yüzeysel olanlardır.hayatınızda önemli bir yer etmez.belki kişinin canı saçmalamak istemiştir ve buna ihitiyacı vardır ve saçmalar saçma ilişkiler kurarak.getirisi nedir diye düşünülecek olursa; belki bir daha böyle saçmalamamak gerektiği öğrenilir.yaşanmadan öğrenilmez hiçbir şey.önemli olan çıkarılan dersleri hayata geçirebilmektir.
adem babayla havva anadan bu yana
çok şeyler söylendi sevda üzerine
sayısız türküler yapıldı leyla ile mecnun ferhat ile şirin
hepside dertli ayrılıklarla biten ızdırap gözyaşı dolu
hani karabasan gibi insanın dünyasını karartan sıkıntılı
şeylerdi
bugün barış kardeşiniz sizlere yeni bir türkü söyleyecek
çünkü barış gördü ki yeryüzünde en büyük gerçek
adem oğlu kızgın fırın havva kızı mercimek
kız dediğin nazlı olur erkek ise mangal yürek
er kişinin yanında hatun gerek
kız dediğin nazlı olur erkek ise mangal yürek
er kişinin yanında hatun gerek
adem oğlu kızgın fırın havva kızı mercimek
kız olmazsa er kişi kolsuz kanatsız demek
davulu dengi dengine vurmak gerek
kız olmazsa er kişi kolsuz kanatsız demek
davulu dengi dengine vurmak gerek
adem oğlu kızgın fırın havva kızı mercimek
adem oğlu kızgın fırın havva kızı mercimek
mercimek fırın yan yana fazla söze ne gerek
deli gönül sevdi mi istemez yorgan döşek
adem oğlu kızgın fırın havva kızı mercimek
kimi zeytin peynir yer kimi baklava börek
kimine saray dar gelir kimine bir oda gerek
iki göz bir kulübe yeter havva kızına
adem oğlu kalender yiyeceği bir lokma ekmek
adem oğlu kızgın fırın havva kızı mercimek
tanrı böyle buyurmuş dünya böyle kurulmuş
her adem oğluna bir havva nasip olmuş
tanrı böyle buyurmuş dünya böyle kurulmuş
her adem oğluna bir havva nasip olmuş
yedi iklim dört kuşak inanmazsan gitte bak
nuhun gemisinde bile fırın mercimek dolmuş
adem oğlu kızgın fırın havva kızı mercimek
(bkz: barış manço)
(bkz: mercimeği fırına vermek)
çok şeyler söylendi sevda üzerine
sayısız türküler yapıldı leyla ile mecnun ferhat ile şirin
hepside dertli ayrılıklarla biten ızdırap gözyaşı dolu
hani karabasan gibi insanın dünyasını karartan sıkıntılı
şeylerdi
bugün barış kardeşiniz sizlere yeni bir türkü söyleyecek
çünkü barış gördü ki yeryüzünde en büyük gerçek
adem oğlu kızgın fırın havva kızı mercimek
kız dediğin nazlı olur erkek ise mangal yürek
er kişinin yanında hatun gerek
kız dediğin nazlı olur erkek ise mangal yürek
er kişinin yanında hatun gerek
adem oğlu kızgın fırın havva kızı mercimek
kız olmazsa er kişi kolsuz kanatsız demek
davulu dengi dengine vurmak gerek
kız olmazsa er kişi kolsuz kanatsız demek
davulu dengi dengine vurmak gerek
adem oğlu kızgın fırın havva kızı mercimek
adem oğlu kızgın fırın havva kızı mercimek
mercimek fırın yan yana fazla söze ne gerek
deli gönül sevdi mi istemez yorgan döşek
adem oğlu kızgın fırın havva kızı mercimek
kimi zeytin peynir yer kimi baklava börek
kimine saray dar gelir kimine bir oda gerek
iki göz bir kulübe yeter havva kızına
adem oğlu kalender yiyeceği bir lokma ekmek
adem oğlu kızgın fırın havva kızı mercimek
tanrı böyle buyurmuş dünya böyle kurulmuş
her adem oğluna bir havva nasip olmuş
tanrı böyle buyurmuş dünya böyle kurulmuş
her adem oğluna bir havva nasip olmuş
yedi iklim dört kuşak inanmazsan gitte bak
nuhun gemisinde bile fırın mercimek dolmuş
adem oğlu kızgın fırın havva kızı mercimek
(bkz: barış manço)
(bkz: mercimeği fırına vermek)
baştan aşağı boşaltmak, ters çevirip dökmek.
vaktiyle fransızlar koca bir tas içine yaptıkları boşaltım sistemi ürünlerini pencereden dışarı boca ederlermiş.yoldan geçenlerin bundan korunması amacı güdülerek şemsiye denen nesneye başvurulmuş...
(bkz: apartman topuk)
(bkz: apartman topuk)
vaktiyle fransa’da tam anlamıyla yolları pislik götürmesi sonucu başvurdukları yöntemin ana elemanı.
(bkz: şemsiye)
(bkz: şemsiye)
bugünkü özelliklerine en yakın özellikte parfüm ilk olarak 14. yüzyılda üretilmiş.16. yüzyılda ise en çok parfüm tüketilen ülke fransa.nedeni ise pis bir millet olan fransızların kötü kokuları örtbas etmek için parfüme başvurması.
(bkz: şemsiye)
(bkz: apartman topuk)
(bkz: şemsiye)
(bkz: apartman topuk)
keşide olarak yazılır.arapçada yazılanın estetik durması için bazı harflerin artistik bir tavırla uzatılarak yazılmasına verilen addır.
önceki ya da öncül anlamlarına gelmekte olan ukde.
(bkz: damien rice)
tarihin dıpnotlari - bir helva tarifi
haysem oğlu hayyan, bağdat’ın delilerinden biriydi. zaman zaman çok akıllıca sözler eder, insanlara ibret sahneleri gösterirdi. aşağıdaki satırları atâ selemî anlatıyor:
“bağdat’ın dışında arkadaşlarımdan birine uğradım. yeminini yerine getirmem için bana yalvar yakar oldu. bana şeker, yağ ve nişasta verip “bunlardan bana helva yap!” dedi. ben de bir yerde helva yaptırıp ona götürmek üzere elbisemin altına koydum. yolda hayyan ile karşılaştım. hayyan sordu:
– ne taşıyorsun öyle örtünün altında?
– arkadaşlarımdan birisi için hazırladığım bir şey.
– açsana üzerini.
ben helvayı gösterince de atıldı:
– kaldır onu, bizim nefislerimiz onu yemekten tiksinir.
– peki sen ne istiyorsun?
– ariflerin peltesini.
– nedir o pelte?
– sadakat balını, güzellik yağını, rıza safranını ve murakabe suyunu al, keder tenceresine dök, altında aşk odunlarını yak, haya kepçesiyle karıştır, şevk ateşinde sabır köpüğü atana kadar pişirip tevekkül köpüğü köpürene kadar pelteleştir. sonra ünsiyet tabaklarının üzerine koy. afiyet olsun.
– eğer onu yersem?
– kalbinin acıları çığlık atarak gider.”
(bkz: akıllı deliler kitabı)
haysem oğlu hayyan, bağdat’ın delilerinden biriydi. zaman zaman çok akıllıca sözler eder, insanlara ibret sahneleri gösterirdi. aşağıdaki satırları atâ selemî anlatıyor:
“bağdat’ın dışında arkadaşlarımdan birine uğradım. yeminini yerine getirmem için bana yalvar yakar oldu. bana şeker, yağ ve nişasta verip “bunlardan bana helva yap!” dedi. ben de bir yerde helva yaptırıp ona götürmek üzere elbisemin altına koydum. yolda hayyan ile karşılaştım. hayyan sordu:
– ne taşıyorsun öyle örtünün altında?
– arkadaşlarımdan birisi için hazırladığım bir şey.
– açsana üzerini.
ben helvayı gösterince de atıldı:
– kaldır onu, bizim nefislerimiz onu yemekten tiksinir.
– peki sen ne istiyorsun?
– ariflerin peltesini.
– nedir o pelte?
– sadakat balını, güzellik yağını, rıza safranını ve murakabe suyunu al, keder tenceresine dök, altında aşk odunlarını yak, haya kepçesiyle karıştır, şevk ateşinde sabır köpüğü atana kadar pişirip tevekkül köpüğü köpürene kadar pelteleştir. sonra ünsiyet tabaklarının üzerine koy. afiyet olsun.
– eğer onu yersem?
– kalbinin acıları çığlık atarak gider.”
(bkz: akıllı deliler kitabı)
kesb eder mi vuslatın yek yılda bir âşık anın
meyl eder kim görse amma bîvefadır saltanat
iktidar, her görenin tutulduğu vefasız bir sevgilidir. bu durumda gerçek âşıklar için onun vuslatını kaç yıllar beklemek gerekir!.. (hemen öyle bir yılda ele girivermez; ama unutmamak gerekir ki vefasızdır.)
(bkz: üçüncü selim)
meyl eder kim görse amma bîvefadır saltanat
iktidar, her görenin tutulduğu vefasız bir sevgilidir. bu durumda gerçek âşıklar için onun vuslatını kaç yıllar beklemek gerekir!.. (hemen öyle bir yılda ele girivermez; ama unutmamak gerekir ki vefasızdır.)
(bkz: üçüncü selim)
her gördüğümde ankara da aşık olmak şarkısını aklıma getiren ukde.
kişinin yazgısında olandır.kaçınılmazdır.olur sadece.
tercihler kişilerin kendi seçimleridir.kimse kimseyi tercihinden ötürü yargılama hakkına sahip değildir.
renklerin cinsiyeti olmaması durumunu ve toplumun bize dayattıklarını akla getiren öylesine bir durumdur.çok da önemli bir mesele değildir.
(bkz: herkes kendi tercihini yaşar)
(bkz: herkes kendi tercihini yaşar)
(bkz: çökmek)
sana sövüyorum der gibi bir şeydir muhtemelen eğer bu kelimeler bilinçli olarak kullanılmaktaysa.sevme eylemi kişiye yöneltilmektedir.
bir de türkçeyi yeni öğrenen kişilerin yabancı dil mantığıyla böyle bir cümle kurma olasılığı da yüksek ihtimal gösteren bir durumdur.
bir de türkçeyi yeni öğrenen kişilerin yabancı dil mantığıyla böyle bir cümle kurma olasılığı da yüksek ihtimal gösteren bir durumdur.
ulaşma, varma durumu.
(bkz: vusul)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?