ankara

8 /
wish you were beer
türkiye cumhuriyeti nin kurulduğu ilk yıllarda, cumhuriyete yakışır bir başkent kültürü yaratma girişimleriyle tiyatroları, opera binası, kaliteli üniversiteleriyle, devlet kurumlarıyla, sosyal yaşam alanlarıyla örnek bir cumhuriyet şehrini tasvir ederdi. ben şahsen bu kokuyu halen hissedebiliyorum. tabi nasıl bakarsan öyle görünür dünya. ama ankara kültürüne laf etmek, cumhuriyetçi değerlerine laf etmek gibi geliyor bana . evet kapkaç kültürü, yobazlığı, gasp, taciz kültürü yoktur , bu bakımdan kültürsüzlüğü bir şeref adleder.
suppiluliuma
doğru veya yanlış, bütün sushi restoranlarının en yakın su birikintisi olarak tuz gölü’nden alabalık getirttikleri şehirdir...
suppiluliuma
istediği kadar kaliteli balık da satsa, yaşanmış yaşanmamış tüm sevdaların şehri de olsa, ağrı dağı eteğinde uçan güvercin bile olsa, istanbul’un eline su dökemeyecek, sakinlerine boğaz havasını, martıların "guvaak guvaak" sesleriyle insanı sabahın köründe uyandırışını, vapurların "vuduuut vuduuut" sesiyle etrafı inletişini maalesef yaşatamayacak şehirdir..

(bkz: hakkında bu kadar entry girilince ankaraya tsunami geldi zannettim)
independence
2 agustos 2007 tarihi itibari ile susuzluktan kivranacak olan gri $ehir.hic cekilmiyordu zaten $imdi susuz daha hic cekilmeyecek.

orada ya$ayanlara allah sabir versin.
mitili
her gün belli semtlerde 2 gün su verilecek, 2 gün verilmeyecekmiş. ve 5 ay sürebilirmiş bu durum ağustostan itibaren. şimdi coğrafi açıdan başkent olmalı, ama aynı zamanda olmamalı da sıcağının ayrı soğunun ayrı beter olması ve -nedense- susuzlukta türkiye’nin başını çekmesi sebebiyle. kısaca, lanet olsun böyle şehire. bitti.
bb
aslında sulak şehirlerde yaşayanların aşağıladığı kadar olmayan şehir. nesi var, he yeri yemyeşil işte, tamam suyu olmayabilir, ama "bu şehirde nası yaşıyosunuz, ben hayatta yapamam" denecek kadar da yok. abartmayalım.
mitili
melih gokcek ne zaman bir radyo veya televizyonda boy gosterecekse, neredeyse reklam panolarinda resimlerini gorebilirsiniz bu $ehirde. artik biktirir melih gokcek gormek sizi, sokaga bile cikmadiginiz olur her an o surati gorebilirsiniz diye.
idiamin
yavuz bulent bakilerin bu siiri hatırlatır bana ankarayı.
4 yıl boyunca her haftam cebeci istasyonundan "o"nun tarafından haydarpasaya ugurlanarak gecti.
tuhaf duygular, tuhaf acılar...

cebeci istasyonu’nda bir akşam üstü...
incecikten bir yağmur yağıyordu yollara,
yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi.
sıcak bir kara sevda,
yüreğimizin başında bağdaş kurup oturmuştu.
acımsı,buruk,
mühürlenmişti ağzımız bir sessizlik içinde.
sessizliği üstümüzden atamıyorduk,
bir saçak altında kararsız,yorgun,
saatlerce duruyorduk,
kimse görmüyordu bizi...

cebeci istasyonu’nda bir akşam üstü...
yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi.
cebeci istasyonu’nda bir akşam üstü...
bir başka türlüydü bu insanlar,
sen bir başka türlüydün,
gözlerin yine öyle bir bilinmez renkteydi,
gözlerin gözlerimde erimekteydi.
bir mermer heykel gibi yanımda duruyordun,
beni bırakma diyordun...

meyhane sarhoşları gibi sırılsıklam,
bir yalnızlık duyuyorduk,
ağlıyordun,ağlıyordun...

cebeci istasyonu’nda bir tren,
nefes nefese soluyordu.
gerilmiş bir keman teli gibiydik...

ankara kalesi’nde bir eski çalar saat,
bilmem kaça vuruyordu.
bir yağmur yağıyor inceden ince,
içimizdeki binbir düşünce,
harmanlar misali savruluyordu.
islanmış bir ceylan yavrusu gibi,
tiril tiril titriyordun,
gitsek,gitsek diyordun...

yüreğimin atışından deli gönlümce,
sırıl sıklam,paramparça,permeperişan,
türküler söylüyordum,
ağlıyordun,ağlıyordun...

şimdi,şimdi seni düşünüyorum...
cebeci yollarında rüzgarlar esiyor,serin,
paramparça düşmüş gönül ufkuma,
iki yıldız gibi gözlerin.
gel ey!ciğerime saplanan hançer,
gel ey!yüreğime oturmuş kurşun,
göçmen kuşlar gibi çok uzaklardan,
gel artık,
ne olursun...

8 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol