confessions

pipisik

- Yazar -

  1. toplam entry 23841
  2. takipçi 1
  3. puan 617081

bakırköy den mektup var

pipisik
cemal safi’ye ait bir şiir.

sensizdim kendime bir iş aradım,
baştan savıp asabımı bozdular.
hatırşinas dostlarıma uğradım,
sağolsunlar müdür beye yazdılar.

müdür bey gerçekten yufka yürekmiş,
işim inşaatta kazma kürekmiş,
bir sağlık raporu almam gerekmiş,
tam teşekkül hastaneye yazdılar.

yağışlı gözümün hazan çağı da,
olur olmaz yerde başlar ağıda,
sinir servisine giden kağıda,
aklından zoru var diye yazdılar.

bir saat anlattım tek bir buseni,
doktorlar efsane sandılar seni,
belki de alaya aldılar beni,
belki palavracı diye kızdılar.

bir ara sensizlik krizim tuttu,
bilmem ki o anda ne olup bitti.
hekimler heyeti havale etti,
acil vak’a bakırköy’e yazdılar.

bu çağda bu sevda abes dediler,
cezası çelikten kafes dediler,
ben kime ne yaptım,ne istediler,
bana bu çukuru niye kazdılar.

burda ne sen varsın, ne de bir iş var,
üç adım voltalık gidiş geliş var.
en ayıp sözlerle kaplı dört duvar,
bunca küfrü kime, niye yazdılar.

açmak için zahmet etme zarf açık,
hala bana sevgin varsa birazcık,
mektubumu alır almaz yola çık,
gözyaşlarım bir acayip azdılar.

insanlar arasında

pipisik
afşar timuçin’e ait bir şiir.

kır saçlı görgülü adamlar
akşam peynirle rakı içer
dünyayı yorumlardı
bazıları şiir bile yazardı
bazen de denk düşerdi takılınca
kitaplara bile geçti

sessiz akardı sular
kalçalı gecelikli kadınlar
hem anlayışlı, hem titiz
gün boyu güzel yemekler yapar
durup durup bir kaygıyı anlatırdı
ben türkü söylerdim bu sesimle

süslü kızlar düş kurardı geceleri
sabah adı konulmamış bir sevda için
erkenden sokaklara düşerdi
arkalarından seslenirdi anneleri
yitirilmiş bir şeylere ağlar gibi

garip garip oğlanlar
anlaşılmaz sevdaların peşinde
koştururken sabah akşam
sözde kuşkulu, duygulu, sevecen
kimbilir hangi bozgundan kalma nineler
komşulara torunlarını anlatırken
kış gelir, alabildiğine yağmur yağardı
evlere çekilirdik erkenden

dun gece dun gece

pipisik
sözleri karacaoğlan’a ait bir türkü.

dün gece dün gece gördüm düşümde
göçün çekmiş gider ili zeyneb’in
inci mercan gibi ufak dişinde
tatlı tatlı söyler dili zeyneb’in

zeyneb pek küçüktür haldan bilmiyor
ün eyledim hiç yanıma gelmiyor
göz görüp de gönül karar kılmıyor
aştı üstümüzden yolu zeyneb’in

yaz gelip de meyvaları yetmemiş
şeyda bülbül konup figan etmemiş
bahçasında mor menevşe bitmemiş
açılmış goncası gülü zeyneb’in

sabah olur seher yeli estirir
siyah zülfü mah yüzünde gezdirir
zalım engel yari bize küstürür
dolansın boynuma kolu zeyneb’in

bahar olup seher yeli esti mi
zeyneb bizim ile kadem bastı mı
acep bizden umudunu kesti mi
karacaoğlan olsun kulu zeyneb’in

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol