gerzekparatoneri

dünya üzerinde var olabilecek en gıcık derslerden biridir. keza hoca da bu konuda az değildir. dönem boyunca sürekli yapılan etkinlikler, sunumlar herkesin canına tak ettirmiştir. dersi 5. kez alışı rivayetler arasında olan bir arkadaş sunum arasında hocadan söz ister;

+ hocam sunum sırası benim ama ben hazır değilim. bir daha ki ders anlatsam olur mu acaba?
- olur evladım olur...
+ yani etkinliklerim de tam değil de onları da haftaya hazır ederim.
- çok acele etme ama evladım. daha önünde uzun zamanın var. haftaya bugünün tarihini aklında tut, seneye kadar bir sürü vaktin var...
+ ???!!!

ders başlayalı 15 dakika olmuştur. koşa koşa geldiği koridordaki topuk seslerinden anlaşılan bir kızcağız soluk soluğa kapıyı çalar...

+ hocam affedersiniz. geç kaldım sanırım?...
- hiç olur mu yavrum? biz derse erken başladık...
+ ?????!!!

gerçekleşmesini beklediği bir şey varsa hayatı kaçırır insan... çünkü o şeyi öyle çok istiyordur ki başka hiçbir şey görünmüyordur gözüne. mesela aşık olur birine ve onun da kendisine aşık olmasını beklerken ıskalar hayatı, belki başka aşkları... bazen de başka şeylerdir hayatı kaçırma sebebi. bir dönem değildir bu aslında. insanoğlu hep kaçırır hayatı, hep peşinden koşar onun. çünkü hep bir şeyi deli gibi istiyordur ve hep başka şeyleri görmezden geliyordur... yine de hiçbir şeyi istememek, hiçbir şeyi beklememekten çok daha iyidir hayatı kaçırmak...

sol frame de ne zaman başlığını görsem ’acaba yine ne bok yediler? ne saçmalık yaptılar?’ diye kalbimin yerinden fırladığı forum.

bir halt başaramamak bir yana, sürekli bastırılmış isteklerini cümlelere dökerek tatmin olurlar bunlar. oraya buraya saldırarak ne kazandıklarını da anlamış değilim ya vardır herhalde bir bildikleri diyerek fazla detaya girmiyorum.

kendileri hakkında geçtiğim bu uzun özete denk gelirlerse saniye başına düşen küfür sayısı hayli çok olacaktır diye düşünmekle birlikte, kendilerine kendi jargonlarından gönderme yapasım geldi;

’özet geç lan piç’
’ccc üşüyoruz xxx reyis ccc’

evet bundan ibaret! kesinlikle!...

’dikkat! bu entry baştan sona spoiler içerir’ ikazıyla başlıyorum. bak benden günah gitti!

sonunda bitmiş dizidir. izlediğimi inkar etmiyorum. evet romanı defalarca okumama, olayın gidiş yönünü bilmeme rağmen başından beri -istisnalar hariç- tüm bölümleri izledim. fakat izlememin sebebi mükemmel bir iş ortaya çıkarmaları değildi. tam tersine daha ne kadar romandan sapacaklar diye görebilmekti. nitekim son bölümde de en başından yaptıkları gibi saçmalayacaklar diye düşündüm, yanılmışım.

en başından beri düşündüğüm her şeyi boşa çıkardılar ki, intihar sahnesi ciddi manada mükemmelin ötesinde kurgulanmış. romandaki gibi sade bir intihar yerine oldukça şatafatlı bir intihar sahnesi izledim. ha internette denk geldiğim fotograflardan mütevellit bihter’in intihar edeceğini üzerindeki kıyafeti sebebiyle an be an takip ettim o başka. fakat zaten olacağından emin olduğum bir şeyi daha önce gördüğüm için hayal kırıklığı yaratmadı bende. sadede gelecek olursak efendim, en başından beri oldukça başarısız olduğunu düşündüğüm bu yapım, final bölümüyle benim için hayat boyu unutulmayacaklar arasında rafa kalkmıştır. zira beren saat bile son bölümde rolünün hakkını vermiştir.

helal olsun der ve ziyagil familyasının terk ettiği o yalının kirasının kaç para olduğunu prodüksiyon şirketine sormayı görev bilirim... öptüm, tşk, bye...

final bölümü senaryosunun medyasözlük adlı siteye mail yoluyla gönderildiği iddia edilen dizi. ayrıca facebook adlı sosyal eziyet sitesinde de finale dair fotograflar yer almaktadır.

spoiler lık bir mevzu kalmamasına rağmen -zira az önce bizden kaçmaz hepsini tek tek yayınladı- yine de spoiler veriyorum ki;

------------spoiler------------

bihter kendini intihaarr ediyooorrrr

------------spoiler------------

evet romanı okuyanların, eski versiyonunu izleyenlerin de tahmin edeceği gibi final aynen böyle. fakat bunca tantanaya, bunca ’kim efendim bu köstebek? çıksın ortaya. mesleğin yüz karası bu’ falan diye mail atan kişinin (öyle bir mail ve öyle bir kişi varsa tabi) karalanmasına pek bir anlam veremedim. her şeyi abartarak yaşadığımız gibi bunu da abartmayı görev mi bildik ne?

daha önce bir kere daha çekilmiş ve üstüne üstlük türk edebiyatında bir klasik olmuş ve belki de yüzbinlerce kişi tarafından okunmuş bir romanın, bugün popüler insanlar tarafından ve insanların gözüne yalılar, yatlar, katlar sokularak çekiliyor diye bunca üzerine düşülmesi ne kadar abestir. hele hele de bunca üzüntülü günler yaşanırken. hayret!...


18000. edit: benim hiç spoiler ım olmadı aabiii...
18001. edit: ’kendini intihar ediyor’ kısmı tamamen espri amaçlıdır. atacamadesert e saygılarımla...

şöyle bir konuşmaya şahit oldum az önce;

+ ıııııığğğ bu neee?? bu pazı dolmasının içindeki kıymalar pişmemiiş. top top ağzıma geliyoolaarr.
- isterseniz ana yemeğe geçelim.
+ evet geçelim. açım diye pazı dolmandan da bir tane yedim. başka var mı?
- var isterseniz getirebilirim.
+ evet ana yemeğimin yanında alabilirim!...

sopayla dövmek istiyorum onları sözlük. nolursun söyle onlara ağızlarında yemek varken konuşmasınlar!

an itibariyle sol frame e bakılarak ’şarapçı mısın sen deyyus?’ denilebilecek kişidir.

yemekte içilerek tadı daha çok alınabilecek şaraptır. lezzetlidir.

şaraplık üzüm türlerinin en iyilerindendir. şarap olduğunda hayli ağır olmasına rağmen lezzet açısından oldukça başarılıdır.

tatlı olmayan şaraptır. yemekte tercih edilebilir. kırmızı et ile uyumu enfestir.

yarı tatlı şarap. yemekte pek iyi gitmemekle birlikte, yemek sonunda tatlıyla yahut meyveyle birlikte oldukça lezzetlidir.

tek bir üzüm çeşidinden üretilen şaraptır. şarapların şahıdır...

ağırlıklı olarak tek bir üzüm çeşidinden yapılan şaraba denir.

sadece reklamlarda var olan/olacak erkek modelidir.

trt’nin bünyesine alarak en akıllıca tercihi yaptığı kemancıdır. nedim nalbantoğlu’ndan sonra bir diğer çılgın da kendisidir. zira keman onun için bir enstrüman değilmiş gibi görünür o çalarken. sanki su içiyormuş, yemek yiyormuş gibi rahattır ve insana keyif verir.

adına başlık açılmadığını görünce ’hadi kimse açmadı, senin neden aklına gelmedi’ diye kendi kendime hayıflandığım keman virtüözüdür kendisi. absolut kulağa sahip üstün bir yetenektir ayrıca. trt gibi ciddi bir kurumun çılgın çocuğudur. trt de yayınlanan bir program vardı; akşam sefası. o programın bir bölümünde insanlık turay dinleyen ile keman atışmasına şahit olmuştur ki, izlemeye, dinlemeye değerdir. aynen öyle. inanmıyorsanız ahada linki;

http://www.vidivodo.com/170732/nedim-nalbantoglu-turay-dinleyen

farid farjad gibi ağlatır kemanı bu çılgın çocuk, hakkını verir. batı müziği eğitimi aldığı halde türk müziğini öyle hakkıyla çalar ki kemanı ağlatırken sizi de ağlatır. hele canlı dinlendiğinde tadından yenmez...

başlık uzun olduğundan böyle açılmak zorunda kalındı. fakat hakikisi şöyle olacaktı ki;

’fenerbahçe taraftarının hızını alamayıp yaşadığı ezikliğin hıncını beşiktaş’tan çıkarmaya çalışması’ olacaktı...

başlığın aslını görünce hemen celallenme. hele bir otur soluklan yeğenim...

ligde şike var demişler, beşiktaş maçı sattı demişler, duyduk geldik! fakaattt...

bilica ayağıyla çukur kazarken, lugano eskişehir maçında arkadaşının suratına tükürürken ligde şike yoktu ya... her şey iyiydi o zamann...

