1928 yılından bu yana, 90 yıldır konserve balık satan firma.
sardalya uzmanı.
günümüze dek bünyesinde (özellikle konserve tenekesi tasarımında) çok küçük değişikler yapmış, geleneklerine sahip bir kuruluş. hoş. leziz.
(bkz: bilim kadını)
bilim adamı nitelemesine alternatif olarak kullanılan fakat artık yerini bir genellemeye, "bilim insanı"na bırakan tanımlama.
insan beyninde bulunan ve konuşmadan sorumlu olduğu bilinen bölge.
hakkında, mahkeme tarafından "yakalama emri" çıkartılmış kimse.
-ayna nöron-
1990larda vittorio gallase ve giacomo rizzolatti adlı iki italyan bilim insanı düşünce okuma konusunda maymunlar üzerinde yaptıkları deneyler sırasında yeni bir tip nöron keşfettiler. bu nöronlar, belli işleri yaparken aktif hale geliyorlardı, tesadüfen farkedilen diğer özellikleri ise bir başkası aynı işi yaparken de aktif hale geçmeleriydi. bu nöronlar primatları, insanları ve kuşları karşısındakini taklit etmeye zorluyordu! bu özelliklerinden dolayı "ayna nöron" adını aldılar.
daha sonra yapılan araştırmalar ayna nöronların insan beyninde broca denen bölgede bulunduğunu gösterdi. bilim insanları buradan yola çıkarak, konuşmanın, başkalarının hareketlerini tanıma ve algılama ile başladığını düşündüler. önceleri el kol işaretlerine ve mimiklere dayanan haberleşme, zaman içinde konuşmaya dönüşmüştü.
bilim insanları günümüzde ayna nöronları psikolojinin dnaları olarak görüyor.
1990larda vittorio gallase ve giacomo rizzolatti adlı iki italyan bilim insanı düşünce okuma konusunda maymunlar üzerinde yaptıkları deneyler sırasında yeni bir tip nöron keşfettiler. bu nöronlar, belli işleri yaparken aktif hale geliyorlardı, tesadüfen farkedilen diğer özellikleri ise bir başkası aynı işi yaparken de aktif hale geçmeleriydi. bu nöronlar primatları, insanları ve kuşları karşısındakini taklit etmeye zorluyordu! bu özelliklerinden dolayı "ayna nöron" adını aldılar.
daha sonra yapılan araştırmalar ayna nöronların insan beyninde broca denen bölgede bulunduğunu gösterdi. bilim insanları buradan yola çıkarak, konuşmanın, başkalarının hareketlerini tanıma ve algılama ile başladığını düşündüler. önceleri el kol işaretlerine ve mimiklere dayanan haberleşme, zaman içinde konuşmaya dönüşmüştü.
bilim insanları günümüzde ayna nöronları psikolojinin dnaları olarak görüyor.
bilimsel bir bulgu.
melanin, insanlarda saç ve deri rengini etkileyen bir pigment. kızıl saçlı kişilerin ten renklerinin açık olmasının sebebi de bu kişilerde melaninin üretimini tetikleyen hormonun alıcısının (reseptör) normalden biraz daha farklı olması. kendi reseptörüne bağlanamayınca bu hormon, beyindeki bazı diğer hücre reseptörlerine gidip bağlanabiliyor. tıpkı, acı algısını etkileyen hücreler gibi. bu da, açık tenlileri acıya karşı daha duyarlı duruma getirebiliyor.
melanin, insanlarda saç ve deri rengini etkileyen bir pigment. kızıl saçlı kişilerin ten renklerinin açık olmasının sebebi de bu kişilerde melaninin üretimini tetikleyen hormonun alıcısının (reseptör) normalden biraz daha farklı olması. kendi reseptörüne bağlanamayınca bu hormon, beyindeki bazı diğer hücre reseptörlerine gidip bağlanabiliyor. tıpkı, acı algısını etkileyen hücreler gibi. bu da, açık tenlileri acıya karşı daha duyarlı duruma getirebiliyor.
-woodoo ölümü-
haiti kültürüne ait bir öğe.
ölüm, kişinin kendisine büyü yapıldığına inanmasından hemen sonra, geçmişinde hiçbir fizyolojik neden yokken, zamansız bir şekilde gerçekleşiyor. ancak olur da bu süreç içerisinde söz konusu kişi büyünün bozulabileceğine ikna edilebilirse bu ölüm gerçekleşmeyebiliyor. bir kişinin tamamen psikolojik nedenlerden ötürü ölüme sürüklenebiliyor olması normal insanları olduğu kadar doktorları da hayrete düşürüyor. ancak zihnin fizyolojik işleyişler üzerindeki etkileri konuyu aydınlatmakta yol gösterici olabiliyor:
• kişilik özelliklerinin ölüm riski üzerine etkileri voodoo ölümüyle yakın ilişki içerisinde. psikolojik etmenler, psikosomatik (psikofizyolojik) hastalıkları tetikleyebiliyorlar. yaygın psikosomatik hastalıkların arasında ise ülser, asma, kronik baş ağrıları, hipertansiyon ve koroner kalp hastalıkları geliyor.
• üzerine dikkat yoğunlaştırılan bir diğer konuysa "nevroz, şizofren ya da kişilik bozukluğu"na sahip hastaların sigara içme, dikkatsizce araba kullanma, sağlıksız beslenme ve alkol kullanımı gibi yüksek risk davranışlarını daha sık gösteriyor olmaları. bilim insanları, psikiyatri hastalarının zamansız ölüm risklerinin normal nüfusa göre daha yüksek olduğunu belirtiyor.
• kişilik tipleriyle koroner kalp hastalıkları arasındaki ilişkiyse bir diğer nokta. histeri, nevrotizm ve somatik şikayetler koroner hastalıkların ilk belirtileriyle büyük uyum gösteriyor. ancak yine de kişilik özelliklerinin birinin yaşam süresini kısaltıp kısaltamayacağına dair net ve kesin bir bulgunun olmadığının altı çiziliyor.
• son olaraksa, kişinin stresle başa çıkma yöntemlerine değiniliyor. üç farklı başa çıkma yöntemi sıralanıyor: sabit, içe gerilim ve dışa gerilim. gerilimi psikofizyolojik tepkiyle (içegerilim) yansıtan hastalar onu öfke ve şiddetle (dışa gerilim) yansıtan hastalara göre daha yüksek zamansız ölüm riski taşıyor. bu kişiler, kaygı, iştah kaybı ve uyku düzen bozuklukları gösteriyor.
• sosyo-kültürel etmenlerin de ölüm zamanıyla ilişkilendirilebileceğine dair bulgular bulunuyor. duygusal bir bağla inanç duyulan, örneğin kutsal olduğuna inanılan günler içerisinde ölüm oranları artabiliyor. bu da voodoo ölümünün psikolojik ve sosyal etmenlerden nasıl da etkilenebileceğini gösteriyor.
haiti kültürüne ait bir öğe.
ölüm, kişinin kendisine büyü yapıldığına inanmasından hemen sonra, geçmişinde hiçbir fizyolojik neden yokken, zamansız bir şekilde gerçekleşiyor. ancak olur da bu süreç içerisinde söz konusu kişi büyünün bozulabileceğine ikna edilebilirse bu ölüm gerçekleşmeyebiliyor. bir kişinin tamamen psikolojik nedenlerden ötürü ölüme sürüklenebiliyor olması normal insanları olduğu kadar doktorları da hayrete düşürüyor. ancak zihnin fizyolojik işleyişler üzerindeki etkileri konuyu aydınlatmakta yol gösterici olabiliyor:
• kişilik özelliklerinin ölüm riski üzerine etkileri voodoo ölümüyle yakın ilişki içerisinde. psikolojik etmenler, psikosomatik (psikofizyolojik) hastalıkları tetikleyebiliyorlar. yaygın psikosomatik hastalıkların arasında ise ülser, asma, kronik baş ağrıları, hipertansiyon ve koroner kalp hastalıkları geliyor.
• üzerine dikkat yoğunlaştırılan bir diğer konuysa "nevroz, şizofren ya da kişilik bozukluğu"na sahip hastaların sigara içme, dikkatsizce araba kullanma, sağlıksız beslenme ve alkol kullanımı gibi yüksek risk davranışlarını daha sık gösteriyor olmaları. bilim insanları, psikiyatri hastalarının zamansız ölüm risklerinin normal nüfusa göre daha yüksek olduğunu belirtiyor.
• kişilik tipleriyle koroner kalp hastalıkları arasındaki ilişkiyse bir diğer nokta. histeri, nevrotizm ve somatik şikayetler koroner hastalıkların ilk belirtileriyle büyük uyum gösteriyor. ancak yine de kişilik özelliklerinin birinin yaşam süresini kısaltıp kısaltamayacağına dair net ve kesin bir bulgunun olmadığının altı çiziliyor.
• son olaraksa, kişinin stresle başa çıkma yöntemlerine değiniliyor. üç farklı başa çıkma yöntemi sıralanıyor: sabit, içe gerilim ve dışa gerilim. gerilimi psikofizyolojik tepkiyle (içegerilim) yansıtan hastalar onu öfke ve şiddetle (dışa gerilim) yansıtan hastalara göre daha yüksek zamansız ölüm riski taşıyor. bu kişiler, kaygı, iştah kaybı ve uyku düzen bozuklukları gösteriyor.
• sosyo-kültürel etmenlerin de ölüm zamanıyla ilişkilendirilebileceğine dair bulgular bulunuyor. duygusal bir bağla inanç duyulan, örneğin kutsal olduğuna inanılan günler içerisinde ölüm oranları artabiliyor. bu da voodoo ölümünün psikolojik ve sosyal etmenlerden nasıl da etkilenebileceğini gösteriyor.
hayatını başkalarının değerlerine, bilgisine, kurallarına göre yaşanlara ait bir korku.
yaşamak da bu olmasa gerek.
bir şeyi yapıyorsan, ne bileyim birisini seviyorsan örneğin, kimin, ne dediğinin ne önemi olabilir ki?
ne derler sonra!?
çok da umurumda...
yaşamak da bu olmasa gerek.
bir şeyi yapıyorsan, ne bileyim birisini seviyorsan örneğin, kimin, ne dediğinin ne önemi olabilir ki?
ne derler sonra!?
çok da umurumda...
kapalıçarşıda bolca yapılan pazarlık çeşidi.
argo: alaya almak, dalga geçmek.
gerçekte olduğu gibi, tam olarak, eksiksiz, hiçbir değişiklik yapmaksızın vb. anlamları olan niteleme.
-yaratılış destanı-
türklerin, altay-yakut zamanında çıkan bir destanıdır. ayrıca ilk türk destanlarından olma özelliğine de sahiptir. asya kıtasının çeşitli bölgelerinde yaşayan türk boyları ve altay türkleri arasında söylenmektedir. türk destanları arasında en eskisidir. "w. radloff" tarafından saptanıp yazıya geçirilmiştir.
kahramanlarının olağanüstü eylemlerini coşkulu, törensel bir üslupla anlatan ve genellikle birkaç bölümden oluşan manzum yapıtlardır. bilinen en eski edebiyat türlerinden biridir.
altay dağlarında söylenen yaratılış ve türeyiş destanları, değil yalnız türklerin; bütün orta asya ile sibiryanın bile, en gelişmiş ve üzerinde ilgi ile durulan mitoloji verileridir.
türklerin, altay-yakut zamanında çıkan bir destanıdır. ayrıca ilk türk destanlarından olma özelliğine de sahiptir. asya kıtasının çeşitli bölgelerinde yaşayan türk boyları ve altay türkleri arasında söylenmektedir. türk destanları arasında en eskisidir. "w. radloff" tarafından saptanıp yazıya geçirilmiştir.
kahramanlarının olağanüstü eylemlerini coşkulu, törensel bir üslupla anlatan ve genellikle birkaç bölümden oluşan manzum yapıtlardır. bilinen en eski edebiyat türlerinden biridir.
altay dağlarında söylenen yaratılış ve türeyiş destanları, değil yalnız türklerin; bütün orta asya ile sibiryanın bile, en gelişmiş ve üzerinde ilgi ile durulan mitoloji verileridir.
şanlıurfa yöresine ait bir türkü.
hayatları değermi,
şu gelen yar değil mi?
sakıplardan üç güzel,
biri esref değil mi.
aman esref canım esref
uykudan uyattın beni,
kana boyattın beni.
hayatlarında durdum,
aradım yari buldum.
çuha şalvarı al mintanı,
esrefime vuruldum.
aman esref canım esref
uykudan uyattın beni,
kana boyattın beni.
gele mi yar gele mi,
o yar bize gele mi.
seni sevdim seveli,
oldum gönül veremi.
aman esref canım esref
uykudan uyattın beni,
kana boyattın beni.
hayatları değermi,
şu gelen yar değil mi?
sakıplardan üç güzel,
biri esref değil mi.
aman esref canım esref
uykudan uyattın beni,
kana boyattın beni.
hayatlarında durdum,
aradım yari buldum.
çuha şalvarı al mintanı,
esrefime vuruldum.
aman esref canım esref
uykudan uyattın beni,
kana boyattın beni.
gele mi yar gele mi,
o yar bize gele mi.
seni sevdim seveli,
oldum gönül veremi.
aman esref canım esref
uykudan uyattın beni,
kana boyattın beni.
-ulusal ya da etnik dinsel ve dinsel azınlıklara mensup kişilerin hakları bildirgesi-
birleşmiş milletler genel kurulunca, 18 aralık 1992 tarihinde, 47/135 sayısıyla alınan karardır.
madde 1:
1. devletler azınlıkların varlıklarını, ulusal ya da etnik, kültürel, dinsel ve dilsel kimliklerini bulundukları bölgeler içinde koruyup bu kimliklerin gelişmesini destekleyici koşulları teşvik ederler.
2. devletler bu sonuçlara ulaşmak için uygun yasal ve diğer tedbirleri alırlar.
madde 2:
1. ulusal ya da etnik, dinsel ve dilsel azınlıklara mensup kişiler (buradan sonra azınlık mensubu kişiler olarak tanımlanacaklardır) kendi kültürlerini sürdürme, kendi dinlerini açıkça ifade etme ve uygulama, kendi dillerini özel yaşamlarında ve kamu alanında özgürce ve hiçbir müdahaleye veya ayrımcılığa maruz kalmaksızın kullanma hakkına sahiptirler.
2. azınlık mensubu kişilerin kültürel, dinsel, toplumsal, ekonomik ve kamusal hayata etkin bir şekilde katılma hakları vardır.
3. azınlık mensubu kişilerin ulusal düzeyde ve gerektiğinde bağlı bulundukları azınlıkla ilgili veya yaşadıkları bölgeler hakkında alınan kararlara, bölgesel düzeyde ve ulusal yasalara ters düşmeyecek bir biçimde etkin olarak katılma hakları vardır.
4. azınlık mensubu kişilerin kendi kurumlarını kurma ve bu kurumları sürdürme hakları vardır.
5. azınlık mensubu kişiler, mensubu oldukları grubun diğer üyeleriyle ve başka bir azınlığa mensup kişilerle olduğu kadar ulusal ya da etnik, dinsel ya da dilsel bağlarla bağlı oldukları başka devletlerin vatandaşı olan kişilerle de, herhangi bir ayrımcılığa maruz kalmaksızın, sınırlar ötesi, özgür ve barışçıl ilişkiler kurmak ve bu ilişkileri sürdürmek hakkına sahiptirler.
madde 3:
1. azınlık mensubu kişiler, bu bildirgede yer alan haklar da dahil olmak üzere, diğer bütün haklarından bireysel olarak veya mensubu oldukları grubun diğer üyeleriyle birlikte, herhangi bir ayrımcılığa maruz kalmaksızın yararlanabilirler.
2. azınlık mensubu hiçbir kişi için, bu bildirgede yer alan hakları kullanma veya kullanmama nedeniyle hiçbir dezavantaj söz konusu olamaz.
madde 4:
1. devletler gerektiğinde, azınlık mensubu kişilerin, hiçbir ayrımcılığa maruz kalmaksızın ve yasalar önünde tam bir eşitlik içinde, insan haklarından ve temel özgürlüklerden tam ve etkin bir şekilde yararlanmalarını güvence altına alacak tedbirler almakla yükümlüdürler.
2. devletler, ulusal hukuku ihlal eden ve uluslararası standartlara aykırı olan bazı özel durumlar hariç, azınlık mensubu kişilerin kendi özelliklerini ifade etmeleri ve kendi kültürlerini, dillerini, dinlerini, gelenek ve göreneklerini geliştirebilmeleri için uygun koşulları yaratacak tedbirler alacaklardır.
3. devletler, azınlık mensubu kişilerin, uygun durumlarda, anadillerini öğrenmeleri veya ana dillerinde öğrenim görmeleri için yeterli olanakları yaratacak uygun tedbirleri almalıdırlar.
4. devletler, uygun durumlarda, kendi sınırları içerisindeki azınlıkların tarih, gelenek, dil ve kültürleri konusundaki bilgilerini teşvik amacıyla, eğitim alanında uygun tedbirler almalıdırlar. azınlık mensubu kişiler, topluma ait tüm bilgilere ulaşabilecek yeterli olanaklara sahip olmalıdırlar.
5. devletler, azınlık mensubu kişilerin, ülkenin ekonomik gelişme ve kalkınma sürecine tam katılımını sağlayıcı nitelikte uygun tedbirler düşünmelidirler.
madde 5:
1. ulusal politika ve programların planlanması ve uygulanmasında azınlık mensubu kişilerin meşru hakları gözetilecektir.
2. devletlerarası işbirliği ve yardım programları, azınlık mensubu kişilerin meşru çıkarları gözetilerek planlanmalı ve uygulanmalıdır.
madde 6:
devletler, azınlık mensubu kişilerle ilgili sorunlarda, karşılıklı anlayış ve güveni geliştirmek amacıyla, bilgi ve deneyimlerin alışverişi dahil olmak üzere, her konuda işbirliği yapmalıdırlar.
madde 7:
devletler bu bildirgede yer alan haklara saygıyı geliştirmek amacıyla işbirliği yapmalıdırlar.
madde 8:
1. bu bildirgedeki hiçbir şey, devletlerin, azınlık mensubu kişilerle ilgili uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmelerini engelleyemez. devletler, özellikle, taraf oldukları uluslararası sözleşmeler ve anlaşmalarla üstlenmiş oldukları yükümlülükleri ve taahhütleri iyi niyetle yerine getireceklerdir.
2. bu bildirgede yer alan hakların kullanılması hiç kimsenin, evrensel olarak kabul edilmiş insan haklarından ve temel özgürlüklerden yararlanmasını engelleyemez.
3. devletlerin, bu bildirgede yer alan hakların etkin bir şekilde kullanılmasını sağlamak üzere aldıkları tedbirler, insan hakları evrensel bildirgesinde yer alan eşitlik ilkesine hiçbir biçimde aykırılık taşıyamaz.
4. bu bildirgedeki hiçbir şey, devletlerin egemen eşitliği, toprak bütünlüğü ve siyasi bağımsızlığı da dahil olmak üzere, birleşmiş milletlerin amaç ve ilkelerine aykırı hiçbir faaliyete izin verecek biçimde yorumlanamaz.
madde 9:
birleşmiş milletler sisteminin uzman kuruluşları ve diğer organizasyonları, kendi ilgi alanları içerisinde, bu bildirgede belirtilen hakların ve prensiplerin tam olarak gerçekleşmesine katkıda bulunacaktır.
birleşmiş milletler genel kurulunca, 18 aralık 1992 tarihinde, 47/135 sayısıyla alınan karardır.
madde 1:
1. devletler azınlıkların varlıklarını, ulusal ya da etnik, kültürel, dinsel ve dilsel kimliklerini bulundukları bölgeler içinde koruyup bu kimliklerin gelişmesini destekleyici koşulları teşvik ederler.
2. devletler bu sonuçlara ulaşmak için uygun yasal ve diğer tedbirleri alırlar.
madde 2:
1. ulusal ya da etnik, dinsel ve dilsel azınlıklara mensup kişiler (buradan sonra azınlık mensubu kişiler olarak tanımlanacaklardır) kendi kültürlerini sürdürme, kendi dinlerini açıkça ifade etme ve uygulama, kendi dillerini özel yaşamlarında ve kamu alanında özgürce ve hiçbir müdahaleye veya ayrımcılığa maruz kalmaksızın kullanma hakkına sahiptirler.
2. azınlık mensubu kişilerin kültürel, dinsel, toplumsal, ekonomik ve kamusal hayata etkin bir şekilde katılma hakları vardır.
3. azınlık mensubu kişilerin ulusal düzeyde ve gerektiğinde bağlı bulundukları azınlıkla ilgili veya yaşadıkları bölgeler hakkında alınan kararlara, bölgesel düzeyde ve ulusal yasalara ters düşmeyecek bir biçimde etkin olarak katılma hakları vardır.
4. azınlık mensubu kişilerin kendi kurumlarını kurma ve bu kurumları sürdürme hakları vardır.
5. azınlık mensubu kişiler, mensubu oldukları grubun diğer üyeleriyle ve başka bir azınlığa mensup kişilerle olduğu kadar ulusal ya da etnik, dinsel ya da dilsel bağlarla bağlı oldukları başka devletlerin vatandaşı olan kişilerle de, herhangi bir ayrımcılığa maruz kalmaksızın, sınırlar ötesi, özgür ve barışçıl ilişkiler kurmak ve bu ilişkileri sürdürmek hakkına sahiptirler.
madde 3:
1. azınlık mensubu kişiler, bu bildirgede yer alan haklar da dahil olmak üzere, diğer bütün haklarından bireysel olarak veya mensubu oldukları grubun diğer üyeleriyle birlikte, herhangi bir ayrımcılığa maruz kalmaksızın yararlanabilirler.
2. azınlık mensubu hiçbir kişi için, bu bildirgede yer alan hakları kullanma veya kullanmama nedeniyle hiçbir dezavantaj söz konusu olamaz.
madde 4:
1. devletler gerektiğinde, azınlık mensubu kişilerin, hiçbir ayrımcılığa maruz kalmaksızın ve yasalar önünde tam bir eşitlik içinde, insan haklarından ve temel özgürlüklerden tam ve etkin bir şekilde yararlanmalarını güvence altına alacak tedbirler almakla yükümlüdürler.
2. devletler, ulusal hukuku ihlal eden ve uluslararası standartlara aykırı olan bazı özel durumlar hariç, azınlık mensubu kişilerin kendi özelliklerini ifade etmeleri ve kendi kültürlerini, dillerini, dinlerini, gelenek ve göreneklerini geliştirebilmeleri için uygun koşulları yaratacak tedbirler alacaklardır.
3. devletler, azınlık mensubu kişilerin, uygun durumlarda, anadillerini öğrenmeleri veya ana dillerinde öğrenim görmeleri için yeterli olanakları yaratacak uygun tedbirleri almalıdırlar.
4. devletler, uygun durumlarda, kendi sınırları içerisindeki azınlıkların tarih, gelenek, dil ve kültürleri konusundaki bilgilerini teşvik amacıyla, eğitim alanında uygun tedbirler almalıdırlar. azınlık mensubu kişiler, topluma ait tüm bilgilere ulaşabilecek yeterli olanaklara sahip olmalıdırlar.
5. devletler, azınlık mensubu kişilerin, ülkenin ekonomik gelişme ve kalkınma sürecine tam katılımını sağlayıcı nitelikte uygun tedbirler düşünmelidirler.
madde 5:
1. ulusal politika ve programların planlanması ve uygulanmasında azınlık mensubu kişilerin meşru hakları gözetilecektir.
2. devletlerarası işbirliği ve yardım programları, azınlık mensubu kişilerin meşru çıkarları gözetilerek planlanmalı ve uygulanmalıdır.
madde 6:
devletler, azınlık mensubu kişilerle ilgili sorunlarda, karşılıklı anlayış ve güveni geliştirmek amacıyla, bilgi ve deneyimlerin alışverişi dahil olmak üzere, her konuda işbirliği yapmalıdırlar.
madde 7:
devletler bu bildirgede yer alan haklara saygıyı geliştirmek amacıyla işbirliği yapmalıdırlar.
madde 8:
1. bu bildirgedeki hiçbir şey, devletlerin, azınlık mensubu kişilerle ilgili uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmelerini engelleyemez. devletler, özellikle, taraf oldukları uluslararası sözleşmeler ve anlaşmalarla üstlenmiş oldukları yükümlülükleri ve taahhütleri iyi niyetle yerine getireceklerdir.
2. bu bildirgede yer alan hakların kullanılması hiç kimsenin, evrensel olarak kabul edilmiş insan haklarından ve temel özgürlüklerden yararlanmasını engelleyemez.
3. devletlerin, bu bildirgede yer alan hakların etkin bir şekilde kullanılmasını sağlamak üzere aldıkları tedbirler, insan hakları evrensel bildirgesinde yer alan eşitlik ilkesine hiçbir biçimde aykırılık taşıyamaz.
4. bu bildirgedeki hiçbir şey, devletlerin egemen eşitliği, toprak bütünlüğü ve siyasi bağımsızlığı da dahil olmak üzere, birleşmiş milletlerin amaç ve ilkelerine aykırı hiçbir faaliyete izin verecek biçimde yorumlanamaz.
madde 9:
birleşmiş milletler sisteminin uzman kuruluşları ve diğer organizasyonları, kendi ilgi alanları içerisinde, bu bildirgede belirtilen hakların ve prensiplerin tam olarak gerçekleşmesine katkıda bulunacaktır.
adıyaman yöresine ait bir türkü.
damın ardı tandıram
maşa vuram yandıram
gülüm uykuda kalmış
kalmıyam uyandıram
di gel di gel güllü can
sana kurbandır bu can
di gel di gel güllü can
sana hayrandır bu can
damın ardı kapkara
gülüm gel beni ara
şaçına kumlar dolmuş
tarak getirem tara
di gel di gel güllü can
sana kurbandır bu can
di gel di gel güllü can
sana hayrandır bu can
damın ardı aşhana
nazlı yarim gel bana
eğer seni vermezse
kin güderim babana
di gel di gel güllü can
sana kurbandır bu can
di gel di gel güllü can
sana hayrandır bu can
damın ardı tandıram
maşa vuram yandıram
gülüm uykuda kalmış
kalmıyam uyandıram
di gel di gel güllü can
sana kurbandır bu can
di gel di gel güllü can
sana hayrandır bu can
damın ardı kapkara
gülüm gel beni ara
şaçına kumlar dolmuş
tarak getirem tara
di gel di gel güllü can
sana kurbandır bu can
di gel di gel güllü can
sana hayrandır bu can
damın ardı aşhana
nazlı yarim gel bana
eğer seni vermezse
kin güderim babana
di gel di gel güllü can
sana kurbandır bu can
di gel di gel güllü can
sana hayrandır bu can
diyarbakır yöresinden ünlü bir türkü.
o yarimin damından hoplıyamadım
liralarım döküldü toplıyamadım
o yare mektup yazdım yollıyamadım
vurmayın arkadaşlar ben yaralıyam
el alem al geymiş ben karalıyam
mardin kapısında vurdular beni
evsel bahçasına koydular beni
gözüm kapanmadan görseydim seni
vurmayın arkadaşlar ben yaralıyam
el alem al geymiş ben karalıyam
mardin kapısından endim aşağı
belime bağladım acem kuşağı
imdada yetişin evse uşağı
vurmayın arkadaşlar ben yaralıyam
el alem al geymiş ben karalıyam
muratgilin damından hoplıyamadım
liralarım döküldü toplıyamadım
dört hane mektup yazdım yollıyamadım
vurmayın arkadaşlar ben yaralıyam
el alem al geymiş ben karalıyam
o yarimin damından hoplıyamadım
liralarım döküldü toplıyamadım
o yare mektup yazdım yollıyamadım
vurmayın arkadaşlar ben yaralıyam
el alem al geymiş ben karalıyam
mardin kapısında vurdular beni
evsel bahçasına koydular beni
gözüm kapanmadan görseydim seni
vurmayın arkadaşlar ben yaralıyam
el alem al geymiş ben karalıyam
mardin kapısından endim aşağı
belime bağladım acem kuşağı
imdada yetişin evse uşağı
vurmayın arkadaşlar ben yaralıyam
el alem al geymiş ben karalıyam
muratgilin damından hoplıyamadım
liralarım döküldü toplıyamadım
dört hane mektup yazdım yollıyamadım
vurmayın arkadaşlar ben yaralıyam
el alem al geymiş ben karalıyam
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?