hukukun tartisilmaz ustunlugu ilkesinden sapmis, kendi intikamini kendince yontemlerle almaya calisip, delikanlilik olayini hukukun ilkelerinden ustun gorup, kendi ilkel yontemlerini kullanip intikam almaya calisan, bununla uygarliga giden yollari tikayan ve ozendiren, insanlik erdemleri acisindan, talihsiz bir yapittir.
#270734 numarali entryde vurgulamasi yapilan, din bilgisi dersihocasinin akibetini ogrenmeye calisan, sadece sozluk okuru pozisyonundaki bazi karadenizli elemanlarin, olayi gercekten ahlak boyutunda degerlendirip, bu entyrinin sahibi bilgice yonelttiklerikendi dil ve lehceleri uslubundaki, israrli sorulardir.
-o hocaya ne oldi?
ulkemizde, malesef kendi infazini kendi yaratmak ve uygulamak durumunda kalan, hukuka olan guven ve saygisini yitirmis guruhun, intikam-intikam nidalariyla bunyelerinin alisik oldugu tarzda cevap bekledikleri soru seklidir, ayni zamanda bu baslik.
bilgic; cevap olarak tamamen hukuk ilkeleri icinde kalindigini ve gerekli cezanin hukukun tartisilmaz ustunlugune bagli kalinarak saglandigini belirtmistir.
lakin bu bunyeler, gene de ikna olmamislar, soz konusu hocanin, agzi yirtilmak suretiyle fiziksel bir zarara ugratilmasi gerekliligi uzerindeki beyanlarini surdurmektedirler.
bilgic, an itibariyle; kendisini sevdikleri ve madur gordukleri icin boyle bir intikam seklinin malum hocaya yakistirildigini, uzulerek algilamak tadir.
ve insanlarin, kim olursa olsun her ortamda hata yapabilecek potansiyelde olduklari dusunulunce; hatalarin ve suclarin bedelinin, hukukun ustunlugu prensibi icerisinde cozulmesi gerekliligini usanmadan onlara anlatmakla mesguldur.
-o hocaya ne oldi?
ulkemizde, malesef kendi infazini kendi yaratmak ve uygulamak durumunda kalan, hukuka olan guven ve saygisini yitirmis guruhun, intikam-intikam nidalariyla bunyelerinin alisik oldugu tarzda cevap bekledikleri soru seklidir, ayni zamanda bu baslik.
bilgic; cevap olarak tamamen hukuk ilkeleri icinde kalindigini ve gerekli cezanin hukukun tartisilmaz ustunlugune bagli kalinarak saglandigini belirtmistir.
lakin bu bunyeler, gene de ikna olmamislar, soz konusu hocanin, agzi yirtilmak suretiyle fiziksel bir zarara ugratilmasi gerekliligi uzerindeki beyanlarini surdurmektedirler.
bilgic, an itibariyle; kendisini sevdikleri ve madur gordukleri icin boyle bir intikam seklinin malum hocaya yakistirildigini, uzulerek algilamak tadir.
ve insanlarin, kim olursa olsun her ortamda hata yapabilecek potansiyelde olduklari dusunulunce; hatalarin ve suclarin bedelinin, hukukun ustunlugu prensibi icerisinde cozulmesi gerekliligini usanmadan onlara anlatmakla mesguldur.
ailelerin genellikle tasarruf egilimli davranislarindan kaynaklanan bir hededir. eger, cocuklarin ikisi de ayni cinsiyettey se saklanmis ve saglam kalmis giysileri ebeveynlerin, digerine giydirmekte sakinca gormedikleri eylemdir.
cinsiyetlerin ayni olmadigi durumlarda ve cocuklarda bunlara itiraz edecek bilinc henuz gelismemis se, ilerde cocuklarin aile albumlerine bakip, ilgili bazi fotograflardan utanip onlari, sessice caktirmadan yokettikleri hadisedir ayni zamanda.
konunun uzmanlari, ozellikle psikologlar; yaptiklari aciklamalarda, ailelerin bu yondeki israrli tutumlarinin ilerde cinsiyet kaymasina kadar gidecek kadar ciddi bir hal alabilecegini vurgulamislardir.
ozellikle ayakkabilarin aktariminda bir onceki cocugun ortopedik ayak hatalarinin, bunlarin giydirildigi diger cocuklarda, ayni bozuk gelismeye yol acacagi konusunda da gorus beyan etmektedirler.
cinsiyetlerin ayni olmadigi durumlarda ve cocuklarda bunlara itiraz edecek bilinc henuz gelismemis se, ilerde cocuklarin aile albumlerine bakip, ilgili bazi fotograflardan utanip onlari, sessice caktirmadan yokettikleri hadisedir ayni zamanda.
konunun uzmanlari, ozellikle psikologlar; yaptiklari aciklamalarda, ailelerin bu yondeki israrli tutumlarinin ilerde cinsiyet kaymasina kadar gidecek kadar ciddi bir hal alabilecegini vurgulamislardir.
ozellikle ayakkabilarin aktariminda bir onceki cocugun ortopedik ayak hatalarinin, bunlarin giydirildigi diger cocuklarda, ayni bozuk gelismeye yol acacagi konusunda da gorus beyan etmektedirler.
nafile bir ugrastir. zira elinizin altinda herseyi pisirtip, ayaginiza getirecek kadar sahip oldugunuz potansiyel bir aygitvarken surekli sismanlamak, cap genisletmek olayi kacinilmazdir.
bunun yerine nacizane tavsiyemiz, az yemek daha uzun ve saglikli yasamak ilkesine bagli kalinip hem de kendi islerinizin hepsini kendiniz yapip , daha cok kalori harcayip zinde kalmayi basarmaktir.
bunun yerine nacizane tavsiyemiz, az yemek daha uzun ve saglikli yasamak ilkesine bagli kalinip hem de kendi islerinizin hepsini kendiniz yapip , daha cok kalori harcayip zinde kalmayi basarmaktir.
tecrit ve karantina odalari seklinde de tanimlamalari bulunan hede. cogunlugunda havalandirma cihazlari olmayan, bir sekilde kendini zehirlemeyi kabul etmis bunyelerin, daha yogun olumsuz sartlara saliverildikleri, tiryakilerin sonlarini ivedilestirici sinirlarla ayrilmis, kapali alanlardir. aslinda, kapilar kapalidir ama genellikle camekan seklinde yapilmislardir. sigara icmeyenler, bunlarin onunden gecerken, iceridekilere igrenerek bakarlar.
amsterdam havaalanin da ise, cok ozgur bir uygulamasi vardir bu hedelerin. kafeterya benzeri yerlerde yanyana duran masalarin uzerinde, sigara resmi ve uzerinde carpi bulunan kucuk etiketler, olanlarda oturup sigara icilmez. ama yandaki masada bu isaretten yoksa oturup icilebilinir. garip bir tecrit uygulamasidir, masalar sadece otuz cm.yle birbirinden ayrilmistir. yogun sigara bulutlarinin altinda, icen de icmeyen de ayni zehire maruz kalmaktadir.
amsterdam havaalanin da ise, cok ozgur bir uygulamasi vardir bu hedelerin. kafeterya benzeri yerlerde yanyana duran masalarin uzerinde, sigara resmi ve uzerinde carpi bulunan kucuk etiketler, olanlarda oturup sigara icilmez. ama yandaki masada bu isaretten yoksa oturup icilebilinir. garip bir tecrit uygulamasidir, masalar sadece otuz cm.yle birbirinden ayrilmistir. yogun sigara bulutlarinin altinda, icen de icmeyen de ayni zehire maruz kalmaktadir.
kafasinin ic bolgesinde, beyin yerine; sadece sorgulama fonksiyonu calisan bir aygit bulunan, akildan yoksun.
gogus kafeslerinde, yurek yerine; sadece damarlarin, giris cikis ve kan pompalama eylemi yaptiklari bir mekanizma tasiyan, duygudan yoksun.
bu tanimlarin altinda katagorize edilen, insansilarin, sahiboldugu gorusun adidir"kafatascilik"...
bunlar dunyada sadece, kendi irklarinin yasamasi gerekliligine inanir. digerlerini yok edemiyorlarsa da surekli asagilayip dururlar.
-diger irklar pistir.
-diger irklar ahlaksizdir.
-diger irklar seytandir.
-benzer soylemler.
ama bunlar, hic dusunmezler yerlerin, goklerin, tum canlilarin ve bu kaninatin yaraticisi, eger gerekli kilmasaydi, diger farkli irklar neden buradaydilar acaba?
gogus kafeslerinde, yurek yerine; sadece damarlarin, giris cikis ve kan pompalama eylemi yaptiklari bir mekanizma tasiyan, duygudan yoksun.
bu tanimlarin altinda katagorize edilen, insansilarin, sahiboldugu gorusun adidir"kafatascilik"...
bunlar dunyada sadece, kendi irklarinin yasamasi gerekliligine inanir. digerlerini yok edemiyorlarsa da surekli asagilayip dururlar.
-diger irklar pistir.
-diger irklar ahlaksizdir.
-diger irklar seytandir.
-benzer soylemler.
ama bunlar, hic dusunmezler yerlerin, goklerin, tum canlilarin ve bu kaninatin yaraticisi, eger gerekli kilmasaydi, diger farkli irklar neden buradaydilar acaba?
kabile inanislarindan biri olan bu hede de, basa gelen her felakette, tanrilarin sunulan, her yeni insan kaniyla kabileyi yeni felaketlerden koruyacaklari, dusuncesi hakim kilinmistir.
orneklemek icin bir solmaz&baruter karesi sunuyoruz;
kabileden geldikleri anlasilan, elleri mizrakli burunlarina kemik gecirmis, kulaklari kupeli sisman ve zenci bir grup, gecekondu ogeleriyle cizilerek resimlendirilmis bir evin kapisini calmaktadirlar. kapiyi acan ve hayretle kendilerine bakan kadincagiza;
-kusura bakma yenge, tanrilar kurban istiyor da! gelebilir misiniz acaba?...
seklinde durum mealinde bulunmuslardir.
orneklemek icin bir solmaz&baruter karesi sunuyoruz;
kabileden geldikleri anlasilan, elleri mizrakli burunlarina kemik gecirmis, kulaklari kupeli sisman ve zenci bir grup, gecekondu ogeleriyle cizilerek resimlendirilmis bir evin kapisini calmaktadirlar. kapiyi acan ve hayretle kendilerine bakan kadincagiza;
-kusura bakma yenge, tanrilar kurban istiyor da! gelebilir misiniz acaba?...
seklinde durum mealinde bulunmuslardir.
demek gidiyorsun.
ne diyeyim,
hakkinda hayirli olsun.
simdi heyecanli,
belki mutlusun bile,
ne diyeyim,
hakkinda hayirli olsun.
ayriliklar,
gidenlere koymaz.
simdi senin biraktigin,
o soguk ve karanlik,
bir o kadar da,
hos hatiralarla dolu,
kocaman boslukta,
olan bana oldu.
ne diyeyim,
hakkinda hayirli olsun.
okul egitimiyle birlikte verilmesinin, cocuklari manevi hayata hazirlama acisindan gerekliliginin ulkemizde surekli tartisilarak geldigi, bazen secmeli ders olmasi, uygulamalarinin denendigi dersin ogretmenleridir.
gercekten bu dersi aktarabilecek kadar donanimda olanlarinin yaninda, eger ogrenci aileden iyi bir din egitimi destekli degilse, omur boyu, maneviyatina kuvvet verecek bu olaydan sogutacak kadar, bagnaz olanlari, ’butun hristiyanlar cehenneme gidecek’ seklinde slogan atanlari bile vardir.
bu satirlarin bilgici, hayatinda ilk ve son defa sadece bir din ogretmeninin saldirisina ugramistir.
bu olayda bilgic, dersi iyi oldugu icin ona cok guvenen din hocasi tarafindan derste, buyuk bir gururla tahtanin onune cikarilmis, okumasini istedigi, oldukca uzun bir sureyi okurken, sasirdigi icin hoca tarafindan agzi, hocanin iki guclu eliyle iki yana dogru acilmis, kafasi defalarca tahtaya vurulmus ve oracikta dusup bayilmistir. o tarihte sadece 13 yasinda olan bilgicin aci bir hatirasidir.
