walide sultan

isaretler izleniyor mu gencler? diye de ara sira, yoklama cekmek istedigim basliktir, ayni zamanda.

eskiden istanbulun ’masum ve guzel’oldugu zamanlarda... okula giderken, simdilerdeki gibi minubus servislerin yerine, faytonlar vardi. oyle tikir mikir sesler cikararak, alirlar ogrencileri, okula goturup getirirlerdi. faytoncu amca derdik, ismini bilmezdik faytoncunun, iki at cekerdi o faytonlari. kisin kalin agir tentesi olurdu faytonlarin, yagmurdan, kardan, soguktan korumak icin ogrencileri. sonra saniyorum yetersiz geldi, kapasite olarak bu faytonlar, sadece alti veya yedi ogrenci tasiyabiliyorlardi. sonra bir anda yokoldular. cunku gocler baslamisti, nufus hizla yogunlasiyordu istanbul’da.
ve sukur ki sonlarinda da olsa bu fayton mutlugunu yakalamisiz, sansli nesilmisiz demek ki...

biz bu son baharda bulusacaktik,
bahar geldi gecti,
sen gelmez oldun,
taslara mi dondu kalbin,
gelmedin.
aylar geldi gecti sen gelmez oldun,
gozlerim yolda beklerim hala.

seklinde devam eden bir azeri sarki, sibel candan dinliyorum su anda, pek icli soyluyor. sabah da anacigimin, ayni sarkiyi dinledigini ogrendim.
gel de yakma cigara, gel de aglama, gel de isyan etme gurbete...

donmuyorsa terkettigi zamanki sebeplerin hala degismeden orada durdugunu gordugu icindir. hem de, ’bize ne ayol, donmeyen kadinin derdi bizi mi gerdi’ dedirtecek boyutlara ulasmis olan baslik.

dilbilgisi konusunda daha dikkatli olmamizi da hatirlatacak bir basliktir ayni zamanda

hergun ayni ev dekorunun icinde olmaktan bunalan, kisilere biraz yardimci olmak maksadiyla ornekler vermek istiyorum;
*buyuk esyalari degistirmek(koltuk, masa, dolap, bufe gibi)bunlar hayli masrafli olaylardir.
*mevcut mobilya duzeni icerisinde bazi degisiklikler yapilabilir.
-once koltuk ve hali rengi ana baz alinmak suretiyle koltuklarin uzerine desenli vaya desensiz(koltuklar ve hali desenliyse, desensiz olanlari tercih edilmelidir)sevdiginiz herhangi bir renkte, eger kontras seven kisiyseniz, yesil koltuga kirmizi ortu gibi olabilir, kumaslar alinir.
-bu kumaslar piyasada etraflari dikilmis masa ortusune benzer sekilde satilan, fakat oturulunca kaymayan ozellikte olanlarindan secilmelidir.
-koltugun yaslandigi duvara, koltuk icin almis oldugunuz ortunun ana rengine sadik kalinarak herhangi bir resim yada fotograf cerceveleri asabilirsiniz.
-ayni sekilde, masanizin uzerine de koltuk ortunuzun ana rengine uyum saglayacak masayi tamamen kaplamak yerine masanin uzerinde kalacak boyut da bir ortu yayilabilir.
-son olarak, cam, buyukce yuksek bir vazonun icine (vazo yerde bir kosede durursa daha iyi olur)yariya kadar beyaz cakil veya micir doldurulur. bunun icine de yine piyasada satilan ve koltuk ortulerinizle uyum saglayacak cesitli cicekler monte edilebilir.

kisinin yasaminin buyuk bir kismini(isden veya okuldan) sonra gecirdigi alan farkinda olmadan kisiye degisik algilamalar kazandirir. yillarca ayni dekorasyonun icinde kalan kisinin dunyasi renklerini yavas yavas yitirir. hayata ve hayatin renklerine yeniden baglanabilmek icin cok fazla masraf ve emek harcamadan da bu olayi gerceklestirebilecegimizi aciklamaya calistik bu basligin altinda.

saniyorum bugun hosgeldim diyen bilgicten sonra, hosgeldin demeyi bekleyen ikinci bilgic oluyor kendileri. ne guzel, hos gelmistir, sefa getirmistir.merhaba ayrica...

hayatim boyunca kullanirken, icimin sevgiyle doldugu nadir kelime obeklerinden birisidir.

canlansin sevgi pitirciklari
goncalanip acsinlar her yerde,
tum yolu sevgiden gecenlerle,
elele, yurek yurege, hepbirlikte,
umut dolu, sevgi dolu sozluk gunlerine....

damsiz girilmez!
anadolu da hala, restorantlarin veya pastahanelerin bir bolumununun, bu sekilde tecrit edildigini isaretliyen, tabela seklidir.

kutle neviyatinin, katidan gaza gecmesini saglayan fen-ni sartlarin olusmasi ile sahibolunan yeni kutle seklidir.

her bas kaldirista, kisilerin karsisindaki kisiler tarafindan kendilerine itafen yapilan cagridir, arkasindan cesitli tarihlerde ortam gerildigi icin ne gibi cilelerle karsi karsiya kalindiginin belgeselleri sunulur. herhangi bir zitlikla ugrasmalarinin yerine suruye, cobanin arkasindan, cobani rahatsiz etmeyecek nidalarla yurumesi tavsiye edilir. halbuki o koyunlar boyle diyen, nice cobanlar gormustur ve onlarin sonlari hayirli olmamistir.

’cast away’ aktorun tek basina performansinin gozlenebilecegi bir muthis yapimdir.
bu filmde sadece kendi ic sesiyle konusarak, onainanmis, yaninda cuma olmadan,hayatta kalabilmeyi ve yeniden biraktigi yerden, dunyadaki yasamina donebilmeyi basarmis bir yalniz adami oynamaktadir.

kendi hakkinda girdigi entryi okuyunca ona; yalniz degilsin en azindan dik yurumen konusunda... okyanuslarin otesinde de senin gibi yurumeyi tercih eden bir bilgic var diye seslenmek istedigim, entrylerini ilgiyle takibettigim bilgictir.

sadece uc yasak beyazin bir araya gelmesiyleyapilabildigi icin, saglik acisindan mutfaktan sorumlu bilgicin artik yapmamak da direndigi, aile bireylerinin hasretini cektigi,
kendisinin de cok ozledigi geleneksel turk mutfak lezzetlerimizden birisidir.

kendi kulvarinda oldugu surece, hic kimsenin dikkatini cekmeyecek, kimseyi rahatsiz etmeyecek yasamin geregi olarak, herkesin yapmakla yukumlu oldugu oldugu bireysel hareketlerdir.
bazen kulaclarinin yavasladigini hisseder kisi, ardindan hizli bir departa kalkar, ivedilestirmek icin kendi olayini. zaman ve sartlar uygun oldugunda basari saglanir, aksi oldugunda daha gerilere dusulur. insanoglu, yeniden kulaclamak zorunda kalabilir ve umudugundan daha cok yorgun dusebilir.
en verimli yol kisinin kendini iyi tanimasi, kulaclarini, kendi hayatinin ritmine gore ayarlamasi, hep ayni tempoda duzenli gelisim saglamaya calismasidir. $u hayat dedigimiz calkantili sularda...

geleneklerimiz geregi hosgeldin diyecegiz elbet, lakin kimdir bu bilgic bir anlayabilsek... bana da ayni sekilde ’hosbulduk mesaji’ cekmis ayip olmus hosgeldin bekleyen, bir bilgici farketmemisiz demek kendi hesabima utandim simdi. bir de soyle olmus daha onceden malum kucuk emrah hakkinda girilmis bir suru entry varken, bu bilgic en azindan iki kelimeyi birlesik kullanmak ’kucukemrah’seklinde diger emrah’dan kurtarabilirmis kendini. ama dusunememis ya da bir kaza olmus veya digerini gormemis diye dusunmek zorundayiz.oyleyse simdi ona kocaman bir hosgeldin diyor, basarilar diliyorum.

sadece allah’a ozgu olmasi gereken bir sorgulama bicimidir. inancimiz geregi; allah, yaratici olarak bu dunyada yaptiklarimizin bedelini ote tarafta mutlaka soracaktir ve sorma hakkina sahiptir.
ama yasadigimiz dunyada;
kendi hesaplarini sir gibi koruyan ve bunlar icin kimseye aciklama geregi bile yapmaya gerek duymayan bazi insanlarin, birtakim kisve ve imtiyazlara burunerek, baskalarini sorguladiklari gorulmektedir.
kendilerinde bu yetkiyi goren kisiler, ote tarafta nasil cezalandirilacaklarini da hesaplamislardir herhalde.

+ oglum, o odanin hali ne oyle, halbuki sen basak burcu erkegisin temiz ve duzenli olman gerekir.
- anne biliyorum, bu aralar cok mesgulum. biraz yardimci olsan.
+ odana giremiyorum ki, o kocaman seksi posterler midemi bulandiriyor, ne zaman onlari duvarlarindan sokersin, o zaman belki ara sira iyilik dusunebilirim.
- bunun icin soz veremem annecim, evleninceye kadar orada kalabilirler.
+ bu da demektir ki evladim, sen evleninceye kadar o pisligin icinde yasamak zorunda kalacaksin. yardimci olamayacagim, uzgunum.

tibbi bir fenomen degildir. ne bir hastalik ne de bir semptom olarak tip kitaplarinda yer almaz.
kisi, kendisini bahar aylarinda daha yogun olarak, yorgun hisseder. vitaminler veya bitkisel kurler, bir derece belki bu yorgunluk hissini azaltabilir.
lakin kisi eger bunu tamamen uzerinden atamiyorsa tibbi bir yardim istemek durumuyla karsi karsiya kalacak kadar ciddi bir gostergedir.
kansizlik, troid bezi tembelligi, depresyon veya enfeksiyonlar, kanser, kalp rahatsizliklari gibi ciddi boyutlu sorunlarin belirtisi sedece yorgunluk seklinde ortaya cikar.
bu acidan bakildiginda; bizim cogu zaman onemsemedigimiz enerjisizlik ve halsizlikler ilerde bizi ciddi sorunlarla karsi karsiya birakabilir.

basliktan anlasildigi kadariyla; yuvasini cesitli nedenlerin bilancosuyla terkeden kadinin, bir daha o yuvaya donmeyecegi sorunsali islenmektedir.
bir kadin eger geride sadece koca, es, sevgili gibi tekrar kolayca bulabilecegi bir hedeyi birakip gitmis se asla geri donmez. geri donmek, yuvada kalan cocuklarla ilgilidir cogu zaman. onlarin ona hala ihtiyaclari oldugunu dusunur ve bu olayi onlarin hatirina yeniden herseyi goze alarak gerceklestirir.(bkz: kimse tatli ekmegini birakip gitmez) halk sozumuzde oldugu gibi.
boyle aci bir gercek hikaye hatirliyorum;
genc bir cift bosaniyorlar ve bunlarin heniz uc aylik ikiz kiz bebekleri vardir. mahkeme sonucunda hakim ikizlerin tekini anneye digerinin velayetini babaya birakir. anne diger bebegi ilk dogum gunlerine kadar goremez. ilk dogum gunlerinde bunlar bir araya gelir, anne bakar ki geride biraktigi yavru henuz yuruyememektedir ve diger gelisimleri de kendi yaninda ki bebek kadar ilerlememistir. anne bu anda hemen yuvaya geri donmeye karar verir. su anda bu aile birliktedir.