buranın çivisinin çıktığının bir kanıtı daha.
insanlar birbirine o kadar güvenmiyor ki rehabilitasyon kurumu gibi insanı topluma kazandırma amacıyla açılan bir kurumda çocuk tacizi olabilir diye peşine düşüyor.
insanlar artık polise o kadar güvenmiyor ki polis çağırdıktan sonra geçiştirileceğini bildiğinden gidip kendi de şikayette bulunuyor.
insanlar artık hukuka o kadar güvenmiyor ki kamu davası olabilecek bir olay için bile ya kamuya düşmezse ya boşerilirse diye takipte kalmak istiyor.
bu sene bu olayların bu kadar patlamasının sebebi insanların gözünün biraz açılması bana kalırsa. daha önce ya çığlık duyunca bakmıyordu, ya polis çağırınca yapar onlar işini diyordu ya da şikayetten sonra hukuka güveniyordu. güvenilmeyeceğini anladı. olan bu.
yoksa bu olaylar hep vardı. öğrencisini taciz eden öğretmene bakıyorsun en eskisi 20 senelik 3 dosyası var bu suctan. ama çalışıyor. kuran kursundaki hocaya bakıyorsun kursa gelen erkek çocukları senelerdir taciz etmiş. ama çalışıyor. adam ev açmış ulan başka ile atanınca. karısı terk etmiş bu dönmüş ordaki öğrencilerin peşinde. ama çalışıyor. kendi kızına kardeşine taciz edenler senelerdir yapıyor. bir köyde bir kız senelerce bütün köyün tacizine uğruyor abisi dahil. kimse duymadı mı? hadi duymadık. ensar vakfını duymayan kaldı mı? onda bile gevşek gevşek hareketler. insanı cinnete sürüklüyor bunları düşünmek.
velhasılı kelam bu olaylar hep vardı. sadece içinde azcık vicdan olanlar insanın da polisin de hukukun da çivisinin çıktığını yeni fark edebildi. kurtarabildiğini kurtarmanın peşine düşmeye başladı.
bundan sonra bu haberleri ve kayıtsız kalan yetkilileri bol bol görücez. ve bi de ekleyeyim:
ülkemden hiç bu kadar utanmamıştım.
bir adet rüşvet içeren konu. o da 100 lira? rüşvet alacak olsam bu talebe bu parayla sümüğümü atmazdım.
hem kalite artsın diye uğraşınca bu bağışı yapacaktın da şimdi yapsana adam bitarafını yırtıyor. ne ayıp şey.
ikinci olarak kimse coşmak falan istemiyor. burası sözlük. sözlük. sözlük. anladık mı? kendimize gelelim. coşmak isteyen yazarları gelin ben çay içmeye çıkarayım ama sözlük değil bunun yeri.
chat aparatı bile gereksiz. ben burdaki yazarla neden konuşayım kardeşim? mesaj atıyorum ya entryde bir sorun varsa. başkasına ne gerek var?
neden başıma bir olay gelince bilgi foruma yazayım? bilgi forum nedir? başıma iş gelince yazarım aç diye oluşturtacağım geçmişsiz vasıfsız bir yerdir. ne gerek var yani?
rica ederim kendimize gelelim bulunduğumuz yerin bir sözlük olduğunu unutmayalım. elit olunduğu için değil format bu olduğu için böyle bir teklifin kabul edileceğini hele de '100 lira atarım hacım' muhabbetinden sonra sanmıyorum.
hem kalite artsın diye uğraşınca bu bağışı yapacaktın da şimdi yapsana adam bitarafını yırtıyor. ne ayıp şey.
ikinci olarak kimse coşmak falan istemiyor. burası sözlük. sözlük. sözlük. anladık mı? kendimize gelelim. coşmak isteyen yazarları gelin ben çay içmeye çıkarayım ama sözlük değil bunun yeri.
chat aparatı bile gereksiz. ben burdaki yazarla neden konuşayım kardeşim? mesaj atıyorum ya entryde bir sorun varsa. başkasına ne gerek var?
neden başıma bir olay gelince bilgi foruma yazayım? bilgi forum nedir? başıma iş gelince yazarım aç diye oluşturtacağım geçmişsiz vasıfsız bir yerdir. ne gerek var yani?