gercekten bu dersi aktarabilecek kadar donanimda olanlarinin yaninda, eger ogrenci aileden iyi bir din egitimi destekli degilse, omur boyu, maneviyatina kuvvet verecek bu olaydan sogutacak kadar, bagnaz olanlari, ’butun hristiyanlar cehenneme gidecek’ seklinde slogan atanlari bile vardir.
bu satirlarin bilgici, hayatinda ilk ve son defa sadece bir din ogretmeninin saldirisina ugramistir.
bu olayda bilgic, dersi iyi oldugu icin ona cok guvenen din hocasi tarafindan derste, buyuk bir gururla tahtanin onune cikarilmis, okumasini istedigi, oldukca uzun bir sureyi okurken, sasirdigi icin hoca tarafindan agzi, hocanin iki guclu eliyle iki yana dogru acilmis, kafasi defalarca tahtaya vurulmus ve oracikta dusup bayilmistir. o tarihte sadece 13 yasinda olan bilgicin aci bir hatirasidir.
keske benim de universitede boyle genis ufuklu bir ogretmenim olsaydi dedigim insandir. onu sadece gazete yazilarindan taniyorum ve saniyorum ogrencilerin dunyasiyla, kendi dunyasi arasindaki ucurumlari yoketmeyi basarabilmis cok donanimli bir sahsiyettir. zaten normalde, bir egitimcinin, boyle olmasi gerekmektedir. bir de ustelik bu yazar, ogretmen ve tv.ci sahis, sadece uzmanligi olan reklamcilik konusunda degil, ilgilendigi butun konularda, evrenselligi yakalamis kisi ornegidir.
toplumda yasayan insanlarin birbirinden etkilenme surecidir(sosyalizasyon).onceki kusaklarin deneyimlerini, buluslarini, kisaca; yasam tecrubelerini kendilerinden sonra gelen kusaklara aktarma olayidir.
eger boyle bir surecin suregelen devinimi, olmasaydi; yeni dogan her cocuk; yeniden atesi yakmayi kesfetmek, yeniden yaziyi bulmak, yeniden tekerlegi bulmak zorunda kalacakti
eger boyle bir surecin suregelen devinimi, olmasaydi; yeni dogan her cocuk; yeniden atesi yakmayi kesfetmek, yeniden yaziyi bulmak, yeniden tekerlegi bulmak zorunda kalacakti
okyanus’ta bir hamsi
çamlı ormanlarıyla el eledir denizim
yürek yüreğedir dağlarından akan sular
kıyılarında doğarım büyürüm çoğalırım
boyum küçüktür ama mavnalar doldururum
açlar doyar benimle sevinir balıkçılar
zengin sofraları bensiz hiç olmaz
bir bakarsınız çorbayım
bir bakarsınız baklava
yazgısıdır binlerce yıllık tarihinde insanın
tükenmemek direnmek kavgacı bu yaratığın
çünkü ben bir ölür bin doğarım
tarihinden çıktım yola
argonot’tu adım bir zamanlar
fenike mısır roma selçuklu ve osmanlılar
venedik malta rodos şövalyeleri
vikingler ve daha niceleri
tüm denizleri aştım koşar adım
dar geldi bana egesi akdenizi
boğazlar yol verdi dalgalar ve adalar
kesmedi hızımı derinlerde yosunlar
koynunda yaşadım deniz altı ormanların
derken başladı serüvenlerin en büyüğü
engin sulardayım artık ufkun sonsuzluğunda
batık yelkenliler yandan çarklılar
demir yığını savaş gemileri
toplar derken füzeler ölüm makineleri
doldurmuştu çukurlarını derinliklerinde
ölü gözleri- ölü gözleri- ölü gözleri
ne çok göz vardı burda dikenlere saplanmış
beyazı esmeri karası sevdalara bulanmış
özlem dolu gözler barıştan uzak
geçmişini arayan tarihini sorgulayan
hala sıcak tutkuların dopdolu yürekleri
hani insan nerelerde özgürlük adalet dedikleri
dileğince yaşamak bilmeden korkusunu
köpekbalıklarının yılanların nice canavarların
yanlarından geçtim ayak oyunlarımla
kiminin kuyruğundan kiminin diş ucundan
bakarken onlar bu küçücük yaratığa
kahkahalarla güldüm el salladım yiğitçe
dolaştım denizlerini büyük küçük demeden
aynı canlı aynı vahşet suyunda karasında
yeter ki olmasın doyumsuz camgözlüler
nusret otyam
çamlı ormanlarıyla el eledir denizim
yürek yüreğedir dağlarından akan sular
kıyılarında doğarım büyürüm çoğalırım
boyum küçüktür ama mavnalar doldururum
açlar doyar benimle sevinir balıkçılar
zengin sofraları bensiz hiç olmaz
bir bakarsınız çorbayım
bir bakarsınız baklava
yazgısıdır binlerce yıllık tarihinde insanın
tükenmemek direnmek kavgacı bu yaratığın
çünkü ben bir ölür bin doğarım
tarihinden çıktım yola
argonot’tu adım bir zamanlar
fenike mısır roma selçuklu ve osmanlılar
venedik malta rodos şövalyeleri
vikingler ve daha niceleri
tüm denizleri aştım koşar adım
dar geldi bana egesi akdenizi
boğazlar yol verdi dalgalar ve adalar
kesmedi hızımı derinlerde yosunlar
koynunda yaşadım deniz altı ormanların
derken başladı serüvenlerin en büyüğü
engin sulardayım artık ufkun sonsuzluğunda
batık yelkenliler yandan çarklılar
demir yığını savaş gemileri
toplar derken füzeler ölüm makineleri
doldurmuştu çukurlarını derinliklerinde
ölü gözleri- ölü gözleri- ölü gözleri
ne çok göz vardı burda dikenlere saplanmış
beyazı esmeri karası sevdalara bulanmış
özlem dolu gözler barıştan uzak
geçmişini arayan tarihini sorgulayan
hala sıcak tutkuların dopdolu yürekleri
hani insan nerelerde özgürlük adalet dedikleri
dileğince yaşamak bilmeden korkusunu
köpekbalıklarının yılanların nice canavarların
yanlarından geçtim ayak oyunlarımla
kiminin kuyruğundan kiminin diş ucundan
bakarken onlar bu küçücük yaratığa
kahkahalarla güldüm el salladım yiğitçe
dolaştım denizlerini büyük küçük demeden
aynı canlı aynı vahşet suyunda karasında
yeter ki olmasın doyumsuz camgözlüler
nusret otyam
bu soz obeginin aciklamasi, kendi icinde mevcuttur.
insanin varlik-kutlesinin, karsi taraftan algilanma ve olculme boyutudur.
insanin varlik-kutlesinin, karsi taraftan algilanma ve olculme boyutudur.
hey sen gurbet kusu, rendelenmis yeni nickinle sana, tekrar hosgeldin diyorum. kendi nickime reoladed takisi almamak icin bu kadar simdilik.
bundan yirmi yil once, duydugumda inanamadigim, orada okuyan arkadaslarimin daveti uzerine gittigim ve de gordugum erzurum ataturk universitesi kampusunde yasanan, benzeri olaylardir. hala izlerinin artarak surdugunu, gormek ise cok acidir. butun kotuluklerin, elele tutusmayla basladigini varsayan bu zihniyetin, bugun elele tutusan, yarin neler yapmaz mantigini, ahlak felsefesi olarak tasiyan insanlarin uzantilaridir bunlar. hatta bir erkekle bir kadinin dansetmesini ayakta fuhus olarak niteleyenlerdir bunlar ayni zamanda.
basliktaki hedeyi diger nevilerinden ayiran ozellik, kokmamasi ve bulasmamasidir.
insan baglaminda ele alindiginda, hayatin rutin gidisatinin icinde kendinden baskasina bir faydasi olacak diye odu kopan, kimseden fayda da beklemeyen, ayni zamanda zarar da vermeyen, kimseyi incitmeyen, kendisi incitildiginde sesi cikmayan, sadece nefes aldigi icin yasamak durumunda oldugunu dusunen, kendi kulvarlarinda sessiz sakin yasayip giden insanlardir.
baskalari onlarin yerine de bas kaldirmak zorundadir.
baskalari onlarin yerine de butun toplumu ilgilendiren konulari savunmak zorundadir.
baskalari onlarin yerine de aydinlanip ortaliga isik yaymak zorundadir.
ve onlar kendileri icin de yapilmis butun bu olaylara tesekkur edip, alkislayamayacak kadar, sadece kendileri icin yasamak, ilkesine sarilmis insanlardir
insan baglaminda ele alindiginda, hayatin rutin gidisatinin icinde kendinden baskasina bir faydasi olacak diye odu kopan, kimseden fayda da beklemeyen, ayni zamanda zarar da vermeyen, kimseyi incitmeyen, kendisi incitildiginde sesi cikmayan, sadece nefes aldigi icin yasamak durumunda oldugunu dusunen, kendi kulvarlarinda sessiz sakin yasayip giden insanlardir.
baskalari onlarin yerine de bas kaldirmak zorundadir.
baskalari onlarin yerine de butun toplumu ilgilendiren konulari savunmak zorundadir.
baskalari onlarin yerine de aydinlanip ortaliga isik yaymak zorundadir.
ve onlar kendileri icin de yapilmis butun bu olaylara tesekkur edip, alkislayamayacak kadar, sadece kendileri icin yasamak, ilkesine sarilmis insanlardir
akdeniz bolgesine ait bir halk oyunudur.
oyuna ismini veren hikaye ise soyledir; bu bolgedeki sarp ve dik dag yamaclarinda yasayan yaban kecilerinden, yaslanip yalniz yasamak amaciyla, takilmayi tercih eden erkek olanlari, (yasli tekeler)sonbahar aylarinda grup halinde yasayan diger genc yaban kecilerden, bir kacini haremine almak icin, grubun icindeki diger genc erkek tekelerle dovusurler. bu dovus sirasinda, tekelerin, ayaklarini kayalara vurmak ve boynuzlarini birbirlerine catistirmak suretiyle meydana getirdikleri ses armonisine, "teke zortlatmasi" adi verilir.
oyuna ismini veren hikaye ise soyledir; bu bolgedeki sarp ve dik dag yamaclarinda yasayan yaban kecilerinden, yaslanip yalniz yasamak amaciyla, takilmayi tercih eden erkek olanlari, (yasli tekeler)sonbahar aylarinda grup halinde yasayan diger genc yaban kecilerden, bir kacini haremine almak icin, grubun icindeki diger genc erkek tekelerle dovusurler. bu dovus sirasinda, tekelerin, ayaklarini kayalara vurmak ve boynuzlarini birbirlerine catistirmak suretiyle meydana getirdikleri ses armonisine, "teke zortlatmasi" adi verilir.
klavye elverissizligine takilan i harfinin noktasiz kullanildigi hededir. noktali haliyle ise anlami; muhakemesi konuya hakim olan mealindedir. ve yazilirken, gunumuzde artik kullanilmayan nokta yerine kullah isaretinin kullanilmasi gerekendir, ayni zamanda.
noktasiz olarak anlamlandirma, deneylerinden birisi de su sekildedir;
akil, onu analitik sistem icerisine yerlestirdiginizde, zaman ve hareket vektorlerinin bilesenlerinin sonsuz tane olacagini, toplam kuvvetin sonunda sifirlanacagini, anlamak demektir.
noktasiz olarak anlamlandirma, deneylerinden birisi de su sekildedir;
akil, onu analitik sistem icerisine yerlestirdiginizde, zaman ve hareket vektorlerinin bilesenlerinin sonsuz tane olacagini, toplam kuvvetin sonunda sifirlanacagini, anlamak demektir.
- hey sofor, sen mi attin o lafi bakiim?
+ soforler de sever abla.
+ soforler de sever abla.
halk arasinda lugat parcalamak seklinde olarak, daha yaygin kullanilir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?