confessions

epikuros

- Yazar -

  1. toplam entry 2495
  2. takipçi 1
  3. puan 68153

sana derler

epikuros
çocukluk döneminde, hakaret ve küfürlere bir tür tepki söylemidir. çok çeşitleri vardır tabi. çocuk aklı işte, anında "kalkan" gibi hakareti, sarfeden kişiye yönlendirdiğini düşünürsün.

lost

epikuros
------ spoiler ------

öncelikle şunu söyleyeyim; final bölümünü tüm önyargılarımı bi yana bırakarak oturdum izledim. bu, sonuçta iki senaristin oturup yazdığı bir hikayeydi. çoğu kişi olayı böyle değil de, sanki bu lost hengamesini “dünyanın bir yerinde, belli bir zamanda yaşanmış bir olaylar silsilesi varmış da, şu an bunlara şahit olmuş son kalan iki kişi olan senaristlerin, yaşananları bizle paylaşması” gibi algılıyor. bu yüzden, yok “orası öyle değil, burası yanlış”, yok “adanın sırrını niye vermiyorsun? adanın kalbindeki ışık nerden ortaya çıkmış, tıpayı kim takmış?” yok işte “desmond radyasyona nası dayanıyo, küçükken radyoaktif kazana mı düşmüş?” gibi türlü türlü sorular soruluyor paylaşım türü sitelerde.

be mübarekler adamlar yazmış işte kafalarına göre. kimi yerlerde dandik dundik hatalar da yapmışlar. kul yapımı işte. özgün bir hikaye. niye böyle yazmadın da şöyle yazdın demenin çok bir anlamı yok. tabi çok bariz saçmalıklar insanı sinir ediyor bazen, azcık tutarlı olun diyebiliyorsun. son sezondan akılda kalan bir kaç örnek verelim:

-black smoke’un madem tıpayı yerinden çıkarması için desmond’a ihtiyacı var, neden adamı 30 metrelik kuyuya kafa üstü atıyor. tamam radyasyon işlemiyo adama da, yarım metre sığlıktaki kuyuya kafa üstü düşünce pekmezi akıp kafatası çatlamaz mı? üstüne bi de sayid’e veriyosun silahı “gebermediyse sen gebert” diyosun. bunun mantığı ne? sayidi denemek mi? e denedin, vurmadı adam desmond’ı. neyi öğrenmiş oldun, ne kazandın? ordan bir erdem mi kaptın? tıpa çıkarma işinde black smoke’un desmond’ı kullanacağını sonradan mı akıl etti senaristler de işi toparladılar acaba? bu ne bohem yav..

-ondan sonra, bildiğimiz kadarıyla radyoaktiviteye tek karşı koyabilen kişi desmond’dı. e madem öyle s6e17,18’de jack tıpayı geri takıp yere uzanmışken tekrar radyoaktif ışıma başladığında, jack havuzda sırt üstü uzanıp taşakları göğe dikmiş sikik sikik gülerken “ahan dedim bokuna kadar parçalanacak, gaz olup uçacak. bi bilim kurgu sahnesi görecez”, fakat adam kafayı yemiş gibi keh keh güldü, sahne değişti döndü bi baktık radyasyon bu jack’e de bi skim yapmamış, bir karış suyun akıntısı bunu kuyunun dışına vurmuş. hey allahım, bu ne bohem bu ne lahana turşusu yav..

-anladık ki(daha doğrusu anlamaya çalıştık ki) ışık kuyusundaki tıpa çıkınca, herkes doğa üstü güçlerini kaybetti. yani öyle olması lazım. ricardus alpertus homini lupus ölümsüzlüğü bıraktı, fırt diye bi tel beyaz saçı çıktı. black smoke kılıklı locke’un ağzı burnu kanadı. birbirine zarar verememe kuralı da off oldu bu arada, jacob kılıklı jack’le bs kılıklı locke kavga dövüşe tutuştu, locke’un sırtı yere geldi tuş oldu. tam bu kısımdan önce şunu da anladık ki, black smoke’un adanın dışına çıkması için, tıpanın çıkarılıp ölümsüzlüğünü/kurşun geçirmezliğini kaybetmesi gerekiyormuş. bu noktada şunu açıklamak garip; locke kılığındaki black smoke, ölümsüzlüğünü ve black smokeluğunu kaybettiğinde geriye ne kalıyor? daha önce hem adada hem sivil hayatta ölmüş olduğu bilinen locke mu, yoksa ışıklı kuyuyadüşüp black smoke’a dönüşmeden önceki haliyle bildiğimiz jacob’un ikiz kardeşi olan esmer vatandaş mı? bu tıpanın yerinden çıkarılmasıyla geri alınan güçler, jacob’un ikiz kardeşinin kuyuya düşüp black smoke’a dönüşmesinin bir sağlamasıydı çünkü. ama daha önce kaç kez ölüp/sakatlandığını gördüğümüz locke kaldı ortada gene dimdik, yetmedi gitti bi daha öldü. bu ne boh lan..

bu arada jack’le juliet evlenmiş öteki hayatta, ama çocukları gene jack’in eski karısıyla peydahladığı çocuk. tam türk filmi gibi olmuş burası, bizi de unutmamış, güzel gönderme yapmışlar. buna bravo.

------ spoiler ------

promosyon

epikuros
bankaların resmi veya özel kurumlarla, maaşları kendi şubelerinden ödeme konusunda yaptıkları anlaşma karşılığı, kurum çalışanlarına aylık, altı aylık, yıllık peryotlarla ödediği paraya da denir.

lost

epikuros
son bölümü de yayınlanarak tamamına eren dizidir. fakat, işte olduğum için anca akşam 18.00’den sonra izleyebileceğim. şimdiden söyleyeyim, izleyen arkadaşlar, lost’la ilgili başlıklara "spoiler" ibaresi koymadan zırt pırt entry girip piç ederse olayı var ya çok pis ağzımı bozarım. izleyen izlesin de, adam olun şurda akşama kadar. yok "bok gibi bitmiştir" yok "böyle final mi olur, sıçmışlar resmen" "kara duman osurukmuş, jack rüyadaymış, kate nihayet adet görmüş, aslında ölü olan hugo’ymuş da kolpacı senaristler sixth senseten kopya çekmiş, meğer ada alemi walt veletinin oyun dünyasıymış" gibi entrileri girmeyin, en azından bir 8 saat kendi içinizde yaşayın duygularınızı. ya da en iyisi bugün girmeyeyim sözlüğe mözlüğe, kimin ne yapacağı belli olmaz, piç etmiyeyim bu zevki. nasıl bitecek olursa olsun, ’hayal kırıklığına uğramayacağım’ umuduyla, huşu içerisinde akşamı edeyim.

ok yaydan çıktı

epikuros
cumhuriyet halk partisinin 33. kurultaydaki sloganı. iyi akıl etmişler ama, amblemden galiba! taklitleri çıkabilir.

"ampül gibi takacağız doksana-akp"
"ayı gördüm allah eşşedü billa-saadet"
"dizginleri koparttık-dp"
"bir elin nesi var iki elin sesi var-türkiye partisi"
"bir takla da iktidara-dsp"

serdar özkan

epikuros
sözlükte dahi iplenmediğinden kelli, kayda değer bir oyuncu olmadığı herkes gibi mustafa denizli tarafından da tespit edildiğinden, galatasaray’a gidişine mani olunmamıştır. bir kaç gün önce bucaspor’dan transfer edilen mehmet batdal’la beraber, galatasaray’a bedelsiz olarak transfer olmuştur.

uzun yıllar beşiktaş’ta kendisine şans tanınmıştır. fakat, bal yapmayan arı olduğu henüz keşfedilmiştir. koşar, çalım atar, dripling yapar... "helal be mücadeleci çocuk, canını dişine takıyor, olacak bu" dersiniz, ama aslında ortada dişe dokunur hiç bir katkısı yoktur. o kadar kıçını yırtıp akıttığı terin nereye gittiğini anlayamazsınız. bi bakarsınız yıllar geçmiş, bi bakarsınız yıldız olmasını beklediğiniz adam daha da geri gitmiş. pişecek pişecek dediğiniz adam yanmış gitmiştir.

gitmesi hayırlı olmuştur, hem kendisi hem de beşiktaş için. son vuruş yeteneğini geliştirip, aynı adama üç dört kere çalım atmayı bırakır da zamanında pas vermeyi öğrenirse, rakibin küçük bir darbesiyle yere yığılmayacak kadar fiziğini güçlendirebilirse, topla beraber auta çıkmayı bırakırsa adam olacaktır diyecem ama kendini düzeltebileceğinden ümidi kesmeseydik biz gönderirmiydik adamı hacı!

23 mayıs 2010 altay konyaspor play off final maçı

epikuros
saat 19.00’da atatürk olimpiyat stadı’nda başlayacak maçta, süper lige çıkan 3. takım belli olacaktır. konyaspor’a beraberlik dahi yeterken, altay’ın mutlak galip gelmesi gerekmektedir. altay kazanırsa uzun bir aradan sonra izmir’i süper ligde 2 takım temsil edecektir. ve yine uzun bir aradan sonra siyah beyaz renklerine aşık olunan iki takımın(beşiktaş&altay) maçları seyredilebilecektir.

altay

epikuros
23 mayıs 2010 pazar akşamı konyasporla yapacağı maçla süper lige çıkıp çıkmayacağı belli olacak izmir takımıdır. mutlak galibiyete ihtiyacı vardır bu maçta. zor maç olacaktır. gönlüm siyah beyaz formalı bir takımın daha süper lige çıkmasından yana.

türk malı yayından kaldırılsın kampanyası

epikuros
kesinlikle destekleyeceğim kampanyadır. nereye imza atıyoruz. binnur kaya ve şafak sezer hatrına ne kadar izlemeye çalıştıysam da, sonuç mide bulantısı. bu kadar iğrenç ötesi bir senaryo olur mu? tayfun güneyer’den zaten adam gibi bir şey beklemek hata.

benim anlamadığım, yılların oyuncuları-komedyenleri şafak sezer ve binnur kaya da senaryo textlerini ellerine aldıklarında "tayfuncum iyi güzelde bizle daşşak mı geçiyon sen!! buna senaryo mu diyosun? biz şimdi bunları ezberleyip 70 milyonun karşısına geçip bunları mı söyleyeceğiz?!" demiyorlar mı? hadi senarist mal, sen de yıllardır bu işin içindesin. neyin komik neyin iğrenç olduğunu çözemiyor musun sen?

belki de senarist, bu tür tepkilere karşı "biraz daha sabredin, bak geniş aile için de öyle diyorlardı, bak bugün prime time adamlar" gibi savunmalar yapıyordur. ama, sana iki çift lafım var tayfun!! sesimi duyuyorsan kulak kabart!! bu işi bırak olm, git evinde otur, adam gibi dizileri, filmleri bi kere hatmet. ya da boşver sen filmle diziyle uğraşma daha. git bağ bahçe ek sığır yetiştir, enerjini doğaya ver. hem seyirciye hem oyuncuya zülmetme. yazık günah.

bu adamın projelerinde yer alan oyuncular! siz de az gözü açık olun lan. sen olsan güler misin lan o espri demeye dilimin varmadığı şeylere. saygınız yok mu izleyiciye, kendinize! para alacam diye rezil olmayın, gidin sanat için soyunun, arada yastıksız sevişin, boğazı kulaçla karşıya geçin ama bunu yapmayın. tamam dağılın.

moderatörlerin göz sağlığı

epikuros
benim bildiğim, tespit ettiğim "en uzun süre bilgisayar başında kalıp monitörden bir şeyler okuyup yazan kişi"ler bizim bilgi sözlük moderatörleri. gün içinde ara ara bakıyorum hep bilgisayar başında adamlar, sabah 8.00 den gece yarısına kadar. tamam benim onların sözlükte olduklarını görüyor olmam benim de sözlükte olduğum anlamına geliyor, lakin; ben ara ara bakıyorum çıkıyorum ama onların sürekli sözlükte online olduklarına dair bir düşünce kafamın bi köşesinde hep duruyor. günde ortalama 4-5 saat monitör başında geçiren biri olarak gözlerimde belli bir sızı hissederken, moderatörlerin bu durumda nasıl bir göz sağlığına sahip oldukları düşündürüyor beni. bilmediğim bir şey mi var? çok özel nanoteknolojik gözlük, göz damlası, göz spreyi, kas gevşetici... falan mı kullanılıyor acaba.

neyse konuya dönelim, moderatörün gözleri ikiye ayrılır, aradan burun geçer ve moderatör göz sağlığını korumak için altı ayda bir göz doktoruna gider. ordan da çıkıp dişçiye gider mutlaka.
109 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol