lost kidy

pek çok sinamaseverin aksine ikinci kere çekilmesinin çokta mantıksız olmadığına inandıgım haneke filmi. haneke iki filminde de aslında ne kadar büyük bir yönetmen olduğunu kanıtlıyor. klişeleri klişeleştirmeden gözümüzün taaa içine sokan ve direk seyirciyle konuşarak aslında sizin de içinizde bir yerlerde sebepsiz bir şiddet dürtüsü var diyen muhteşem film. (hem birincisi hem de ikincisi için yorumum aynı-izlemeyen iyi bir haneke filmini kaçırmış olur.)

aaaa hiç bilmediğim bir lynch filmi diye gördüğümde bir heyecanla aldığım ve acaba kapakta bir yanlışlık mı var diye düşünmeme sebep olan, lynch filmi gibi gelmeyen ama yine de oldukça etkileyici, zaman zaman güldüren, ama enteresan bir biçimde bazen zorlama gibi hissedilen hayata dair mesaj verme kaygısı içinde, keyifli bir yol hikayesi. sırf alvin rolündeki richard farnsworth’un muhteşem oyunculuğu için bile izlenebilir bir film. imdb notu 8.0’dır.
-----------------------------spoiler----------------------------:
alvin yağmurda bir hangarın içinde sigara içer ve yüzündeki ifade şimdi bile düşününce izleyicinin tüylerini ürpertebilir. bu ürperti ürkme, korkma vs sebeplerden değildir. sebep bu yüzün belki de görüp görülebilecek en huzurlu ve içten içe yoğun keyif dolu yüz olmasındandır. huzur budur, mutluluk budur.-----------------------------spoiler----------------------------

toplum içinde birey olabilemin zorluğunu bir kitap bu kadar mı güzel anlatır? bir kitap bu kadar mı insanın kendi dogrularında yürümesi gerektiğini vurgular? bir kitap bu kadar mı okuyucusunu içine alır ve bu kadar mı hadi gel sen de bizimle konuş, düşün der! kesinlikle okunması gereken ama özellikle mimar-içmimar iseniz şart olan kitaplardan biridir. tapılasıdır. kütük görüntüsü göz korkutmaması gerekendir.

2008 yapımı david oliveras filmi. oldukça çok festivale katılmış ve ödül almış bir film olsa da imdb de 6.4 ün üstüne çıkamamış bir film. film hakkında belki de söylenmesi gereken en önemli şey homofobik iseniz ya da erkek erkeğe erotik sahneler görmekten rahatsızlık duyuyorsanız ya seyretmeyin ya da bu rahatsızlıklarınızı aşmak için seyredin. iyi resim yapan bir delikanlıyla problemli, şehre yeni gelmiş bir yüzücünün bir biçimde aşkını anlatan, bunun yanı sıra gayliğin kabulu, bunu aileye söyleme süreci, bir gencin sosyal çevresinde tutunma çabaları, intihar vs vs pek çok konu iç içe geçmiş ve sonuçta her konu bir biçimde yüzeysel bir tutumla ele alınmış. best actor ödülüne layık görülmüş bir film olsa da oyunculuklar oldukça düz, belki de sanat adına cesurca sergiledikleri performanstan ötürü almışlardır... görüntüler oldukça vasat. aynı zamanda klişelerle ve önyargılarla dolu ve enteresan bir biçimde bir gay in en büyük sıkıntısı olan aile ile paylaşma süreci oldukça hafife alınmış. festivallerde bu kadar ödül almış bir filmin hala sanatla ilgilenen gay erkek profili çizmesi ise filmin en sıkıntılı noktası.

senaryosunu nick hornby ve lynn barberın yazdıgı 2009 yapımı, üç dalda oscar adayı film. konu itibari ile oldukça sıradan (bir ailenin kızlarını koca bulması için üniversiteye sokma çabası ama kız lise sonda koca bulunca buna gerek kalmaması ama sonunda işlerin ters dönmesi vs vs vs.) bir film olsa da ingiltere, 1961 kostümleri ve dönemim zerafeti, ayrıca oyuncuların performansı ve özellikle paris ve oxford daki görüntüler filmi izlenebilir kılmış. uzun zaman film belli bir akışta gittikten sonra son 20 dakikada bir anda bu film çok uzadı hadi toparlayalım artık havası seziliyor. sezon filmlerinden oldukça iyiler arasında ama tavsiyem konuya değil dönemin zerafetine, romantizme ve görselliğe bakın konuyu çok sallamayın ve en ama en önemlisi kör aşık olmayın.

http://www.cermodern.org

ankara’da tarihi cer atölyesinin renovasyon çalışması ile oluşturulmuş sergi salonu. modern cizgisi ve huzur veren havası ile sanatseverlerin ankara’daki buluşma mekanı. aynı zamanda açık hava konserlerinin yeni adresi.

eskimeyecek dizi. atmışlar, amerika, reklam, rekabet, cinsellik, aile, sır... ne ararsan var olan dizi. en güzel tarafı hiç sönmeyen sigaralar ve elden düşmeyen içki kadehleridir.

noel filmi olarak vizyona girse ve fazla bir ’amanda aman hayat her zaman süper süprizlere gebedir’ modunda bir film olsa da oyuncuları sebebi ile izlemeye değerdir. cameron diaz ve kate winslet bu filmde oldukça az makyaj yapmışlardır. yaşlarının tüm güzelliklerini göz kenarlarındaki çizgilerine rağmen sergilerler.

2009 fransa yapımı gerilim filmi. tükçeye gerilim hattı olarak çevrilmiştir. 5 gencin tırmanış serüveni olarak başlamış, ilk bölümde gerçekten germeyi başarmış ama ikini yarıda vasat bir korku filminin ötesine geçememiştir. eğer olaylar bütünlüğüne kafayı takmış bir izleyiciyseniz muhtemlen pek çok şeyi göz ardı etmeniz gerekecektir. yok artık bu kadar da olmaz dediğiniz sahneler olacaktır. filmin sonunda çıkan yazı ise filmin bütününden daha gerilim yaratıcıdır. illa izlenmesi gerekmeyen ama vakit geçirmek için de ehh denilebilecek bir film.
-----------------------------spoiler----------------------------:
balkanlarda açıklanamayan 3720 kadar kayıp vakası bulunmaktadır. loik’in cesedi olaydan sonra bulunmasına rağmen chole, guillaume, fred ve kerine’in cesetleri ise ile bulunmamaıştır. 5 yaşındayken kaçırılan anton’dan ise haber alınamamktadır.-----------------------------spoiler----------------------------

gelmesi için çok çabaladığımdır.

sanal üstünden kimsenin kimseyi tanımadıgı ortamlarda(ki sanırım bu sözlükte herkes herkesi tanıyor) nicklerin prim yapabileceğini düşünen kişilerin de oldugu sözlük. üç-beş kişi sizi sallasa ne sallamasa ne?
(bkz: gerçekler acıtır)
(bkz: avukatlar sahnede)

kendi kendisini açıklamak zorunda kalan yazardır. bilgi sözlüğü yazdığı ilk sözlük olması sebebi ile sevmiş ama sevmiş diye de herşeyi ile kabullenmemiş, bildiğinden şaşmamış, eleştirmekten ve tepkilerden kaçmamış kişidir. bu sözlük boş, sol frame ottan boktan başlıklardan geçilmiyor demekten çekinmemiş, tematik başlıkları gün içinde kullanımın az oldugu zamanlarda açın tepkisine ragmen tematik girmiş, okudugu kitabı, izlediği filmi paylaşmış, hiç değilse kendi mesleği ile ilgili bilgilerden bir kısım girmeye çalışmıştır. sık sık sözlükte gördüğü yanlışlar sebebi ile sözlüğe yazmaya ara vermiş ama bu son seferindeki gibi açıktan ayar verme ve cemaatcilik ile karşılaşmamış, ya da farkında olmamıştır. evet eğlenceli değildir ve belki de sanal bir ortam için fazla ciddidir, belki çok iyi bir espri anlayışı yoktur amma velakin bir sözlük yazarı olmak için bunlar da çok gerek değildir sanırım. sözlük sahibi ile reel hayatta hiç bir alıp veremediği olmadıgı halde özellikle sözlük sahibinin son yazısında alenen hakarete maruz kalmıştır. amacı algılanamamıştır evet dogru çünkü eleştri nasıl birşeydir bilmeyenlere eleştride bulunmaktadır. hata kendisinindir. gördüklerini söylemese sussa birazda şakşakçı olsa gayet sevilebilme potansiyeli bile barındırmaktadır. kalırsa aynen bu şekilde davranmaya devam edecektir. bu sebeple ;
(bkz: zoruna gittiyse uçur beni indi)
demektedir.
(bkz: çokta fifi)
(bkz: benim için davos bitmiştir)

algıda kıtlık böyle bişey olsa gerek. kimin bu anketi açtıgı mıdır mesele? benim açımdan mesele bu anketi kaç kişinin oyladıgı ya da bu anketi açan kişinin aklına anketi açarken bilgi sözlüğün gelip gelmemesidir. ama götünden anlamaya meyilli okuyucular hemen de farklı tepkilere dogru yol almışlar. öz eleştri yapmadan mı gelişmeyi planlıyor bilgisözlük bilemedim. öyle ya da böyle bilgi sözlüğün adının nerde ne kadar geçtiğine bakmak gerekir. örneğin ordaki sözlüklerden birini bilmiyordum girdim baktım, orda bilgisözlük olsaydı da bir kişi bile aaa bilgisözlük varmış biz de bakalım yazalım deseydi daha iyi değil miydi? benim açımdan düşündürücü olan kısmı budur ama biz cümle alemi sallamayız, kendi içimizde takılırız diyorsanız bana ne ki yani?