rica ederim kendimize gelelim bulunduğumuz yerin bir sözlük olduğunu unutmayalım. elit olunduğu için değil format bu olduğu için böyle bir teklifin kabul edileceğini hele de '100 lira atarım hacım' muhabbetinden sonra sanmıyorum.
talep edilince çok mutlu olduğum ama hayal kırıklığına uğratan yenilik. bir sürü sorunu var hatta genel itibaryle olmamış.
sorunu şu:
bir kere o siyah tonu çok güzel. ama beyaz gibi her rengi kaldırmayacağı için çevre renkler de değişmeli. gece modu göz yormasın diye varken 3snde beynimi yaktı beyaza döndüm.
ikincisi sol frame başlık rengi çok güzel. ama ne yazık ki yanındaki entry sayıları facia. fosforlu açık mavi üstüne beyaz
bulunulan başlık ve benim de diyeceklerim yazısı da tamam. rengi güzel. aynı renk gönder butonunda var ama olmamış. açık yeşil içine beyaz konulur mu?
başlığın altındaki entryler-history kısmı o kadar göze batıyor ki anlatamam. çok nadir kullanılan bir buton bu kadar göze sokulmamalı pasif bırakılmalı.
entryler arası beyaz çizgilerin biraz daha az vurgulanması da iyi olurdu.
bu uzar gider de anlatmak istediğim şu: bu olayın adı siyah tema değil fark ederseniz gece modu. yani normalde fazla ışık olmayan bir saatte ekrandan gelen ışığı minimale indirip kullanıcıyı rahat ettiren bir uygulama. öyle olması gerekiyor. yapabildiğiniz her şeyin soft geçişli olması gerekiyor çünkü zaten kullanıcı tüm günün yorgunluğunu taşıyor bu yüzden bir ışık kaynağına bakmanın göz yorucu etkisi en aza indirilmeli. amacı budur gece modunun. yoksa siyah tema olmuş bu gece modu falan değil.
sorunu şu:
bir kere o siyah tonu çok güzel. ama beyaz gibi her rengi kaldırmayacağı için çevre renkler de değişmeli. gece modu göz yormasın diye varken 3snde beynimi yaktı beyaza döndüm.
ikincisi sol frame başlık rengi çok güzel. ama ne yazık ki yanındaki entry sayıları facia. fosforlu açık mavi üstüne beyaz
bulunulan başlık ve benim de diyeceklerim yazısı da tamam. rengi güzel. aynı renk gönder butonunda var ama olmamış. açık yeşil içine beyaz konulur mu?
başlığın altındaki entryler-history kısmı o kadar göze batıyor ki anlatamam. çok nadir kullanılan bir buton bu kadar göze sokulmamalı pasif bırakılmalı.
entryler arası beyaz çizgilerin biraz daha az vurgulanması da iyi olurdu.
bu uzar gider de anlatmak istediğim şu: bu olayın adı siyah tema değil fark ederseniz gece modu. yani normalde fazla ışık olmayan bir saatte ekrandan gelen ışığı minimale indirip kullanıcıyı rahat ettiren bir uygulama. öyle olması gerekiyor. yapabildiğiniz her şeyin soft geçişli olması gerekiyor çünkü zaten kullanıcı tüm günün yorgunluğunu taşıyor bu yüzden bir ışık kaynağına bakmanın göz yorucu etkisi en aza indirilmeli. amacı budur gece modunun. yoksa siyah tema olmuş bu gece modu falan değil.
başlık kalitesi bence tam rayına oturmasa da zamanla artıyor. birkaç gün önce yazacak başlık yok gibi geliyordu bu çözüldü mesela.
ben de çoğu zaman birşey aratıyorum çıkmıyor. ama bu da zamanla ve aktif kullanmakla olacak birşey. ben biliyorsam dolduruyorum bilmiyorsam kalıyor. ama girdiğim entrylerden sonra rağbet almayınca ondan da vazgeçtim. benim gibi düşünenler olması sevindirdi. yeniden doldurabilirim.
her yazar böyle yaparsa ortada bir sorun kalmayacağını düşünüyorum.
ben de çoğu zaman birşey aratıyorum çıkmıyor. ama bu da zamanla ve aktif kullanmakla olacak birşey. ben biliyorsam dolduruyorum bilmiyorsam kalıyor. ama girdiğim entrylerden sonra rağbet almayınca ondan da vazgeçtim. benim gibi düşünenler olması sevindirdi. yeniden doldurabilirim.
her yazar böyle yaparsa ortada bir sorun kalmayacağını düşünüyorum.
tutarsız açıklama yapılan ifşa olayı.
başlığı açan yazarın daha önce kendi iradesiyle başkalarının görmemesi için ( bu da benim yorumum ) sildiği bir entryi sözlükle paylaşmak için yazardan izin isterken, sözkonusu entryde geçen bir bilgiyi vermesinin çok normal olduğu aynı paragraf içinde dile getirilmiştir.
kaldi ki tutarlı bile olsa, yazarın rızasıyla sildiği bir entrydeki bilgiyi paylaşmak da ifşa etmekten başka bi şey değildir.
entry silme konusuna gelirsek.
bu açıklamayı sevdim. aynı soğukkanlılığı diğer entrylerde de görürsek bizi mutlu eder. bu kısım hakkında başka yorumum yok zaman gösterecek.
mesaj okuma konusunda,
yapılan açıklamaya katılıyorum. ilk ortaya atan 'böyle bir şey olabilir dedim' diyor. şüphelendim diyen zaten neden olduğu konusunda bir şey söylememiş. ha bir de hukuk bilmem ama suçsa bizi aşar. konuşmaya gerek bile yok.
edit: düşündüm de vazgeçtim daha yeni silmiş olabilir entryi.
benim açımdan bir sorun kalmadı yeterli açıklama.
başlığı açan yazarın daha önce kendi iradesiyle başkalarının görmemesi için ( bu da benim yorumum ) sildiği bir entryi sözlükle paylaşmak için yazardan izin isterken, sözkonusu entryde geçen bir bilgiyi vermesinin çok normal olduğu aynı paragraf içinde dile getirilmiştir.
kaldi ki tutarlı bile olsa, yazarın rızasıyla sildiği bir entrydeki bilgiyi paylaşmak da ifşa etmekten başka bi şey değildir.
entry silme konusuna gelirsek.
bu açıklamayı sevdim. aynı soğukkanlılığı diğer entrylerde de görürsek bizi mutlu eder. bu kısım hakkında başka yorumum yok zaman gösterecek.
mesaj okuma konusunda,
yapılan açıklamaya katılıyorum. ilk ortaya atan 'böyle bir şey olabilir dedim' diyor. şüphelendim diyen zaten neden olduğu konusunda bir şey söylememiş. ha bir de hukuk bilmem ama suçsa bizi aşar. konuşmaya gerek bile yok.
edit: düşündüm de vazgeçtim daha yeni silmiş olabilir entryi.
benim açımdan bir sorun kalmadı yeterli açıklama.
bahar istanbula bugün göz kırpıp kaçmıştır. şuan hava buz gibi kendimi eve nasıl attım bilmiyorum. yarın falan daha soğuk olacak. hadi bakalım.
'valla ben bunu düşünmüştüm'
(bkz: deli emin)
kaç gündür böyle başlıkların altına hayırlı forumlar yazmaktan göbeğim çatladı karmam düştü. güzel bir atılım. taze bir kan. tebrik ediyorum.
(bkz: deli emin)
kaç gündür böyle başlıkların altına hayırlı forumlar yazmaktan göbeğim çatladı karmam düştü. güzel bir atılım. taze bir kan. tebrik ediyorum.
katıldığım tespit. o gün olayın içindeydim ama hiç bir şekilde bir yazarın ifşa olmasını istemem. arkadaşın bu hakkını burada savunmak istiyorum artı 1imle.
halbuki biz kendimizi rahat hissedelim diye birkaç gün önce profilde bazı bilgilerimizi gizlerken ne kadar güzeldi.
bir başkasının da entrysi silinmiş zaten. neden sildiğini yazara açıklarsan o da bize iletirse çok memnun olucam çünkü gördüğüm entrylerin zaten çoğunluğu formata uymuyor ama silinmiyor. ne kadar yazmış olabilir bu adam da silindi merak ediyorum.
kısacası olmadı bu.
(bkz: olmadı)
edit: bu olaya katkım olduğu için yazardan özür dilerim.
halbuki biz kendimizi rahat hissedelim diye birkaç gün önce profilde bazı bilgilerimizi gizlerken ne kadar güzeldi.
bir başkasının da entrysi silinmiş zaten. neden sildiğini yazara açıklarsan o da bize iletirse çok memnun olucam çünkü gördüğüm entrylerin zaten çoğunluğu formata uymuyor ama silinmiyor. ne kadar yazmış olabilir bu adam da silindi merak ediyorum.
kısacası olmadı bu.
(bkz: olmadı)
edit: bu olaya katkım olduğu için yazardan özür dilerim.
bugün gidip 3 sınava gireceğim okulum. gidiş yolumun üzerinde 1 bomba patladı daha önce kampüs de gayet merkezi bi yerde. yine de tatil etmezler can derdinden kafanı kaldırıp sınava da çalışmanı beklerler.
acaba başıma bir iş gelse o gün raporum yoktu diye mazeret sınavı açmama ihtimalleri nedir diye düşündüm dün uzun uzun. sonra modumu düşürmemeye karar verdim ve dersime döndüm.
acaba başıma bir iş gelse o gün raporum yoktu diye mazeret sınavı açmama ihtimalleri nedir diye düşündüm dün uzun uzun. sonra modumu düşürmemeye karar verdim ve dersime döndüm.
her öğrencinin bir dönem deneyimlediği iş grubudur. burada uzunca bir entry vardı ama vazgeçtim sildim. başarılar.
başlıklar konusunda benim de sıkıntıda olduğum sözlük.
independence el atsın diye dün mesaj atıp meramımı anlattım. ama bunun bir özgürlük olduğunu isteyenin istediği başlığı açabileceğini söyledi. az önce de inanır mısınız onun da geldiği yer ekşi olmasına rağmen başlıklardan ikisini açanın aynı yazar olduğunu fark ettim ve ona da mesaj attım. olumlu dönüş almayı bekliyorum. artık bu başlıklara bir şey yapılmaz kimse silmeyecek değiştirmeyecek. umarım yenisi açılmaz.
ek:
(bkz: ilk buluşmada ben bir oralet alayım diyen kız)
(bkz: sevdiği erkeğe çıplak fotoğraf atan kız)
(bkz: bütün kadınlar fahişeliği düşünmüştür)
(bkz: orospu temizliği)
bir oraletin nostalji olması durumu ara butonunda 'orospu' 'fahişe' kelimelerini aratıp bunlara yorum yapıp hortlatma noktasına getirdi. ne diyordu bikaç gün önce bir yazar:
(bkz: kırık camlar teorisi)
bir kitlede anarşistlik bir noktada başlıyorsa önünü alamazsın.
independence el atsın diye dün mesaj atıp meramımı anlattım. ama bunun bir özgürlük olduğunu isteyenin istediği başlığı açabileceğini söyledi. az önce de inanır mısınız onun da geldiği yer ekşi olmasına rağmen başlıklardan ikisini açanın aynı yazar olduğunu fark ettim ve ona da mesaj attım. olumlu dönüş almayı bekliyorum. artık bu başlıklara bir şey yapılmaz kimse silmeyecek değiştirmeyecek. umarım yenisi açılmaz.
ek:
(bkz: ilk buluşmada ben bir oralet alayım diyen kız)
(bkz: sevdiği erkeğe çıplak fotoğraf atan kız)
(bkz: bütün kadınlar fahişeliği düşünmüştür)
(bkz: orospu temizliği)
bir oraletin nostalji olması durumu ara butonunda 'orospu' 'fahişe' kelimelerini aratıp bunlara yorum yapıp hortlatma noktasına getirdi. ne diyordu bikaç gün önce bir yazar:
(bkz: kırık camlar teorisi)
bir kitlede anarşistlik bir noktada başlıyorsa önünü alamazsın.
bir anlam kargaşası yaratsa da haklı yönleri olan konu.
freud iki temel içgüdünün saldırganlık ve cinsellik olduğunu söyler evet. yalnız unutulan bunların bilinçdışımızda (id) olduğudur. bunun bir de devamı vardır. dur bu topluma aykırı bunu yapma diye de superego söyler. ego da bu ikisinden hangisi o duruma uygun ona karar verir. bu üçü birbirinden ayrılamaz. ayrılırsa zaten sizi zorla hastaneye götürürler.
şimdi bunu neden anlattım.
insanın içgüdülerini baskılaması biyolojik ve sonunda psikolojik düzeyde rahatsızlık yaratır. onlar bizim biyolojik bütünlüğümüz için en üst sıradadır. o konuda hemfikiriz. ama insan denilen canlı sadece biyolojik değil aynı zamanda toplumsal da bir varlık. içgüdülerini ne kadar dinlemek zorundaysa topluma kabulu için süperegosunu da o kadar dinlemek zorunda. çünkü bireyin toplumdan dışlanması da psikolojik sorunları getirir.
burada yakınlık, sevgi, haz veren dürtü olarak tanımlanan libido birey toplumda kalmak istiyorsa belirli bir düzeyin üstüne çıkmamalıdır. ne kadar bu düzey? toplum ne kadar istiyorsa o kadar. saldırganlık içgüdümüzü nasıl süperegomuz hapis var sonunda dediği için bastırıyorsak gayet tabi cinsellik dürtümüzü de sapık ilan edilmemek adına bastırmalıyız.
sonuçta kimse ama ben saldırganlığımı yaşayamıyorum psikolojim bozulacak diye adam öldürmüyor. farklı çözüm yolları üretiyor. bazıları toplumsal kabulü olan şeyler: duvara yumruk atmak, hırs vs. bazıları kabulü olmayan ama toplumdan dışlanmayacağınız derecede şeyler: çocuğa otoriter tavır, birine bağırmak vs.
tabular konusuna gelince, deminden beri toplum ne kadar istiyorsa kısmı buraya geliyor.
bahsettiğim olayda insan biyolojik istekleri için libidosunu baskılamamak adına bireysel olarak toplumdaki tabularla bir savaş başlatabilir ve onları kendi çevresinde esnetebilir. başlığın ilk yarısındaki tabularla başa çıkma kısmını böyle alıyorum.
ikinci kısım libidosuyla başa çıkma konusuna gelince -ki başlığı açan yazarın entrysinde de bunu anlattığını görüyorum- birey tabuları esnetme adı altında bazen kendi farkında bile olmadan cinselliğini dışa vurabilir.
nasıl yani? saldırganlık konusunda toplumsal kabulü olmayan şeyleri yapanların nasıl cezası yoksa ama ayıplanıyorsa onlar da öyle ayıplanır. birey libidosunu biraz daha özgür bırakmak için (hadi özgür diyeyim) yakın arkadaş çevresini değiştirip kız arkadaşlar edinebilir, bir gönül ilişkisi başlarabilir, onunla ortak birşeyler yapabilir. hepsinin kabulü var toplumda. ne sandınız tabu var diye insanlar delirmiyor. bazıları da var ki bunu sokakta kızlara laf atma, başkalarını taciz etme, sürekli belaltı konuşma gibi başkalarını rahatsız edecek ve toplumsal olarak yasal ama ayıp şeyler yapıyor.
saldırganlık güdüsünün dışavurumunda nasıl karısını döven adam bize 'ama benim güdüm bu yapmam lazım' diyemeyecekse ona saldırgan diyeceksek, böyle cinsellikle insanları rahatsız eden insanlar da 'ama libidom özgür kalmalıydı' diyemez benim gözümde. adları libidosunu kontrol edemeyen sapık olur.
bu arada yazı yine uzun olmuş. kimse okumuyor diye böyle yazmamaya karar vermiştim ama konu güzeldi uzatmışım. silmeye de kıyamadım.
size hediyem olsun.
edit: @arth seicolegydd düzeltti bilinçdışı yerine bilinçaltı yazmışım. cinsel güdüyü freudun libido ve destrudo olarak ayırdığını bilmediğim için de bir karmaşa olmuş. teşekkür ederim dönüş için.
freud iki temel içgüdünün saldırganlık ve cinsellik olduğunu söyler evet. yalnız unutulan bunların bilinçdışımızda (id) olduğudur. bunun bir de devamı vardır. dur bu topluma aykırı bunu yapma diye de superego söyler. ego da bu ikisinden hangisi o duruma uygun ona karar verir. bu üçü birbirinden ayrılamaz. ayrılırsa zaten sizi zorla hastaneye götürürler.
şimdi bunu neden anlattım.
insanın içgüdülerini baskılaması biyolojik ve sonunda psikolojik düzeyde rahatsızlık yaratır. onlar bizim biyolojik bütünlüğümüz için en üst sıradadır. o konuda hemfikiriz. ama insan denilen canlı sadece biyolojik değil aynı zamanda toplumsal da bir varlık. içgüdülerini ne kadar dinlemek zorundaysa topluma kabulu için süperegosunu da o kadar dinlemek zorunda. çünkü bireyin toplumdan dışlanması da psikolojik sorunları getirir.
burada yakınlık, sevgi, haz veren dürtü olarak tanımlanan libido birey toplumda kalmak istiyorsa belirli bir düzeyin üstüne çıkmamalıdır. ne kadar bu düzey? toplum ne kadar istiyorsa o kadar. saldırganlık içgüdümüzü nasıl süperegomuz hapis var sonunda dediği için bastırıyorsak gayet tabi cinsellik dürtümüzü de sapık ilan edilmemek adına bastırmalıyız.
sonuçta kimse ama ben saldırganlığımı yaşayamıyorum psikolojim bozulacak diye adam öldürmüyor. farklı çözüm yolları üretiyor. bazıları toplumsal kabulü olan şeyler: duvara yumruk atmak, hırs vs. bazıları kabulü olmayan ama toplumdan dışlanmayacağınız derecede şeyler: çocuğa otoriter tavır, birine bağırmak vs.
tabular konusuna gelince, deminden beri toplum ne kadar istiyorsa kısmı buraya geliyor.
bahsettiğim olayda insan biyolojik istekleri için libidosunu baskılamamak adına bireysel olarak toplumdaki tabularla bir savaş başlatabilir ve onları kendi çevresinde esnetebilir. başlığın ilk yarısındaki tabularla başa çıkma kısmını böyle alıyorum.
ikinci kısım libidosuyla başa çıkma konusuna gelince -ki başlığı açan yazarın entrysinde de bunu anlattığını görüyorum- birey tabuları esnetme adı altında bazen kendi farkında bile olmadan cinselliğini dışa vurabilir.
nasıl yani? saldırganlık konusunda toplumsal kabulü olmayan şeyleri yapanların nasıl cezası yoksa ama ayıplanıyorsa onlar da öyle ayıplanır. birey libidosunu biraz daha özgür bırakmak için (hadi özgür diyeyim) yakın arkadaş çevresini değiştirip kız arkadaşlar edinebilir, bir gönül ilişkisi başlarabilir, onunla ortak birşeyler yapabilir. hepsinin kabulü var toplumda. ne sandınız tabu var diye insanlar delirmiyor. bazıları da var ki bunu sokakta kızlara laf atma, başkalarını taciz etme, sürekli belaltı konuşma gibi başkalarını rahatsız edecek ve toplumsal olarak yasal ama ayıp şeyler yapıyor.
saldırganlık güdüsünün dışavurumunda nasıl karısını döven adam bize 'ama benim güdüm bu yapmam lazım' diyemeyecekse ona saldırgan diyeceksek, böyle cinsellikle insanları rahatsız eden insanlar da 'ama libidom özgür kalmalıydı' diyemez benim gözümde. adları libidosunu kontrol edemeyen sapık olur.
bu arada yazı yine uzun olmuş. kimse okumuyor diye böyle yazmamaya karar vermiştim ama konu güzeldi uzatmışım. silmeye de kıyamadım.
size hediyem olsun.
edit: @arth seicolegydd düzeltti bilinçdışı yerine bilinçaltı yazmışım. cinsel güdüyü freudun libido ve destrudo olarak ayırdığını bilmediğim için de bir karmaşa olmuş. teşekkür ederim dönüş için.
(bkz: hayırlı forumlar kardeş)
(bkz: vurduran erkek)
adı nişantaşı üni olmasına rağmen bayrampaşa sanayi mahallesinde olan tek bina halindeki okullardan biri.
burada bulunma şerefine nail oldum.
barajı geçen gelmiş ve bununla övünüyorlar. bana ne gerek vardı o kadar çalışmana falan dedi birkaçı güldüler eğlendiler. tabi ki hepsini göstermez ama kafa yapısı buydu konuştuğum birkaç öğrencinin. herhangi bir devlet ünisinde neden o kadar çalıştın ya diyen duymadığım için garip geldi bana. fazla anlamlandıramadım ve oraya birdaha gitmedim.
burada bulunma şerefine nail oldum.
barajı geçen gelmiş ve bununla övünüyorlar. bana ne gerek vardı o kadar çalışmana falan dedi birkaçı güldüler eğlendiler. tabi ki hepsini göstermez ama kafa yapısı buydu konuştuğum birkaç öğrencinin. herhangi bir devlet ünisinde neden o kadar çalıştın ya diyen duymadığım için garip geldi bana. fazla anlamlandıramadım ve oraya birdaha gitmedim.
aşırı bilgilendirici konu. yeni arkadaşların parça parça okumasını öneririm.
ideoloji üzerine konuşmanın herhangi bir sakıncası olduğunu düşünmüyorum. bunlar da insanları bilgilendiren şeyler sonuçta. ben mesela sosyalist olduğumuzu bu başlık olmasa mümkün değil öğrenemezdim. kimse böyle bişey söylemezdi.
sosyalizm nedir kapitalizm neden iyidir diye bir yazar bir sürü yazım hatasıyla beraber anlatacak ki biz de hayatında kitap okumamış insanlar nasıl düşünüyor öğrenelim.
ideoloji üzerine konuşmanın herhangi bir sakıncası olduğunu düşünmüyorum. bunlar da insanları bilgilendiren şeyler sonuçta. ben mesela sosyalist olduğumuzu bu başlık olmasa mümkün değil öğrenemezdim. kimse böyle bişey söylemezdi.
sosyalizm nedir kapitalizm neden iyidir diye bir yazar bir sürü yazım hatasıyla beraber anlatacak ki biz de hayatında kitap okumamış insanlar nasıl düşünüyor öğrenelim.
her çiçeğin bir anlamı vardır. kırmızı karanfilin anlamı 'seni seviyorum ama kalbimi kırdın'dır en basit haliyle. cenazelerde falan bolca görülür herkesin elindedir çelenklerin falan olmazsa olmazıdır. toplum bunu artık 'seni seviyorum ama öldün beni yalnız bıraktın' veya buna benzer şekillerde kullanmaya başlamıştır.
sonuçta ölen bir kişiye bir çiçek ithaf edilecekse o genelde karanfil olur. bunun fakirlikle alakası yoktur. bunu bilmeyen kişi gidip gül alıp da koyabilir tabi oraya bir sakıncası yok. bilmemek suç değil. ama bilmediği şeyi insanların fakirliği üzerinden anlamlandırmaya çalışırsa onun adı görmemişlik olur.
sonuçta ölen bir kişiye bir çiçek ithaf edilecekse o genelde karanfil olur. bunun fakirlikle alakası yoktur. bunu bilmeyen kişi gidip gül alıp da koyabilir tabi oraya bir sakıncası yok. bilmemek suç değil. ama bilmediği şeyi insanların fakirliği üzerinden anlamlandırmaya çalışırsa onun adı görmemişlik olur.
öncelikle
(bkz: hayırlı forumlar)
herhangi bir kulaklık modeli hakkında başlık açarsan yazarlar atrı eksi düşüncelerini yazıp seni aydınlatabilir diye düşünüyorum. ha yok cevap bekliyorsan işini görebilecek her kulaklık senin için en iyi kulaklıktır. çünkü her kulaklık değişik özellikler bulundurur.
(bkz: hayırlı forumlar)
herhangi bir kulaklık modeli hakkında başlık açarsan yazarlar atrı eksi düşüncelerini yazıp seni aydınlatabilir diye düşünüyorum. ha yok cevap bekliyorsan işini görebilecek her kulaklık senin için en iyi kulaklıktır. çünkü her kulaklık değişik özellikler bulundurur.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?