universitedeki ogrencilik yillarimda, biz sabahlara kadar ders calisip sinavlar icin ter dokerken; onlarin butun derdi, ogrencilerden harac toplayip, asma biyiklarini burmakti...
ceplerinde bolca ’hamili kart yakinimdir’ ibareli kartvizitlerden bulunurdu. bu yakinleri genellikle politika sahnesinden simalardi...haliyle sinav sonuclari yuksek olurdu (kartvizitli puanlar)
o yillarda bir de bunlarin, disi versiyonlari vardi(asenalar), gunduz yasak oldugundan gece yarisi bizi, toplanmaya zorlayip, ’cirpinirdi karadeniz, bakip turkun bayragina’sarkisini bagirta bagirta soylettirirlerdi kiz yurdunun koridorlarinda...
ulkenin yarinlarinin icine eden, zihniyet modellerinden birinin daha, hala ortaliklarda tum varligiyla geziniyor olmasidir, simdi yuregimi ezen...
bir ilkokulda yasanan gercek veli toplantisindan alinmis bir ornektir;
mudur, mudur yardimcilari ve diger butun ogretmenlerin bulundugu genel bir toplantidir. gundem sirasiyla once, klasik sekliyle okula yapilacak yeni insaat ve bolumler icin katki payi talebi sunulmustur. daha sonra da ortamin ne kadar demokratik oldugunu gostermek maksadiyla velilerin sikayet ve dileklerine gecilmistir...
okulda, beden egitimi ogretmenligi yapan, bir erkek ogretmen! sahsin, kiz cocuklarin ders sonrasi formalarindaki terleri kontrol etmek! bahanesiyle tacizsel davranislarda bulundugu konusunda rahatsiz olan ve bunu bizzat gozleriyle tespit eden birkac cesur veli daha once, bu insanimsi sahsa ve muduriyete uyarida bulunmus fakat hicbir sonuc alamamislardir...
yapilan toplantida kendilerine, istek ve sikayetler bolumunde sira gelmesini firsat sayip, ilgili kisi hakkinda aleni bir suclamada bulunmuslardir. supheli sahis toplantida mudurun yaninda oturmaktadir. bunu duyunca(sanki ilk defa duyuyormus gibi) kipkirmizi kesilmis mikrofonu kapmis fakat kekeleyerek birakmistir. derken mudur olan sahis, derhal mikrofondan su aciklamayi yapmistir...
-hanimlar hanimlar rica ederim vicdanli olun, bu ogretmenimiz cok masum bir insandir, ustelik evli bir kisidir. hatta ben sahsim, kendi karimi, bu arkadasin yaninda, yatakta yatiracak kadar guven duyarim kendisine...
kel basa cimsir tarak misali, veliler sonuc alamamistir bu toplantidan...
dip not; kimi kime sikayet ediyorsun ?
mudur, mudur yardimcilari ve diger butun ogretmenlerin bulundugu genel bir toplantidir. gundem sirasiyla once, klasik sekliyle okula yapilacak yeni insaat ve bolumler icin katki payi talebi sunulmustur. daha sonra da ortamin ne kadar demokratik oldugunu gostermek maksadiyla velilerin sikayet ve dileklerine gecilmistir...
okulda, beden egitimi ogretmenligi yapan, bir erkek ogretmen! sahsin, kiz cocuklarin ders sonrasi formalarindaki terleri kontrol etmek! bahanesiyle tacizsel davranislarda bulundugu konusunda rahatsiz olan ve bunu bizzat gozleriyle tespit eden birkac cesur veli daha once, bu insanimsi sahsa ve muduriyete uyarida bulunmus fakat hicbir sonuc alamamislardir...
yapilan toplantida kendilerine, istek ve sikayetler bolumunde sira gelmesini firsat sayip, ilgili kisi hakkinda aleni bir suclamada bulunmuslardir. supheli sahis toplantida mudurun yaninda oturmaktadir. bunu duyunca(sanki ilk defa duyuyormus gibi) kipkirmizi kesilmis mikrofonu kapmis fakat kekeleyerek birakmistir. derken mudur olan sahis, derhal mikrofondan su aciklamayi yapmistir...
-hanimlar hanimlar rica ederim vicdanli olun, bu ogretmenimiz cok masum bir insandir, ustelik evli bir kisidir. hatta ben sahsim, kendi karimi, bu arkadasin yaninda, yatakta yatiracak kadar guven duyarim kendisine...
kel basa cimsir tarak misali, veliler sonuc alamamistir bu toplantidan...
dip not; kimi kime sikayet ediyorsun ?
olduruyor demek; fazla acimasizlik olur evlilik kurumuna karsi... buna ne desek? evet evet buldum. felce ugratiyor diyebiliriz...oldurmuyor da , surunduruyor hesabi...
neden boyle bir davranista bulundugunun sosyolojik ve psikolojik sebepleri dahi sorulmadan, kendisi bizzat berbat oyunun verildigi entry de (bkz: bilgi sozluk bayanlar zirvesi) adi gecen bolgeye davet edilmistir tarafimdan...
#249502( nolu entry yoluyla yapilmistir bu davet.)
bunun uzerine, ilgili kisi houston uzerinden benimle irtibata gecerek kimligini aciklamistir.
kendisine verdigim soz boynumun borcudur, onun istedigi bir zamanda ve sadece ’insanligin aydinlanmasi yolunda bir adim teskil etmesi amaciyla’ bu soz yerine getirilecektir. bu ugurda gorecegim zarar ziyan, hic onemli degildir. piyango sahibini buradan kutluyor, ayrintilar icin yine ayni kanal uzerinden gorusmeyi umuyorum.
dip not:ilk berbat oyunu basan bilgic kazanmistir digerlerinin talebi kaile alinmayacaktir.
#249502( nolu entry yoluyla yapilmistir bu davet.)
bunun uzerine, ilgili kisi houston uzerinden benimle irtibata gecerek kimligini aciklamistir.
kendisine verdigim soz boynumun borcudur, onun istedigi bir zamanda ve sadece ’insanligin aydinlanmasi yolunda bir adim teskil etmesi amaciyla’ bu soz yerine getirilecektir. bu ugurda gorecegim zarar ziyan, hic onemli degildir. piyango sahibini buradan kutluyor, ayrintilar icin yine ayni kanal uzerinden gorusmeyi umuyorum.
dip not:ilk berbat oyunu basan bilgic kazanmistir digerlerinin talebi kaile alinmayacaktir.
omur boyu sari basin karti sahibi olup asil meslegi gazetecilik olan, "din ve allah" konusunda sayisiz eserleri bulunan 1945-istanbul dogumlu yazardir. su anda amerikanin new jersey bolgesinde yasamaktadir. baskalari gibi arkasinda yesil sermaye yoktur bir ciftlik agasi gibi degil, bir lokma bir hirkayla yasamayi secmis, allah yolunda gercek, sade, basit bir kuldur.
hic bir yayinindan telif ucreti almaz, tum kitaplarinda, sesli ve yazili yayinlarinda hic bir dernegi, vakfi, cemaaati olmadigini ozellikle belirtir.hatta, bunun olusmamasi icin soyadini bile kullanmaz.
tum eserlerini internet uzerinden karsiliksiz paylasan tek yazardir, sitesinden kitaplari sayfa sayfa okuyabilir...
ahmet hulusi, yirmi yasinda sirt cantasini almak suretiyle hacca gitmis. ’allah ve din’ konusunda derin arastirmalar yapmis, butun dunyayi dolasmis ruhunu allahin yolunda terbiye etmis, egitmis ve bildiklerini karsiliksiz diger insanlarla paylasmistir ve halen buna devam etmektedir.
ozellikle kozmik isinlarin, helogram bedenlerin uzerinde yarattigi inanc isaretlemeleriyle, din konusunda modern felsefe yaklasimi, yaratmistir...
turkiye’de yasadigi yillarda kendisiyle tanisma serefine nail oldugum benzersiz bir kisiliktir. onun gozyaslari dokmeden de,populariteye kacmadan da, buyuk bir mutevazilik erdemiyle, bu ulvi konulari anlatabilmesinden cok etkilenmistim...ve bunun onun cehresinden fiskiran, "gercek aydinlanmanin" yansimasiyla meydana gelebilecegini gormus, ilk kez bir insanin nurlanabilecegine sahit olmustum...o bu konularin gercek derya denizidir benim icin...o, dinde celiski gibi gorunen butun konulari hic celiskiye dusmeden, yuregiyle birlikte ruhunu da ortaya koyarak anlatabilmektedir..
hic bir yayinindan telif ucreti almaz, tum kitaplarinda, sesli ve yazili yayinlarinda hic bir dernegi, vakfi, cemaaati olmadigini ozellikle belirtir.hatta, bunun olusmamasi icin soyadini bile kullanmaz.
tum eserlerini internet uzerinden karsiliksiz paylasan tek yazardir, sitesinden kitaplari sayfa sayfa okuyabilir...
ahmet hulusi, yirmi yasinda sirt cantasini almak suretiyle hacca gitmis. ’allah ve din’ konusunda derin arastirmalar yapmis, butun dunyayi dolasmis ruhunu allahin yolunda terbiye etmis, egitmis ve bildiklerini karsiliksiz diger insanlarla paylasmistir ve halen buna devam etmektedir.
ozellikle kozmik isinlarin, helogram bedenlerin uzerinde yarattigi inanc isaretlemeleriyle, din konusunda modern felsefe yaklasimi, yaratmistir...
turkiye’de yasadigi yillarda kendisiyle tanisma serefine nail oldugum benzersiz bir kisiliktir. onun gozyaslari dokmeden de,populariteye kacmadan da, buyuk bir mutevazilik erdemiyle, bu ulvi konulari anlatabilmesinden cok etkilenmistim...ve bunun onun cehresinden fiskiran, "gercek aydinlanmanin" yansimasiyla meydana gelebilecegini gormus, ilk kez bir insanin nurlanabilecegine sahit olmustum...o bu konularin gercek derya denizidir benim icin...o, dinde celiski gibi gorunen butun konulari hic celiskiye dusmeden, yuregiyle birlikte ruhunu da ortaya koyarak anlatabilmektedir..
#249450 bu entrye berbat oyu veren bilgic kimligine bakilmaksizin(erkek veya kadin)kadin olabilecegini asla dusunmuyorum, lafin gelisi yazdim. tarafimdan bir hafta kanada diyarinda agirlanacaktir.hatta davetiye ve ucak bileti de dahildir buna...(tabii ben optimist bir insan oldugum icin bunun tek bir kisi oldugunu dusunuyorum, fazlasina imkanlarim el vermez)...
dip not;
muhtesem olanlar icin degil de, berbat olan puan turune ’neden’ diye cevap aranmasi hayatin, ekolojik evriminde zaten kendiliginden vardir. bizim buradaki derdimiz; baskalarinin kararlarini, sorgulamaktan ote, kendi dogrularimizi ’cozumsel’ anlayisla ortaya koymaktir. (pardon! bir cumleyi gectigi icin de dip not olmaktan cikmis bir not oldu galiba...)
dip not;
muhtesem olanlar icin degil de, berbat olan puan turune ’neden’ diye cevap aranmasi hayatin, ekolojik evriminde zaten kendiliginden vardir. bizim buradaki derdimiz; baskalarinin kararlarini, sorgulamaktan ote, kendi dogrularimizi ’cozumsel’ anlayisla ortaya koymaktir. (pardon! bir cumleyi gectigi icin de dip not olmaktan cikmis bir not oldu galiba...)
unutulmaz! olmalarinin yanisira, bende diger bilgiclerin bunu nasil basardiklari(altina guncelleme yapmadan sol frameye aktardiklari)merakima mucip olmus baslik turudur...
(bkz: pek cok vurusu gogusleyebilecek kadin)
(bkz: pek cok vurusu gogusleyebilecek kadin)
hic bir sart veya baskinin altinda kalmaksizin gonulden kabul edip katilacagimi deklare ettigim bir zirvedir...
ayricana,(biraz abartmakta sakinca gormedigim) buyurun burada (kanada da yapalim),diye oneride bulunacagim muhtesem zirvedir.
kanadanin bir diger ismi de"republic of women" dir. buraya bu zirve cok yakisacaktir...simdi konuyu acmisken bu toplumdaki, oncelik ve onem siralamasini da yapalim;
1-cocuklar
2-kadinlar
3-hayvanlar
4-erkekler
bu siralama, bu toplumda saygiyla kabul edilmis tartismasiz, bir listedir. bir yerlerimizden uydurulmamistir (kesinlikle spekulasyonlara acik degildir).cunku bunu anlamak icin, bizzati burada yasiyor olmak gerekmektedir.demem ki, biliyoruz ki yaziyoruz gercegi vardir...
neyse, evet bayanlar, ben herkesi bu zirve icin buraya davet ediyorum, yol parasi icin soz veremem ama burada yapilacak, diger butun giderler tarafimdan karsilanacaktir...
dip not;
<daha yasanilir yarinlar, kesinlikle kadinlarin eseri olacaktir.>
ayricana,(biraz abartmakta sakinca gormedigim) buyurun burada (kanada da yapalim),diye oneride bulunacagim muhtesem zirvedir.
kanadanin bir diger ismi de"republic of women" dir. buraya bu zirve cok yakisacaktir...simdi konuyu acmisken bu toplumdaki, oncelik ve onem siralamasini da yapalim;
1-cocuklar
2-kadinlar
3-hayvanlar
4-erkekler
bu siralama, bu toplumda saygiyla kabul edilmis tartismasiz, bir listedir. bir yerlerimizden uydurulmamistir (kesinlikle spekulasyonlara acik degildir).cunku bunu anlamak icin, bizzati burada yasiyor olmak gerekmektedir.demem ki, biliyoruz ki yaziyoruz gercegi vardir...
neyse, evet bayanlar, ben herkesi bu zirve icin buraya davet ediyorum, yol parasi icin soz veremem ama burada yapilacak, diger butun giderler tarafimdan karsilanacaktir...
dip not;
<daha yasanilir yarinlar, kesinlikle kadinlarin eseri olacaktir.>
kisi yasarken cevresinde olup biten herseyi, kendi zeka kapasitesi ve hayat gorusu icinde degerlendirir. bunlarin icinde kendi hayat gorusuyle alakali olmayan seylerle de karsilasabilir...bunlari anlayarak reddetmesi dogal, dogru ve hakli sonuc olacakken, bunyesini hic bunlari degerlendirmeye zorlamaz.
fakat bu dunya, insanogluna oyle sadece bizim goruslerimizden bir demet, seklinde de sunulmaz ...karsimizdaki insanlari, fikirleri veya gorunusleri bize ters gelen butun olaylari en azindan bunlar hakkinda yorum yapacak ve bunyemizin bunlari neden reddettigini aciklayacak kadar fikir sahibi olmak, bize toplumda sayginlik ve kendimize guveni de saglayacaktir...kisi kendine cazip ve sempatik gelenleri anladigi kadar, bunun aksi olan ve sadece, seklen reddettigi seyleri de anlama kapasitesine sahiptir.
ben anlamiyorum bunlari deyip kestirip atmak, kisiye hicbir sey kazandirmaz. once, anlayabilecegine inanmak lazimdir anlamak kabul etmek demek degildir...anlamaya, anlayabilecegine inanmak ve bunun icin on yargilardan kurtulup, biraz daha zor bir sekil olan anlamaya calismak ugrasisinda bulunmak, kisiye insanlik boyutunda zenginlik katacaktir...
bir gun gelir,- iyi kardesim anlamak istemiyorsun, biz bunu anladik ta, sen bu anlamak istemedigin konu hakkinda ne biliyorsun bakalim? diye sorarlar oyle adama...
