devletten bahsedilirkende kullanilir.
cirak: usta ankara soyle boyle yapicakmis
berber: deme yahu
ankara
hüznü her mevsimde içinde yaşatan şehir. hep siyahtır gecesi, ne seher vardır, ne de tan...
son bir senedir dogru duzgun kar yagmamis sehirdir.
2008in ilk karı düşmüştür ankaraya. bembeyaz bir örtü kaplamıştır. gerçi bu sadece sıcak bir eve sahip olanların hoşuna gidecektir. halbuki dışarıda kimbilir kaç evsiz belki de bu duruma küfretmekte.
tüketim nesnesine dönüştürülebilecek tek şehir.
30 günümü geçirip kulaklarımın soğuktan kabarıp şişmesine sebebiyet verecek kadar dehşet bir soğuk havaya sahip olan şehirdir.2 günde 2008 ocak ayında 2 günde bir süper kar yağışı olan şehirdir.
eskisehirlilerin bayildigi sehir. bu sehirliler ise istanbula bayilir. ama ankaralilar eskisehirde istanbullular da ankarada bi bok bulamaz. ayrica herkesin ne var ki burda dedigi ama benim nedense cok sevdigim yer sokaklarinda yurumeyi elinde canta memurlarini burokratlarini gormeyi kizilaya inince ogrenci patlamasini yasamayi sevdigim sehir.
deniz yok. yasanmaz!
bir yılmaz erdoğan şiiri...
ankara
ankaraya
öyle yakisirdi ki kar..
asfaltlar isildar,
buz tutardi resmi yalanlar...
kimse keman çalmaz belki ama
çok keman çalinsin balolarinda
diye yapilmis
gri
sisli
binalar...
alninin ortasinda
ciddi bir devlet asabiyeti.
çok kötü günlermis gibi en genç zamanlar,
bu zulüm bu sevda bitmezmis sevmek
bir halki sevmekse ask o zaman sevmekmis!
(biz bir seyi delicesine severiz ama tanrim neyi?)
kahve önü çatlak mozaik
bel kemigine tehdit
kürsüler üstünde
çok sigara içen
ögrenciler
bir daha asla yasayamayacagi
asklari teget geçerken
hep onu sevmeyenleri severek
hep onu sevenin gözlerinden
kalabaliklara kaçarak
karisarak toplumcu gerçekçi yalnizliklara,
yüksek rakimlarda çatlamis dudaklarini
bir izmirli güzele dayatmak varken
(hep kardes olacak degiliz ya, yasasin halklarin sevgililîgî!)
soyut bir sevdaya
besik kertilmis olan
dagda çoban,
sehirde sark çibani sayilan,
firatin büyük elleri
araratin kiz yelleri
cilonun derin nefesleri
hülasa kente hukuk mukuk okun
mümkünse o arada da memleketi kurtarmaya gelmis
anadolu çocuklari,
ankara ya
öyle yakisirdi ki kar
asfaltlar isildar,
buz tutardi resmi yalanlar
belki balkona kar seyretmeye çikar diye
sevdigimiz kizlar
çok dibimiz donmustur
ve çogu zaman
bu kar mevzuu
kizlara yeterince ilginç gelmemistir
hiçbir sey
kapali bir dükkan kadar
hüzünlü gelmez insana
ankarada,
yoksa bugün bir hayat
yasanmayacak mi duygusu çöker bütün bozkira.
kimse keman çalmaz belki
belki bu fiim hiçbir zaman
o kadar fiyakali olmayacak ama
hiçbir lahmacunda
o okul yolundaki üçüncü sinif lokantadakinin
tadini vermeyecek bir daha
çok daha iyilerini yedim sonra
bizzat urfada hatta
ama hiçbirinde
o kadar aç oturrnadim sofraya
ankaraya
öyle yakisirdi ki kar
çok yabanci bir soluk duyulur bazi
bilinmez bir dilin isligindan
anla ki sikildi bizim konsolosluktaki konuklar
öyle deme ankarayi sevmeyene bir zulümdür
bu kadar insanin neden ankarayi sevdigini anlamadan
ankarada yasamak
yollarina hep sevdigimiz insanlarin
adlarini vermediler ama
biz her duvara
bilvesile onlarin adini yazarak yasadik
kül ve betondan mürekkep
yasadikça yasanilasi gelen
o tuhaf bozkir kokusunda.
ankaraya
öyle yakisirdi ki kar.
asfaltlar isildar...
bir günden bir sürü gün yapan
mesai saatlerinde hiçbir sey yapan
hiçbir sey alip hiçbir sey sunan
rakiyi bol sulu içen
dokunmasin için degi!
çabuk bitmesin dîye devletimin tekel rakisi,
hep kagitlara bakarak,
hep kagitlardan bakarak
hem neset ertas i hem bülent ersoy u
ayni anda sevmeyi basararak,
karisinin bayat ekmeklerden yaptigi tatliyi
çok begenmeyerek ama
yine de bu tasarrufunu takdir ederek
boynu hep kidemli bir atkinin içinde sakliyken
hep bir seylere birilerine küsmüs gibi
yürüyen...
memurlar.......
ankaraya
öyle yakisirdi ki kar..
asfaltlar isildar,
buz tutardi resmi yalanlar...
biz,
simdi kapali birr kuruyemisçi
dükkaninin
-ki bütün plan kar altinda
tuzsuz ay çekirdegi çitieyip
yani sira bafra içmektir-
kötü isiklandirilmis vitrininden
umutsuzca içeri bakan,
kimligi gereginden fazla sorgulanmis,
merhabadan çok çikar ulan kimligini denmis,
-yani sistem kendi verdigi kimligi
zirt pirt geri istemektedir-
dogdugu yer yüzünden
dogustan kavgaci zannedilen ama
pek çogu kavgadan nefret eden
kavgaci
esmer
cesur
korkak
çogu kürt
çogu türk
çocuklardik...
ankaraya
öyle yakisirdi ki kar....
ha sonra
belki ahmed arifin aklina
hiçbir sairin aklina gelmeyecek
-çünkü hiçkimse bir daha ankara yi
onun kadar sevemeyecek
-bir siir islenir:
kar altindadir varoslar
hasretim,nazlidir ankara.....
ustam yine sen bilirsin ama
hangi aralikta bir sair ölmüsse
iste o,en netameli aydir bence.
ankaraya
öyle yakisirdi ki kar...
asfaltlar isildar...
yalanlar...
simdi ve sonra
ne zaman ankaraya kar yagsa
elim gönlüm,
çocuklugum buz tutar.
ankara
ankaraya
öyle yakisirdi ki kar..
asfaltlar isildar,
buz tutardi resmi yalanlar...
kimse keman çalmaz belki ama
çok keman çalinsin balolarinda
diye yapilmis
gri
sisli
binalar...
alninin ortasinda
ciddi bir devlet asabiyeti.
çok kötü günlermis gibi en genç zamanlar,
bu zulüm bu sevda bitmezmis sevmek
bir halki sevmekse ask o zaman sevmekmis!
(biz bir seyi delicesine severiz ama tanrim neyi?)
kahve önü çatlak mozaik
bel kemigine tehdit
kürsüler üstünde
çok sigara içen
ögrenciler
bir daha asla yasayamayacagi
asklari teget geçerken
hep onu sevmeyenleri severek
hep onu sevenin gözlerinden
kalabaliklara kaçarak
karisarak toplumcu gerçekçi yalnizliklara,
yüksek rakimlarda çatlamis dudaklarini
bir izmirli güzele dayatmak varken
(hep kardes olacak degiliz ya, yasasin halklarin sevgililîgî!)
soyut bir sevdaya
besik kertilmis olan
dagda çoban,
sehirde sark çibani sayilan,
firatin büyük elleri
araratin kiz yelleri
cilonun derin nefesleri
hülasa kente hukuk mukuk okun
mümkünse o arada da memleketi kurtarmaya gelmis
anadolu çocuklari,
ankara ya
öyle yakisirdi ki kar
asfaltlar isildar,
buz tutardi resmi yalanlar
belki balkona kar seyretmeye çikar diye
sevdigimiz kizlar
çok dibimiz donmustur
ve çogu zaman
bu kar mevzuu
kizlara yeterince ilginç gelmemistir
hiçbir sey
kapali bir dükkan kadar
hüzünlü gelmez insana
ankarada,
yoksa bugün bir hayat
yasanmayacak mi duygusu çöker bütün bozkira.
kimse keman çalmaz belki
belki bu fiim hiçbir zaman
o kadar fiyakali olmayacak ama
hiçbir lahmacunda
o okul yolundaki üçüncü sinif lokantadakinin
tadini vermeyecek bir daha
çok daha iyilerini yedim sonra
bizzat urfada hatta
ama hiçbirinde
o kadar aç oturrnadim sofraya
ankaraya
öyle yakisirdi ki kar
çok yabanci bir soluk duyulur bazi
bilinmez bir dilin isligindan
anla ki sikildi bizim konsolosluktaki konuklar
öyle deme ankarayi sevmeyene bir zulümdür
bu kadar insanin neden ankarayi sevdigini anlamadan
ankarada yasamak
yollarina hep sevdigimiz insanlarin
adlarini vermediler ama
biz her duvara
bilvesile onlarin adini yazarak yasadik
kül ve betondan mürekkep
yasadikça yasanilasi gelen
o tuhaf bozkir kokusunda.
ankaraya
öyle yakisirdi ki kar.
asfaltlar isildar...
bir günden bir sürü gün yapan
mesai saatlerinde hiçbir sey yapan
hiçbir sey alip hiçbir sey sunan
rakiyi bol sulu içen
dokunmasin için degi!
çabuk bitmesin dîye devletimin tekel rakisi,
hep kagitlara bakarak,
hep kagitlardan bakarak
hem neset ertas i hem bülent ersoy u
ayni anda sevmeyi basararak,
karisinin bayat ekmeklerden yaptigi tatliyi
çok begenmeyerek ama
yine de bu tasarrufunu takdir ederek
boynu hep kidemli bir atkinin içinde sakliyken
hep bir seylere birilerine küsmüs gibi
yürüyen...
memurlar.......
ankaraya
öyle yakisirdi ki kar..
asfaltlar isildar,
buz tutardi resmi yalanlar...
biz,
simdi kapali birr kuruyemisçi
dükkaninin
-ki bütün plan kar altinda
tuzsuz ay çekirdegi çitieyip
yani sira bafra içmektir-
kötü isiklandirilmis vitrininden
umutsuzca içeri bakan,
kimligi gereginden fazla sorgulanmis,
merhabadan çok çikar ulan kimligini denmis,
-yani sistem kendi verdigi kimligi
zirt pirt geri istemektedir-
dogdugu yer yüzünden
dogustan kavgaci zannedilen ama
pek çogu kavgadan nefret eden
kavgaci
esmer
cesur
korkak
çogu kürt
çogu türk
çocuklardik...
ankaraya
öyle yakisirdi ki kar....
ha sonra
belki ahmed arifin aklina
hiçbir sairin aklina gelmeyecek
-çünkü hiçkimse bir daha ankara yi
onun kadar sevemeyecek
-bir siir islenir:
kar altindadir varoslar
hasretim,nazlidir ankara.....
ustam yine sen bilirsin ama
hangi aralikta bir sair ölmüsse
iste o,en netameli aydir bence.
ankaraya
öyle yakisirdi ki kar...
asfaltlar isildar...
yalanlar...
simdi ve sonra
ne zaman ankaraya kar yagsa
elim gönlüm,
çocuklugum buz tutar.
denizi olmayan $ehir. kı$ı fenadır, simsiyah gökyüzüyle adamı depresyona sokar.
gizli kurallarini bilmeniz gereken sehirdir.
1) yolun hep sagindan yuru.
2) gunaydin, iyi aksamlar gibi sozcukleri tanimadigin insanlara karsi kullanmak gibi bir hataya dusme.
3) her 10 kisiden 9 unun milletvekili, bakan tanidigi olma ihtimalini goz onunde bulundur.
4) siyaset konustugun mekan ve yeri iyi belirle. hic beklemedigin tavirla karsilasabilirsin.
5) her devlet kurumunda bir tanidik edin.
6) hala uyduruk bir kart kullanilmasindan mutevellit metro biletini iyi sakla.
7) gece 12 den sonra disarida dolasma, git uyu ne isin var o saatte disarida.
8) kizilay in meshur gobeginde sola donme.
.
.
.
.
bu liste uzayabilir.
1) yolun hep sagindan yuru.
2) gunaydin, iyi aksamlar gibi sozcukleri tanimadigin insanlara karsi kullanmak gibi bir hataya dusme.
3) her 10 kisiden 9 unun milletvekili, bakan tanidigi olma ihtimalini goz onunde bulundur.
4) siyaset konustugun mekan ve yeri iyi belirle. hic beklemedigin tavirla karsilasabilirsin.
5) her devlet kurumunda bir tanidik edin.
6) hala uyduruk bir kart kullanilmasindan mutevellit metro biletini iyi sakla.
7) gece 12 den sonra disarida dolasma, git uyu ne isin var o saatte disarida.
8) kizilay in meshur gobeginde sola donme.
.
.
.
.
bu liste uzayabilir.
bir hatadır geldigim, sonrasında bazen cok sevip bazen nefret ettigim sehir. oyle guzelki baharı hava harika, gunes caddelerde ısıldıyor. her yer yakın sana nereye istersen git. ama hepsinden onemlisi eksikligini hissettikce ataturkun, anıtkabir yanıbasında ziyaret et atanın essiz mezarını gece tepede parlamasını gor yeter icinde hisset damarlarındaki asil kanı ve o an yapacagın her ne ise onun icin guc bul vucudunda ankara nın en guzel yanı bu iste.
sürekli istanbul ve izmirle karşılaştırmaktan bıkıp usanmayanların takıntısı olmuş şehir..melih abimizin son 5 yıldaki akla zarar yol çalışmaları ile artık refüjlerin üzerinden atlamayı teamül haline getirdiğimiz, sırf bunun için yüksek araba aldığımız; cumartesi geceleri 11:30 da kapanan otoparklarına küfredip sonra kös kös bestekar sokakta ters yöne girip araba parkettiğimiz; gece en geç (03:00) kapanan mekan olarak last stopı sevgiyle kucakladığımız; trafikte kimsenin asla yol vermediği; 10 saniyelik yeşil ışıklarıyla ünlü; çin çinde gece vakti her türlü otlu mamülün alenen satıldığı; düğünlerde çalan ankara havalarında içten gelen oynama isteğinin bastırılamadığı (lanet olsun ankaralıyım evet oynıycam), şehirdışından dönüşte ta gişelerin ordan küfredilmeye başlanan (ben böyle trafiğin...), yine de sevilen hem de çok sevilen, hasreti nazlı olan; eleştirenlerin, "ayy ama denizii yooouukk" diyenlerin allah yarattı demeyip şöyle aazıının ortasına iki tane patlatıp rahatlanası; her kaldırım taşında (yağmurda basma o taşlara altında aqua park var) çocukluğun gençliğin ergenliğin anılarının saklı olduğu eve giden yolun sonu olan şehir...
(bkz: bursankara)
hayat kurması istanbuldan daha kolay olan ama çekilmeyecek kadar karamsar ve resmi olan bir şehir.
her geride bırakışımda bir daha arkama dönüp bakmıycam dediğim, ama her seferinde dönüp baktığım ve başka yerde hayat kurmama izin vermeyen şehrimdir...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?