’maç sattınız’ lafı büyük laf! yapmadık diye fenerbahçe gibi bir zihniyeti kabullendirmeye çalışmamız bile çok saçma zaten. velev ki sattık biz maçı! çok iyi olmuş o zaman... çünkü fb o kupayı hak etmedi! lig boyunca oynadıkları tüm kirli oyunlar ve şike çabaları dün kendi lanetini gösterdi onlara... öyle buldumcuk oldular işte...

bir de enteresan ki şu tavırları, sorma! biz onlara bulaşsak da bulaşmasak da, dertleri güçleri biz olmuşuz. bırak yahu bunları... dün akşam ki rezaleti taraftara nasıl unutturursun onu düşün sen! gerçi gerek yok unutturmaya... ’iki yüzlü futbol, iki yüzlü taraftar, iki yüzlü yönetim’ anlayışları yardımcı olur bu konuda onlara... zira şampiyon olurlarsa dünya’yı yakacağını söyleyen taraftarı, şampiyon olamadıklarında ancak ’kendi’ stadını yakar sinirinden. sonra da ’aşkımız kupaya değil, renklere’ diye retorik yaparlar bunlar. böyle aşk olmaz yeğen.gel gör bizi aşk neyledi

ayrıca şike neymiş tam olarak algılayamadım. ulan lige sürdükleri kara lekeyi torunlarımıza bile anlatacakken biz, onlar kalkmış maça şampiyonluk için çıkan ve bu seneki belki de en inançlı takım olan bursaspor a ’2-1 yenildiniz, aaa şike yaptınız’ tarzı yaklaşımlarla bilinçsizce konuşuyorlar.o kupayı alsalardı, lige sürdükleri kara leke hiç temizlenemeyecekti...

onları ’maç kazanınca takımına destek, kaybedince köstek’ taraftar zihniyetleriyle ve sahada her türlü çirkefi yapmayı ilke edindikleri futbollarıyla başbaşa bırakmak lazım bir müddet...

kendi çamurlarında boğulurlar inşallah!

bize bulaşmasınlar da...

son olarak tüm bu iddialara yaratıcı beşiktaş taraftarının muhteşem bir eseriyle sesleniyorum!...

’küfüre karşıyız
biz beşiktaşlıyız
futbol dostluk,futbol kardeşliktir
her şeyin üstüne
çekelim mi sünger?
ama son keezzz...’

fenerli bilgiçe özel not: başlığı görünce ne sandındı?

edit: imla

bu hafta yarışan yarışmacılar arasında sevgi pıtırcığı bir genç kız bulunmakta ki döve döve sevilesi bir şirinliğe sahip kendisi. zira ’bulamıyorooom, geliyoroomm’ diyerek konuşurken sinir uçlarımı harekete geçirmekte. üstelik programın başında şöyle bir itirafta bulundu ki evlere şenlik; ’ ben yemek yapmayı bilmiyoroom zateğğğn. arkadaşlarımaan inadına katıldaam. zatan izleyenlerde görecektiir, hiçbir şey yapamıyorooğğm’...

be insafsız, be vicdansızın kızı, be nankör kedi! ne yarışması diye katıldın o zaman? kendinden belki de 40 yaş büyük kadına ’canıaam, şekerieem’ hitaplarıyla seslenmek hangi aile terbiyesinin göstergesi allah aşkına?

ottan boktan her şeye kulp bulup sansür attıran rtük asıl şu yarışmayı kaldırsa ya yayından. çünkü bence asıl türk geleneklerine ve aile yapısına aykırı olan her şey bu programın içinde var... yoksa bizim kültürümüzde sofrada yemeği aşşağılamak var da ben mi bilmiyorum?

çello gibi bir enstrümanı yemiş yutmuş bir şahsiyetin, blok flüt dersinden 3 sene arka arkaya kalması gibi trajik bir olaydır. hönküre hönküre ağlamalıdır bu kişi. zira o ağlamasa da tüm okul kendisini parmakla gösterecektir...

(bkz: ben bugün bunu gördüm)