ankara kızılayda ki, güzide sokak.
dostoyevski'nin en son yazdığı romanı. tam 4 yıldır okumama rağmen bitiremedim. ara sıra 40-50 sayfa okurum. öyle birdenbire okuyacak olgunluğa erişemedim. reis coşmuş.
yakında eryaman'a taşınacak olan yazar. karşılaşırsak, kendisini negatif enerjisinden tanır ve sizin için ifşa ederim.
factoring piyasasına giriş yaparsa, erkek olmasına gerek kalmayacak kadındır. bi siz mi delikanlısınız?
fakir ankaralıların sıkıldıkları zaman, deniz niyetine görmeye gittikleri; göksu göletine sahip yer. (bkz: kişi kendinden bilir işi)
etimesgut belediyesine bağlıdır.
etimesgut belediyesine bağlıdır.
bir arkadaşıma uzun bir şeyler yazmıştım. o da çevrimiçi olmasına rağmen okumadı. aradan 2-3 gün geçti yine okumadı. sonra ben whatsappı güncelledim ve yedekleri yükledim. bütün yazışmalar geldi. arkadaşımla olan eski mesajlaşmalar da geldi. ama o okumadığı mesajlar gelmedi. buna sebep neydi ya acaba. tekrar okumak istiyorum ben saçmalarımı.
tanım: bizi mavi tikte bırakıp üzmeyen koca yürekli uygulama.
tanım: bizi mavi tikte bırakıp üzmeyen koca yürekli uygulama.
-her şeyleriyle, özellikle de tahammül edilmez dostluk gösterileriyle dayanılmaz şeyler.
-sonra azizim, durumumun değişmesi için duyduğum istek, beni nereye gidersem gideyim kovalayacak olan, bir iç huzursuzluğu değil mi acaba?
-bütün ruhları resmiyet, bütün akılları fikirleri yıllar boyu, sandalyelerini masanın baş tarafına doğru bir sıra daha ilerletmekte olan, ne biçim insanlar bunlar!
malum partinin kitlesine bu yaftayı yapıştıran kişilerdir.
bir kişi çıkıp kitleler önünde dini kitabı öpüyorsa, bunu lehine kullanıyorsa o kişi din tüccarıdır. bu kişiyi destekleyenler de öyle.
bir kişi çocuklara tecavüz edilmesine, sırf kendi görüşünden biri yaptı diye ses çıkarmıyorsa; o kişi sübyancıdır. illa gidip kendisinin de çocuklara tecavüz etmesine gerek yok. herkes konuşması ve susmasıyla tarafını belli eder.
ne güzel ki bu yaftayı yapıştıranlara sadece; alkolik, ateist gibi topluma hiçbir zarar vermeyen sıfatlar yapıştırılıyor. hiçbir zaman tecavüzle, yolsuzlukla, rüşvetle, sübyancılıkla anılmıyoruz. tarihin kara sayfalarına sübyancı olarak yazılacağıma, şarapçı olarak yazılayım.
bir kişi çıkıp kitleler önünde dini kitabı öpüyorsa, bunu lehine kullanıyorsa o kişi din tüccarıdır. bu kişiyi destekleyenler de öyle.
bir kişi çocuklara tecavüz edilmesine, sırf kendi görüşünden biri yaptı diye ses çıkarmıyorsa; o kişi sübyancıdır. illa gidip kendisinin de çocuklara tecavüz etmesine gerek yok. herkes konuşması ve susmasıyla tarafını belli eder.
ne güzel ki bu yaftayı yapıştıranlara sadece; alkolik, ateist gibi topluma hiçbir zarar vermeyen sıfatlar yapıştırılıyor. hiçbir zaman tecavüzle, yolsuzlukla, rüşvetle, sübyancılıkla anılmıyoruz. tarihin kara sayfalarına sübyancı olarak yazılacağıma, şarapçı olarak yazılayım.
müslüman olduğunu belirtme gereği duyan tip. bu insanlar genellikle, islam dininde kullanılan terimlere veya eylemlere dikkat çekerler. amaçları sevap points kazanmaktır. sınava gireceğimiz zaman "bana şans dileyin" dediğimde, sert bir bakış atıp "bana dua edin" diyen arkadaşım da dahildir bu gruba. ne yazıkki allah böyle numaraları yemez ve ben daha yüksek alırım.
(bkz: sevgilinin ağzına yüzüne squirt yapmak)
sevgili olan, iki bireyden başka kimseyi ilgilendirmeyen eylem.
sevgili olan, iki bireyden başka kimseyi ilgilendirmeyen eylem.
metro turizm de, muavin olarak çalışan insan erkeğinin; bir yolcunun yüzüne boşalmasıyla yaşanan sapıklık.
bu muavinin sapıklığı değil, ülkenin sapıklığıdır. ülkede ki her birey bastırılmış cinsel duygularla büyüyor. bedensel bir ihtiyaç olan, cinselliği bastırmak böyle patlamalara yol açıyor. tabii bunu herkes gidip eyleme çeviremezdi. ama günümüzde olayın sonunda haklı çıkacağını bilen, tecavüzcünün korkusu yok. nasılsa anadolu çomarları, ak troller onu savunur. adam da insanlıkta yoksa, e daha ne? tecavüz eder, taciz eder ya da kel adama özenip yüzümüze attırır. devlet onu nasılsa koruyacak.
bu sapıklıklar neden önlenmiyor? devlet bunlara bir şey yapamaz mı? ya da "o saatte niye sokakta?", "niye tek başına yolculuk yapıyor?", "niye mini etek giymiş?", bir tık abartıp özgecan için "niye boş dolmuşa binmiş?" diyen çomarlar bir şeyin zeminini mi hazırlıyor? halk çözümü erkeği eğitmekte değil, kadını kapatmakta bulunca; bu kimin işine yarar? bence artık büyük resmi görsek iyi olacak. uyandırayım dedim.
bu muavinin sapıklığı değil, ülkenin sapıklığıdır. ülkede ki her birey bastırılmış cinsel duygularla büyüyor. bedensel bir ihtiyaç olan, cinselliği bastırmak böyle patlamalara yol açıyor. tabii bunu herkes gidip eyleme çeviremezdi. ama günümüzde olayın sonunda haklı çıkacağını bilen, tecavüzcünün korkusu yok. nasılsa anadolu çomarları, ak troller onu savunur. adam da insanlıkta yoksa, e daha ne? tecavüz eder, taciz eder ya da kel adama özenip yüzümüze attırır. devlet onu nasılsa koruyacak.
bu sapıklıklar neden önlenmiyor? devlet bunlara bir şey yapamaz mı? ya da "o saatte niye sokakta?", "niye tek başına yolculuk yapıyor?", "niye mini etek giymiş?", bir tık abartıp özgecan için "niye boş dolmuşa binmiş?" diyen çomarlar bir şeyin zeminini mi hazırlıyor? halk çözümü erkeği eğitmekte değil, kadını kapatmakta bulunca; bu kimin işine yarar? bence artık büyük resmi görsek iyi olacak. uyandırayım dedim.
kötü konuşmak. saçma sapan konuşmak.
küfürler üzerinden cinsiyetçilik yapmak pek huyum değildir. kendim de çoğu kez kullanırım zaten. tabii bu durum kime, neye kullandığımıza göre değişir.
şimdi burada benim cinsel organıma "saçma" kelimesini oturtmak çok saçma. hatta direkt bedenime oturtmak daha saçma. e bu organın cennette kendisine sunulmasını, bekleyen birinin oturtması daha da saçma.
saçma sapan troll tartışmalarınızda, rica ederim cinsiyetimi kullanmayın.
(bkz: yarrak kürek) bakın bu ağzınıza layık. bunu kullanın.
çünkü benimki pek saçma sapan veya kötü değil. sizinki kadar zarar da vermiyor çevreye.
küfürler üzerinden cinsiyetçilik yapmak pek huyum değildir. kendim de çoğu kez kullanırım zaten. tabii bu durum kime, neye kullandığımıza göre değişir.
şimdi burada benim cinsel organıma "saçma" kelimesini oturtmak çok saçma. hatta direkt bedenime oturtmak daha saçma. e bu organın cennette kendisine sunulmasını, bekleyen birinin oturtması daha da saçma.
saçma sapan troll tartışmalarınızda, rica ederim cinsiyetimi kullanmayın.
(bkz: yarrak kürek) bakın bu ağzınıza layık. bunu kullanın.
çünkü benimki pek saçma sapan veya kötü değil. sizinki kadar zarar da vermiyor çevreye.
olasılıksız ve empati kitaplarının yazarı. güzel yazıyor allahsız.
genzimde filler havuz parti yapıyormuşta, havuzun suları taşıp boğazımdan akıyormuş hissi veren hastalık.
bu hastalığın bir diğer kötü yanı; sigara içerken, duman genze yapışıp kalıyormuş hissi vermesi.
ilk defa bu sene tattım bu hastalığı. yağmurda bira içmek, eve gelince yarım litre dondurma yemek; ertesi gün ince giyinip soğukta dışarı çıkmak ve bugün kol kıpırdamamak.
bana müstahak. (bkz: zürefanın düşkünü beyaz giyer kış günü)
bu hastalığın bir diğer kötü yanı; sigara içerken, duman genze yapışıp kalıyormuş hissi vermesi.
ilk defa bu sene tattım bu hastalığı. yağmurda bira içmek, eve gelince yarım litre dondurma yemek; ertesi gün ince giyinip soğukta dışarı çıkmak ve bugün kol kıpırdamamak.
bana müstahak. (bkz: zürefanın düşkünü beyaz giyer kış günü)
"ben hızla değişiyorum. bugünüm dünümle zıt düşüyor. merdivenleri tırmanırken çok defa bir iki basamak birden atlıyorum. bunu hiçbir basamak bağışlamıyor. yukarı çıkınca kendimi sürekli yalnız buluyorum. kimse benimle konuşmuyor. yalnızlığın buzu beni titretiyor; yükseklerde ne istiyorum?
benim küçümsemem ve özlemim beraber büyüyorlar. yükseklere çıktığım oranda, yükselenleri küçümsüyorum. yüksekte onların işi ne?
yükselmemden ve sendelememden ne kadar utanıyorum! solumamla ne kadar alay ediyorum!
uçanlardan ne kadar nefret ediyorum! yükseklerde ne kadar yorgunum.”
böyle buyurdu zerdüşt-nietzsche
benim küçümsemem ve özlemim beraber büyüyorlar. yükseklere çıktığım oranda, yükselenleri küçümsüyorum. yüksekte onların işi ne?
yükselmemden ve sendelememden ne kadar utanıyorum! solumamla ne kadar alay ediyorum!
uçanlardan ne kadar nefret ediyorum! yükseklerde ne kadar yorgunum.”
böyle buyurdu zerdüşt-nietzsche
ten rengi eşitleyici krem. önceden sağlık alanında kullanılıyordu, doktorlar reçeteye yazıyordu felan. daha sonra kozmetik dünyası değerlendirdi bu ürünü.
nemlendirici olarak çok güzel. yüzde çok hafif duruyor, varlığını hissettirmiyor ama sabitlenmesinin zor olduğunu düşünüyorum. üzerine pudra boca ettikten sonra hafifliğin pek bir önemi kalmıyor. fondötenin yerini kesinlikle tutmaz. yine de çok sorunlu bir cilde sahip olmamanın avantajıyla, günlük kullanılır.
sivilce ve izi gibi sorunlardan muzdaripseniz, fondötene devam edin.
nemlendirici olarak çok güzel. yüzde çok hafif duruyor, varlığını hissettirmiyor ama sabitlenmesinin zor olduğunu düşünüyorum. üzerine pudra boca ettikten sonra hafifliğin pek bir önemi kalmıyor. fondötenin yerini kesinlikle tutmaz. yine de çok sorunlu bir cilde sahip olmamanın avantajıyla, günlük kullanılır.
sivilce ve izi gibi sorunlardan muzdaripseniz, fondötene devam edin.
varlığın ne olduğunu öğretmeden, varlığımı türk varlığına armağan etmeyi öğretmek.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?