bu baslikta anlatilmak istenen sudur;
kisi oyle herhangi biryerlerden degil de, bizzat kendi yakin cevresindeki insanlarin birinden bir hikaye duymustur...fakat bu hikayeyeyi, durduk yerde kendine yakistirmis, onu benimsemis, sevmis kendinin gibi bagrina basmistir...o , artik onun hikayesi olmustur...
lakin hikayenin orjinal sahibinin de oldugu bir ortamda, kendine aitmis gibi havaya girip anlatmaya baslayinca, derin tepkiler almis, bagrindan cekilip koparilmak istenen adeta kendi oz hikayesiymis gibi ozenle koruyup sakladigi bu hikaye, basina yeni dertler acmistir...
tip terimleriyle(sizofrenlik vb. gibi) kendisine yorumlar bile yapilmistir...
oysa bunun temelinde, olayin sahibi kisiye yakistigindan daha cok, bu hikayeyi kendisine yakistirma payi vardir.ayni zamanda o kisinin, hikayesini yeterince sevmedigini dusunup, onu ondan daha cok sevecegine inanip, bir de bununla gurur duymak gibi basit insancil sebepleri de bulunmaktadir...
ve butun bunlardan dolayi da kendini hakli saymaktadadir...ama bunu kimseye anlatamayacaginin bilinciyle, sadece ozur dileyip susmaktadir...
başkasının hikayesini sahiplenmek
bu katogorinin en bilinen örneği lemanyak çizeri bahadır boysal dır efendim. hikayelerine dikkat edilirse şayet çevresinde gördüğü, şahit olduğu konuları kendisine yontarak yazıp çizdiği gün gibi aşikardır, bir gün köyde eşşek sken osman amcasını görürken bir diğer karede cluber olup ortamlardan hatun kaldırmaktadır o zaman soruyo insan "be güzel kardeşim hepsini yaşayan sen misin" diye. evet bu özelliği için denilebilir ki "olsun, öyle de olsa şahane tespitlerdir" evet doğrudur şahane tespitlerde bulunmaktadır, bizlerin baktığını kendisi görmektedir ve pek güzel bir şekilde de köşesine nakletmektedir. ama sonuç itibariyle biz kendisini böyle sevdik, böyle benimsedik, hastasıyız.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?