nasıl insani hak bu, anlayamıyorum. resmen korkaklık başka birşey değil.
en basitinden kurtuluş savaşında kadın erkek çocuk(çoğu ne olduğunu ne için canını vereceğini anlayacak yaşta bile değil) ağızlarını açmadan bir çıkarları olmadan kurşunlara bombalara düşmanın üstüne atlamış , yememiş, içmemiş yaşamamış, varını yoğunu vatanına sunmuş, bizler için tanımadığı görmediği göremeyeceği insanlar için cephede 15 saniye içinde ölmeyi kabul etmiş insalara ayıp, günah. böyle bir vurdumduymazlık olamaz, insan nasıl rahatsız olmaz.bu insanların kutsal ruhları karşısında 1 senemizi vermek nasıl zor gelebilir bizlere?.hiçbir zaman unutmayalım ki
şu an nefes alıp "ben vicdani ret ciyim, askere gitmek istemiyorum en doğal hakkım bu benim" diyebiliyorsak , bu bizim için ölen insanlar sayesindedir.
vicdani ret
birçok insan çoğunluğun refahı için çaba sarfeder icabında ölürken, hiç bir kaygı duymadan 12 ay gibi kısa bir süre belki hayatında ilk ve son defa vatan ve millet için birşeyler yapmayı reddederek bunu da "vicdan" la aynı cümlede kullanana yüzsüz tayfasının insan hakkı diyerek arkasına sığındığı saçmalık.
karakteri ve kimliği belli olmayan, tarihsel açıdan var olduğu günden beri savaş yüzü görmemiş, stratejik konumundan dolayı komşularıyla arası toz pembe olan ülkeler için geçerli sayılabilecek; ancak türkiye gibi gerek coğrafi gerekse siyasi bakımdan önemli bir konumda olan bir ülke için asla ve asla kabul edilemeyecek bir vicdan muhasebesidir.
okumaya inanan zihniyet açıp baksın tarihe, hangi ülkeler bunu yapar, bunu yapmalarının sebebi nedir? bir ülkenin böyle bir uygulamaya girebilmesi için hangi özellik ve rahatlıkları barındırması gerekir?
bu toprakların tarihi bellidir, tarihten günümüze kadar uzanan yaşayış şekli de bellidir. bu vicdani ret meselesi türk topraklarında kesinlikle yaşatılmayacak bir saçma sapan uygulamadır. farklı düşündüklerini sanan, insan haklarını bildiklerini savunan, okuyup kültürlü olduklarını; diğer medeniyetlerin de taihlerini, siyasi politikalarını, yaşayışlarını sular seller gibi kavradıklarını sanan kişiler, bu "vicdani ret" olayına yine "batı" gibi bakacaktır tabii. olur mu canım, bu en insanın en doğal hakkı diyecektir. desinler efendim, onlar askerlik de yapmasınlar zaten mümkünse; çünkü askerlik şerefli bir görevdir.
okumaya inanan zihniyet açıp baksın tarihe, hangi ülkeler bunu yapar, bunu yapmalarının sebebi nedir? bir ülkenin böyle bir uygulamaya girebilmesi için hangi özellik ve rahatlıkları barındırması gerekir?
bu toprakların tarihi bellidir, tarihten günümüze kadar uzanan yaşayış şekli de bellidir. bu vicdani ret meselesi türk topraklarında kesinlikle yaşatılmayacak bir saçma sapan uygulamadır. farklı düşündüklerini sanan, insan haklarını bildiklerini savunan, okuyup kültürlü olduklarını; diğer medeniyetlerin de taihlerini, siyasi politikalarını, yaşayışlarını sular seller gibi kavradıklarını sanan kişiler, bu "vicdani ret" olayına yine "batı" gibi bakacaktır tabii. olur mu canım, bu en insanın en doğal hakkı diyecektir. desinler efendim, onlar askerlik de yapmasınlar zaten mümkünse; çünkü askerlik şerefli bir görevdir.
boşa kürek çekmektir...
"ya seve seve ya s.ke s.ke"
"ya seve seve ya s.ke s.ke"
ilk duydugumda vay vatan hainleri diye dusundugum, daha sonra detaylı dusundugumde bir tarafımın da desteklediği askerliği reddetme durumu.
şöyle ki; eğer ülkenin bana ihtiyacı varsa, ordunun askere ihtiyacı varsa, ya da en azından asker vazifesi yapılması gerekiyorsa ve bundan kacılıyorsa vatan haini yerinde bir tespit olabilir.
ancak diğer taraftan orduevlerinde paşa eşlerinin götünü toplamak üzere beni askere alacaklarsa vicdani ret bir hak olmalıdır. askeri vatan evladından ziyade adeta emrine verilmiş koleler olarak goren hiyerarşi varoldukça, vicdani ret de bir hak olarak kalmalıdır.
şöyle ki; eğer ülkenin bana ihtiyacı varsa, ordunun askere ihtiyacı varsa, ya da en azından asker vazifesi yapılması gerekiyorsa ve bundan kacılıyorsa vatan haini yerinde bir tespit olabilir.
ancak diğer taraftan orduevlerinde paşa eşlerinin götünü toplamak üzere beni askere alacaklarsa vicdani ret bir hak olmalıdır. askeri vatan evladından ziyade adeta emrine verilmiş koleler olarak goren hiyerarşi varoldukça, vicdani ret de bir hak olarak kalmalıdır.
ayrıca vicdani retçiler askere gitmeyi reddetmek ile savaş zamanı ülkesi için savaşmak arasındaki farkı bilen insanlardır.
korkak, yüzsüz, embesil zihniyetin askerden kaçmaya çalışma çabalarının mimarisidir. askerliğe gelinceye kadar o kadar öğe var ki eğitilmemiz gereken. askerlik yapan her erkek bunu bilir. şahsi kanımca askerlik türkiye de gereklidir. bu zırvaları genelde askerliğini yapmamış tipler uydururlar. aslanlar gibi yaptıkta geldik şükürler olsun. bizler dağ başı bir yerde nöbet tutarken nerdeydiniz. elektriksiz susuz buz gibi ortamlarda yatıp kalkarken nerdeydiniz? pis bir tabldottan iki kişi yemek yerken nerdeydiniz? hay sizin vicdanınıza da reddinize de size de...
sehitleri dusundukce bu hak’ki kullanmak isteyenlerin vicdanindan suphe etmekteyim...
israil ve abd ornekleri hic dogru bir ornek degil. turkiye suraya buraya saldirsa durup dururken, yok abi ben bu savasa katilmam demek, bana hala garip gelmesine karsin, bir yerde tolere edilebilir.
ama bugun, bu sartlar altinda boyle bir sey soz konusu degil. ulkemiz pic topluluguna karsi kendini savunmaktadir. ve bu savunma esnasinda vicdani ret’i savunmak pek samimice olmamaktadir.
israil ve abd ornekleri hic dogru bir ornek degil. turkiye suraya buraya saldirsa durup dururken, yok abi ben bu savasa katilmam demek, bana hala garip gelmesine karsin, bir yerde tolere edilebilir.
ama bugun, bu sartlar altinda boyle bir sey soz konusu degil. ulkemiz pic topluluguna karsi kendini savunmaktadir. ve bu savunma esnasinda vicdani ret’i savunmak pek samimice olmamaktadir.
bedelli ile vicdani ret arasındaki tek fark para değil mi?
biçok arkadaşımın fikren benimsediği bir olaydır. bunun mantıklı sebeplerini de benim ağzımdan öğren sevgili bilgiç.
askerliğimi izmir gibi bir yerde yaptığım için çok şanslıyım diyebilirim. fakat yaptığıma askerlik denir mi bunu ve sistemi sizle rahat rahat tartışabilirim. tartışmadan önce şu ufak bilgiyi versem iyi olacak. burada amaç askeriyeyi tu kaka ilan etmek değil, belli başlı sıkıntıları ve arızaları irdelemek.
ben günde 9 saat nöbet tuttum, nöbetler esnasında da her türlü kaytarmanın ve yatışın zevkine varacak rahatlıkla 5 ayı tamamladım sevgili bilgiç. şimdi sorarım sana? biz, komutanlar tarafından "doğudaki askerle aynı şartlardasın" ortamını yaşamadık. teröristle karşılaşmayacağımız baştan belliydi, herşey "vatan" içindi ne de olsa. bu mu sevgili bilgiç askerlik? üstelik birçok karakolda, alayda taburda bile benim bulunduğum yerdeki gibi güvensiz ve saldırıya açıksın.
esasında doğarken bile eşit doğmuyosun sen, buna karşı çıkmak için kıçımızı kaldırıyor muyuz ki elin herifi "ben kurşun sıkmak istemiyorum" dediğinde celalleniyoruz?
hem "vatan millet sakarya hobaa" diyenleri de gördüm bilgiç. silah sıkamayışlarını, g3 gibi geri tepmenin minimize edilmiş olduğu bir silahla elmacık kemiğini morartan nice salak gördüm ben bilgiç. silah söküp takamayıp zamanını taşak yaymakla geçirenleri de. vicdani ret istemişiz çok mu bilgiç?
ben gittiğim halde vicdanım elvermedi bazı şeylere. onları da anlatmayım bende kalsın. şimdi düşün. atalarımız bize bu vatanı savaşarak bıraktı, karşılığı bu eşitsizliği devam ettirmek mi olmalı sevgili bilgiç? artık cepheye sürülecek mermiye zarar gelmesin diye örten; bebeğini kundağından çıkaran yüce analarınki gibi kararlılığını ortaya koyanlar yok başımızda sevgili bilgiç. kolpalar var, senin kanını emenler var. apoleti makamı mevkiyi gördüğünde götü kalkanlar, kendilerini peygamber sananlar var. iyi insanlar yok mu? görevini en iyi şekilde yapanlar. var tabi olmaz mı. ama inan bana o iyilerin de benim gibi bu sistem eleştirisini hergün lanet ede ede yaptıklarından eminim.
ben tamamen retçilerle aynı düşünmesem bile bu sistemsel saçmalığa ve yavşaklığa uyuz oluyorum. yani devreciliğin biri bin parayken, komutanın değil sistemi yönlendiren güçlerin sözü daha baskınken sen ister 5 ay ister 55 ay git esas duruşa geç bilgiç. reva mı bu geleceksiz kalan insanlara? reva mı bu karanlıkta bırakılmaya zorlananlara? sana, bana?
bir konunun altını çizmekte fayda var. iki kuzenimden biri ağrı doğubeyazıtta, öteki patnosta yaptı askerliği ve döndükten sonra saykoya bağladılar. hayatta yapabilecekleri güzel şeyler olduğu kanısını taşımıyolar artık. zaten vicdanları da reddetti bu kolpa hayatı yaşamayı. şu bayrak altında huzurlu yaşamamızı bize haram edenleri reddedemeyip onun goygoyculuğunu yapanlarda vicdan, ar, namus var mı ki sevgili bilgiç, "ben silah tutmam" diyenleri yargılıyoruz kendimizce?
askerliğimi izmir gibi bir yerde yaptığım için çok şanslıyım diyebilirim. fakat yaptığıma askerlik denir mi bunu ve sistemi sizle rahat rahat tartışabilirim. tartışmadan önce şu ufak bilgiyi versem iyi olacak. burada amaç askeriyeyi tu kaka ilan etmek değil, belli başlı sıkıntıları ve arızaları irdelemek.
ben günde 9 saat nöbet tuttum, nöbetler esnasında da her türlü kaytarmanın ve yatışın zevkine varacak rahatlıkla 5 ayı tamamladım sevgili bilgiç. şimdi sorarım sana? biz, komutanlar tarafından "doğudaki askerle aynı şartlardasın" ortamını yaşamadık. teröristle karşılaşmayacağımız baştan belliydi, herşey "vatan" içindi ne de olsa. bu mu sevgili bilgiç askerlik? üstelik birçok karakolda, alayda taburda bile benim bulunduğum yerdeki gibi güvensiz ve saldırıya açıksın.
esasında doğarken bile eşit doğmuyosun sen, buna karşı çıkmak için kıçımızı kaldırıyor muyuz ki elin herifi "ben kurşun sıkmak istemiyorum" dediğinde celalleniyoruz?
hem "vatan millet sakarya hobaa" diyenleri de gördüm bilgiç. silah sıkamayışlarını, g3 gibi geri tepmenin minimize edilmiş olduğu bir silahla elmacık kemiğini morartan nice salak gördüm ben bilgiç. silah söküp takamayıp zamanını taşak yaymakla geçirenleri de. vicdani ret istemişiz çok mu bilgiç?
ben gittiğim halde vicdanım elvermedi bazı şeylere. onları da anlatmayım bende kalsın. şimdi düşün. atalarımız bize bu vatanı savaşarak bıraktı, karşılığı bu eşitsizliği devam ettirmek mi olmalı sevgili bilgiç? artık cepheye sürülecek mermiye zarar gelmesin diye örten; bebeğini kundağından çıkaran yüce analarınki gibi kararlılığını ortaya koyanlar yok başımızda sevgili bilgiç. kolpalar var, senin kanını emenler var. apoleti makamı mevkiyi gördüğünde götü kalkanlar, kendilerini peygamber sananlar var. iyi insanlar yok mu? görevini en iyi şekilde yapanlar. var tabi olmaz mı. ama inan bana o iyilerin de benim gibi bu sistem eleştirisini hergün lanet ede ede yaptıklarından eminim.
ben tamamen retçilerle aynı düşünmesem bile bu sistemsel saçmalığa ve yavşaklığa uyuz oluyorum. yani devreciliğin biri bin parayken, komutanın değil sistemi yönlendiren güçlerin sözü daha baskınken sen ister 5 ay ister 55 ay git esas duruşa geç bilgiç. reva mı bu geleceksiz kalan insanlara? reva mı bu karanlıkta bırakılmaya zorlananlara? sana, bana?
bir konunun altını çizmekte fayda var. iki kuzenimden biri ağrı doğubeyazıtta, öteki patnosta yaptı askerliği ve döndükten sonra saykoya bağladılar. hayatta yapabilecekleri güzel şeyler olduğu kanısını taşımıyolar artık. zaten vicdanları da reddetti bu kolpa hayatı yaşamayı. şu bayrak altında huzurlu yaşamamızı bize haram edenleri reddedemeyip onun goygoyculuğunu yapanlarda vicdan, ar, namus var mı ki sevgili bilgiç, "ben silah tutmam" diyenleri yargılıyoruz kendimizce?
banane ben askere gitmem,zaten savas ciksa kacarim,kacamaz yakalanirsam dakkada satarim diyenlerin favorisi.
insanın en doğal hakkıdır. 18. yüzyıldan beri birçok ülke askerliği bir zorunluluk olarak değil, gönüllük esasına dayalı bir uygulama olarak görüyor. "insan öldürmek" denen şey ciddi bir şeydir, düşman olsun, o olsun bu olsun. bunun doğruluğunu ya da yanlışlığını tartışmıyorum, kavramın kendisinden söz ediyorum şuanda. evet vatanı korumak gereklidir, evet şu düzende elbette ki birileri asker olacak, öldürecek ve öldürülecektir. ama hiçbir kimse, yasa ya da kural birini öldürmeye ya da ölmeye mahkum etmemelidir. askerlik denen şey, özellikle de savaş zamanında, insan pskilojisine çok ciddi zararlar vermekte, bu da bir gerçek. buna rağmen gitmek isteyen gider, eline silah alır ve ne gerekiyorsa onu yapar. ama bunu yapmak istememek de o kadar doğal ki. insanlar ölüyor doğuda, peki ne uğruna? askeri hareketler devam ediyor yıllardır, daha yirmili yaşlarında kaç insan ölüp gidiyor, cenazelerinde sloganlar atılıyor aileleri vatan uğruna öldü diye kendilerini avutuyor..ama değişen bir şey yok, sadece bu. yıllardır bu sorunu çözemeyen aciz bir devlet var, askerlerini canlı hedef olarak kullanan kafayı yemiş komutanlar var, yanlış yerlere yerleştilen mayınlar gibi aptal hatalardan ölen insanlar var..gidip düşmanla çatışmak değil sadece askerlik, ne yazık ki biraz önce saymış olduğum gibi gerçekler de var. çok açık söylüyorum, ben olsam oğlumu bile bile ölüme göndermem, gönderemem, daha doğrusu göndermek istemem. ama yapacak bir şey yok. vicdani rettini açıklamak ise ayrı bir cesaret gerektiren bir şey zaten..ne olursa olsun bu hak tanınmalıdır insanlara, her birey askerliğe gidip gitmeme konusunda kendi hür iradesiyle karar verebilmelidir. kaldı ki bir önceki girdide belirtilen hukuki ret gerçekten de mantıklı bir uygulama olacaktır, maaş bağlanması, erken emeklilik vs. bir de bazı ülkelerde askere gitmek istemeyen vatandaşlara devlet zorunlu kamu hizmeti görevi verir, bunu da reddedenlere ise “total ret”çi denir.
silahli saldırı degilse bile silahli savunma cözümdür.vicdani ret’i savunanlar iş savunmaya gelince kendi yakinlarini, kendi topragini savun(a)mayacaksa (bkz: vicdansiz reddi) diye degistirilmelidir.
stratejik bir noktada olan ülkemizde olması akla mantıga sıgmayacak olay.
insan haklarına önem veren insanların tercihine saygı duyan her ülkede olması gereken en temel haktır güçlü orduyu kalabalık ordu olarak gören niteliksiz kalabalıklardan medet umanların karşı çıktığı durumdur.
abnin turkiye’ye dayatmi$ oldugu zorunluluklardan bir tanesi.ki$ilere vicdani ret hakki taniyin denmekte yanli$ bilmiyorsam.peki vicdani ret nedir? $udur..
ki$i eger kendi inani$larina, adetlerine geleneklerine kisacasi sikinin keyfine ters geldigini du$unecek olursa askere gitmeyi reddedebilecek.bu durumda ne olacak? cok basit.tamam kahraman turk irkinin evlatlariyiz belki ama sorumluluklardan kacip rahatimiza bakmayi da severiz.bu durumda kimse askere gitmeyecek ve askere gidenlerde sadece i$ bulamayip asker ocaginda yiyecegi bedava yemek ve bedava konaklama gibi imkanlari goz onunde bulundurarak gidecek.elbette istisnalari kaideyi bozmaz diyerek ayri bir bolumde tutuyorum.
ki$i eger kendi inani$larina, adetlerine geleneklerine kisacasi sikinin keyfine ters geldigini du$unecek olursa askere gitmeyi reddedebilecek.bu durumda ne olacak? cok basit.tamam kahraman turk irkinin evlatlariyiz belki ama sorumluluklardan kacip rahatimiza bakmayi da severiz.bu durumda kimse askere gitmeyecek ve askere gidenlerde sadece i$ bulamayip asker ocaginda yiyecegi bedava yemek ve bedava konaklama gibi imkanlari goz onunde bulundurarak gidecek.elbette istisnalari kaideyi bozmaz diyerek ayri bir bolumde tutuyorum.
silahsızlanmadan ve barıştan yana insanların askerlik yapmama, silah altına girmeme; buna karşılık kamu hizmeti yapma ile bu görev diye adlandırılan hizmetin yapılmasını istememeleri olayıdır.dini , siyasi veya başka inanışlardan kaynaklanabilir.ab üyesi ülkelerde yunanistan hariç herkesin tanıdığı bir durumdur.kimi ülkelerde (almanya gibi) doğrudan bu isimle kanunları dahi vardır.bazı ülkelerde bir kurulun karşısına çıkıp kendinizi anlatmanız gerekirken bazılarında ’’ben gitmiyorum’’ demek yeterlidir.herkes vicdani retçiyim diyememektedir; bunun belirli koşulları vardır ve yaşama tarzıyla kişinin doğrudan alakalıdır; o nedenle herkes vicdani retçi olur askerlikten yırtar düşüncesi bizim gibi herşeyin kolayını seçmiş diktatörce yönetilen ülkelere mahsustur.bunu demek bir yandan da demokratikleşme çabalarına ’’henüz hazır değiliz’’ diye karşı çıkan statükocu mantıkla aynı sonuca ulaşmaktadır.vicdani ret aihm kararlarında da görüldüğü ve yunanistan ile türkiye’nin mahkum edildiği olaylar olmaya başlamıştır.bunun yerine hizmet götürmeyen bir devlette kamu hizmeti yapmak çok daha erdemli bir davranıştır.ayrıca unutulmamalıdır ki bir milyarın üzerinde nüfusu olan çin halk cumhuriyeti’nin ordusu iki milyona gerilemişken 65 milyonluk bir ülkeye 550 bin asker gücü akla mantığa sığmayacaktır.
yeni zelanda ya da avustralya da bir hak olabilir,ama türkiye için bunu söyleyemeyiz.
peki nedir türkiyeyi böyle ayrıcalıklı yapan.ülke toprakları içinde bir terör örgütü.dünyanın en tehlikeli bölgesinde bulunmak.ırak,iran gibi ülkelere komşu olmak.kendisi gibi nato üyesi olan komşusu yunanistanın bile maraz olması.
durum böyle iken vicdan-ı ret demek redd-i akıldır.
peki nedir türkiyeyi böyle ayrıcalıklı yapan.ülke toprakları içinde bir terör örgütü.dünyanın en tehlikeli bölgesinde bulunmak.ırak,iran gibi ülkelere komşu olmak.kendisi gibi nato üyesi olan komşusu yunanistanın bile maraz olması.
durum böyle iken vicdan-ı ret demek redd-i akıldır.
hic bir sekilde silahli ve insan olduren bir kuvvetin icinde bulunmamak istegidir.
sivil kamu hizmeti
sivil kamu hizmeti
bir ulkeye hizmet etmenin yolunun askerlikten gectigini dusunen insanlarin tukaka ettigi olay,
en basinda ben vicdani retciyim gelmiyom lan ben askere cumlesiyle olay bitmez bunun icin sartlar aranir
ikincisi avrupada vicdani retciler askerlik yapmazlar ancak kamu hizmetinde bulunurlar,bu yasa geldigi zaman yaninda bununda gelmesi gerekir,
ucuncu konu hayatlarrinin en verimli caginda askere gidip 15 ay boyunca patates soyan erin vatana hizmeti patates soymakmidir sadece bilmiyorum,
dorduncu konu turkiyede,toplum baskisindan boyle bir olayin yapilmasi imkansizdir,cunki askere gitmek sunnet olmaktan sonra erkekligin ikinci evresidir ve homo askerus olursunuz askerden sonra homo tumes erkerus olmussunuz demektirki cok onemli bir mevzuattir.
ve en son
(bkz: madem turksun goster urksun)
en basinda ben vicdani retciyim gelmiyom lan ben askere cumlesiyle olay bitmez bunun icin sartlar aranir
ikincisi avrupada vicdani retciler askerlik yapmazlar ancak kamu hizmetinde bulunurlar,bu yasa geldigi zaman yaninda bununda gelmesi gerekir,
ucuncu konu hayatlarrinin en verimli caginda askere gidip 15 ay boyunca patates soyan erin vatana hizmeti patates soymakmidir sadece bilmiyorum,
dorduncu konu turkiyede,toplum baskisindan boyle bir olayin yapilmasi imkansizdir,cunki askere gitmek sunnet olmaktan sonra erkekligin ikinci evresidir ve homo askerus olursunuz askerden sonra homo tumes erkerus olmussunuz demektirki cok onemli bir mevzuattir.
ve en son
(bkz: madem turksun goster urksun)
robot süpürge
bebek maması
aptamil bebek maması
en ucuz klima fiyatları
klima fiyatları
dubai vize
sözlük scripti sütyenli atlet
şişli escort bursa escort görükle escort türkçe seks hikayeleri izmir escort hatay escort izmir escort ankara escort
çankaya escort maltepe escort buca escort denizli escort denizli escort çiğli escort şirinevler escort çekmeköy escort
Anadolu Yakası Escort istanbul escort
şişli escort
esenyurt escort
beylikdüzü escort
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?