ankara

9 /
cocabora
ankara’nın sıradan bir mahallesinde sıradan bir teyzeden röportaj sırasında,susuzluk olduğu halde, boru patlamaları ve su taşkınları üzerine ,gelen sıradan ama acı bir yorum:
"ee herkesin amcası dayısı belediyeye bilirkişi çalışan bilmem ne diye girerse boru da patlar bilmem her şey patlar."
sonuç olarak susuzluk olsa da kanımca tek suç onlarca mühendis çalıştıran,baraj yapan yaptıran ve yapmaya devam eden ankara belediyesinindir.gerekirse halkı daha önceden bilinçlendireceklerdi veya kıçı kırık yolları sulamayacakları artisliğine.
olur böyle şeyler tabi ülkemizde,doğaldır!
artemisia
su kesintileri yüzünden halkının ilk çağa döndüğü şehir, başkent..36 saat içinde her yere su gelecek denmesinin üzerinden 24 saat geçmesine rağmen bu sabah sadece 2 saat kadar bazı yerlere su verilmesi bize yine hiç dokunmamıştır. aman canım ne olacak ki, yine hayatımıza devam etmekteyizdir bir şekilde.

<hepimiz: koyunuz>
maliyeci
sadece eryaman’daki yayla gibi bir boka yaramayan boş çimenlikler yıllardır sulanmasıydı eminim ankara’ya 1 yıl yetecek su barajda yatardı kuzular gibi şimdi.
ophelia
susuzluk karşısında
camilerde yağmur duasına çıkan insanların ,

(bkz: işimiz allaha kaldı)
diyen belediye başkanının ,

çeşme başlarında saatlerce uzun kuyruklar oluşturan,
birbirleri ile kavga eden insanların olduğu,

(bkz: böylesi ancak türkiyede olur zaten)
dedirten, bugünlerde ilkel manzaralara
sahip olan başkent- ne başkent ama-
.
(bkz: başkent başkent olalı böyle rezillik görmedi)
(bkz: sessiz olun da kimse duymasın)
bari.
forlindon
yaşadığınız sürece alıştığınız kopamayacağınızı zannettiğiniz ve ordan gidince de ’’nasıl kalmışım böyle bir yerde yavvv?’’ diye kendinize sorular sordurabilen,lezzetsiz ekmeği,boğucu mekanları,bürokratik engellilerin olduğu,izmir ve istanbulun gölgesinde kalmış ve kalmaya mahkum olan ama bunun yanında da başkent ünvanına sahip bir yer...
idiamin
hey gidi ankara hey
beni de benzettin ya kendine
astin suratimi, resmilestirdin beni
hey gidi ankara hey
beni de benzettin ya kendine
yüzümde bürokrat gülümsemesi
içimde politik çikmazlar
kaçinci askti tattigim aksamlarinda
kizilay’da yürüyemeden el ele ayrildigim
bir gecelik duygu esnemesinde
yalnizligimla kendimi evime attigim
tutamadigim mevsimlerini doya doya
kaybettigim kendimi herhangi bir sokagin
herhangi bir ayriminda...
geçerken ömrüm giris katlarinda, üsüdüm titredim.
otuz yasima girerken bir yaz aksaminda,
bekar evlerinin soluk aydinliginda kötü aliskanliklar edindim.
hiçbir kiza yalan söylemedim ankara.
ama bir ebruli aksamda, ezan seslerine karisti çigligim.
oyaliyormusum kendimi geçici heveslerde.
kar çiçekleri açiverdi yüregimde,
sen ask de buna, ben çikmaz sokak ankara.
delik olan cebime koyacaktim tüm hüzünlerimi
yine siirler çalip sairlerin soluk nefesli kitaplarindan,
sarkilar sarkilar düzecektim ona ve ankara,
hiç bir kıza yalan soylemedim ve ankara,
çelik renkli gecelerine dagittigim yildizlardan,
taç yapacaktim sari saçlarina.
gözlerindeki yesilden sürecektim antik yalnizligina.
ikimizin de paylasacagi birisi olacakti hayatimda.
anlarsin ya sen ankara, ben ve o.
üç kisilik bir dünya kuracaktik,
gözyaslarinin kahkahaya karistigi su dünyada.
duygu sevinecekti,
telefon edip zeynep’e evleniyormus diyecekti.
frekansini yakalamisken tam da mutlulugunun,
çankaya’dan bir rüzgar esti.
kiskandin ya bizi helal olsun sana
su ölümlü dünyada kendin gibi bir dünya görmeden,
bogacaksin öylemi, kalabalik kaldirimlarinda beni.
hüzne doyacagim öylemi, senin gibi gecekondularinda.
benim gibi bir bozkir çocugu,
meram aksamlarinda çiçeklerin nasil olgunlastigini bilirim ben.
çözmüsken sifresini tam da hayatin
korkma ankara korkma
yazilmamis bir siirin okundukça çogalan ilk kelimesinde,
akip giderken kaderimiz iki ayri yöne,
mutlaka bulusacak vuslat denizinde.
ankara korkma okudugu dualari anamin ikimizi de kurtaracak.
hiç ummadigin bir günde, söyle günes burcundayken sevinçlerin
sen bana alisacaksin ben de sana...
ankara....

kabir tilkisi
"ankara’yı sevmeyene bir zulümdür bu kadar insanın neden ankara’yı bu kadar sevdiğini anlamadan ankarada yaşamak" dizeleirnin geçtiği yılmaz erdoğan şiiridir.
nexus
bir zamanlar her yerinde küçük parkların olduğu, yeşilliğiyle gurur duyulan, tiyatro ve edebiyatın ağır toplarını bünyesinde barındıran, kibar, görgülü, kurallara uyan insanların yaşadığı ve kendilerine uygun yöneticilerin görev yaptığı, şimdi ise; her yerinin hızla varoşlaştığı ve buna paralel olarak; zevksizlik, kural tanımazlık ve köşe dönmeciliğin kentin dokusunu kanser gibi sardığı ve bunların hepsinin cisimleştiği "yakışan insan" melih gökçekle beraber hızla nihai son olan "herhangi bir orta anadolu şehri" olmaya hızla giden zavallı şehrim.
ucurulan yazar
dün geceki ruzgari, incek’te trafik lambalarini yerinden sokmustur. su saatte hava iyice ayaza calmaktadir, cankaya’da kar atistirmistir. ankara kisla beraber yine super bir sehir gorunumu kazanmaktadir.
9 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol