çift taraflı dayatmalarla geliştirildiği için, ilerleyen hayat evrelerinde aksaklıklarına şaşırılmaması gereken canlı türüdür.
taa en başından beri çift taraflı dayatma uygulanır bu gariplere, önce kafasına vura vura yerli malı kullanacaksın diye dayatılır. hatta haftaları, şenlikleri kutlatılır yerli malı diye. sonra bu garibim de bir yabancı markayı yahut yabancı varlığı ülkesinden def etmek isteyince vururlar kafasına, yazık.
sonra derlerki bol bol kitap oku, sakın cahil kalma. oku ki bilgili, araştırmacı ve aydın olasın denir. sonra okuyunca da, komünük müsün lan sen böyle şeyler okuyon denir. ama siz şunu oku diye kısıtlamamıştınız ki. ne olursa oku demiştiniz. iyiyi de oku, kötüyü de oku ki, karar verirken sebebin olsun demiştiniz.
daha sonra paranı çar çur etme denir, hatta sıkı sıkıya tembih edilir. ilerleyen zamanlarda öğreniminin devamı parayla şart koşulduğunda da, itiraz eder sonra yine kafasına vururlar. sana mı kaldı lan düzeni değiştirmek diye ? e hem parasını çar çur etmemeyi öğrettiniz hem de okumayı, araştırmayı. bak iki oldu kafasına vuruyorsunuz.
velhasıl haksızlıklar karşısında sakın susma, boyun eğme denir, başkaldırdığı zaman da adı terörist ilan edilir. lan siz demediniz mi susma diye ? konuşunca, sesini duyurunca niye vuruyorsunuz ? kafasına bu kadar vurduğunuz şimdiki nesil değil asıl suçlu olan. biraz bi geçmişe dönün bakalım. çok değil sadece cümle başları kadar.
bazen de bu gariplerimi kullananlar olur. nasıl mı ? bakarlar zaten ne yapsa bunların kafasına bir vuran çıkıyor, bari tüm eylemleri bunların arasında yürütelim adımız çıkmasın havasında olanlar. araya karışanlar yani. bazen o kesimin destekçileri de öğrenci sıfatındadırlar ama, onlar öğrencilikle bağdaştırılmayacak başka hatalı platformdalardır. o şekilde yadırganmaları lazım, öğrenci sıfatı ile değil.
uzun lafın kısası, kafasına vurula vurula yetiştirilen, bir türlü bir kap bulup da sığdırılamayan bir şeydir işte öğrenci.
taa en başından beri çift taraflı dayatma uygulanır bu gariplere, önce kafasına vura vura yerli malı kullanacaksın diye dayatılır. hatta haftaları, şenlikleri kutlatılır yerli malı diye. sonra bu garibim de bir yabancı markayı yahut yabancı varlığı ülkesinden def etmek isteyince vururlar kafasına, yazık.
sonra derlerki bol bol kitap oku, sakın cahil kalma. oku ki bilgili, araştırmacı ve aydın olasın denir. sonra okuyunca da, komünük müsün lan sen böyle şeyler okuyon denir. ama siz şunu oku diye kısıtlamamıştınız ki. ne olursa oku demiştiniz. iyiyi de oku, kötüyü de oku ki, karar verirken sebebin olsun demiştiniz.
daha sonra paranı çar çur etme denir, hatta sıkı sıkıya tembih edilir. ilerleyen zamanlarda öğreniminin devamı parayla şart koşulduğunda da, itiraz eder sonra yine kafasına vururlar. sana mı kaldı lan düzeni değiştirmek diye ? e hem parasını çar çur etmemeyi öğrettiniz hem de okumayı, araştırmayı. bak iki oldu kafasına vuruyorsunuz.
velhasıl haksızlıklar karşısında sakın susma, boyun eğme denir, başkaldırdığı zaman da adı terörist ilan edilir. lan siz demediniz mi susma diye ? konuşunca, sesini duyurunca niye vuruyorsunuz ? kafasına bu kadar vurduğunuz şimdiki nesil değil asıl suçlu olan. biraz bi geçmişe dönün bakalım. çok değil sadece cümle başları kadar.
bazen de bu gariplerimi kullananlar olur. nasıl mı ? bakarlar zaten ne yapsa bunların kafasına bir vuran çıkıyor, bari tüm eylemleri bunların arasında yürütelim adımız çıkmasın havasında olanlar. araya karışanlar yani. bazen o kesimin destekçileri de öğrenci sıfatındadırlar ama, onlar öğrencilikle bağdaştırılmayacak başka hatalı platformdalardır. o şekilde yadırganmaları lazım, öğrenci sıfatı ile değil.
uzun lafın kısası, kafasına vurula vurula yetiştirilen, bir türlü bir kap bulup da sığdırılamayan bir şeydir işte öğrenci.
#983739
gribin etkisiyle ne yaptığını bilmiyordur, üstüne varmamak lazım.
zira sen öyle şefkate muhtaç bir anda mendil yolliyim mi filan deyince, içimde bir şeyler kıpırdandı hani. tamam dedim zotac, kaldır başını (!) seni sahiplenen, seven biri var bak. sonra hapşurdum, sarsılınca ben de mesajdaki gizemi çözdüm tabi.
mendil filan bahane gönül muamele ister indy şahane.
gribin etkisiyle ne yaptığını bilmiyordur, üstüne varmamak lazım.
zira sen öyle şefkate muhtaç bir anda mendil yolliyim mi filan deyince, içimde bir şeyler kıpırdandı hani. tamam dedim zotac, kaldır başını (!) seni sahiplenen, seven biri var bak. sonra hapşurdum, sarsılınca ben de mesajdaki gizemi çözdüm tabi.
mendil filan bahane gönül muamele ister indy şahane.
ula dünyada binlerce var o hayvandan millet skine takmıyor, ama uzayda varmış iddiası bile ortalığı karıştırıyor.
gerçi neresiymiş o karışıp, panik olan yerler o da meçhul hee.
misal bizim mahallede kimse ayaklanmadı, uzayda goril varmış diye. hatta komşumuz hatce ablaya sordum bizzat, panik var mı diye ? yok evladım uzaydaki goril gelip bizi mi skecek milyar tane insan içinden dedi. haklı kadın.
zaten taşmış o, öğrendik bağrımıza taş bastık.
gerçi neresiymiş o karışıp, panik olan yerler o da meçhul hee.
misal bizim mahallede kimse ayaklanmadı, uzayda goril varmış diye. hatta komşumuz hatce ablaya sordum bizzat, panik var mı diye ? yok evladım uzaydaki goril gelip bizi mi skecek milyar tane insan içinden dedi. haklı kadın.
zaten taşmış o, öğrendik bağrımıza taş bastık.
mükemmel senaryolar çıkaran bir film. inkar etmeyeyim, buradan okuduklarımdan sonra yeni yeni izlemeye başladım. aslında polisiye dizileri severdim ben, e behzat’ı da severim diğer dizilerinden. hazır böyle iki sevdiğim şey bir araya gelmişken neden izlemedim ben de anlamadım. neyse allah’tan yol yakınken başladım izlemeye.
şimdiye kadar az da olsa izlediklerim hakkında şunları söyleyebilirim;
öncelikle argo konuşmalardan ve kişilere yaklaşım tarzından ötürü, feci bir doğallığı var bu dizinin. tıpkı gerçek hayattan kesitler gibi. hani arka sokaklardaki gibi yapmacık bir tad vermiyor. ne o öyle yok millete mesaj verelim, yok polis illa her olayı anında şıp diye çözer, yok efendim polis hep nazik hep kibardır. zannedersin karakola düşmüyorsun da monaco dük’ü seni makamına çağırıyor. sktirin la ordan. biz de biliyoruz, siz de biliyorsunuz kimin neye nasıl yaklaştığını.
velhasıl özetle mükemmel bir dizi. senelerce sürse sıkılmaz insan.
şimdiye kadar az da olsa izlediklerim hakkında şunları söyleyebilirim;
öncelikle argo konuşmalardan ve kişilere yaklaşım tarzından ötürü, feci bir doğallığı var bu dizinin. tıpkı gerçek hayattan kesitler gibi. hani arka sokaklardaki gibi yapmacık bir tad vermiyor. ne o öyle yok millete mesaj verelim, yok polis illa her olayı anında şıp diye çözer, yok efendim polis hep nazik hep kibardır. zannedersin karakola düşmüyorsun da monaco dük’ü seni makamına çağırıyor. sktirin la ordan. biz de biliyoruz, siz de biliyorsunuz kimin neye nasıl yaklaştığını.
velhasıl özetle mükemmel bir dizi. senelerce sürse sıkılmaz insan.
aşkın nezle hali
hani yıkılırsın demiştin ya giderken
bak ayaktayım hala sana rağmen
ha o sendeleyişim hastalıktan üşüttüm geçen.
bakma gözlerimdeki ışığın söndüğüne, nezleden.
bomboş şimdi evim ama enkaz olmadı asla
çorba yapmayı bilmesem de, hazırıyla yetiniyorum arada
yerleri süpürmek de zor değil hem, ittiriyorum halının altına
dağınıklık gidişinden değil, temizlik yapmıyorum hastayım hala
isyanım hep vardı benim çınlardı boş sokaklarda
çok bir şey değişmedi şimdi boş yankılanan odalarda
ilk defa kalmadım ben enkazda, alışkınım bu manzaralara
sen yıkıntı görmemişsin bir bak aynaya !
sabahların geç gelişi gidişinle alakalı değil ki
önceden de içip uyuyamazdım bu alışkanlık çok eski.
hani yıkılırsın demiştin ya giderken
deminden beri yalan söylüroum, bittim ben !
hani yıkılırsın demiştin ya giderken
bak ayaktayım hala sana rağmen
ha o sendeleyişim hastalıktan üşüttüm geçen.
bakma gözlerimdeki ışığın söndüğüne, nezleden.
bomboş şimdi evim ama enkaz olmadı asla
çorba yapmayı bilmesem de, hazırıyla yetiniyorum arada
yerleri süpürmek de zor değil hem, ittiriyorum halının altına
dağınıklık gidişinden değil, temizlik yapmıyorum hastayım hala
isyanım hep vardı benim çınlardı boş sokaklarda
çok bir şey değişmedi şimdi boş yankılanan odalarda
ilk defa kalmadım ben enkazda, alışkınım bu manzaralara
sen yıkıntı görmemişsin bir bak aynaya !
sabahların geç gelişi gidişinle alakalı değil ki
önceden de içip uyuyamazdım bu alışkanlık çok eski.
hani yıkılırsın demiştin ya giderken
deminden beri yalan söylüroum, bittim ben !
#983632
ya tövbekardır kendisi ya da balık hafızalı. lakin dinime söven müslüman olsa keşke, diyorum ve yetinmeyip ekliyorum hatta gülüyorum.
#538936
ya tövbekardır kendisi ya da balık hafızalı. lakin dinime söven müslüman olsa keşke, diyorum ve yetinmeyip ekliyorum hatta gülüyorum.
#538936
#983627
bazı insanlar vardır bildiği şeyi illaki sorarlar, sırf karşıdan duyup da kendini mutlu etmek için. aha bu ipnede onlardan biri.
bazı insanlar vardır bildiği şeyi illaki sorarlar, sırf karşıdan duyup da kendini mutlu etmek için. aha bu ipnede onlardan biri.
