...
bahadir baruter kisisi, boyle bir karakteri yaratmak suretiyle; bu tip insanlar neye benziyor, hakket bir seye benziyorlar ama nasil desem- ne desem-soyle mi desem-boyle mi desem? baskisindan kurtarmistir yurdum insanini...bazilari lombak dogar lombak olarak da devam ederler yollarina...siz sadece lombak deyip gecersiniz, anlayan anlar zaten...
bu baslikta anlatilmak istenen sudur;
kisi oyle herhangi biryerlerden degil de, bizzat kendi yakin cevresindeki insanlarin birinden bir hikaye duymustur...fakat bu hikayeyeyi, durduk yerde kendine yakistirmis, onu benimsemis, sevmis kendinin gibi bagrina basmistir...o , artik onun hikayesi olmustur...
lakin hikayenin orjinal sahibinin de oldugu bir ortamda, kendine aitmis gibi havaya girip anlatmaya baslayinca, derin tepkiler almis, bagrindan cekilip koparilmak istenen adeta kendi oz hikayesiymis gibi ozenle koruyup sakladigi bu hikaye, basina yeni dertler acmistir...
tip terimleriyle(sizofrenlik vb. gibi) kendisine yorumlar bile yapilmistir...
oysa bunun temelinde, olayin sahibi kisiye yakistigindan daha cok, bu hikayeyi kendisine yakistirma payi vardir.ayni zamanda o kisinin, hikayesini yeterince sevmedigini dusunup, onu ondan daha cok sevecegine inanip, bir de bununla gurur duymak gibi basit insancil sebepleri de bulunmaktadir...
ve butun bunlardan dolayi da kendini hakli saymaktadadir...ama bunu kimseye anlatamayacaginin bilinciyle, sadece ozur dileyip susmaktadir...
kisi oyle herhangi biryerlerden degil de, bizzat kendi yakin cevresindeki insanlarin birinden bir hikaye duymustur...fakat bu hikayeyeyi, durduk yerde kendine yakistirmis, onu benimsemis, sevmis kendinin gibi bagrina basmistir...o , artik onun hikayesi olmustur...
lakin hikayenin orjinal sahibinin de oldugu bir ortamda, kendine aitmis gibi havaya girip anlatmaya baslayinca, derin tepkiler almis, bagrindan cekilip koparilmak istenen adeta kendi oz hikayesiymis gibi ozenle koruyup sakladigi bu hikaye, basina yeni dertler acmistir...
tip terimleriyle(sizofrenlik vb. gibi) kendisine yorumlar bile yapilmistir...
oysa bunun temelinde, olayin sahibi kisiye yakistigindan daha cok, bu hikayeyi kendisine yakistirma payi vardir.ayni zamanda o kisinin, hikayesini yeterince sevmedigini dusunup, onu ondan daha cok sevecegine inanip, bir de bununla gurur duymak gibi basit insancil sebepleri de bulunmaktadir...
ve butun bunlardan dolayi da kendini hakli saymaktadadir...ama bunu kimseye anlatamayacaginin bilinciyle, sadece ozur dileyip susmaktadir...
gorunce, aman yarabbi yoksa mykonosdan bu kadar cabuk geri mi dondu, bu jinegolog arkadas! deyip karalar baglamaya basladigim,bununla alakasiz oldugunu anlayinca da, derin bir nefes aldigim andir...
efsanelestirmeyelim lutfen! butun efsanelerin donusu muhtesem olur diye de ekleyip, rica ediyorum...
efsanelestirmeyelim lutfen! butun efsanelerin donusu muhtesem olur diye de ekleyip, rica ediyorum...
cagimizin , kotu bir ibret ve serefsizlik vesikasi...butun olan bitenlerden sonra bir fare gibi saklandigi delikten cikarilmis, simdi mahkeme mahkeme dolasarak biraz daha dunya yasami dilenmektedir....
o, zenginlik fiskiran ulkenin yonetimini, baskici teokrat sistemle cozememisti...biz cozeriz cekil o zaman kenara dedi(ya da bahane buldu) elin amerikalisi- sen yakismiyorsun oraya, bu zenginligi idare edemiyorsun aslinda bize de petrol lazim, seklindedir meali (hem oyledir bu isler, cozemiyorsan cozerler seni)...ve on binlerce insanin kani akti, hala da akmaya devam ediyor irak diyarinda...saddam denilen ruhunu seytana satmis insan, evlatlarini bile kaybetti, bu surecte herseyini kaybetti ...dusununce; bir silah dahi bulamadi mi , fare deligine kacacak yerde, kafasina bir kursun siksaydi en azindan, serefli bir olumu tercih etmis olacakti diyor insan...bir serefsizin, olumu serefli olur mu ? ama ulu tanri isini biliyor, daha bu dunyada gorup cekecegi cezalar var demek ki bu ibret vesikasinin...
o, zenginlik fiskiran ulkenin yonetimini, baskici teokrat sistemle cozememisti...biz cozeriz cekil o zaman kenara dedi(ya da bahane buldu) elin amerikalisi- sen yakismiyorsun oraya, bu zenginligi idare edemiyorsun aslinda bize de petrol lazim, seklindedir meali (hem oyledir bu isler, cozemiyorsan cozerler seni)...ve on binlerce insanin kani akti, hala da akmaya devam ediyor irak diyarinda...saddam denilen ruhunu seytana satmis insan, evlatlarini bile kaybetti, bu surecte herseyini kaybetti ...dusununce; bir silah dahi bulamadi mi , fare deligine kacacak yerde, kafasina bir kursun siksaydi en azindan, serefli bir olumu tercih etmis olacakti diyor insan...bir serefsizin, olumu serefli olur mu ? ama ulu tanri isini biliyor, daha bu dunyada gorup cekecegi cezalar var demek ki bu ibret vesikasinin...
eee bu kadin kisisi nasil kotu tepkilerini gosterecek, bazen sadece iki kelimenin yeterli oldugu bu dili kullanamazsa;
soyle olabilir mi mesela;
diyelim ki vapurda oturuyorsunuz (vapur ornegi acik hava durumundan isaretlenmistir park veya cay bahcesi de olabilir)karsinizda da sizi gozleriyle esir almis cok rahatsiz eden bir insan var...ama siz de kalkip yerinizi terketmek, ozgurlugunuzu bu munasebetsiz insana devretmek istemiyorsunuz...fakat bu cisim sizin rahatsizliginizi anlamamak ta israrli, e kufur de edemezsiniz(etmeyiniz zaten). bu durumda onerilen hemen yere kendi ayaklarinizin yanina, oturdugunuz yerden hafifce egilerek kibarca tukurmenizdir...bu hamleden sonra ayakkabinizin tekiyle, karsinizdaki insana bu kez siz gozlerinizi dikerek yerdeki tukrugunuzu ezin...simdi biliyorum biraz igranc oldu bu tarif, ama kime ne zarari var...bir sihir gibi o gorunusu insan seklinde olan cismin kayboldugunu goreceksiniz karsinizdan...tabii ki tukurmek de cok ayip birsey ama, o ayip bu ayip... bu ayiplar hep kadinlar icin mi...biz de kendimize yontemler gelistirmek zorundayiz boyle...deneyin lutfen...
soyle olabilir mi mesela;
diyelim ki vapurda oturuyorsunuz (vapur ornegi acik hava durumundan isaretlenmistir park veya cay bahcesi de olabilir)karsinizda da sizi gozleriyle esir almis cok rahatsiz eden bir insan var...ama siz de kalkip yerinizi terketmek, ozgurlugunuzu bu munasebetsiz insana devretmek istemiyorsunuz...fakat bu cisim sizin rahatsizliginizi anlamamak ta israrli, e kufur de edemezsiniz(etmeyiniz zaten). bu durumda onerilen hemen yere kendi ayaklarinizin yanina, oturdugunuz yerden hafifce egilerek kibarca tukurmenizdir...bu hamleden sonra ayakkabinizin tekiyle, karsinizdaki insana bu kez siz gozlerinizi dikerek yerdeki tukrugunuzu ezin...simdi biliyorum biraz igranc oldu bu tarif, ama kime ne zarari var...bir sihir gibi o gorunusu insan seklinde olan cismin kayboldugunu goreceksiniz karsinizdan...tabii ki tukurmek de cok ayip birsey ama, o ayip bu ayip... bu ayiplar hep kadinlar icin mi...biz de kendimize yontemler gelistirmek zorundayiz boyle...deneyin lutfen...
gurbette dinlerken gurbet hakket zor dedirttiren guzel, eski bir halk turkumuz...an itibari ile bir yerlerden alip bir yerlere surukluyor insani...
fikraya gore; malum iran devlet baskani ahmedincenad, isledigi gunahlardan! dolayi cehenneme yonlendirilmis...bir sure sonra kendisini taniyan diger gunahkar devletluler de oraya endam etmisler, bakmislar ahmedincenad guzel bir muzik esliginde, sarmas dolas jennifer lopez hanimla dans ediyor...
sormuslar ona;
- bu ne haldir, bu nasil gunahlarin bedelini odemektir diye...
o da cevap vermis;
-su anda biz, jennifer hanimin, ceza seansindayiz....benimle dansederek gunahlarinin bedelini oduyor...
sormuslar ona;
- bu ne haldir, bu nasil gunahlarin bedelini odemektir diye...
o da cevap vermis;
-su anda biz, jennifer hanimin, ceza seansindayiz....benimle dansederek gunahlarinin bedelini oduyor...
leyla ile mecnunun hikayesindeki leyla da oldukca cirkin o zamanki guzellik anlayisindan nasibini alamamis bir insan imis...
mecnun da son derce yakisikli bir delikanli...
boyle leylanin askindan olup bitmesini anlayamayip bunu sual edenlere demis ki;
sizler ’benim gozumle goremiyorsunuz leylayi’(gonul gozunden bahsediyor), o yuzden beni anlayamazsiniz...
mecnun da son derce yakisikli bir delikanli...
boyle leylanin askindan olup bitmesini anlayamayip bunu sual edenlere demis ki;
sizler ’benim gozumle goremiyorsunuz leylayi’(gonul gozunden bahsediyor), o yuzden beni anlayamazsiniz...
bu hikaye, yedi veya sekiz kiz arkadasin (yaslilik iste yedi miydi sekiz mi tam hatirlayamiyorum)neyse...universite yillarinda ve guneyde bir tatil yoresinde sinavlar oncesi moral olsun amaciyla(bu amac da tam dogru olmayabilir)kaldiklari bir otelde gecmektedir...aksam yemeginden sonra bir odada toplanilmis, makaraydi geyikti derken...arkadaslardan birinin bir yakini diyelim(ablasi miydi yoksa)sevdigi erkekle degil de baska birisiyle evlenmek zorunda kalmis(baska birisi de erkek tabii) aslinda dramatik bir hikayeydi galiba, ama bizde de genclik var tabii... iste biz bu hikayeyi hic olmadik yerlere cekip kakara kikiri guluyoruz...sonra bu aci hikayeyi anlatmaya baslayip da ortalikta ciddi dinleyici kitlesi bulamayan, hikaye sahibi arkadasin kendi odasina geri donmesiyle de hikayenin sonu ogrenilememisti(aslinda o psikolojinin icinde hic de merak etmemisiz demek ki, ayip olmus hikaye sahibi arkadasa hakket)...iste boyle sabaha kadar malum gene ayni trendi izleyerek devam etmistik sohbetimize. kahvaltiyi kacirmamak icin de saati ayarlayip, en fazla iki saat uyku uyumuslugumuzla inmistik kahvalti salonuna...yan masada da bir aile, oyle dort basi mamur dedikleri turden yaslari bize gore geckince(tabii o yasimiza gore)cocuklari filan yanlarinda...gunaydin, iyi sabahlar tarzi birseyler soyleyip, bizimle konusmaya calisiyorlar...ama biz kimseyle konusacak durumda miyiz, birbirimizle dahi konusmuyoruz resmen uyuyoruz oyle orada...ailenin hanimi biraz sonra yanimiza geldi iste oyle eften puften birseyler anlatiyor...sarmadi tabii bizi ayni dili konusmuyoruz(nesil farkindan dolayi)...kadincagiz da anladi durumu da israrci olmadi allahtan. kalkti masamizdan fakat bir turlu gidemiyor kendi masasina...garip bir hali vardi, sanki birsey daha soyleyecekmis gibi geri donuyor... neyiniz var diye soralim istiyor ama biz de nerde o anlayis(uff bi gidemedin yani)gibi bakiyorduk herhalde...neyse kadin tam gitmisken buyuk bir kararlilikla geri geldi, ellerini masaya dayadi ve soyle konustu-ozur diliyorum ama malum odalarimiz yan yana(bunu zaten ilk oturdugunda soylemisti)sizin sabaha kadar olan butun konusmalarinizi istemeden de olsa esim ve ben dinlemek zorunda kaldik(ses kontrolu sifirmis demek ki bizde) esimle, hikayede bahsi gecen o insanlarin sonlari ne oldu diye cok merak ettik, hatta hikayenin sonunu anlayamadigimiz icin(hikaye sahibi arkadasin odayi terkettigi andan bahsediyor)siz gene belki iki saat uyudunuz (cunku seslerimizi o andan sonra duyamamislar)biz ise esimle hic uyumadik hep hikayenin sonunu kurgulayip durduk...lutfen soyleyin gercek miydi ve sonlari nasil oldu o insanlarin? biz, ne- kim- hikaye mi- hangi hikaye, derken, hikaye sahibi arkadasimiz buyuk bir gurur ve ciddiyetle ayaga kalkip bize de garip garip bakislar firlatip, hikayesini gercekten cok merak edip sabahlara kadar uyuyamayan oda komsularimizin masasina gitmisti...biz de bunlarin pesinden bosu bosuna yerin kulagi var dememisler, en azindan duvarlarin kulaklari oldugu kesinlesti diye yeni bir geyik sebebi bulmanin sevinciyle canlanmis eski halimize donmustuk>>genclik iste...
saklanmak istenilen sirlarin, gercekten de sakli tutulmasi icin, sir verecek olan kisinin tembihinde yer alir bu guzel atasozumuz... aman ha dikkatli ol! "yerin bile kulagi vardir"...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?