efendim bilgi sözlük enteresan bir yerdir. aslında sözlük müdür cemaat midir anlamak zordur. ki bunu fark edip bu konuda yazarsanız büyükler eline alırlar sopalarını sizi kışkışlarlar. herhangi bir konuda belli bazı kişilerin düşüncelerine katılmak zorundasınız yoksa bu cemaat size cephe alır, sonrada ben ayar vermiyorum adı altın resmen aba altından sopa gösterirler. bilgi sözlükte özgürlük, saygı, bireysellik yoktur. bunun yerine ego, şakşakçılık, bizden değil ezin kafasını gibi şeylerden bol bol mevcuttur. bilgi sözlükte ne kadar bilgi oldugu ise tartışılır. hatta neye dair bilgi vardır o bile belli değildir. allahtan ilk açıldıgı yıllarda biraz tematik bişeyler girilmiştir de bilgi sözlük bir nebze bilgi barındırabilmiştir. sonrasında bir am göt muhabbeti dönmektedir ki sormayın. diğer sözlüklerde hakkında sayfalarca yazı bulunan konularda yazı bulamazsanız şaşırmayın. zira bilgi bulunması cidden zordur. kullanıcı sayısı ise bir elin parmaklarını geçmez, hadi kastırın ayak parmaklarını da ekleyin ancak o kadar(kimse binlerce kayıtlı kullanıcı var demesin yazana bakmak gerek). çünkü bilgi sözlük kullanıcısını elinde tutmayı bilmez. bir kere bilgi sözlük eleştri yapan kullanıcı istemez. sen ağasın sen paşasın diyen kullanıcı ister. hakkında kötü birşey mi yazdınız hemen aaaaa bunu tahtaya kaldırıp tek ayak üstünde bekletelim, geçerken de sınıftan çıkanlar yüzüne tükürsün mantığı izler. yönetim mi? bilgi sözlük kendi içinde kendi kitabının şeriatını uygular. kullanıcıları direk uçurur. zira din gibi kendine karşı gelenlere tahammülü asla yoktur. yöneticiler asla kullanıcılarla polemiğe girmeye çekinmez, hatta ve hatta polemik oluşturur. illa ben var ya senin gittin yoldan 40 kere gittim döndüm mantığı işler. kimse de e bana ne gittin geldin de boyun mu uzadı diye sormaz. bilgi sözlükte yazmak için işte bunları göze almak gerekir.

tweetdeck ile kullanımı süper kolaylaşmış, paylaşım olayı. istediğiniz fotoyu, videoyu çat diye koyuyor facebook gibi kasmıyor. paulo coelho ve jim carrey i takip etmek inanılmaz eğlenceli.

kadın olmanın en güzel yani bu sıcak havalarda püfür püfür etek giyebilmektir. bu bir anket midir?

(bkz: kedi uzanamadığı ciğere pis der)

öncelikle seçeneklerinde bilgi sözlük olmayan ankettir. an itibari ile birincilik %70.3 ile inci sözlük, ikincilik %11.6 ile itu sözlük, üçüncülük %9.7 ile ekşi sözlük, dördüncülük %7.2 ile ihl sözlük ve beşincilik %1.3 ile uludağ sözlük’e aittir. bilgi sözlüğün sıralamaya bile girememiş olması düşündürücüdür.

bu insani yardıma olan inancı tamamen sarsan, yetmezmiş gibi bir de algıyı bozan tepkiler veren kişiler topluluğu. daha gemiden haber alınamazken kocam gemideydi zaten şehit olmak için gitmişti, bunu bilerek yolladık, umarım emeline kavuşmuştur diyen kadınların ardından, vefat eden furkan’ın okul müdürününün onunla gurur duyuyoruz diyip çok asabımı bozdugu için devamını dile bile getirmek istemediğim açıklamalar yapmış olması. yok artık yani. bu nasıl bir düşünce yapısıdır, bu nasıl bir zihniyettir diye çıldırtan insanlar....

balık baştan kokar. hükümete sormak gerekir bırakın filistin’i hangi arap ülkesi kıbrıs’taki varlığımızı tanımıştır?, hangisi din kardeşiyiz diye azerbaycan’da olanlara müdehale etmiştir?, hangisi pkk’yı topraklarından temizlemiştir?. birinin akp’ye hatırlatması gerek. türkiye arapların sorun çözücü mercii değildir ki, zaten onların bunu salladıkları yoktur. filistin acaba bir kere kahrolsun pkk, hepimiz türküz hepimizin şehidi var demiş midir? ama biz hergün filistinliyiz.... yok arkadaş balık baştan kokar. böyle hükümete böyle ihh’ler verir. herhangi bir arap ülkesi filistine özgürlük diye böyle eylemlere girişmiş midir? ey hükümet neden sormazsın ihh’ya sizi almayacagı belli olan bir ülkeye neden gidiyorsunuz amacınız ne diye? zira bu hükümetin memurları ben yurtdışına çıkarken neden gidiyorsun diyor, pasaportumdaki vizeyi kontrol ediyor. evet hür ve demokratik türkiye’de seyahat etme özgürlüğü vardır. ama özgürlük nedir acaba? bir grup yobaz ihh’lin ülkeyi uluslararası krize sokması özgürlük müdür? hükümet buna mı izin vermelidir?