#983628
bu kadar zaman sonra gele gele laf sokmak için gelmiş sözlüğe, ama ne yalan söyliyim şaşırdım arka arkaya pessimistic ile entry yazınca. kesin götler yine içiyor beraber ve beni çağırmadılar.
bu kadar zaman sonra gele gele laf sokmak için gelmiş sözlüğe, ama ne yalan söyliyim şaşırdım arka arkaya pessimistic ile entry yazınca. kesin götler yine içiyor beraber ve beni çağırmadılar.
(bkz: önce beyaz bir ışık gördüm)
windowsun şah damarıdır. eğer yanlış bir dizini veya değeri silerseniz, windowsun açılmayacağını ima eden şu logo ile karşılaşmanız muhtemeldir.
http://img148.imageshack.us/i/16837458.jpg/
o kadar önemlidir windows için.
http://img148.imageshack.us/i/16837458.jpg/
o kadar önemlidir windows için.
mutlu ol yeter şarkısını seslendirmiş kendisi, söylemiş demiyorum bakın, seslendirmiş diyorum. velhasıl o kadar başarılı ki, televizyonun sesi kapalı bile olsa mutlu oluyor insan. o derece hakkını vermiş şarkının.
sözü sarfeden bir erkekse;
"yarın bir gün o giren bana girecek ama" cevabını duyarsa şaşırmasın.
"yarın bir gün o giren bana girecek ama" cevabını duyarsa şaşırmasın.
* lütfen bekleyin windows 7 başlatılıyor.
- o ne ! virüs mü girdi ki ne 7 si ben xp kullanıyordum lan
+ hoş geldiniz hidir bey, bilgisayarın tozunu alıyordum, baktım baya yavaşlamış, bi güzel formatladım bi de windows7 kurdum.
- naptın sen ya, gitti her şeyim, allaam yaa, manyak mısın abla sen ?
+ lan dellenme hemen dur, tüm dosyalarını yedekledim, porno linklerini güncelledim, ayrıca salak salak kod yazmışın zaten, düzelttim o 8. satırdaki döngüyü, öküz öyle mi değişken atanır ? run time error verip duruyordu. azcık dikkatli ol la.
- höö !?!
- o ne ! virüs mü girdi ki ne 7 si ben xp kullanıyordum lan
+ hoş geldiniz hidir bey, bilgisayarın tozunu alıyordum, baktım baya yavaşlamış, bi güzel formatladım bi de windows7 kurdum.
- naptın sen ya, gitti her şeyim, allaam yaa, manyak mısın abla sen ?
+ lan dellenme hemen dur, tüm dosyalarını yedekledim, porno linklerini güncelledim, ayrıca salak salak kod yazmışın zaten, düzelttim o 8. satırdaki döngüyü, öküz öyle mi değişken atanır ? run time error verip duruyordu. azcık dikkatli ol la.
- höö !?!
sata sürücülerden önce kullanılan teknolojiydi, veri kablosu kemeri andıran kalın bir kablodan ibarettir. satalardan daha yavaştı fakat, patanın en son çıkan teknolojisi olan, ultra ata2 teknolojisi, neredeyse sata1 ler kadar hızlı aktarım yapabiliyordu. fakat mimari yapısından dolayı daha fazla geliştirilemediler ve yerlerini sata teknolojisine bıraktılar. özellikle sata2 ve sata3 ile aralarında dağlar kadar aktarım hızı mevcuttur.
(bkz: paralel ata)
sata ve sata2 den daha hızlı aktarım yapan teknolojidir. ayrıca sata bağlantılarında geliştirilen en son teknolojidir.
aktarım hızı: 6.0 gbit/s dir.
aktarım hızı: 6.0 gbit/s dir.
serial ata teknolojisinin geliştirilmiş halidir. aktarım hızı sataya göre daha hızıdır.
aktarım hızı: 3.0 gbit/s dir.
aktarım hızı: 3.0 gbit/s dir.
(bkz: serial ata)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?