suslerdin memleketimde duslerimi,
fon olurdun hayallerime,
dusunurdum sana bakarken,
bir gun senin hic olmadigin,
senin hic acmadigin,
uzak diyarlara dusersem sayet,
nasil kurarim duslerimi,
nasil yasarim
sensiz hayallerde.
simdi uzak ellerde,
uzak duslerde,
yine senin fonunda,
ayni hayallerin pesinde,
ustelik, okyanus otesindeyim.
bir cocuk ozeniyle yetistirip,
her yapragini operek,
sabirla buyumesini bekledigim,
kendi erguvanimin altinda,
mutlulugun pembe ciceklerinde,
hasretle, sevincin,
arasinda bir yerlerdeyim.
hurriyet gazetesi(22-5-2006). bu haberde cete kurmak, teroristlik, cetecilik ve harac alma, abdi ipekci suikastiyla yargilanma gibi suclardan ulke disina kacan, halen belcika’da tutuklugu devam eden yalcin ozbey kisisinin, bir beyanatidir bu baslik. okuyunca su uzun soru cumlesiyleyorumlanmistir bilgic tarafindan;
ey hain, olur da bir gun bu eylemi gerceklestirirsen, senin o hain beyninin ve bedeninin, hain uzantisi olan o dudaklarin, opecegi topraklar, camur olur da yapismaz mi sana, kalan omrunde o topragin hummasinda yasayacagini bilmez misin, sen o topraklari opmeyi hakettin mi denyo?
ey hain, olur da bir gun bu eylemi gerceklestirirsen, senin o hain beyninin ve bedeninin, hain uzantisi olan o dudaklarin, opecegi topraklar, camur olur da yapismaz mi sana, kalan omrunde o topragin hummasinda yasayacagini bilmez misin, sen o topraklari opmeyi hakettin mi denyo?
akan her ter damlasinda yapilan isin hakedilen gururunu yasatan; beyinle baslayip, kaslarla devam eden emegin yolculugunun, ter seklinde dusmesidir, alinlara. baskalarinin ayagina basmadan, kimsenin ekmegiyle oynamadan, kimseyi kandirmadan, kimseye yalan soylemek zorunda kalmadan, kolay fakat serefsiz yollari secmeden...
ekmek parasini kazanmak ugruna; onurlu bunyelerin vucutlarinda, alinlarinda olusan haysiyetli reaksiyonlardir.
ekmek parasini kazanmak ugruna; onurlu bunyelerin vucutlarinda, alinlarinda olusan haysiyetli reaksiyonlardir.
<yurdum insaninin, yurdum insani beyniyle urettigi super ingilizce cumleler> seklinde yazilsa idi kimsenin itiraz etmeyecegini dusundugum bu baslikla ilgili baska bir baslik modeli.
ingilizler boyle bir cumle icin ,<ingilizlerin, ingiliz beyniyle urettigi super fransizca cumleler seklinde yazabiliyorlar>. fransizlar ayni sekilde, amerikalisi, isveclisi hatta cinlisi bile soz konusu beyin kimdeyse, o millettin ismiyle yazabiliyorlarama biz yazamiyoruz, neden?
edit:toplumsal duyarliliklar, bagnazlik boyutuna indirgendiginde gelisim saglanamiyor. bir fransiz bir amerikali bir turk seklinde devam eden fikralar neden incitmiyor diye sormak lazim. onlara sadece gulunebilirken bu tarz acilan basliklar tepki topluyor. why?
ingilizler boyle bir cumle icin ,<ingilizlerin, ingiliz beyniyle urettigi super fransizca cumleler seklinde yazabiliyorlar>. fransizlar ayni sekilde, amerikalisi, isveclisi hatta cinlisi bile soz konusu beyin kimdeyse, o millettin ismiyle yazabiliyorlarama biz yazamiyoruz, neden?
edit:toplumsal duyarliliklar, bagnazlik boyutuna indirgendiginde gelisim saglanamiyor. bir fransiz bir amerikali bir turk seklinde devam eden fikralar neden incitmiyor diye sormak lazim. onlara sadece gulunebilirken bu tarz acilan basliklar tepki topluyor. why?
söz: zülfü livaneli
müzik: zülfü livaneli
susarlar, sesini boğmak isterler
yarımdır kırıktır sırça yüreğin
çığlık çığlığa yarı geceler
kardeşin duymaz eloğlu duyar
çoğalır engeller yürür gidersin
yüreğin taşıyıp götürür seni
nice selden sonra kumdan ötede
kardeşin duymaz eloğlu duyar
yıkılma bunları gördüğün zaman
umudu kesip de incinme sakın
aç yüreğini bir merhabaya
kardeşin duymaz eloğlu duyar
müzik: zülfü livaneli
susarlar, sesini boğmak isterler
yarımdır kırıktır sırça yüreğin
çığlık çığlığa yarı geceler
kardeşin duymaz eloğlu duyar
çoğalır engeller yürür gidersin
yüreğin taşıyıp götürür seni
nice selden sonra kumdan ötede
kardeşin duymaz eloğlu duyar
yıkılma bunları gördüğün zaman
umudu kesip de incinme sakın
aç yüreğini bir merhabaya
kardeşin duymaz eloğlu duyar
cok guzel ve hizli ritmli bir karadeniz turkumuzdur.
agasar dereleri bir yabanin belinde,
kiz bizim fermanimiz anan baban elinde.
agasar dereleri bulanursa bulansun.
o incecuk bellere,
habu usak dolansun, habu usak dolansun.
agasar dereleri yukari akayusun,
gozlerumun icine sevdali bakayusun.
agasar dereleri bulanursa bulansun.
o incecuk bellere,
habu fakir dolansun, habu fakir dolansun.
agasar dereleri bir yabanin belinde,
kiz bizim fermanimiz anan baban elinde.
agasar dereleri bulanursa bulansun.
o incecuk bellere,
habu usak dolansun, habu usak dolansun.
agasar dereleri yukari akayusun,
gozlerumun icine sevdali bakayusun.
agasar dereleri bulanursa bulansun.
o incecuk bellere,
habu fakir dolansun, habu fakir dolansun.
nerdesin?
geceleyin bir ses böler uykumu
içim ürpermeyle dolar nerdesin?
arıyorum yıllar var ki ben onu
aşıkıyım beni çağıran bu sesin
gün olur sürüyüp beni derbeder,
bu ses rüzgarlara karışır gider
gün olur peşimden yürür beraber
ansızın haykırır bana nerdesin?
bütün sevgileri atıp içimden
varlığımı yalnız ona verdim ben
elverir ki bir gün bana derinden
ta derinden bir gün bana gel desin.
geceleyin bir ses böler uykumu
içim ürpermeyle dolar nerdesin?
arıyorum yıllar var ki ben onu
aşıkıyım beni çağıran bu sesin
gün olur sürüyüp beni derbeder,
bu ses rüzgarlara karışır gider
gün olur peşimden yürür beraber
ansızın haykırır bana nerdesin?
bütün sevgileri atıp içimden
varlığımı yalnız ona verdim ben
elverir ki bir gün bana derinden
ta derinden bir gün bana gel desin.
mersinin silifke ilcesinde galetecilik meslegi ile ugrasan bir zat-i muhteremdi. kendisine ait kucucuk firinin onunde, kuyruklar olusturacak kadar enfes ve lezzetli galeteler ve kirkiraklar uretirdi. simdilerde hala var mi bilmiyorum, oyle canim cekince aklima geldi birden, adamcagizin ismi.
ozellikle ileri teknoloji dedigimiz cagla gec tanismis olmaktan kaynaklanan bir ozur seklidir. kullanma klavuzlari ve bir bilene sormak gibi cabalar yetersizdir. teknolojiyle tanisilir, fakat muhabbet kismi hep eksik kalir, iliski saglikli yurumez. akil ve dimag kabul etmediginden bunca hizli gelisimi, ruh hep sonradan takibeder bu konuyla ilgili olaylari.
defalarca soru sormaktan biktirir etrafindaki insanlari bu model kisiler. yine de hayata adaptasyonda geri kalmamak adina yilmaz, kendisiyle alay edilecegini bilse bile, cok basit seylerin cozumunde bile soru sormaktan cekinmeyen,
cekilmez kisilerdir, bu modeller ayni zamanda.
defalarca soru sormaktan biktirir etrafindaki insanlari bu model kisiler. yine de hayata adaptasyonda geri kalmamak adina yilmaz, kendisiyle alay edilecegini bilse bile, cok basit seylerin cozumunde bile soru sormaktan cekinmeyen,
cekilmez kisilerdir, bu modeller ayni zamanda.
iki de bir de bozulmasindan bunalima girip, "ya herro ya merro" deyip, sifa bulsun diye cihazi sokup, icine aval aval bakip sonra da gerisin geriye kapatamamak, keser ya da cekic gibi bir baska alet kullanarak darmadagin hale getirip, stres atmak ve hayatin geri kalanini bunsuz ve bunalimsiz gecirmek eylemi, seklinde de olabiliyor bazen.
bazen karsiligi meta ile odenmeyecek hedeler vardir. bir insanin bir baska insan icin yaptigi hic karsilik beklemeden gerceklestirdigi seylerdir bunlar ve karsiliginda tesekkur bile beklenmez. "iyilik yap denize at" diye bir atasozumuz vardir. iyiligi yaptiktan sonra karsilik beklenmemeli hatta unutulmalidir. lakin iyiligin yapildigi kisi asla bunu unutmaz kendini daima vefa borcu altinda hisseder, tabii insanlik erdemlerinden nasibini almis bir kisi ise bu insan. ben sana bir iyilik yapmistim su tarihte denilerek, surekli yapilan iyilik kisinin basina kakilmamalidir. boyle olursa bir anlami kalmaz yapilan iyigin. "iyilik yap maraz bul" seklinde halk arasinda cok kullanilan bir tabir vardir. bu da yanlis degildir, ates olmayan yerden duman cikmadigi gibi, butun bu ozdeyislerinde cikis noktalarinda haklilik payi vardir elbet. ama eger bu ozdeyise takilip kalirsak iyilik yapmaktan, hep geri durmamiz gerekecektir. bu da insanligin refahi ve gelismesi icin engel adimlardan biri olacaktir. iyilik yapalim, bunu unutalim diyor satirlarin bilgici boylece karsidaki insani rencide etmez, onu kendi vefa borcuyla basbasa birakmis oluruz. ve gun gelir bu vefa borclari, hic beklemedigimiz bir anda yerini bulur bizi yeniden mutlu eder.bir de ornekleyelim;
eger bir insanin egitimine katkida bulunuyorsaniz, o insanin iki de bir de gelip size tesekkur etmesini beklemeyecek kadar kutsal bir vazife yapiyorsunuz demektir, insanlik adina. ve bir gun onun diplomasiyla cikip size gelmesi, en buyuk vefa borcunun odenmesi demek degilmi dir?
eger bir insanin egitimine katkida bulunuyorsaniz, o insanin iki de bir de gelip size tesekkur etmesini beklemeyecek kadar kutsal bir vazife yapiyorsunuz demektir, insanlik adina. ve bir gun onun diplomasiyla cikip size gelmesi, en buyuk vefa borcunun odenmesi demek degilmi dir?
karartma geceleri, rifat ilgaz’in 2. dunya savasi donemi turkiyesi’nde bir aydinin yasadiklarini anlattigi kitabidir. ayni zamanda 1990 yilinda yusuf kurcenli’nin senaryolastirip sinemaya kazandirdigi bir filmdir.
yazilarindaki uslubu hep merak eder dururdum. bir gazete yazari gibi degil de oyle siradan, iddiasiz ama ele aldigi konulara ictenlikle yaklasan, genclerin nabzini ve dilini iyi kullanan birisi olarak ilgiyle takip ederdim kendisini. su anda ogrenmis bulunuyorum ki o bir eksi sozluk yazari ve yorumcusuymus ayni zamanda. ve anliyorum ki bu uslup, iflah olmaz bir sekilde uzerinde kalacak usluptur. yazik olmus, arkadasin yarinlarina.
simdilerde hala var mi bilinmez, bu migros market hizmetleri, portatif marketler olarak, buyukce bir karavan seklinde dizayn edilmisti bir zamanlar.bu araclar, her mahalleye girer, ozel bir reklam muzigiyle geldigini haber verir, filesini kapan hanimlar, beyler bu tekerlekli magazaya kosarlardi. ozellikle o zamanlar, yeni yeni gelisen yazlik mekanlarda bunlari her gun gormek olanakliydi.
kesinlikle mumkun olamayan, henuz kesfedilmemis, kesfedilmesi de olanakli gorunmeyen, simdilik erisimi uzak bir olcum seklidir. toplumsal duyarliliklarin kilobyte cinsinden ifedesi.
sabahtan cemalin seyran eyledim
gönüller perişan elinden sunam
nice bekliyeyim gurbet elleri
hiç bilir yok mudur halinden sunam
sen seher yelisin gider gelmezsin
gelirsen de bize baki kalmazsın
seni uçuranlar murad almasın
seni kim uçurdu gölünden sunam
pir sultan abdalım cemalin güzel
aradım bulmadım bir haber yazar
şimdi senin ismin cennette gezer
kalma bizim için yolundan sunam
soz-muzik: pir sultan abdal
gönüller perişan elinden sunam
nice bekliyeyim gurbet elleri
hiç bilir yok mudur halinden sunam
sen seher yelisin gider gelmezsin
gelirsen de bize baki kalmazsın
seni uçuranlar murad almasın
seni kim uçurdu gölünden sunam
pir sultan abdalım cemalin güzel
aradım bulmadım bir haber yazar
şimdi senin ismin cennette gezer
kalma bizim için yolundan sunam
soz-muzik: pir sultan abdal
ayakkabisini giymekte zorlanan yabanci birisine, ortamda cekecek bulunmuyorsa, kasik sapi ile bu isi yapabilecegini onermek. once; hadi ya, gibilerinden bakan insanin, sonra caresizce bunu denemek zorunda kalip, bunu oneren turk insanina, dahi gozuyle bakmasi.
uzayin bir yerlerinde yasadigi farzedilen, dusunsel hareketleri kendi dislarinda, belli merkezlerden yonetilen ve duygusal verileri sifir olarak rakamlandirilmis, gorunus olarak insana benzedigi varsayilan yaratiklardir.
bir de, dunyada yasadigi halde kendini kendi kendini andro-it olarak kabul eden, ya da insansi fonksiyonlarini belli etmedikleri icin baskalari tarafindan bu isim altinda yorumlanan kisiler de vardir. andro-it tarzi takilmak, dunyayi iplememek, duygusal olup dertlere dusmemek icin kendi tercih ettikleri yol da olabiliyor bazen.
yillarini yazarliga ya da gazeticilige vermis insanlar, bakiyoruz kucuk bir teknede insanlardan uzakta bir koyda, kendi kendilerini tecrit ederek yasayabiliyorlar. bir anlamda andro-it tarzi tabir edilen yasami kendileri tercih ediyorlar.
bir de, dunyada yasadigi halde kendini kendi kendini andro-it olarak kabul eden, ya da insansi fonksiyonlarini belli etmedikleri icin baskalari tarafindan bu isim altinda yorumlanan kisiler de vardir. andro-it tarzi takilmak, dunyayi iplememek, duygusal olup dertlere dusmemek icin kendi tercih ettikleri yol da olabiliyor bazen.
yillarini yazarliga ya da gazeticilige vermis insanlar, bakiyoruz kucuk bir teknede insanlardan uzakta bir koyda, kendi kendilerini tecrit ederek yasayabiliyorlar. bir anlamda andro-it tarzi tabir edilen yasami kendileri tercih ediyorlar.
erdemli bir insan davranisidir. halk arasinda yaygin olarak ’hatir almak’ seklinde de kullanilir. gonlu alinan kisinin, gonul alan kisiye, gonulden sukranlarini sundugu, vefa ve duygularla ilgili bir eylemdir bu, ayni zamanda.
gonul almak, icin ille de gonul kirmis olmak gerekmez. amac olarak sadece, kisinin hatirladigini, onun sevildigini, sayildigini hedefleyebilir.
yasanmis olan su diyalogla da ornekleyebiliriz;
-oglum, yandaki komsunun ciceklerini motosikletinle ezmissin dun aksam, cok uzulmusler, bugun bana da gosterdiler.
+ haa o mu. evet haklisin annecigim. ama uzulme demin gonullerini aldim onlarin.
- nasil yaptin bakalim bunu?
+ gittim, kapilarini caldim, ozur diledim sonra da icinde cesitli cicek tohumlarinin oldugu bir paket almistim, onu hediye ettim kendilerine.
- yani gonullerini alabildin mi bu hareketinle, ne dusunuyorsun?
+ eeeh, kismen. sanirim hic yoktan iyidir seklinde bir idare yoluna gittiler, tesekkur bile ettiler.
- peki bu konuda ben de uzuldum, benim de gonlumu almaya ne dersin oglum?
+ nasil yani?
- mesela, ezip yokettigin cicekleri, yeniden ekmelerine yardim etmek gibi yasli komsularimizin.
+ annecigim, abartmayalim istersen.
gonul almak, icin ille de gonul kirmis olmak gerekmez. amac olarak sadece, kisinin hatirladigini, onun sevildigini, sayildigini hedefleyebilir.
yasanmis olan su diyalogla da ornekleyebiliriz;
-oglum, yandaki komsunun ciceklerini motosikletinle ezmissin dun aksam, cok uzulmusler, bugun bana da gosterdiler.
+ haa o mu. evet haklisin annecigim. ama uzulme demin gonullerini aldim onlarin.
- nasil yaptin bakalim bunu?
+ gittim, kapilarini caldim, ozur diledim sonra da icinde cesitli cicek tohumlarinin oldugu bir paket almistim, onu hediye ettim kendilerine.
- yani gonullerini alabildin mi bu hareketinle, ne dusunuyorsun?
+ eeeh, kismen. sanirim hic yoktan iyidir seklinde bir idare yoluna gittiler, tesekkur bile ettiler.
- peki bu konuda ben de uzuldum, benim de gonlumu almaya ne dersin oglum?
+ nasil yani?
- mesela, ezip yokettigin cicekleri, yeniden ekmelerine yardim etmek gibi yasli komsularimizin.
+ annecigim, abartmayalim istersen.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?