nasıl tanıdım ben seni sahi? hem de tanımanın hakkını vererek. beden değil ruh görerek, göz değil bakış bilerek..
bir bilgisayar ekranından çok fazlası olmayı nasıl becerebildin ki benim için? hele ben ekranın ardındakilere yüklediğim manaların açtığı yaraları her gün kanatırken.
tecahül-i ariften uzağım şu noktada.
sorularım çengeline beni asacak kadar büyük soru işaretlerini hakedecek kadar gerçek.
aslında umrumda değil nasıl olduğu veya neden olduğu.
iyi ki de olmuş.
iyi ki de ben canım sıkkın olduğunda telefona sarılıp ben kötüyüm diye zırlayabileceğim bir sana sahibim.
kızdığında susmayı tercih edenlere inat, eğer kızarsa beni tutup silkeleyebilecek kadar cesur olduğuna inandığım birinin çekirgesi, çekirdeğiyim.
ben böyle bildiğimden dostluğu, seni kırmak pahasına uyarmalarıma denk gelirsen eğer, ki oldu, yaptım bunu, salt değer verdiğimden ve doğruluğuna inandıklarımın elimden kayıp gitmesine izin vermek istemediğimden yaptığımı hatırla.
herkesin kaskatı sandığı benin, senin karşında ağlamaktan utanmayacak kadar açık olduğunu bil.
ve ne olursa olsun istiyorum ben dediklerinin taban tabana zıt olsa bile fikrimle, saygı duyduğum olacağını anımsa tekrar.
hayatımdan hiç çıkmayan şen şakrak ses ol..
gözleri her daim dolu, çocuk gülüşlü kal.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?