ko$ullanmadir...ask olecekse zaten olur, evlilik bahanedir...zamanla a$ki kaybetmenin ya da bitmesinin nedenini evlilige dayandirmak yerine belki de zamana ya da ki$iliklere baglamak daha mantikli olacaktir derim ben...
evlilik aşkı öldürüyor
ask zaten pek uzun sureli bir sey degildir ki bu onerme de dogrudur.
bazi anlarda "keşke süründürmese de öldürse" dedirten önerme.
bir de "evlilik aşkı" diye bir şey vardır ki bu da aşırı evlenme arzusu anlamına gelir. evlilik aşkı, öldürür.
(bkz: aşk ölmez biz ölürüz)
eger insan gonul kacani kovalarmis felsefesi ile asik oluyorsa evet sondurmesi muhtemeldir.
olduruyor demek; fazla acimasizlik olur evlilik kurumuna karsi... buna ne desek? evet evet buldum. felce ugratiyor diyebiliriz...oldurmuyor da , surunduruyor hesabi...
evlilik hazırlıkları esnasında yaşanan karmaşa, ailelerin burnunu soktuğu herşey, kına - nikah - düğün vs. gerginliklerinin aşkı öldürdüğüne inanıyorum. bence "evlilik kararı aşkı öldürüyor" demek daha doğru bir önerme olur.
aşk hayranlık barındıran bir his.insanlar evlenince dolayısıyla aynı evde yaşayınca her gün birbirlerinin farklı türlü davranışlarına tanık oluyorlar.bu hareketler kişiye batınca tartışmalar,kavgalar geliyor.sonra bir gün farkediliyor ki hayranlık kalmamış,aşk olmuş..
evlilik askı deil ask evliligi olduruo
evliliğin aşkı öldürdüğü bahane arayanlar için bir cümledir. evlilik, her iki tarafta ne istediğini biliyorsa bi boku öldürmez.
evlilik değilde çocukta o potansiyel var
aşk mı kaldı şu fast food dünyada .
herşey fast.
1 günde aşk
1 ayda evlilik
1 yılda çoçuk
2 yılda ayrılık
herşey fast.
1 günde aşk
1 ayda evlilik
1 yılda çoçuk
2 yılda ayrılık
o halde boşanmak aşkı diriltir mi dediğim cümlecik.(bkz: tüm aşkı ölmüş evliler boşansın kampanyası)
’aşk’ şimdiye kadar hiçbir şekilde tanımı yapılamamış, yapılması da en azından bana göre mümkün olmayan bir kelime, kavram ya da yaşanmışlıklar-yaşanmamışlıklar bütünü-parçası. uzun matrajlı, duygusal ya da mantık silsilesi halinde ilerleyen entrylere olan antipatimi bir kenara bırakarak; orta sınıf aşk anlayışı, ya da post-modern duygu-düşüncelerden en azından iğrenmek, çok kutsal bir durummuş gibi de geliyor bana. her gün eve gittiğinde aynı insanla karşılaşmak, ’moda deyimiyle’ de olsa, sürekli aynı tene dokunmak, eğer o ’aşk’ dediklerinden biraz varsa, beraber bir ömür geçirmek, beraber yaşlanmak yaşanabilecek en güzel hayatların işareti olabilir. aşk; pratikte kendisini çok farklı biçimlerde gösterebiliyor; hiçbir zaman kavuşamayacağı insana beslenen ve çoğunlukla ’yüce’ olduğu varsayımı kabul edilen hislerden, saçına düşen ilk akları, ömrünün son günlerini görmeye, hatta ölümünün ardından metanetle kendi ölümünü bekleyebilmeyi içeren geniş bir yelpaze. daha basit şekliyle; üretim biçimine bağlı olarak değişen üretim ilişkileri deniyor, işte hangi üst yapı, alt yapıdan ne kadar etkileniyor olursa olsun, aşk bunlardan kendini arındırması en zor görünse de, aksine özünün insanın var olduğu günden, hatta o meşhur elmadan beri koruyabilen belki de yegane ’şey’dir. haksızlık etmemek gerekir
aşık olduğunuz şey "davanızsa" bu mümkün değildir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?