confessions
  1. toplam entry 994
  2. takipçi 1
  3. puan 18870

baba kız diyalogları

adrenokortikotropik
annenin telefonunu açan babayla girilen diyalog:
-aalllooo
+aaa babacım naber? erkencisin?
-çok yağmur yağıyordu ben de erken geldim sen napıyosun?
+yemek yicem valla baba ya.
-ne yiceksin bakalım?
+bilmiyorum ki bakıcam.
-eheh bak bakalım ıspanak lahana karnıbahar ne varsa sana uygun
+hakkaten ya bi ıspanak olsa da yesem be.
-iyi yıkıyolar mı orda ıspanağı?
+höö?nasıl?
-yemek yapan yerler diyorum iyi yıkıyorlar mıdır ıspanağı?
+ne bileyim babacım, mutfağa mı girdim..
-tabağa yemek koyduktan sonra çatalını sürt sen gıcırdarsa iyi yıkamamışlardır.
+hmm..ehe..peki. annem yok mu?öptüm seni.



nerobianco

adrenokortikotropik
çömez statüsüne düşürülmüş hızlı yazarımız.
yaptırımlar hepimiz için geçerli ve olacak da daima. e şimdi efkar yapmanın üzülmenin manası yok. yerlere atlayıp tepinen smileyle entrylerini bir süre için göremiyor oluşumuza üzüldüğümü belli ederdim lakin fikirlerini, pek çok duygusunu, pek çok anını paylaştığın, paylaşabildiğin birinin bir kaç entrysini göremiyor olmak bu kadar da abartılası bir durum değil sanırım.
hem bazen görünmez olmak iyidir. illüzyonla ilgili biri için hele..

satolina

adrenokortikotropik
nasıl tanıdım ben seni sahi? hem de tanımanın hakkını vererek. beden değil ruh görerek, göz değil bakış bilerek..
bir bilgisayar ekranından çok fazlası olmayı nasıl becerebildin ki benim için? hele ben ekranın ardındakilere yüklediğim manaların açtığı yaraları her gün kanatırken.
tecahül-i ariften uzağım şu noktada.
sorularım çengeline beni asacak kadar büyük soru işaretlerini hakedecek kadar gerçek.
aslında umrumda değil nasıl olduğu veya neden olduğu.
iyi ki de olmuş.
iyi ki de ben canım sıkkın olduğunda telefona sarılıp ben kötüyüm diye zırlayabileceğim bir sana sahibim.
kızdığında susmayı tercih edenlere inat, eğer kızarsa beni tutup silkeleyebilecek kadar cesur olduğuna inandığım birinin çekirgesi, çekirdeğiyim.
ben böyle bildiğimden dostluğu, seni kırmak pahasına uyarmalarıma denk gelirsen eğer, ki oldu, yaptım bunu, salt değer verdiğimden ve doğruluğuna inandıklarımın elimden kayıp gitmesine izin vermek istemediğimden yaptığımı hatırla.
herkesin kaskatı sandığı benin, senin karşında ağlamaktan utanmayacak kadar açık olduğunu bil.
ve ne olursa olsun istiyorum ben dediklerinin taban tabana zıt olsa bile fikrimle, saygı duyduğum olacağını anımsa tekrar.
hayatımdan hiç çıkmayan şen şakrak ses ol..
gözleri her daim dolu, çocuk gülüşlü kal.




kabullenilemeyen gerçekler

adrenokortikotropik
baktığınızda içinizi titreten adama, sizden gidişinin bilmem kaçıncı ayında tekrar dönüp baktığınızda kaskatı kalmanız, ne acı, ne neşe hiç bir şey hissedememeniz. yokluğunu geçtim, acısının bile terketmesi. acıtan bir geçmişten bile mahrum kalmak. sil baştan başlamanın dayanılmaz ağırlığı. kabullenilmiyor..
insan kanamadan yaşadığını anlamıyor..
nasırlaşmayı kabul edemiyor.

uyku

adrenokortikotropik
bedene gelmesine rağmen ne olduğunu anlayamadığınız sıkıntılarınızdan, kurmalarınızdan, hayaller kurup ardından yıkmaktan bıkmalaranızdan ötürü 4 saat boyunca sizi yatakta döndürüp duran, çıldırma noktasına getiren, kendinizden kaçış noktalarınızda tek sığınma noktanızın da elinizden kayıp gittiğini anladığınızda, bir şey yapmak lazım dedirten huzur yumağı. bir kapasam gözlerimi bir daha hiç açmasam dileğinin başlangıç noktası.

calculus

adrenokortikotropik
mühendislik matematiği diyenlerin çokça olduğu lakin, iktisat ve işletme bölümlerinde de bazı ömür törpüsü okullarda, adını vermek istemiyorum, öğrenciye verilen ama öğrencinin zaman zaman veremediği, üstüne yapışan, hadi türevi almayı öğreneyim lazım ama ben bir iktisatçı olarak advanced calculus denen mereti alıp da katı cisimleri orama burama mı sokayım lan dedirten ders görünümlü kabus.
8 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol