ankarada beşevler ankaray çıkışında darphanenin karşısında bir tantunici var ki.... kendinizi mersinde sanmamak için hiç bir neden yok. muhteşem.
peşi sıra sözlüğe girilen sözcük.
yine bir victorias secret mankenini yarışma programına çağırtıp kutu açma yarışmasında göbek attırmayı başarmış sunucudur. pazartesi muhtemelen pek çok erkek bu adamı seyredediyor gibi yapıp kıza bakacak.
sinir ola ola izlenen program. yine de izleniyor ya onu anlamıyorum ben.
aptal mı değil mi bir türlü anlaşılamamış olan şarkıcımsı. klozete yüz maskesinin kabını atacak kadar salak, yiğit adlı partnerini maymun edecek kadar akıllı. sonunda kendi istekleri ile medenice ayrılmaya karar verdiler de kurtulduk.
uuuu beybi versiyonu sanal alemde pek popülerdir.
tam olarak nedenini hatırlayamasam da hakan ka adlı oyuncuya yapışıp kalmış lakap.
twitter açmış kendisi imparatoribo nicki ile. bakalım neler yumurtlicak.
ilk bölümünü seyrettikten sonra acaba bu bir filmden mi uyarlanmış diye düşündüm ama bir türlü hatırlayamadım. efenim konusu şöyle: bir takım birbirlerinden tamamen alakasız insan teker teker kaçırılıp bir otelin odalarında kendi kendilerine yaklaşık eş zamanlı olmak üzere uyanıyorlar. önce odalarından çıkıp birbirleri ile tanışıyorlar ve sonrada fark ediyorlar ki terk edilmiş bir otel, terk edilmiş bir kasaba.... ama her yerde kameralar var. yani big brother watching durumu söz konusu. kasabadan ayrılamıyorlar, farklı farklı karakterler birbirlerine güvenemiyor ve süreç içinde çin lokantasını işleten çinliler ve otel gece müdürü oyuna dahil oluyor. bakalım daha neler olacak. ama bu konu nerden tanıdık geliyor çıkaramazsan cidden çıldıracam.
nerde tuhaf ve cıgrından çıkmaya hazır program var onu bulur çıkarır.
(bkz: yemekteyiz)
(bkz: evcilik oyunu)
(bkz: kim 500bin ister)
(bkz: yemekteyiz)
(bkz: evcilik oyunu)
(bkz: kim 500bin ister)
izmandut gibi olmuş maaşallah, tü tü tü tü nazar değmez inşallah.
diziye ikinci bölüm itibari ile iblisler de eklenmiş durumda. gel vatandaş gel ne ararsan var bu dizide! vampir, kurtadam, iblis, büyücü.... bakalım daha neler görecez...
şu anda 2. sezonu gösterimde olan bir dizi. bir fbi ajanının iki kere yakalamayı başardığı bir sanat hırsızının fbi için danışmanlık yapmasını konu alan dizidir. ama elbette tüm dizilerdeki gibi aşk, entrika ve güzel kızlar yakışıklı erkekler bu dizide de mevcuttur. türevleri içerisinde başarılardandır.
yau 4. sezonu başlamış bu dizinin. kesinlikle fanatikleri için büyük bir mutluluktur bu.
-----------------------------spoiler----------------------------:
4.sezon 1. bölümde süper bir etik dersi veren dizidir ayrıca. reklam kampanyalarının yalana dolana değil gerçeklere dayalı olması üzerine iyi bir ders vardır. tabii anlayana.
-----------------------------spoiler----------------------------
-----------------------------spoiler----------------------------:
4.sezon 1. bölümde süper bir etik dersi veren dizidir ayrıca. reklam kampanyalarının yalana dolana değil gerçeklere dayalı olması üzerine iyi bir ders vardır. tabii anlayana.
-----------------------------spoiler----------------------------
yeni dizilerden birtanesi. haven adlı kasabada ilginç bir cinayet işlenir ve fbi ajanı kadın oraya gönderilir. ama kasaba zaten bir acaiptir. sürekli antin kuntin doğaüstü şeyler gerçekleşir bir de bu yetmez gibi yetimhanede büyüyen fbi kadını kendine gösterilen eski bir gazete sayfasında muhtemel annesini görür. bunun üstüne de fbidan kullanmadıgı izinleri alarak kasabada kalarak araştırma yapmak niyetindedir ama bir anda nasıl oluyor anlaşılmasa da kasaba polisi modunda takılmaya başlar ve antin kuntin doğaüstü olayları çözen kişi olur. tabi arada da biraz aşk sosu eklenmeye başladı. eh işte notunu ancak hak edecek bir dizi, ilerleyen günlerde göreceğiz...
4 lise öğrencisi kız ve onların ölmüş-öldürülmüş- arkadaşları çevresinde dönen dizi. pek bi sırlardan bahsedilip duruyor ama o kadar çok şey daha ilk bölümlerden ortaya çıkıyor ki ana konu ne pek anlaşılmıyor. kim ölmüş, kim yaşıyor, kim korkutuyor, kim yalan söylüyor, kim kimi seviyor, kim kime çakıyor ya da çakmıyor anlamak için sanırım birkaç bölüm daha seyretmek gerek ama o kadar teenage ki nasıl izlenir düşünmek gerek.
yurt dışında yayınlanan bu sezon da ülkemizde yayınlanması planlanan dizi. ilk bölümünü seyrettim ve daha ilk bölümden vampirler kurtadamlar ve alttan alttan hissedilen bir twilight çakmalığı hüküm sürmekte.
patates kızartması alırken asla french fries demeyin bu konuda acaip milliyetçiler. belgium fries oldugu hakkında uzun bir azar işitebilirsiniz. ayrıca zincir fastfoodlardan sultans of kebabta döner yerken tavuklu döner yerseniz tatlı bir tada hazırlıklı olun. tavu acaip bir biçimde tatlı. zincir mantıgına karsı olan belçikada starbucks ve burgerking boşuna aramayın. mc ve fransız markası quick ile yetinin. insanların sabah kahvaltıda bile somon yemesine hazırlıklı olun ve sandviç deneyin 100e yakın farklı sandviçleri var. kip curry en damak tadımıza uygun olanı.
diğer pek çok avrupa ülkesinden farklı bir yaşayışı olan ülkedir. sosyal sorumluluk projeleri kapsamında halka toplumsal bilinci kazandırmış ülkedir. bunun en önemli örneklerinden biri şehiriçi toplu taşımalarda (nightbus lar hariç) bilet basma insiyatifi tamamen bireydedir. metro girişlerinden turnikeleri kaldırmıştır. siz ister basarsınız ister basmazsınız. yazdıgına göre ara ara kontrol oluyormuş ve ceza uygulanıyormuş ama günden en az 4 metro kullandıgım halde hiç kontrol görmemiştim. buna karşılık biletsiz binen de görmedim.
bira, çikolata, waffle ve dantel konusunda kendilerini aşmışlardır. delirium adında brükselde bulunan barda 2008 itibari ile 2004 çeşit bira vardı ve muhtemelen artık daha da fazladır. bu barda belçikaya gidip efes’i özlerseniz efes bulmanız bile mümkündür ama kesinlikle belçika ve dünya biralarını deneyin derim, perşembe günleri de enfes canlı müzik vardır. kum saati biçimindeki bardakta bira içebilmek için de ayakkabınızın tekini bırakmayı göze almalısınız.. deliriumun karşı kapısında ise min 50 çeşit absent bulabileceğiniz ve pazar günleri canlı müzik olan floris bar vardır. ayrıca bu sokakta turistlerin bulmakta çok zorlandığı manneken pisin kız kardeşi de vardır. kriek adlı vişneli biralarını ve kutu kola şeklindeki tatlı aromalı ve meyveli votkalarını da içmeden dönmeyiniz. coaster adlı bar ise ara sokaklardadır ama bulabilseniz daha önde tatmadıgınız kokteylleriyle sizi müdavimi edebilir.
çikolata belçikada candır, canandır. leonidas en halka hitap edendir ve enteresan bir biçimde en lezzetlilerden de biridir. yine de tavsiyem kesinlikle ara sokaklarda ev yapımı çikolatalar üreten küçük atöylelerdir.
waffle ise bildiğiniz waffledan çok uzaktır. direk size hamur kısmını verirler, maksimumda bi de çikolata sosuna batırırlar. amma velakin sıcakken enfes olan bu tatlı sogudugu zaman berbattır o yüzden o anda yapıp veren yerlerden yemenizi tavsiye ederim. faslı ve türklerin dükkanlarında üstü kremşantili ve meyvelilere de rastlamanız olası ama tavsiye etmem.
dantel ise bir pahalıdır bir pahalıdır. inanılmaz sanat eseri modunda olanlard vardır ama ciddi anlamda el yakarlar. bu dantel dükkanlarında takı asmak için minik kafası olmayan bebekler de görebilirsiniz ama almadan önce çok dolaşmak gerekir çünkü çok daha güzellerini görüp pişman olan çok insan tanıyorum
bira, çikolata, waffle ve dantel konusunda kendilerini aşmışlardır. delirium adında brükselde bulunan barda 2008 itibari ile 2004 çeşit bira vardı ve muhtemelen artık daha da fazladır. bu barda belçikaya gidip efes’i özlerseniz efes bulmanız bile mümkündür ama kesinlikle belçika ve dünya biralarını deneyin derim, perşembe günleri de enfes canlı müzik vardır. kum saati biçimindeki bardakta bira içebilmek için de ayakkabınızın tekini bırakmayı göze almalısınız.. deliriumun karşı kapısında ise min 50 çeşit absent bulabileceğiniz ve pazar günleri canlı müzik olan floris bar vardır. ayrıca bu sokakta turistlerin bulmakta çok zorlandığı manneken pisin kız kardeşi de vardır. kriek adlı vişneli biralarını ve kutu kola şeklindeki tatlı aromalı ve meyveli votkalarını da içmeden dönmeyiniz. coaster adlı bar ise ara sokaklardadır ama bulabilseniz daha önde tatmadıgınız kokteylleriyle sizi müdavimi edebilir.
çikolata belçikada candır, canandır. leonidas en halka hitap edendir ve enteresan bir biçimde en lezzetlilerden de biridir. yine de tavsiyem kesinlikle ara sokaklarda ev yapımı çikolatalar üreten küçük atöylelerdir.
waffle ise bildiğiniz waffledan çok uzaktır. direk size hamur kısmını verirler, maksimumda bi de çikolata sosuna batırırlar. amma velakin sıcakken enfes olan bu tatlı sogudugu zaman berbattır o yüzden o anda yapıp veren yerlerden yemenizi tavsiye ederim. faslı ve türklerin dükkanlarında üstü kremşantili ve meyvelilere de rastlamanız olası ama tavsiye etmem.
dantel ise bir pahalıdır bir pahalıdır. inanılmaz sanat eseri modunda olanlard vardır ama ciddi anlamda el yakarlar. bu dantel dükkanlarında takı asmak için minik kafası olmayan bebekler de görebilirsiniz ama almadan önce çok dolaşmak gerekir çünkü çok daha güzellerini görüp pişman olan çok insan tanıyorum
fatih akının filmi oldugunu filmin her saniyesinde anlayabileceğiniz bir film. aslında bu noktada yönetmeni çok taktir etmek gerek. nasıl ki bugun almadovar ın, gatlif in, gus van santın, lynchin filmlerini bu onun filmidir diye direk algılayabiliyorsa seyirci fatih akında bu filmiyle işte artık o noktada oldugunu kesin bir biçimde ispatlamıştır. diğer akın filmlerinde de oldugu üzere pek çok ulustan karakterler ve oyuncularla farklı bir zenginlik kazanan hikayede bir adam, o adamın lokantası, kardeşi, bel ağrısı, aşkı vs vs filmi oluşturur. basitliğin, yalınlığın ve buna karşılık kargaşanın enfes bir dengesidir bu film. muhtemelen avrupalı deneysel filmler çeken ya da etnik filmler çeken bir yönetmen tarafından çekilseydi pek çoklarının dibinin düşeceği, dillerinden eksik etmeyeceği filmdir. bu noktada akının yurtdışında neden daha başarılı olduğunu düşünmeye bile gerek yok. bu filmi izlememek çok büyük bir kayıp mıdır? kişisel fikrim bunun bir kayıp olacagı yönünde çünkü bi bokunu anlamadıgımız, anlamak için kitaplar, dergiler okuyup altyapı oluşturdugumuz, icabında yönetmenin başka filmlerini incelediğimiz filmleri izliyorsak eğer bu filmi izlememek büyük bir kayıptır. belki size çok şey katmaz ama aslında büyük bir trajediler yumağını nasıl yaşadığımızı ve nasıl büyük trajedileri aştığımızı görebilirsiniz. ve kesinlikle izlerken keyif alacagınız da garantili!
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?