confessions

profesyonelogrenci

- Yazar -

  1. toplam entry 233
  2. takipçi 8
  3. puan 7172

cansel buse kınalı

profesyonelogrenci
hata yargıda iktidarda falan da değildir. iktidar da yargı da halkın yansımasıdır. onlara suç bulmak yerine sağına soluna bak. rızası varmış diyen insanlar göreceksin onlardır bunun sebebi. çözüm yolu da onları eğitmektir.

yoksa bu iktidar da bu yargı da her şekilde değişir. kimse bir konumda kalıcı değildir. ama halk değişmedikçe oraya gelecek iktidar da farklı olmaz, yargı da kafasına göre at koşturur, halk da zaten kız da haksızmış der konu kapanır.

türevin fiziksel yorumu

profesyonelogrenci
bir fiziksel büyüklüğün belirli bir skaler yada vektörel alandaki delta t zaman aralığındaki değişimidir.

sıcaklık, basınç, hız değişimlerinin iki veya daha fazla nokta arasındaki değişimini görebilmek açısından fizik ve mühendislik hesaplamalarında sıkça kullanılır.
yani olay şu aslında matematiksel analiz bir değişkenin zamanda belirli bir eksen takımında belli bir süre sonunda hangi değerlere ulaşacağını bu değerlerin değişiminin matematiksel ifadesini görmek için kullanılır.

not: yardımı için browncharlieye teşekkürler.

evet ve hayır

profesyonelogrenci
aslında sadece evet ve hayır yoktur. insan bilinç düzeyi evet ve hayıra göre şekillenmiş olduğundan bize bir olay ya pozitif ya negatif olarak gelir. ne yazık ki durum böyle değildir. üçüncü seçenek olan ikisi de veya hiçbiri hep unutulur.

shrödinger de meshur kedisinde bundan bahseder. kutuyu açmazsak o kedinin ölü mü diri mi olduğunu bilemeyiz. o anki gerçeklik başka gözlemci dahil olduktan ve onu gerçek dünyaya çektikten sonraki gerçeklik başkadır.

yani bir insan bir olaya bakıp kendi adına negatif veya pozitif demese o olay hem negatif hem pozitif kalabilir. en basitinden bu bile insanın evet ve hayırının ne kadar kader belirleyici olduğunun kanıtıdır.

auguste comte

profesyonelogrenci
pozitivizmin kurucusu.
aslında matematikçi olan comte okulu bırakmıştır. saint simonun sekreterliğini yapmış bilgi birikimini burada edinmiştir. sonra araları açılmış.

sosyolojiye sosyoloji ismini o vermiştir. bu günkü sosyal bilimlerin metadolojisini "gözlem, deney, karşılaştırma, örnek çalışma" şekline getirmiştir.
toplumu sanayici ve sosyologların beraber yönetebileceğini düşünmüştür.

toplumların 3 basamaktan geçtiğini söyler:
1- teolojik basamak: burada insanlar birşeylere sebepsiz inanıp hayatını böyle geçirir. bilinçli insan düzeyinde çocukluğu temsil eder.
2- metafizik basamak: bu basamakta bilinçli insan ergenliğe girmiştir ve düşünmeye başlamıştır. bir nevi geçiş aşamasıdır. ne teolojik öğretilerinden kopabilir ne de bilgilenmekten vazgeçebilir.
3- pozitif basamak: insan artık olgun bir bilinç düzeyindedir. metafizik ögelere inanmayı bırakmış gerçek bilimle tanışmıştır.

yaşlandığında comte sosyolojiyi bir dine dönüştürmek istemiştir.(socialarity) önem verdiği sosyologların heykellerini yaptırır kendi heykelini de daha büyük olarak ortalarına koydurur. şuan müze olan evinde sevdiği 40a yakın sosyoloğun portresi bulunur.
o portrelerden biri ittihak ve terakki cemiyetinden ahmet rıza efendinindir.

"bir insan çocukken ilahiyatçı, gençken metafizikçi, yaşlılığında da bilimadamı gibi düşünür"
auguste comte

pozitivizm

profesyonelogrenci
buradaki pozitif gerçek anlamıyla negatifin zıttı olarak kullanılmıştır. peki negatif nedir? diğer bütün felsefelerdir.
şu veya bu şekilde hepsi metafizik ögeler kullandıklarından eksiktir negatiftir denir. idealistler de materyalistler de ne kadar farklı olsalar da negatiftir. pozitivistler deneyi aşan spekülasyoncular olarak görür onları. bu yüzden felsefeleri yıkıcıdır. insan için faydalı değildir derler.

pozitivizm david hume ve immanuel kant felsefesi üzerine kurulmuştur. kurucusu auguste comte kabul edilir. john stuart mill ve herbert spencer o dönemde büyük katkı sağlamışlardır.

babil kulesi

profesyonelogrenci
dillerin kökenine dair efsanelerden sadece biridir.
efsaneye göre babillilerin tanrıya ulaşmak için insa ettikleri kule. dünyanın 7 harikasından biridir. tanrı marduk adına yapılmıştır.

babil kulesi 7 katlı bir ziggurat şeklindedir. her katın simgelediği şeyler vardır:
7.kat- melekler
6.kat - gökyüzü
5.kat - insan
4.kat- hayvan
3.kat- bitki
2.kat- ateş
1.kat- taş

hikaye şöyledir: halk tanrıya yaklaşmak için veya tanrıyla istikrar savaşı yüzünden bir kule yapmaya karar verir. marduk yapamayacaklarını düşündüğünden müdahale etmez. sonra kulenin yapılabildiğini gören marduk bu insanların lisanlarını farklılaştırır. kule tamamlanamaz. her farklı lisanı olan insan dünyanın farklı yerine dağılıp medeniyet kurar ve birbirleriyle o günden beri savaşırlar.

james joyceun ulysses kitabının önsözünde enis batur bu kulenin yıkılışını insanın kollektif kibrine bağlıyor. göklere ait iktidara meydan okumanın sonucunun cezasının birbirinin dilinden anlamamak olduğunu söylüyor.

başka bir açıklamaya göre insanlar bu olaydan sonra güçlerini boyu uzun göklere doğru binalar yaparak kanıtlamak yerine dünyaya dağılıp dunya karaları üzerinde genişleyen binalar yaparak kanıtlama yoluna giderek iktidarla savaşma yolunu seçmiş, bir nevi tanrıyı kandırmak istemiş, o yüzden hala cezasının devam ettiği anlatılır.

tevrat bu hikayede kuleyi yapanların hz. nuhun torunları olduğunu yazar.
kuranda ise bakara 102. ayette geçer. harut ve marut isimli iki meleğin özellikle insanları kandırmak için gönderilip onlara inanan insanların kuleyi yaptıklarından bahseder.

babili işgal eden devletler kuleyi yıkmış babil kralları yeniden yapmıştır. m.ö 479 da pers kralı xerkes tarafından yıkıldıktan sonra onaran olmamış. büyük iskender bu yıkılmış kuleyi tamir ettirmek istemiş çalışmalar başladıktan iki ay sonra ölünce ilgilenen olmamıştır.

bana kalırsa babil kulesi bir efsaneden çok metafordur. bu hikeyede insanların aynı şey sebebiyle hem birleşip tanrıyı korkutacak kadar güçlenip hem de asırladır ceza çekecek kadar kötü durumda kalmasını görürüz. kule burada iktidardır hırstır. hakettiğinden fazlasını istemektir. fazlasını istediğin zaman yapabileceğin kadarını da yapamaz elindekinden olursun mesajı vardır. güzel hikayedir. insanın kibrini yüzüne çarpar.

günümüzdeki yansımaları:
otostopçunun galaksi rehberi kitabında kulağa koyulup tüm dillerin anlaşılmasını sağlayan balığın adı babil balığıdır.
brükseldeki ab binası babil kulesinden esinlenerek yapılmış bir eserdir.
ingilizcede anlaşılamayan sesler çıkarmak babble kelimesidir.
yıldıztozu filminde uzağa gitmek isteyen biri babil mumu yakmalıdır.

öjenizm

profesyonelogrenci
olumsuz karakteri pasif veya aktif bir şekilde yok etmeye dayalı bilimsel ırkçılıktır.

ünlenmesi bir doktor sayesinde olmuştur. dr. harry haiselden sakat bir çocuğu ameliyat etmeyi reddeder. çıktığı mahkemede öjenizmi desteklediği iddiası üzerine "eger o bebeği tedavi etseydim toplum için daha büyük bir suç işlerdim." der ve meslekten men edilir.
kendi gibi düşünen insanlar için bir dernek kurar. bu dernek aktif çalışır ve hitleri destekler. hitlerin kavgam kitabına ödül verirler.

öjenizm antik yunandan beri vardır. bakire olmayan kadının hastalıklı olabileceği düşüncesi ve bakire kadınlarla yapılan cinsel ayinlerle saf ırk yaratma isteği o zamanlardan başlamıştır. o ayinlerde bakire (virgin, saf) kadınlar seçilir. dönemin ileri gelenlerini oluşturan ırkının devam etmesi gereken 21 erkek kadına ayinde tecavüz eder. bebeğin kimden olduğu önemli değildir. saf ırk olması yeterlidir. kadın ayinden sonra bebeğin saf kalması istendiğinden zindana kapatılır. doğumdan sonra da öldürülür.

araştırınca bir çok örnek çıkabilir. bir çok kültürde uygulanmıştır. yakın tarihte 20. yy abdsinde bu akım canlanmıştır. 1907de indianada zorla kısırlaştırma anlaşması imzalanmıştır. bu anlaşmaya göre özrünü genetik olarak aktarmaya yatkın kişiler kısırlaştırılarak aktarım önlenmek istemiştir. 1970e kadar 3000 kişi kısırlaştırılmış. en son kısırlaştırılan birinin genetik olarak aktarılmayacak bir hastalığa sahip olduğu halde yanlışlıkla kısırlaştırıldığı fark edilince kaldırılmıştır.

bunlar görünen örnekleridir.
halbuki toplumun bize normalleştirdiği öjenik davranışlar da azımsanmayacak kadar çoktur.
farklı mezhepten olan insanların evlendirilmemesi iki tarafın da soyunun saflığını bozmama isteğinden kaynaklanır.
yine aynı şekilde sınıf farkı yüzünden bir doktor ve bir inşaat işçisinin evlenmesinin garip karşılanması bu öjenik tutum sebebiyledir.
insanın kendi başarılı olma ve miras bırakma tutkusu bile kendi soyunun hayata üstün başlamasını istediğinden kaynaklanır.
şuan adı önemli olmayan bir parti de kendi ırkının üstünlüğünü ilke kabul edip bir çok oy alabilir.

ilk bakışta uç gibi gelse de herkesin şu veya bu şekilde desteklediği ırkçılığın bilimsel yansımasından başka bir şey değildir.

(bkz: ırkçılık)

sosyal darwinizm

profesyonelogrenci
toplumu oluşturan sınıfların kendi haline bırakılmasını savunur. çünkü sosyal yardımlar toplumsal açıdan güçsüz sınıfın yararına çalışıp daha güçlü bir sınıfa yükselme zorunluluklarının önüne set çeker. yok olması gereken bu sınıfın çektiği çileyi uzatır. sosyal devlet bu yüzden zararlıdır der.

yani toplumsal yapının gereklerini en fazla yapabilen kişi yaşar. yaşamak için çalışmak gerekiyorsa en çok çalışan yaşar, üretmek gerekiyorsa en çok üreten yaşar. hiç üretmeyen bir bireye yapılan sosyal yardım o bireyin sadece daha fazla tembelleşmesine sebep olur, o yüzden yapılmamalıdır. insanlar hayatta kalmak için çabalamalıdır, hayatta kalamayan içinse bizim yardımımız sadece balık vermektir, balık tutmayı öğrenemiyorsa yok olmaya mahkumdur denir. balık tutmayı bilen insanların da sonu belli bir kesim için kendinden vermesini engellemek ister.

bu düşüncede bireycilik hakimdir. sınıfından bağımsız olarak her birey bir şey yapmaya çabalarsa herkes üreteceği için toplum bu rekabetle sosyal devletten daha hızlı gelişebilir. "devlet bize bahmiyi" diyenleri sıfıra indirir. devlet her vatandaşına aynı derecede bakar çünkü.

liberalizm esas alınır. devletin müdahalesine kapalı bir serbest piyasa vardır. her bireyin rekabete girme özgürlüğü vardır. bu toplumda hayatta kalmak için kendin için iyiyi en fazla senin başarman gerekir. böyle bir piyasada sonuç senin hayattan elenmen olacaksa bunu senin tercihlerinin diğer insanlarınkinden daha yanlış (yanlış demeyelim o an yaşamaya devam etmek için uyman gereken kurallara uyumsuz diyelim) olduğu için olacaktır.
sosyal darwinizmin mantığı budur.

kimler bunu uyguladı dersek sömürgeci devletlerin hepsi buna örnektir. hatta osmanlı bile müslümanlığı yayma misyonerliği adı altında uygulamıştır.
ama ne yazık ki sömürgecilik buna kötü bir örnektir çünkü sosyal darwinizm güçsüzün güçlü tarafından ezilmesini hoşgörmez. yapılması istenen kendi kendine başarısız olacak güçsüzün doğal süreçte piyasadan silinmesini beklemektir.

en iyi uygulayan otto von bismarck olmuştur. bu sistemdeki tek açık insanların birbirine güven duygusunun buna izin vermemesidir. yine de destekleyen sosyologlar az değildir.

herbert spencer

profesyonelogrenci
sanıldığı gibi darwinden etkilenmemiştir.
spencerın psikolojinin ilkeleri kitabı 1852de yayımlandı türlerin kökeni ise 1859da.
survival of the fittest teosini ortaya atan darwin değil spencerdır. darwinle meshur olduğu için ona mal edilir yanlış anlasılma buradan kaynaklanıyor.

spencerın kurduğu sosyal darwinizm akımı da adını darwinden alır fakat genel olarak lamarckcıdır. üstelik darwin de bu konuda suskun kalmamış otobiyografisinde spencerdan hoşlanmadığını söylemiştir. çağdaşı bir fikir adamından hoşlanmadığını söylemesi bile fikir farklılığına düştükleri konuların azımsanamayacak olduğunun kanıtıdır.

spencer kendisine en yakın düşünen kendi gibi evrimselci olan august comtedan bile bir kaç düşünceyle ayrılır.
comte a göre sosyoloğun rolü siyasilerle beraber toplumu yönetmekken spencer sosyologların bu işe bulaşmaması gerektiğini asıl rollerinin bireyin gelişiminin önemini anlatmak olduğunu savunur.
yine comte a göre toplum insandan üstündür. o evrimselciliğini toplumlara uygulamak ister. spencer bu konuda yine bireyci kalır.

genel olarak friedrich nietzschenin üstün insanından ve öjenizmin bilimsel metotları kullanarak insan ırkını iyileştirme iddiasından etkilendiği söylenir. zaten felsefeye fazla değer vermemeleri dışında pozitivistleri sever. hitlerin de başlıca amacı budur ama o insan olmanın onurunu düşünmeden bunları yaptığı için spencerdan ayrılır.

toplumdaki doğal düzenin devletin etkisiyle bozulmasının yanlış olduğunu düşünür. adam smith takipçisi olup liberalizme büyük katkı sağlamıştır. çağdaşı max weberden destek görmüştür. antigovernmental individualism teorisiyle friedrich august von hayek ve milton friedmanı etkilemiştir.