hazirlikli olmak lazim tedbirli olmak lazim bu durumlar icin ve kesinlikle <anlamaya inanmak lazim...>
fakat bu dunya, insanogluna oyle sadece bizim goruslerimizden bir demet, seklinde de sunulmaz ...karsimizdaki insanlari, fikirleri veya gorunusleri bize ters gelen butun olaylari en azindan bunlar hakkinda yorum yapacak ve bunyemizin bunlari neden reddettigini aciklayacak kadar fikir sahibi olmak, bize toplumda sayginlik ve kendimize guveni de saglayacaktir...kisi kendine cazip ve sempatik gelenleri anladigi kadar, bunun aksi olan ve sadece, seklen reddettigi seyleri de anlama kapasitesine sahiptir.
ben anlamiyorum bunlari deyip kestirip atmak, kisiye hicbir sey kazandirmaz. once, anlayabilecegine inanmak lazimdir anlamak kabul etmek demek degildir...anlamaya, anlayabilecegine inanmak ve bunun icin on yargilardan kurtulup, biraz daha zor bir sekil olan anlamaya calismak ugrasisinda bulunmak, kisiye insanlik boyutunda zenginlik katacaktir...
bir gun gelir,- iyi kardesim anlamak istemiyorsun, biz bunu anladik ta, sen bu anlamak istemedigin konu hakkinda ne biliyorsun bakalim? diye sorarlar oyle adama...
hazirlikli olmak lazim tedbirli olmak lazim bu durumlar icin ve kesinlikle <anlamaya inanmak lazim...>
+ soyle calimlasa da yatirsa birkac kisiyi, sonra da kaleyi gordugu yerden caksaydi sutunu, fistik gibi gol olacakti... ama yapamaz ki, bunlar yeneneksiz maymunlar ordusu sanki...
oglum, kac paraya almistiniz su kabiliyetsiz adami?
- yeter anne yaaa... uyuz etme sen de beni iyicene...
oglum, kac paraya almistiniz su kabiliyetsiz adami?
- yeter anne yaaa... uyuz etme sen de beni iyicene...
ben de hep dusunurdum, bu insanlara neden boyle ’derin yakinlik hisleri duyarim’ seklinde de bulamazdim. iste, basligin aciklandigi entryden bunu su yasimda anlamis oldum. "anaerkil" olmalari, cok yeterli bir sebep oldu benim icin... tesekkurler...
eger o annenin evladi, butun dunyaya futbol kalesinin aglarinin arkasindan bakacak kadar kendini bu olaya kaptirmis sa sayet;
annenin bu konuda, onu dunyasina girip onunla sevinip, onunla birlikte uzulmek icin... meseleyi butun detaylariyla ogrenmeye calisip, en az erman toroglu! kadar yorumlayabilme mecburiyeti vardir...
annenin bu konuda, onu dunyasina girip onunla sevinip, onunla birlikte uzulmek icin... meseleyi butun detaylariyla ogrenmeye calisip, en az erman toroglu! kadar yorumlayabilme mecburiyeti vardir...
bu basligin altinda incelenecek, gercek insan yoktur. bu tezi savunanlar (varsa sayet)kesinlikle mukemmel degillerdir...robot seklindeki insan modelleri, hata yapmamaya programlanmistir...onlarin,’mukemmel ornekler’, olmalari gerekmektedir...onlar olurlar da. cunku onlarin gercek insanlar gibi duygulari, zaaflari, hasletleri yoktur...
gercek insanlar ise, mukemmel olamazlar. mukemmel insan denilebilecek insanlar ise "mukemmele ulasma cabasinda olan insanlardir"...hep daha iyiye daha az hata yapmaya sartlandirirlar kendilerini...kisinin salt kendi kendine yasadigi baska insan faktorlerinin bulunmadigi bir dunyada bunu gerceklestirmek kolaydir...fakat etkilesimler diye bir sey vardir, yolun basinda hesaplanmayacak ve program ayarlarinin, kapasitesi icinde olamayacak unsurlar vardir. bu yuzden ne kadar ugrasirsa ugrassin kisi, asla mukemmeli yakalayamaz. ancak ornek insan, bu cabayla yasayan insandir...oyle toplara gelisine vurmayan, planlari, programlari hedefleri olan insan modelleridir bunlar...
ve bu insanlar yola cikarken daima hata paylarini yanilma paylarini da yanlarina alirlar, buna gore bunyelerini hazirlikli tutarlar...
lakin onlar bile yanilirlar, hayal kirikliklarina ugrarlar, cunku insanla ilgili butun gerceklerin hesaplanmasi ve bunun muspet ilimler baglaminda hareket edilip, bazi reel veriler kullanilarak cozumlenmesi mumkun degildir...
ornek verecek olursak;
bir sanatci dusunelim butun hayatini sanatin icinde gecirmis bir muzik sanatcisi olsun bu insan...herseyini, butun muzik birikimini ortaya koyarak bir album hazirlamistir. ona kalsa piyasaya ciktigi gun kendisini anlayan gercek muzikseverler tarafindan kapisilacak, o da emeklerinin karsiligini alacaktir...
ama olmaz iste, kazin ayagi oyle degildir...yapimcilarin( bu is icin ortaya para koymus olan insanlarin) beklentileri vardir burada is finans olayina baglanir. ve derler ki bu degerli insana,- sen yap bakalim bir iki tane de soyle ’piyasa sarkisi’, onlar da bulunsun bunun icinde...
simdi ne yapacaktir bu insan olmaz benim ilkelerim var deyip oyle oturdugu kosede, kendi kendine terennum edip, omrunun sonunun gelmesini mi bekleyecektir...hem paylasilmadikca eserlerinin degeri nasil yerini bulacaktir...ve caresiz razi olur. bir iki gun de bu piyasa sarkilari icin ugrasir, butun omrunun en kotu anlaridir onlar, cunku kendine ihanet etmektedir. ama mecburdur,cunku bu isler boyle yurumektedir...
simdi bunu yasadigimiz su degerli sozlugumuz, bazinda dusunursek; sozlukte oyle ayipli yerli yersiz kufurlu basliklarin acilmasina sebep olan neden de budur. sirf bunlari gorup okumak icin buraya gezmeye gelenler vardir, onlarin da haklarina saygi duymak, sozlugu yasatmak, yarinlara ulastirmak realitesi vardir...
demek ki yola ne kadar mukemmelliyetci bir ruhla cikilmis olursa olsun, bunun tam gerceklesmesini engelleyecek bazi seylere katlanmak durumu vardir. ve bu son derece dogaldir...
gercek insanlar ise, mukemmel olamazlar. mukemmel insan denilebilecek insanlar ise "mukemmele ulasma cabasinda olan insanlardir"...hep daha iyiye daha az hata yapmaya sartlandirirlar kendilerini...kisinin salt kendi kendine yasadigi baska insan faktorlerinin bulunmadigi bir dunyada bunu gerceklestirmek kolaydir...fakat etkilesimler diye bir sey vardir, yolun basinda hesaplanmayacak ve program ayarlarinin, kapasitesi icinde olamayacak unsurlar vardir. bu yuzden ne kadar ugrasirsa ugrassin kisi, asla mukemmeli yakalayamaz. ancak ornek insan, bu cabayla yasayan insandir...oyle toplara gelisine vurmayan, planlari, programlari hedefleri olan insan modelleridir bunlar...
ve bu insanlar yola cikarken daima hata paylarini yanilma paylarini da yanlarina alirlar, buna gore bunyelerini hazirlikli tutarlar...
lakin onlar bile yanilirlar, hayal kirikliklarina ugrarlar, cunku insanla ilgili butun gerceklerin hesaplanmasi ve bunun muspet ilimler baglaminda hareket edilip, bazi reel veriler kullanilarak cozumlenmesi mumkun degildir...
ornek verecek olursak;
bir sanatci dusunelim butun hayatini sanatin icinde gecirmis bir muzik sanatcisi olsun bu insan...herseyini, butun muzik birikimini ortaya koyarak bir album hazirlamistir. ona kalsa piyasaya ciktigi gun kendisini anlayan gercek muzikseverler tarafindan kapisilacak, o da emeklerinin karsiligini alacaktir...
ama olmaz iste, kazin ayagi oyle degildir...yapimcilarin( bu is icin ortaya para koymus olan insanlarin) beklentileri vardir burada is finans olayina baglanir. ve derler ki bu degerli insana,- sen yap bakalim bir iki tane de soyle ’piyasa sarkisi’, onlar da bulunsun bunun icinde...
simdi ne yapacaktir bu insan olmaz benim ilkelerim var deyip oyle oturdugu kosede, kendi kendine terennum edip, omrunun sonunun gelmesini mi bekleyecektir...hem paylasilmadikca eserlerinin degeri nasil yerini bulacaktir...ve caresiz razi olur. bir iki gun de bu piyasa sarkilari icin ugrasir, butun omrunun en kotu anlaridir onlar, cunku kendine ihanet etmektedir. ama mecburdur,cunku bu isler boyle yurumektedir...
simdi bunu yasadigimiz su degerli sozlugumuz, bazinda dusunursek; sozlukte oyle ayipli yerli yersiz kufurlu basliklarin acilmasina sebep olan neden de budur. sirf bunlari gorup okumak icin buraya gezmeye gelenler vardir, onlarin da haklarina saygi duymak, sozlugu yasatmak, yarinlara ulastirmak realitesi vardir...
demek ki yola ne kadar mukemmelliyetci bir ruhla cikilmis olursa olsun, bunun tam gerceklesmesini engelleyecek bazi seylere katlanmak durumu vardir. ve bu son derece dogaldir...
meseleyi somut anlamda irdeleyecek olursak; zaten, buyuk bir baligin, kucuk bir kayanin altinda yasamasi gibi bir olasilik dusunulemez...
soyut anlamda ise belki de(emin degilim, irdeliyorum sadece)ulasilmasi zor hedefleri isaret eder, bunun icin once buyuk ve onemli bir balik haline gelmek, sonra da mekani, bunun yasayabilecegi derecede bir boyuta getirmek (veya mevcut muhtesem mekanlarda takilmak) gerekecektir...ki sirf boyle olup da, boyle yasamak icin bu kadar kasmaya gerek yoktur, kaderinde ne varsa onu yasar kisi, sonuc olarak...
soyut anlamda ise belki de(emin degilim, irdeliyorum sadece)ulasilmasi zor hedefleri isaret eder, bunun icin once buyuk ve onemli bir balik haline gelmek, sonra da mekani, bunun yasayabilecegi derecede bir boyuta getirmek (veya mevcut muhtesem mekanlarda takilmak) gerekecektir...ki sirf boyle olup da, boyle yasamak icin bu kadar kasmaya gerek yoktur, kaderinde ne varsa onu yasar kisi, sonuc olarak...
annelik, butun dunya kadinlari icin ortak, kutsal ayni zamanda zor bir zanaat seklidir.
daha hamilelik olayi baslar baslamaz, cocuguna endeksli bir yasam da baslamis olur onlar icin...
cocuk, dunyaya geldigi anda onunla cocuk arasindaki bag (gobek bagi)kesilir. oysa bu fiziksel bir kesme islemidir, bir omur boyu anne ile cocuk arasinda o gorunmez bag hep kalacaktir...
cocugunun cani yandiginda, onun da icinden bir seyler kopmasi hep bu yuzdendir... ve cocuk agladiginda annecigim annecigim diye aglamasi gene bu sebepledir.
o ateslendiginde basucunda bekleyen, ilk adimlarini atarken tanriya bu mucize icin aglayarak dua edendir anne.
okuldan ilk aferimi aldiginda, duydugu gurur annenin, kendini bir kral bir kralice gibi hissettiren gururdur ayni zamanda.
onu korur sarar sarmalar, hatta evde kazayla orasini burasini carpip yaralanmasini onlemek icin butun esyalarin koselerine kalin bandajlar bile yapistirir. sonra buyur cocuk, anne o zaman da disaridaki tehlikelerden endiselenir ve butun sehrin sokaklarini bandajlamak ister...
balkondan pencerelerden el sallar yavrusuna, onu gordugu son noktaya kadar.
bazen;- bu sefer de kalsin, almayayim ben idare ederim diyendir o , yavrusunun sevincine terkeder kendi ihtiyaclarini, cunku dunyada hic bir sey onun gulusu kadar mutlulugu kadar mutlu edemez bir anneyi...
bu boyle surer gider sonra allah omur verirse yavrusunun yavrulariyla devam eder analik yolculuguna...
dunyanin her yerinde boyledir bu meslek, anne her yerde annedir. afrikada da ayni kuzey ulkelerinde de ayni amerikada da ayni degismez bu surec.
butun anne olan kadinlar icin ayni kaderdir bir cocugun annesi olmak dunyanin her yerindeki kadinlara ayni gururu ve ayni zorluklari yasatir...cileli bir yolculuktur, ama sikayet etmezler bunun icin.
ve gururla omuzlarinda tasirlar bu agir sorumlulugu, tum dunyadaki kadinlar...
daha hamilelik olayi baslar baslamaz, cocuguna endeksli bir yasam da baslamis olur onlar icin...
cocuk, dunyaya geldigi anda onunla cocuk arasindaki bag (gobek bagi)kesilir. oysa bu fiziksel bir kesme islemidir, bir omur boyu anne ile cocuk arasinda o gorunmez bag hep kalacaktir...
cocugunun cani yandiginda, onun da icinden bir seyler kopmasi hep bu yuzdendir... ve cocuk agladiginda annecigim annecigim diye aglamasi gene bu sebepledir.
o ateslendiginde basucunda bekleyen, ilk adimlarini atarken tanriya bu mucize icin aglayarak dua edendir anne.
okuldan ilk aferimi aldiginda, duydugu gurur annenin, kendini bir kral bir kralice gibi hissettiren gururdur ayni zamanda.
onu korur sarar sarmalar, hatta evde kazayla orasini burasini carpip yaralanmasini onlemek icin butun esyalarin koselerine kalin bandajlar bile yapistirir. sonra buyur cocuk, anne o zaman da disaridaki tehlikelerden endiselenir ve butun sehrin sokaklarini bandajlamak ister...
balkondan pencerelerden el sallar yavrusuna, onu gordugu son noktaya kadar.
bazen;- bu sefer de kalsin, almayayim ben idare ederim diyendir o , yavrusunun sevincine terkeder kendi ihtiyaclarini, cunku dunyada hic bir sey onun gulusu kadar mutlulugu kadar mutlu edemez bir anneyi...
bu boyle surer gider sonra allah omur verirse yavrusunun yavrulariyla devam eder analik yolculuguna...
dunyanin her yerinde boyledir bu meslek, anne her yerde annedir. afrikada da ayni kuzey ulkelerinde de ayni amerikada da ayni degismez bu surec.
butun anne olan kadinlar icin ayni kaderdir bir cocugun annesi olmak dunyanin her yerindeki kadinlara ayni gururu ve ayni zorluklari yasatir...cileli bir yolculuktur, ama sikayet etmezler bunun icin.
ve gururla omuzlarinda tasirlar bu agir sorumlulugu, tum dunyadaki kadinlar...
hayirli evlat entrysiyle beni fetheden sevgili sanatci bilgicimiz , sizin sozlugumuze yansittiginiz renklerin dunyasinda olmaktan ve bu renkler dunyasinin ortak lisanini, sizinle paylasmaktan dolayi mutlu ve gururluyum.
aman yarabbi, insallah benim entyrim yoktur, bu basligin altinda diye, dua eden...
bu basligi her gordugunde telasla, bu basligi hakeden entry numaralarini acip acip kontrol eden, olmadigini gorunce simdilik! rahatlayan bilgic modelidir...
bu basligi her gordugunde telasla, bu basligi hakeden entry numaralarini acip acip kontrol eden, olmadigini gorunce simdilik! rahatlayan bilgic modelidir...
ben tartismiyorum bu kulubun niteligini...ve fenerbahce taraftarlarina da sonsuz saygim vardir...futbolu severim lakin benim gonlum anadoludaki bir futbol takimi kulubundedir...zevkler ve renkler tartisilmaz tabii...benim derdim ne? niye bu basligin altindayim o zaman;
sebebi sudur efenim, ben oglum dunyaya geldigi zaman, esimden rica etmistim.
- sadece sen fenerbahce taraftari olarak kal ailemizde, lutfen oglumu fenerbahce taraftari olmasina izin verme, onu yonlendirme...cunku ben bir anneyim ve bu takimin taraftarlari genelde hep huzunlu, stresli, asabi insanlar tipki senin gibi. ben evladimin gelecekte boyle mutsuz bir insan olmasini istemiyorum demistim...
tabiii o benim ricami dinlemedi, cunku dinlememek icin asabi sebepleri vardi, fenerli olamayip da ne olacakti onu oglu, ogluyla rustu saracogluna gidip cosmayacakmiy di, evde biricik ogluyla ’ne olacak bu fenerin hali’ gibi muhabbetler yapmayacak miydi...
tahmin edeceginiz gibi bizim oglan hasta, hatta boynuz kulagi gecer hesabi babasindan daha hasta fenerli olup cikti basima...
simdi arada binlerce mil mesafe var, okyanus var bilmem ne...bunlar hic yokmus gibi maca gidilemezse de okuldan tuyulup evde pc den aninda izleniyor, yenildikleri zaman gunlerce bizimle konusmuyor icine kapaniyor, hatta bu surecte (suranin nimetlerinden faydalanip) kanadali kizlara bile yuz vermiyor, derdi belasi antu diye bir site var, hep orda adam... hele bugunler yanina yaklasilmiyor...ben anneyim uzuluyorum keder yapiyorum, bastan beni dinlemedigi icin, boyle zamanlarda babasina daha cok sinir oluyorum...nasil bir derttir bu allahim. oglumla diyalog kurabilmek icin onun bes yasindan beri ezberledigi, fenerbahcenin tarihini, aldigi sattigi futbolculari bunlarin fiyatlarini, hangi tarihlerde sampiyon olduklari hangilerinde olamadiklarini,o tarihten beri oynayan futbolcularin hepsinin ismini menseini,hepsini hepsini ogrendim ben de, sirf onunla birseyler paylasayim diye sahada kimin nasil oynadigini nasil oynamasi gerektigini, bunlarin hepsini ben de biliyorum artik.
lakin ben anayim, ayy ne zormus fenerbahceli bir cocugun annesi olmak... onun kederi benim de kederim, onun nesesi benim de nesem insallah fenerbahce sampiyon olur da, ben de yeniden onunla birlikte onun mutlu annesi olurum...
sebebi sudur efenim, ben oglum dunyaya geldigi zaman, esimden rica etmistim.
- sadece sen fenerbahce taraftari olarak kal ailemizde, lutfen oglumu fenerbahce taraftari olmasina izin verme, onu yonlendirme...cunku ben bir anneyim ve bu takimin taraftarlari genelde hep huzunlu, stresli, asabi insanlar tipki senin gibi. ben evladimin gelecekte boyle mutsuz bir insan olmasini istemiyorum demistim...
tabiii o benim ricami dinlemedi, cunku dinlememek icin asabi sebepleri vardi, fenerli olamayip da ne olacakti onu oglu, ogluyla rustu saracogluna gidip cosmayacakmiy di, evde biricik ogluyla ’ne olacak bu fenerin hali’ gibi muhabbetler yapmayacak miydi...
tahmin edeceginiz gibi bizim oglan hasta, hatta boynuz kulagi gecer hesabi babasindan daha hasta fenerli olup cikti basima...
simdi arada binlerce mil mesafe var, okyanus var bilmem ne...bunlar hic yokmus gibi maca gidilemezse de okuldan tuyulup evde pc den aninda izleniyor, yenildikleri zaman gunlerce bizimle konusmuyor icine kapaniyor, hatta bu surecte (suranin nimetlerinden faydalanip) kanadali kizlara bile yuz vermiyor, derdi belasi antu diye bir site var, hep orda adam... hele bugunler yanina yaklasilmiyor...ben anneyim uzuluyorum keder yapiyorum, bastan beni dinlemedigi icin, boyle zamanlarda babasina daha cok sinir oluyorum...nasil bir derttir bu allahim. oglumla diyalog kurabilmek icin onun bes yasindan beri ezberledigi, fenerbahcenin tarihini, aldigi sattigi futbolculari bunlarin fiyatlarini, hangi tarihlerde sampiyon olduklari hangilerinde olamadiklarini,o tarihten beri oynayan futbolcularin hepsinin ismini menseini,hepsini hepsini ogrendim ben de, sirf onunla birseyler paylasayim diye sahada kimin nasil oynadigini nasil oynamasi gerektigini, bunlarin hepsini ben de biliyorum artik.
lakin ben anayim, ayy ne zormus fenerbahceli bir cocugun annesi olmak... onun kederi benim de kederim, onun nesesi benim de nesem insallah fenerbahce sampiyon olur da, ben de yeniden onunla birlikte onun mutlu annesi olurum...
erkek kardesiyle yasadigi siddetli bir tartismadan sonra, hizini alamayip annesinin yanina giden kiz annesine sormaktadir;
- yaa anne biliyor musun bazen hic anlayamiyorum seni...
+ bazen mi?
- yani aslinda cogunlukla anlayamiyorum da...
+ takma kafani, anne olunca anlayacaksin nasil olsa, soru neydi?
- soru su; annecigim nurtopu gibi guzeller guzeli, akillilar akillisi, bir evlada sahip olmusken, ornegin benim gibi!... neden, bir evlat sahibi daha olmak istediniz, iste bunu anlayamiyorum...
+ dur bir dusuneyim...evet evet bunu sen istemistin.baskalarininkileri kiskanip - ben de ben de, kardes isterim demistin. simdi hatirlayamiyormusun?
- evet cok iyi hatirliyorum. cok simarik bir cocukmusum hersey de istenmez ki bilememisim...
+ aferim bak hazifa nasil da iyi bir defterdir. kisi donup donup basina gelenlerin sebebini bulabilir di mi yavrucum...
- evet ama sunu da cok iyi hatirliyorum ki, ben oncelikle kizkardes istemistim olmadi...hadi boyle oldu, bari huylari bana benzeseymis, azicik dunya gorusu benzer en azindan di mi...ben ne talihsiz bir insanmisim...
+ ah kiyamam sana bebegim, ama butun bu istediklerin icin, kimsenin siparis verme gibi bir sansi yoktur ki, senin de sansina bu dustu. idare edeceksin artik...
- annecim bu cevabin gosteriyor ki, ben bu derdi kabul edip bununla yasamak zorundayim...
+ aferim benim akilli kizima hadi git simdi sinavina calis...
- akilla ilgisi filan yok bunun sadece mecburum mecbur...uhuuuu...
- yaa anne biliyor musun bazen hic anlayamiyorum seni...
+ bazen mi?
- yani aslinda cogunlukla anlayamiyorum da...
+ takma kafani, anne olunca anlayacaksin nasil olsa, soru neydi?
- soru su; annecigim nurtopu gibi guzeller guzeli, akillilar akillisi, bir evlada sahip olmusken, ornegin benim gibi!... neden, bir evlat sahibi daha olmak istediniz, iste bunu anlayamiyorum...
+ dur bir dusuneyim...evet evet bunu sen istemistin.baskalarininkileri kiskanip - ben de ben de, kardes isterim demistin. simdi hatirlayamiyormusun?
- evet cok iyi hatirliyorum. cok simarik bir cocukmusum hersey de istenmez ki bilememisim...
+ aferim bak hazifa nasil da iyi bir defterdir. kisi donup donup basina gelenlerin sebebini bulabilir di mi yavrucum...
- evet ama sunu da cok iyi hatirliyorum ki, ben oncelikle kizkardes istemistim olmadi...hadi boyle oldu, bari huylari bana benzeseymis, azicik dunya gorusu benzer en azindan di mi...ben ne talihsiz bir insanmisim...
+ ah kiyamam sana bebegim, ama butun bu istediklerin icin, kimsenin siparis verme gibi bir sansi yoktur ki, senin de sansina bu dustu. idare edeceksin artik...
- annecim bu cevabin gosteriyor ki, ben bu derdi kabul edip bununla yasamak zorundayim...
+ aferim benim akilli kizima hadi git simdi sinavina calis...
- akilla ilgisi filan yok bunun sadece mecburum mecbur...uhuuuu...
cagimizin ibret ve serefsizlik orneklerinden biridir kendisi...onun arzuladigi utopya hic bir zaman asla gerceklesmeyecek turkiye topraklarinin uzerinde.
bir kudurmus hayvan gibi karantina altinda yasatildigi o topraklar uzerinde; ben istiyorum ki hic yuzu gulmesin, hic umudu olmasin, kahrolsun kahrindan geberip gitsin, umit filizleri yesermesin pis vicdaninda, hala onun utopyasina ait bir seylerin varligindan bahsedilmesin, devletin resmi araclarinin uzerine onun resimleri asilmasin, hala o zihniyetin sloganlari atilmasin...
onbinlerce gencecik beden(onun pis hayalleri yuzunden) toprak altinda yatarken, ve henuz yasamin baharinda olan nice evlatlar bunun yarattigi bozuk psikolojiyle yasarken...bazi dayatmalar yuzunden hala ayni atmosferi paylasmayi surdurdugumuz bu insan, uzatilan yasam suresinde, gorsun ki bu ulke onun gibi seytanlara asla teslim olmamistir ve olmayacaktir...
bunu gorsun iyice anlasin istiyorum, kahrolsun da en azindan kahrindan, geberip gitsin istiyorum...
bir kudurmus hayvan gibi karantina altinda yasatildigi o topraklar uzerinde; ben istiyorum ki hic yuzu gulmesin, hic umudu olmasin, kahrolsun kahrindan geberip gitsin, umit filizleri yesermesin pis vicdaninda, hala onun utopyasina ait bir seylerin varligindan bahsedilmesin, devletin resmi araclarinin uzerine onun resimleri asilmasin, hala o zihniyetin sloganlari atilmasin...
onbinlerce gencecik beden(onun pis hayalleri yuzunden) toprak altinda yatarken, ve henuz yasamin baharinda olan nice evlatlar bunun yarattigi bozuk psikolojiyle yasarken...bazi dayatmalar yuzunden hala ayni atmosferi paylasmayi surdurdugumuz bu insan, uzatilan yasam suresinde, gorsun ki bu ulke onun gibi seytanlara asla teslim olmamistir ve olmayacaktir...
bunu gorsun iyice anlasin istiyorum, kahrolsun da en azindan kahrindan, geberip gitsin istiyorum...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?