uçurtma avcısının yazarı khaled hosseininin bir diğer eseri bin müheşem güneş. afganistanı, afgan kültürünü, afganistanda kadın olmayı, afganistanda yaşanan savaşların ailelere-çocuklara-hayatta kalanlara neler yaptığını, umudun hiç bitmediğini, dostluğu, anneliği, aşkı, babanın ve ailenin bir çocuktaki yerini, sosyal baskıların nasıl insanları acılara sürüklediğini...... ve daha bir çok şeyi anlatan dili yalın, anlatımı muhteşem kitap. 2 kadın...meryem ve leyla... babaları, anneleri, ölümler, çocukları, kocaları. dozunda verilmiş bir duygusallık asla cıvıklaştırmadan, hep gerçekçi. sanırım bu yüzden khaled hosseininin eserlerini seviyorum. duygusallığı cıvıklaştırmadığı, yapış yapış etmediği, sündürmediği, hep gerçekçi olduğu için. yine de celilin meryeme yazdığı mektubu okurken gözyaşlarınızı engellemeniz hiç kolay olmayacak....
afgnistan, kabilde bir diplomatın oğlu olarak doğdu. ailesi 1980de amerika birleşik devletlerinden siyasi sığınma hakkı elde etti. halen kuzey californiada yaşamaktadır ve doktorluk mesleğini sürdürmektedir. uçurtma avcısı ilk romanıdır. diğer bir eseri de bin muhteşem güneştir. son dönemin popüler yazarlarından. bu popülerliği hak ettiğine inanıyorum. yazım tarzı, dili, kurgu başarısı çok çok başarılı. bunun yanında elbetteki kendi kültürünü bizlere aktarıyor ve bunu oldukça objektif bir biçimde yapmaya çalışıyor. şu ana kadar okuduğum iki romanında da hem olayları anlatış biçimiyle hem de duyguları aktarış şekliyle diğer yazarlardan farklı bir yer kazanmıştır. afganistanı, afganistandaki sorunları anlatır. bunu yaparken de sıkmadan, bunaltmadan, acılara gömmeden yapar. benim için en önemli yanı acıları cıvıklaştırmadan, vıcık vıcık etmeden,sündürmeden hep gerçekçi bir biçimde aktarmasıdır. duyguların üstüne oynamaz. afgan sorununu bilmeyebilirsiniz, bir çocuğun savaştan nasıl etkilendiğini bilmeyebilirsiniz, bölge kadınlarının sorunlarını bilmeyebilirsiniz, umudun hiç bir zaman bitmediğini bilmeyebilirsiniz ama eğer khaled hosseini okursanız bunlar hakkında bir fikriniz olur.... uçurtma avsısı bin muhteşem güneş
şaşkın yazar. en çok sinema hakkında ve mimari hakkında yazmayı seviyor ama mimari hakkında yazıp bir sürü sıkıcı baslık acmaktansa sinema ile ilgili yazmaya çalışıyor ama her arama yaptığında şaşkınlıgı biraz daha artıyor. zira hakkında sayfalarca yazılabilinecek filmler hakkında 1 bazen 2 sayfa yazıya ancak rastlıyor. ama sol frame de bir sürü dangalakca ve baslık olmasına tepkili. sözlük nedir sorgulaması yapmakta içten içe.
kesinlikle hak ettiği değeri en azından ülkemizde görmemiş ciddi anlamda beyin amcıklaması yaşatan, 3 saatin nasıl gectiğini anlayamadıgınız film. kadro muhteşem, oyunculuk muhteşem, senaryo muhteşem, alt metin muhteşem, görsellik mehteşem ama anlamak için ön okuma yapılmasını tavsiye edebileceğim film. tom cruise kendini aşmış bir oyunculuk sergiler ve kurbağalar gökyüzünden düşer... 82
ilk defa oray eğin ile benzer bir düşünceyi paylaşıyorum. alper escinsel olmasa bile kesinlikle biseksüel. nedense biz sadece görmek istediklerimizi görüyoruz ve filmde görmek istediğimiz kırık bir aşk hikayesi. oysaki daha ilk sahnede bi grup seks ayarlanıyor ve kimse bu sahneden bahsetmiyor. düşünülmüyor alper in neden çok zor be anne dediği, virüs var bende dediği... zannediyor musunuz ki sadece özgürlük için bu kadar büyük bir aşk bitirilsin. o olsa olsa bir ara olur. çünkü kavuşmak bir noktada engellenemez. ama biz yine sadece görmek istediğimizi gördük ve reddettik bize sunulan gerçekleri...
www.ayilar.net die bir adres var. türkiyedeki eşcinseller ile ilgili bir site
filmde öncelikle mike bir epilepsi hastası değil narkolepsi hastasıdır.
film 4. henry ile western arasında gidip geliyor, inanılmaz bir tiyatrallik sergiliyor. orgazm gökten düşen bir ev ile gösterilmiş. bu nasıl bir yaratıcılıktır yarabbim. tabiki bir cok klişeyi de bünyesinde barındır ama yine de izlenesidir. sonunda river phoenixin boş bir yolda tam yeni bir krizin eşiginde söylediği sözler mıh gibi kazınır insanın aklına
ben bir yol tadımcısıyım.
ömrümce yolların tadına baktım.
bu yolun sonu gelmeyecek.
herhalde bu yol bütün dünyayı dolaşıyordur.
herzaman
film erkek fahişeleri, eşcinsel ve biseksüelleri anlattığı için ve yönetmeni de bir eşcinsel olduğu için film oldukça eleştrildi. eşcinseller de filmi eleştirdi çünkü sadece gercek eşcinselleri anlatmak yerine ailesine karsı cıkmak için, para kazanmak için de erkeklerle beraber olan erkeklerden bahsediyordu film.
en etkileyici sahneler scott un babasının ve bobun cenazelerin yapıldıgı sahne ile scott italyada gidişi ardından mikeın bakışı sahneleridir. izlenmesi gereken, kacırılmaması gereken bir film. kesinlikle....
film 4. henry ile western arasında gidip geliyor, inanılmaz bir tiyatrallik sergiliyor. orgazm gökten düşen bir ev ile gösterilmiş. bu nasıl bir yaratıcılıktır yarabbim. tabiki bir cok klişeyi de bünyesinde barındır ama yine de izlenesidir. sonunda river phoenixin boş bir yolda tam yeni bir krizin eşiginde söylediği sözler mıh gibi kazınır insanın aklına
ben bir yol tadımcısıyım.
ömrümce yolların tadına baktım.
bu yolun sonu gelmeyecek.
herhalde bu yol bütün dünyayı dolaşıyordur.
herzaman
film erkek fahişeleri, eşcinsel ve biseksüelleri anlattığı için ve yönetmeni de bir eşcinsel olduğu için film oldukça eleştrildi. eşcinseller de filmi eleştirdi çünkü sadece gercek eşcinselleri anlatmak yerine ailesine karsı cıkmak için, para kazanmak için de erkeklerle beraber olan erkeklerden bahsediyordu film.
en etkileyici sahneler scott un babasının ve bobun cenazelerin yapıldıgı sahne ile scott italyada gidişi ardından mikeın bakışı sahneleridir. izlenmesi gereken, kacırılmaması gereken bir film. kesinlikle....
şarkının tam sözleri
ben iyiyim, gerçekten
ben çok iyiyim, her seye ragmen
çünkü o, ta derinden öptü kalbimi
iyilestim ben
o, derinden gelen
aldi götürdü beni benden.
biraktim kendimi
rüzgârin, yildizlarin eline
düsünmedim olup bitenleri
biraktim sadece.
çünkü o, ta derinden öptü kalbimi
iyilestim ben
o, derinden gelen o ...
şeklindedir. ben iyiyim der ama deli yakar dinleyicinin kalbimi, söylerken ağlayabilir insan...
ben iyiyim, gerçekten
ben çok iyiyim, her seye ragmen
çünkü o, ta derinden öptü kalbimi
iyilestim ben
o, derinden gelen
aldi götürdü beni benden.
biraktim kendimi
rüzgârin, yildizlarin eline
düsünmedim olup bitenleri
biraktim sadece.
çünkü o, ta derinden öptü kalbimi
iyilestim ben
o, derinden gelen o ...
şeklindedir. ben iyiyim der ama deli yakar dinleyicinin kalbimi, söylerken ağlayabilir insan...
sayesinde musluklarımızdan akan suyu sadece temizlenmek ve temizlemek için kullanabildiğimiz bunu yaparken bile sarılsı-turuncumsu-kırmızımsı rengi görüp bi düzine küfür salladığımız adamsı.
şimdi bu abimiz daha önce de açıklamıştı benim yerime sınavlarıma eşim girmişti diye. burda acun beye sesleniyorum lütfen bırakın siz ingilizce konuşmayı bi zahmet eşiniz konuşsun.
(bkz: diplaması alınması gereken insanlar)
(bkz: diplaması alınması gereken insanlar)
neden sadece istanbulda oluyor ki dedirten organizasyon. zira ükenimizin neredeyse orta noktası ankaradır ve bu yüzden daha geniş katılım olması için iyi bir tercih olabilir. yine de allah izin verirse katılacağım modundayım. aslında tabiki geliş sebebim bu zirve değildir.
ayrıca merak edenler için imdb notu 7.9dur
(bkz: le fantome de la liberte)
luis bunuel filmi. yönetmenin sürekli eleştiri oklarına hedef olan burjuva ve din yine hedeftir. absürt sinemanın en iyi olan örneklerindendir. ayrıca yönetmen bu filmi 74 yaşndayken çekmiştir. sürrealist öğelerle taçlandırılmış film kesinlikle izlenmelidir.
(bkz: the phantom of liberty)
soluk almanın bittiği ve kalbin duruğu an. ama aslında ölüm yaşarken biliğimiz kadarı ile gidenin derin bir uykuya dalması. ölüm asıl yaşayanlar için var. yaşayanlar için ölüm çaresizlik demek, yapılacak herşeyin yapılması ama yapılacakların tükendiği an demek, eksilmek demek, zaman zaman unutulsa da içten silinmeyecek sızı demek, özlem demek, derin derin solumak ama soluk alıp verdiğini bile hissedememek demek, yalnızlık demek, belki neden bırakıp gitti diye kızmak demek, hayata dair eksik kalmak, keşkeler ile kıvranmak, keşke şunu söylemeseydim bunu yapmasaydım ya da keşke şunu söyleyebilseydim demek, dokunamamak sıcaklığından uzak kalmak demek, ağlamak demek ama ilk anda acının ve şokun getirisiyle parçalanırcasına ağlamak değil zaman içinde usul usul dökülen gözyaşı demek.
hergün mesaj atılabiliritesi olunan servis.
özellikle tematik entryler girerken bireyi sinir eden durumdur. bu durumda daha çok araştırıp daha fazla söz söyleyecek hale gelme ile amannn diip sırtını dönme arasında gidilip gelinilir.
bir bireyin kendini ve çevresindekileri kandırmak için söyleyebileceği söz
(bkz: yersen)
(bkz: yersen)
(bkz: mahalle baskısı)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?