"cahil olmak bilgili olmak kadar güvenli olsaydı kimse bilgili olmak için çaba sarf etmezdi."
herbert spencer

martin eden

profesyonelogrenci
realizmi almış kaf dağına çıkarmış bir kitaptır. yarı otobiyografi diyebiliriz yalnız bir fark vardır büyük bir fark.

jack london sosyalist olarak tanımlar kendini. (sosyalizm) martin eden ise her fırsatta bireyci olduğunu dile getirir. (bireycilik) hatta ateşli tartışmalarının birinde sosyalist olmakla eleştirilince "sizden daha fazla sosyalist değilim. sosyalizmi anladım ve beni teğet geçti. sizse ne olduğunu bilmediğiniz için sosyalist gibi davranıp sonra onlardan nefret ettiğinizi söylüyorsunuz" der.
alt sınıfa dahil kızkardeşine üzülür. ama ona ve geldiği çevreye yardım edilemeyeceğini bildiğinden üzülür. onun üzüntüsü alt tabakaya yardım edilmemesi değil alt tabakanın kendi için bir şey yapmadığından eleneceğine inanmasıdır. yani konu kendi ailesi olduğunda bile sosyalist olamaz.

martinin en sevdiği hatta küçük bir put varsaydığı yazar herbert spencer da fazlasıyla bireycidir zaten. sosyalizm spencer için de olmaması gereken fazla iyi niyetli bir düşüncedir.

jack london bu konu hakkında kendisi de bir açıklama yapmıştır. meşhurdur:

"martin eden için neden biraz üzülmeyeyim? martin eden bendim. martin eden bir bireyci idi, bense bir sosyalist. işte bu yüzden ben yaşamaya devam ediyorum işte bu nedenle martin eden öldü."


jack london sosyalistken neden otobiyografisinde bireyci biri gibi davranmıştır derseniz çeşitli açıklamalar vardır. bunlardan biri bireyciliğin sonunun kötü olduğu propagandası yapmaktır ki bence en mantıklısı budur. belki de bu kadar yufka yürekli olmayıp insanlığını öldürebilse kendi de bireyci olabileceğini fark ettiğinden böyle yapmıştır. bilemiyorum.

sonuç olarak herkesin okuması gereken harikulade bir kitaptır. martin de hepimizin tanımak isteyeceği muhteşem bir insandır.

46 yok olan

profesyonelogrenci
kaliteli olacağa benzeyen dizi. türkiye standartlarının üstünde. kesin bilgi.

zamanında leyla ile mecnun izledim. bi bölümde behzat ç. ile ortak yapmışlardı bölümü. zaten l&m izleyenler deli gibi behzat da izliyordu. kafalar aynı. izlesem severdim ben de muhtemelen.
ama izlemedim. behzat komiser holiganlığından gına gelmişti çünkü. l&m nin de öyle bir kitlesi vardı ama ben onlar çıkmadan izlemeye başlamıştım bırakmadım sonra. neyse. benim behzat ç. bilgim bu kadardır.

şimdi deli gibi behzat ç. nin yeni dizisi çıkmış diye konuşuluyor bu dizi.

yahu...
bu adamın sadece en son yaptığı iş behzat ç. kendi adı yok mu? hadi onunla popüler oldu diye böyle yapılıyor,
bu dizide bir tek behzat komiser mi var? sadece ona mal etmek ne saçma şey.
ben sıfır behzat ç. geçmişimle diziyi izleyip sevebiliyorum mesela. bu nasıl oluyor?

bu holiganlığa ortak olmamak için 46 yok olanı izlediğim halde ortamlarda izlememiş numarası yapıyorum. bu dizi tutar da profesor murata hala behzat amirimin dizisi diyen olursa izlemeyi bırakabilirim. öyle bir tiksinme.

bilgi itiraf

profesyonelogrenci
insanları çok fazla sevmiyorum. hepsi özel olduğunu sanıyor.

hayır kendi türünün özel olduğunu düşünmesini geçtim bireysel olarak özel olduğunu sanıyor. istiyor ki doğayı zaten tür olarak katlediyoruz börtüye böceğe saygımız yok birbirimize de olmasın. niye? çünkü çok özel. ne insan olarak bir doğa kuralına uyuyor ne de birey olarak kendi türü içindeki kurallara. hep bi çakallık peşinde. içi boş anarşi.

"kural mı var? boşver uymak istemiyorum. toplum mu? aman ben sosyal bir tür değilim ki toplum beni dışlasa kaç yazar?"

4 milyar yıllık dünya tarihi bu kadar içi boş bi kibir görmemiştir.
3 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol