confessions

gerzekparatoneri

- Yazar -

  1. toplam entry 328
  2. takipçi 1
  3. puan 13113

türkiye de son günlerde artan terör olayları

gerzekparatoneri
allah belalarını versin diyerek söze başlamak istiyorum...

zira son günlerde yine yemi önünden alınmış köpek gibi kudurdular, saldırmaya başladılar. suskunluk, durgunluk, açılım masalı falan derken zombi gibi dirildiler yine. dış mihraklardan aldıkları gazla durulacak gibi de görünmüyorlar. nazımiye’de bastıkları karakolu dalga geçer gibi ertesi gün arayıp ’yine geleceğiz’ diyecek kadar ele aldılar hayvanlığı...

’ölürsek vatan sağolsun’ diyecek kadar cesur insanların şerefsizce öldürülmesini kaldırmıyor içim artık. bir şey yapmalı... yıllardır yapılamayan o şey artık yapılmalı. yeter artık bunca kan, bunca acı.

bir tarafta vatan topraklarını kanıyla sulayan onca insan, diğer tarafta açılım safsatasıyla, gerekirse kanla sulanmış o toprakları vermeye razı bir başbakan...

uyan ey çelişkiler içinde boğulan ülkemin gözü açılmamış insanı. açılım deyip, askerine kurşun sıkan eli kanlı domuzları güllerle karşılıyorlar ülkende! ’gelin diyorlar, anlaşırız elbet!...’

anla artık ey insan demeye dilimin varmadığı, dağda domuz bile olamayan vatan haini! bu vatan senin, benim... memleketinden kalkıp istanbul’a göç etmiyor musun sen? ekmeğini orada yemiyor musun? sana kim 2. sınıf insan muamelesi yapıyor ulan allahsız? dilini bile konuşturmuyorlar mı? öyleyse nedir bu boşa isyanın? nedir ülke içinde ülke kurmaya çalışmak gibi saçmasapan isteğin? beni sana, seni bana düşürüyorlar! bizi birbirimize vurduruyorlar. onca şeye basan kafan buna da bassın, in o dağdan kitapsız! kefene bile sarılamıyor leşin!

hep tutturmuş bizi yok saydınız diyorlar bir de, yıllarca görmediniz bizi diyorlar! oysa yıllarca gelen her türlü yardımı geri tepen yine kendileri. öğretmeni, doktoru vuran yine kendileri. gündüzleri çarşıda esnaflık, geceleri dağda şerefsizlik yapan yine kendileri. her türlü haksızken hangi hakkını aramaya çalışıyor bunlar?

tecilimi bozdurup askere gitmek gibi bir şansım olsaydı, bir dakika bile durmazdım!...

allah belalarını versin diyerek sözümü bitiriyorum...

yemekteyiz

gerzekparatoneri
şöyle bir konuşmaya şahit oldum az önce;

+ ıııııığğğ bu neee?? bu pazı dolmasının içindeki kıymalar pişmemiiş. top top ağzıma geliyoolaarr.
- isterseniz ana yemeğe geçelim.
+ evet geçelim. açım diye pazı dolmandan da bir tane yedim. başka var mı?
- var isterseniz getirebilirim.
+ evet ana yemeğimin yanında alabilirim!...

sopayla dövmek istiyorum onları sözlük. nolursun söyle onlara ağızlarında yemek varken konuşmasınlar!

erkek milleti değil mi hepsi aynı

gerzekparatoneri
doğrudur efendim!

siz hiç daha iyisini bulduğunda ’sorun sende değil bende’ demeyen erkek gördünüz mü?

siz hiç seksi ikinci planda tutan erkek gördünüz mü?

siz hiç önünden mini eteğiyle arz-ı endam eden bağyana gözünün ucuyla da olsa bakmayan bir erkek gördünüz mü?

siz hiç ’senin için ölürüm’ deyip de ölen erkek gördünüz mü?

siz hiç ’sen yorulma hayatım, bugün de ben ütülerim çamaşırları’ diyen bir erkek gördünüz mü?

siz hiç ’sen olmazsan başkası da olmaz’ deyip siz olmadığınızda hayatınıza başkasını sokmayan erkek gördünüz mü?

siz hiç ne kadar ’kıskanmıyorum’ dese de gerçekten kıskanmayan bir erkek gördünüz mü?

siz hiç sosyal ortamınızda erkekler daha fazla olduğu için söylenmeyen erkek gördünüz mü?

siz hiç ’ben sana değil insanlara güvenmiyorum’ demeyen erkek gördünüz mü?

siz hiç diğer erkekleri kötülemeyen bir erkek gördünüz mü?


ben görmedim! aptal romantik komedi filmleri hariç hiçbir yerde görmedim! bu özelliklerden bir tanesi bile tutanı bilen, duyan, gören varsa bir zahmet bana ulaşsın. lütfen!...

kurtlar vadisi pusu

gerzekparatoneri
yeni sezonda polat alemdar’ın şekil şemal değiştirme faaliyetine gireceğini haykıran dizi. anlamadığım şey bu polat yıllar yıllaar önce, dizi yeni başladığı zamanlarda yüzünü değiştirmemiş miydi zaten? nasıl iş bu arkadaş? yaz boz tahtası mı lan bu? yok ben bunu beğenmedim değiştir, yok ben hayatımı değiştirmek istiyorum boz doktor. bu ne lan?

bak bu polat’ın başına gelen her uğursuzluk geçirdiği estetik ameliyatlar sebebiyle alın yazısının götüne kaymasından. kesin!

ahmet kaya

gerzekparatoneri
kürtçe şarkı söyleyeceğini ilan ettiği için itilip kakılan, sürgüne yollanan, memleket hasretiyle ölen adam!...

çok değil ha 10 yıl kadar zaman geçti üzerinden, bırakın insanlara kürtçe şarkı söylediği için pkk sempatizanı yaftası yapıştırılmayı, meclisin içine bizatihi pkk girdi! devletin nur topu gibi resmi kürtçe kanalı oldu... düşünmediği halde düşünüyor gösterilip damgalanan insanları bırakın bir kenara, bombasını, silahını dağda bir süreliğine bırakıp, kanlı ellerini memleketimin suyunda yıkayıp şehre inen ve güllerle karşılanan teröristleri gördük. apo hakkında konuşurken ’sayın öcalan’ diye seslenen devlet büyüğü gördük.

yahu ahmet kaya mı sempatizan, yoksa ülkenin ağzına el birliğiyle sıçan oyuncu, dolapçı, komplo teorisyeni ’ötekiler mi?’. yapmayın gözünüzü seveyim!

çelişkinin farkında mısınız?...

nevrotik sayıklamalar

gerzekparatoneri
aşk ve yalnızlık... dünya’nın en kuvvetli, en zehirli hisleri! bir aşk için yazılır şarkılar, şiirler, bir de yalnızlık için. biri karşındakine duyulan his, diğer karşında olmayana duyulan özlem. ne kadar tezatlarsa o kadar yakınlar birbirlerine. çünkü aşk alamadığın karşılığa yalnızlığını ortak etmek, yalnızlık da hayallerine aşkı ortak etmek demek! ikisini de sorgulayamazsın, gelme diyemezsin, git de diyemezsin... apansız gelirler, arsızlar yani! seçemedim ikisinden birini. ikisini de aldım koynuma bu gece. sabah olduğunda birinin gitmesi gerekecek ama biliyorum. bir seçim gerekecek... aşk! öyle gir ki kanıma, öyle zehirle ki beni, gün ışıdığında koynumdan çıkıp giden sen olma! sanma ki sensiz yaşayamam! sensiz de yaşanır da şu yalnızlık yok mu? o çok koyuyor insana!...

yaran diyaloglar

gerzekparatoneri
gparatoneri yasadigi yere bir saat mesafede fakat sehir disinda bir konsere gider kalabalik bir arkadas grubuyla. gitmeden once bir arkadaslarina kontrol ettirirler son otobus saatini fakat unutulan bir şey vardir ki o arkadas aslinda ipiyle kuyuya inilmeyecek bir arkadastir. konserden cikilir, son otobus saati bilindiginden hos bes geyik yapilir. ’amaan son otobuse yetisiriz nasilsa’ gerzekligiyle son otobus icin otogara gidilir. karsilasilan manzara icler acisidir. mevsim kistir, hava buzdur ve otogarda kopeklerden baska canli yoktur. son otobus gideli saatler olmustur. e napalim diye düsünülürken herkes tek tek evleri arayip haber verir. en son gparatonerine arattirilir cünkü bilinir ki mutlaka bir malzeme cikacaktir. sıra gparatonerine geldiginde korkarak telefonu acar ve diyalog gerceklesir;
gp: anneee!
a: ne var? nerdesin sen bakim? saat kac oldu zaten dedigin saatte gelmezsin ki hic bidibidibidibidi
gp: bir dakika beni dinler misin?
a: söyle diyorum sana nerdesin?
gp: aciklamama izin versen!
a: tamam soyle,dinliyorum ama sakin bana hoslanmayacagim birsey söyleme
gp: öfff tamam anne, son otobusu kacirmisiz burda mahsur kaldik, artik sabaha ancak gelirim ben sen uyu.
a: ?!!!! (sessizlik)
gp: noldu anne hosuna gitmedi mi yoksa?
a: hemen eve geliyorsun!
gp: nerde oldugumu biliyorsun, simdi kosmaya baslasam iki gün sonra oradayım anne.
a: cabuk kosmaya basla o zaman!!!
gp ve tüm grup koro halinde ehahahahaha
a: gulme diyorum sana hemen kos eve gel!
gp:?!!!!!!!

bilgi sözlük

gerzekparatoneri
rastgele tanıştık kendisiyle. bir okuyup çıkacaktım aslında ben. okuyunca ’vay anasını kaliteli yazarları var’ dedim ve hemen ben de dahil olmak istedim sözlüğe. o zamanlar sıkça sözlükteydim. ama aynen şimdiki gibi fazla yazmadım hiç. zaten konuşmayı da pek sevmem. mizacım bu arkadaş. neyse efendim öyle böyle derken bayağı zaman geçti aradan. hatta o zamanlar buralar dutluktu. valla bak.

o zamandan beri takip ettiğim muhteşem yazarları var sözlüğümün. sözlüğüm diyorum çünkü başka herhangi bir sözlükte bulunamayacak bir sıcaklığı var bilgi sözlüğün. yazarların çok azıyla sohbet etme fırsatım olmuş olsa da, sürekli entrylerini takip ettiğim için sanki her gün görüştüğüm dostlarımmış gibi geliyorlar bana.

saçma sapan yerlerde aklıma geliyor ve bir girip bakasım geliyor kim ne yazmış diye. ne zaman sözlük muhabbeti geçse hemen ’okuyun bilgi sözlüğü hoşunuza gidecek’ diyorum. okumuyorlarsa allah bildiği gibi yapsın onları e mi!

yani demek istediğim şu ki;

(bkz: sözlük çok sevdim seni lan allahsız)

şimdi ben bu entry nereye yazılır bilemedim, sığdıramadım hiçbir yerlere.

günlük tadında entry girdin diye kınamasın kimse beni. entry komple tanım içeriyor işte.

öptüm, tşk, bye.

muhteşem yüzyıl

gerzekparatoneri
kendi soyunu, tarihini bir kenara atıp bunun üzerinden siyaset yapmaya çalışan değişik bir zihniyetle karşılaştık bu dizi sayesinde. öyle bir zihniyet ki, padişaha padişah denmesini muhafazakarlık kabul ediyor, osmanlı dönemiyle kendi zamanını eş tutup kanuni’ye padişah dedi diye ülkenin tüm problemlerini insanın üstüne atıveriyor, üstüne üstlük muhafazakar yaftasını yapıştırıveriyor adamın alnına. kanuni sultan süleyman bir padişahtı efendim!
şimdi padişahlığın ne demek olduğunu anlatıp yormak istemiyorum kendimi. araştırıverilsin bir zahmet!

kimse ’baştakine’ padişah demiyor, padişah kabul etmiyor. saltanat kalkalı çok oldu. yoksa farkında değil misiniz? hangi zihniyet daha muhafazakar ben bilemedim şimdi. ’kanuni adam gibi anlatılsın arkadaş’ diyen zihniyet mi yoksa sırf böyle söyledi diye o insanın siyasi kimlik tespitini ortaya koyan zihniyet mi onu da anlamadım.

padişahlar içki içmez, onlar sevişmez, alem yapmazlar demedik! has odada cariyesiyle sessiz sinema oynamaz dedik. kafanızdan element uydurmayın.

kanuni’nin önünde cihan titrermiş dedik, kanuni allahmış demedik! tarih ne yazıyorsa doğru odur. okumak lazım!

evet kanuni’ye padişah diyorum ve hayır muhafazakar değilim. alkol de kullanırım, bara da giderim, senin karşı olduğun muhafazakar sisteme de karşıyım. oldu mu canım?

kanuni adam gibi anlatılsın demek muhafazakarlıksa da senin gözünde muhafazakar olayım. olsun be!

edit: imla

muhteşem yüzyıl

gerzekparatoneri
sokakta mendil satan çocuktan bahsedip, kanuni’yi çocuklarına net bookunda, ipadinde öğret diyen insanlarla da karşılaşmak varmış ahir ömrümde. retorikle yürüseydi bu işler, sokakta bir tane dilenci olmazdı. olur olmadık yerde ortaya ’ama sokakta aç insanlar var’ deyip, o aç insanlar ondan yardım isteyince kovalayan bünyeler de mevcut ona bakarsan.

hem 70 milyon nüfuslu ülkenin ciddi bir kısmı açlık sınırında yaşarken ve bu insanların kendilerini geliştirecek bir kaynakları yokken, safi beyaz cam izleyerek dünya’yı algılamaya çalışıyorken ne ipadi, ne ipodu, ne net booku allah aşkına? çelişki hakkında kafa yorarken ciddi anlamda kodlama hatası verdi beynim. sokakta mendil satan çocuklarımız nasıl doğruyu öğrenecek peki? ipadlerinden mi?

çocuğuma tarihi kitaplardan öğretirim ama öğrendiği şeyleri o diziyi izleyerek hiçe sayabilir mesela. çocuk ya hani!

beğenmeyen izlemez, izletmez evet! beğenmediğim şey hakkında yorum yapamayacaksam yerin dibine batsın o zaman var denilen hürriyet! yani sen elmayı seviyorsun diye ben de mi seveyim şimdi?

kanuni’de her fani gibi öldü gitti tabi. ona da kalmadı dünya. ama kanımca taaa o zamanlarda deselerdi ki ’hürrem’le aşkınızı sizi romantik bir aşık gibi göstererek anlatacaklar, bunu da dizi yapacaklar bilesiniz’ herhalde ’tiz’ vurdururdu adamların kellesini. bilin bakalım neden? çünkü o kudrete sahipti.

ben dizi diyorum, kanuni diyorum, yanlış anlatılıyor diyorum, bana dünya diyorlar, barış diyorlar, vapurlar, gemiler falan...



yaran diyaloglar

gerzekparatoneri
5 dakika sonra orda olurum diyen sicaksutorbasiyla buluşmak için dolmuşa binilir. buluşma noktasına ulaşmaya ramak kala telefon çalar;

sicaksutorbasi : nerdesin?
gerzekparatoneri: yoldayım. sen?
sicaksutorbasi : ben de çıkıyorum şimdi.
gerzekparatoneri: nee? sen daha yeni mi biniyorsun dolmuşa???
sicaksutorbasi : yok ben burak’a biniyorum. öyle daha hızlı olacak!


ps: bana fesatsın diyen torbayı kamuoyunun vicdanına havale ediyorum!...

beklemek

gerzekparatoneri
hani beklersin ya birini, ’ne zaman gelecek’ dersin ki gelse de farkı olmayacaktır yokluğundan varlığının...o öyle bir bekleyiştir ki yüzyıllar sürer hani. kızarsın, küsersin, bağırır çağırırsın ama nafile bilirsin. bütün bu yaptıkların belki de onun hiçbir yüzüne isabet etmez çünkü...çünkü bekletiyorsa, yalan söylüyorsa gördüğün suretten belki de onlarca vardır onda. hangi birine haykıracaksın ki yaptıklarını? hangi biri anlayacak söylediklerini?

onu beklerken kurduğun bütün cümleler boğazında düğüm olacak kuvvetle muhtemel. ve sen karşısında sadece donup kalacaksın. belki seni anlar diye ümit edip kıvranacaksın.

boşa ümit etme. eğer birini hep istiyorsan ve o hiç gelmiyorsa beklemek budur ve bunun sonu yoktur... çünkü o hep gider, sen hep beklersin!

aşk

gerzekparatoneri
ask icin sebebe gerek yoktur. kapini caliyorsa eger ev daginik bile olsa acmak zorundasindir. cunku o kapida uzun sure beklemez ask.
kimi zaman kibardir, kimi zaman da kaba.
kimi zaman cok hoşuna giden bir goruntuye burunur, kimi zaman da cirkindir o. ama hic fark etmez. cunku gonul ferman dinlemez.
ne sekilde gelirse gelsin, o, seni tarumar etmeye gelmistir. ve isin kotusu sen bunu bilir, inatla acarsin kapiyi. belki biraz naz yapar once aralarsin ama sonunda o kalbe misafir olacağini bilir ask. bildigi icin de kibirlidir her zaman. kendinden emin, magrurdur.
sen sinirlenirsin onun bu kadar kendinden emin olmasina ama o bundan hosnuttur.
cok kez icinden kapiyi suratina carpmak gelir ama elin varmaz, cok kez kotu sozler soylemek istersin ama dilin varmaz. cunku o, bunlari kaldiramayacak kadar gururludur.
korkarsin arkasini donup gitmesinden, cunku bilirsin ki, giderse uzun bir sure kapin calinmayacak. iste biraz da bu yuzden gulumsersin ona. ama o seninle hep alay eder.
tum bunlara ragmen yasamak icin sarttir o. nefestir, sudur, havadir. ask her seydir. arkasini donup giderse yasanmaz.

öğretmen öğrenci diyalogları

gerzekparatoneri
sinifin kalorifer borusunun etrafi hayli aciktir. tam asagidaki sinif da labaratuvardir. pencere kenarinda oturan bir kac kisi tarafindan labaratuvara saldirida bulunulmaktadir. uzunca bir tahtanin ucuna ip baglayip asagi sarkitarak labaratuvardaki ders ve hoca tahrik edilmektedir. pencere kenarinda oturan tum sahislar birer kere tutarlar o ipi ve sallarlar. sonunda olan olur, ip kopar, tahta asagida ders islemekte olan masum bir ogrencinin kafasina son hiz duser. neyse olay buyur, tum idare sinifa girer, ogretmen son gucuyle bagirir;
’pencere kenarinda oturan tum essoglu essekler disari ciksiinn!!!’
neyse efendim pencere kenarinda oturan tum sivri zekalilar boyunlari onde disari cikarlar. aralarinda hic bu tarz olaylara karismamis ogrencilerin olmasinin yaninda, her olayin arkasinda aranan azililar da vardir. dogal olarak hoca onlara yuklenmektedir. tum sinif da kapiya kulagini dayamis disariyi dinlemektedir. iste olayin bu kisminda akillara ziyan su diyalog gerceklesir hocayla bir ogrencinin arasinda;
h: gamzeeeeeeee! kizim, sen de mi? sen de mi tuttun o ipi?
g: hocaaam, uhu uhuuuu, seeeeeeeyyyyy....
h: dogru cevap ver evladim, bak is birlikcilerin de burada. yalan soylersen ispiyonlar zaten bu serefsizler.
g: (hickirik)
h: hadiiii, bekliyoruz bak hep beraber. tuttun mu tutmadin miii?
g: hocaaammm, tuttum ama sallamadiiiimmmm uhu uhu uhuuu.
ve arkasindan kapi ardindan gelen yarilma efektiyle hocanin da yarilmasi sonucu diyalog son bulur. bu masum ifade tum zanlilarin sucunu affettirir.

türk beyniyle üretilmiş süper cümleler

gerzekparatoneri
salak olabilirim ama aptal asla.... asena
allahı size emanet ediyorum.... tansu çiller
ismini vermek istemeyen bir izleyici filiz ovar ingiltereden arıyor.... a
takımı
polis yolu az sonra işlenecek bir cinayetin tatbikatı için kapattı....kanal
d ana haber.
fransızlar amma kültürlü ufacık çocukları bile fransızca konuşuyor....izzet
yıldızhan
cumhuriyet 1927 yılıda ilan edildi ......tuğba ozay
atatürk ne demiş yurtta sulh barışta sulh ....nihat doğan

gönül yazar: is the mother boy, you know?
reha muhtar: anliyorum ana kuzusu.
gönül yazar: ana kuzusu...
reha muhtar: evet ana kuzusu...

muhabir: nefise, somali’nin baskenti neresidir?
nefise karatay: bu konuda yorum yapmak istemiyorum!..

b çok önemli bir harftir. b olmasa, bülent’e ülent, bursa’ya ursa derdik!.. mahmut tuncer

yaa sizin de her seyiniz ya uzun ya genis oluyor galiba!..
(hülya avsar, diyarbakirli karpuzcularla konusuyor)

kamyonlari seviyoruz. onlar bizim canimiz...
(müslüm gürses)

diye devam eder... fazla soze gerek yok.


deniz gezmiş

gerzekparatoneri
bir insanin ne kadar cesur, ne kadar yürekli olabileceginin ornegidir deniz. bir yasam felsefesidir. onunla ayni yuregi tasiyan herkese soluktur deniz. olmeden once son anlarinda bile devrimciliginin son atesini damarlarinda hisseden insandir. soze gerek olmayan, sozlerle anlatmaya calissan bile basaramayacagindir deniz. keske olsaydi dedirtir insana, olsaydi da gorseydik nasil yaslandigini... cocuktu daha, yazikti onlara...

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol