addicted to pain: ne la bu netten evlencez?hehehhe
lion:ahuauha
addicted to pain:uzun zamandır seni düşünüyorum lion
mysterious:vaaaaay
lion:addicted sesine vuruldum lan
addicted to pain:entrylerin beni benden aldı :):):):):)
lion: :d
mysterious: anlayalım
(bkz: yorumsuz)
allahü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm. lâ te’huzühû sinetün ve lâ nevm. lehû mâ fis-semâvâti vemâ fil erd. menzellezî yeşfeu indehû illâ biiznihi. ya’lemü mâ beyne eydîhim vemâ halfehüm velâ yühîtûne bişey’in min ilmihî illâ bimâ şâe vesia kürsiyyühüssemâvâti vel erd. velâ yeûdühü hıfzuhumâ ve hüvel aliyyül azîm.
tanrıyı inkar etmek gereklidir ateist olmak için.tabii inkar etmek için de önce tanrının varlığını kabul etmek lazım gelir.
(bkz: her ateist özünde inançlıdır)
(bkz: tanrıyı tanımıyorum)
(bkz: her ateist özünde inançlıdır)
(bkz: tanrıyı tanımıyorum)
olmayacak bir hadisedir aslında.yurdum insanının çaresizliği sonucu şiddete başvurmasına neden olan koca bir yalandır.
(bkz: jeton yutan ankesörlu telefonu dövmek)
(bkz: yalanlarımız güzel inanması zevkli)
(bkz: tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır)
(bkz: kandıramazsın beni)
(bkz: jeton yutan ankesörlu telefonu dövmek)
(bkz: yalanlarımız güzel inanması zevkli)
(bkz: tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır)
(bkz: kandıramazsın beni)
kimi zaman işe yarasa da çoğunlukla kişinin, yeni sevgiliyle eskisini sürekli kıyaslaması durumunda eskiye özlem duymasına neden olacak vakadır.kişiyi kendi içinde çelişkiye iter.
kötü niyet yoktur.neticede amaç unutmaktır.bu da şartların getirmiş olduğu doğal bi istektir.işin kötüsü eskiye tü kaka denildikçe kişinin ne yaşadıklarına saygısı kalır ne de geçmişinde kalana..
bundan çıkarılacak sonuç şudur:ileriye bakmaksa amaç, ileriye bakmak gereklidir.kafa arkaya dönükken koşmak kişiyi gülünç duruma sokabilir.
misal;
+seni çok seviyorum.
-ben de seni...
+gözlerin ne kadar güzel senin.
-gerçekten miii
elini tutar yeni sevgilinin...
sinemaya giderler...
+saçlarını mı kestirdin canım
-evet canım.nasıl olmuş?
+ya benim eski bi arkadaşımın saçları da böyleydi kazıtsan diyorum
-nası yani
+yok yani öldü de o, o bakımdan.kötü oluyorum.
-yaa çok üzüldüm bak şimdi.
+e hadi ben acıktım yemek yiyelim bildiğim bi yer var çok güzel şeyler yapıyolar orada
...
+ya bunun tadı daha güzeldi sanki eskiden.aşçıları değişti heralde.
-bilmem bana normal geldi bildiğimiz simit işte.
(evet evet aşçıdan o...değişmiş çünkü aşçısı...)
kötü niyet yoktur.neticede amaç unutmaktır.bu da şartların getirmiş olduğu doğal bi istektir.işin kötüsü eskiye tü kaka denildikçe kişinin ne yaşadıklarına saygısı kalır ne de geçmişinde kalana..
bundan çıkarılacak sonuç şudur:ileriye bakmaksa amaç, ileriye bakmak gereklidir.kafa arkaya dönükken koşmak kişiyi gülünç duruma sokabilir.
misal;
+seni çok seviyorum.
-ben de seni...
+gözlerin ne kadar güzel senin.
-gerçekten miii
elini tutar yeni sevgilinin...
sinemaya giderler...
+saçlarını mı kestirdin canım
-evet canım.nasıl olmuş?
+ya benim eski bi arkadaşımın saçları da böyleydi kazıtsan diyorum
-nası yani
+yok yani öldü de o, o bakımdan.kötü oluyorum.
-yaa çok üzüldüm bak şimdi.
+e hadi ben acıktım yemek yiyelim bildiğim bi yer var çok güzel şeyler yapıyolar orada
...
+ya bunun tadı daha güzeldi sanki eskiden.aşçıları değişti heralde.
-bilmem bana normal geldi bildiğimiz simit işte.
(evet evet aşçıdan o...değişmiş çünkü aşçısı...)
her insan farklı düşünce yapısına sahiptir ne kadar benzerlik gösterirse göstersin düşünceleri.sonuçta herkesin yaşadığı, gördüğü, öğrendiği ve bunlardan algıladığı farklıdır.kişiler çevreden edindikleri fikirleri akıl süzgeçlerinden geçirirler.aldıklarını harmanlayıp kendilerine özgü yeni bi fikir elde ederler.ancak ortada büyük bi masa vardır.açık büfe mantığıyla işler bu masa.kişilere açıktır.herkes kendi düşünce sistemine uygun gördüğünü almaktadır masadan.kimi zaman kendilerine aykırıdır aldıkları, kimi zamansa yakın.ancak alınan düşünce her ne olursa olsun iyi şekilde hazmedilmelidir.bunun olmaması durumunda hem bünye altüst olur hem de düşünce kirliliği diye bi problem ortaya çıkar.
(bkz: düşünce özgürlüğü)
(bkz: açık büfe düşünce)
(bkz: tüketim toplumu)
(bkz: düşünce özgürlüğü)
(bkz: açık büfe düşünce)
(bkz: tüketim toplumu)
sev(kök) -mek(mastar) basit fiil
sev(kök) -iş(yapım eki) -mek(mastar) fiilden türemiş fiil
gramerce uygun olan bu durum mantıken de doğrudur.aksi takdirde bahsi geçen eylem sevişmek olmaz; başka bir şey olur.
sev(kök) -iş(yapım eki) -mek(mastar) fiilden türemiş fiil
gramerce uygun olan bu durum mantıken de doğrudur.aksi takdirde bahsi geçen eylem sevişmek olmaz; başka bir şey olur.
mavi renkte olup kokusu bildiğimiz bok kokusuyla aynıdır.ancak şirinler kokuya rağmen şirinliklerini korumaktadırlar.
(bkz: boklu şirin)
(bkz: boklu şirin)
silindir gövde üzerinde konileşerek şişenin ağız kısmına uzanan kalın camlı, kırmızı folyo kapaklı, estetiğe uygun nostaljik şişe gözümün önüne gelen süt şişesi denildiğinde.şeffaf şişe içindeki beyaz renk, parlak kırmızıyla buluşmaklı bi albeni yaratır şişenin formuyla desteklenerek.. şimdilerde tetra pak ambalajlarının içinde kaybolmaya yüz tutmuştur sütün arı güzeliği.belki kimsenin sallamayacağı bi hassasiyet, cam bardaktan içilen maddeyle plastik bardaktan içilenin verdiği keyif arasındaki farkılık gibi cam şişede sunulan sütle karton ambalajda sunulanın göze ve zevke hitap etmesi arasındaki farkı yaratan.yurtdışında karton ambalajda satılan şaraplar geldi şimdi aklıma.ucuz ve keyifsiz bi tüketim şekli..
(bkz: tadı yok)
(bkz: tadı yok)
kapalı bi şemsiyeyi andıran bi şekli ve plastikten, kıvrık bi renkli sapı vardır. üstü yaldız kağıtla kaplıdır kendini çekici kılan.onun üstü de jelatinle örtülüdür.hediye paketini anımsatan ambalajları renkli iplerle bağlanır.kişi bu parlak ambalajların renklerine göre seçer çikolatasını.oysa içleri hep aynıdır..
eskiden çoğu bakkalda bulunabilen şemsiye çikolatayı şimdilerde bulmak zor.bulunsa da onca marka çikolata arasında rabet görmediği için bayat olması kaçınılmaz.. ancak fındıklı’da elifli pastanesi’nde tazelerini bulmak mümkün.
(bkz: nostalji)
(bkz: şemsiyenin insan hayatındaki rolü)
(bkz: şemsiyenin insan hayatına ilk girişi)
(bkz: şemsiye)
eskiden çoğu bakkalda bulunabilen şemsiye çikolatayı şimdilerde bulmak zor.bulunsa da onca marka çikolata arasında rabet görmediği için bayat olması kaçınılmaz.. ancak fındıklı’da elifli pastanesi’nde tazelerini bulmak mümkün.
(bkz: nostalji)
(bkz: şemsiyenin insan hayatındaki rolü)
(bkz: şemsiyenin insan hayatına ilk girişi)
(bkz: şemsiye)
sözü sevgi sarılıya müziği atilla özdemiroğluna ait hareketli bi şarkıdır. yedi kocalı hürmüzde seslendirilmiştir. sezen aksunun ağlamak güzeldir adlı albümünde de yer alır. sözleri de şöyle:
tanrım
tek başına koyma kullarını
yalnızlığa ancak sen dayanırsın
eşsiz dostsuz kalanın zordur halleri
yalnızlığa ancak sen dayanırsın
şu gelen yâr olaydı
elinde nar olaydı
ikimiz bir gömlekte
yakası dar olaydı
yeşil bağın üzümü
yola diktim gözümü
ne gelen var ne giden
kime deyim sözümü
tanrım
tek başına koyma kullarını
yalnızlığa ancak sen dayanırsın
bu dünyada cefa çektirme bize
yalnızlığa ancak sen dayanırsın
güveyli evler gördüm
kurulmuş yaya benzer
güveysiz evler gördüm
kurumuş çaya benzer
yeşil bağın üzümü
yola diktim gözümü
ne gelen var ne giden
kime deyim sözümü
tanrım
tek başına koyma kullarını
yalnızlığa ancak sen dayanırsın
güzel çirkin deme
sen kayır yine
bir minasıp koca her birimize
hasretini çekmişlere
tazeyken dul kalmışlara
alı gülü solmuşlara
ver ver ver ver
hey tanrım
bana üç tane (oooooo)
üç te yetmez beş tane (aaaaaa)
beş te yetmez yedi tane
ver ver ver ver
ver allahım ver
tanrım
tek başına koyma kullarını
yalnızlığa ancak sen dayanırsın
eşsiz dostsuz kalanın zordur halleri
yalnızlığa ancak sen dayanırsın
şu gelen yâr olaydı
elinde nar olaydı
ikimiz bir gömlekte
yakası dar olaydı
yeşil bağın üzümü
yola diktim gözümü
ne gelen var ne giden
kime deyim sözümü
tanrım
tek başına koyma kullarını
yalnızlığa ancak sen dayanırsın
bu dünyada cefa çektirme bize
yalnızlığa ancak sen dayanırsın
güveyli evler gördüm
kurulmuş yaya benzer
güveysiz evler gördüm
kurumuş çaya benzer
yeşil bağın üzümü
yola diktim gözümü
ne gelen var ne giden
kime deyim sözümü
tanrım
tek başına koyma kullarını
yalnızlığa ancak sen dayanırsın
güzel çirkin deme
sen kayır yine
bir minasıp koca her birimize
hasretini çekmişlere
tazeyken dul kalmışlara
alı gülü solmuşlara
ver ver ver ver
hey tanrım
bana üç tane (oooooo)
üç te yetmez beş tane (aaaaaa)
beş te yetmez yedi tane
ver ver ver ver
ver allahım ver
somut anlamda bakarsak eğlence amaçlı olması yüksektir bu durumun. ya da yazın romatizmasına iyi geleceğini düşünerek kuma gömmüştür kendisini. hatta bunun için yardım almış olması kaçınılmazdır. tabii sıcaktan beyin kanaması geçirebilir bu insan güneşin altında kellesi kumların üstünde tabakta sunulmuş bi yemek gibi sıcaklıkta iyice kavrulurken. kışın da "romatizmam olsun istiyorum ki yazın romatizmama iyi gelsin" mantığıyla kara gömülebilir bu kişi eğlence amacı haricinde. donup ölmesi kaçınılmazdır şayet biri gelip çıkarmazsa. zira karların erimesi uzun sürecektir. değişik bi mantık hüküm sürmektedir bu kişilerde.
mecaz anlamdaysa kendi kabuğuna çekilmiş insan modelidir. buna sebep olan insanlar haricinde kimseyi ilgilendirmeyecek bi durum söz konusudur lakin insanoğlu her şeye burnunu sokmaktadır hep. kendini gömmesine bile karışırlar.
mecaz anlamdaysa kendi kabuğuna çekilmiş insan modelidir. buna sebep olan insanlar haricinde kimseyi ilgilendirmeyecek bi durum söz konusudur lakin insanoğlu her şeye burnunu sokmaktadır hep. kendini gömmesine bile karışırlar.
(bkz: coca cola)
bugünkü özelliklerine en yakın özellikte parfüm ilk olarak 14. yüzyılda üretilmiş.16. yüzyılda ise en çok parfüm tüketilen ülke fransa.nedeni ise pis bir millet olan fransızların kötü kokuları örtbas etmek için parfüme başvurması.
(bkz: şemsiye)
(bkz: apartman topuk)
(bkz: şemsiye)
(bkz: apartman topuk)
sevgili eşittir a kümesi
erkek arkadaş eşittir b kümesi
a kümesi kapsar b kümesini
a kümesi ve b kümesinin ortak elemanları eşittir b kümesi
b kümesinin a kümesinden farkı eşittir a kümesinin elemanları
a kümesinin elemanları eşittir a kümesinde olup b kümesinde olmayanlar artı b kümesi
b kümesinin elemanları eşittir a ve b kümesinin ortak elemanları
(bkz: kümeler)
erkek arkadaş eşittir b kümesi
a kümesi kapsar b kümesini
a kümesi ve b kümesinin ortak elemanları eşittir b kümesi
b kümesinin a kümesinden farkı eşittir a kümesinin elemanları
a kümesinin elemanları eşittir a kümesinde olup b kümesinde olmayanlar artı b kümesi
b kümesinin elemanları eşittir a ve b kümesinin ortak elemanları
(bkz: kümeler)
yurdum insanının nesnelerle kurduğu garip iletişimin kimi zaman sonuç verdiğini gösteren bir eylemdir.ne kadar tasvip edilmese de işe yaradığı, her türk insanının başından bir kez de olsa geçmiş olduğu sugötürmez gerçeklerdir.sadece, vurma eyleminin şiddeti değişkenlik göstermektedir.tabii cep telefonlarının kullanılmaya başlanılmasından sonra telefon kulübeleri kendilerini işe yaramaz hissetmeleri sonucu döv beni hissine de kapılmamış değillerdir.
uygulanan şiddetin artmasıyla, nesnelere insan muamelesi yaparken hayvanca davranışlarda bulunmak düşüncesini aklıma getirse de bu eylem, bu düşünce de insana hayvan demek hayvana hakaret oluru düşündürtmekte bana.
(bkz: tatlı söz jetonu deliğinden çıkarır)
uygulanan şiddetin artmasıyla, nesnelere insan muamelesi yaparken hayvanca davranışlarda bulunmak düşüncesini aklıma getirse de bu eylem, bu düşünce de insana hayvan demek hayvana hakaret oluru düşündürtmekte bana.
(bkz: tatlı söz jetonu deliğinden çıkarır)
olaya kendini kaptıran kişi bir de müzik çalar koyar banyoya, bir yandan kendi sesi bir yandan aletin sesi yankılar.komşular olayı duyar ama karşılaştıklarında bir şey diyemezler.bakarlar garip garip...
2002 yılı güney kore yapımı, yönetmeni im kwon taek olan ve türkçe’ye ateşten fırça darbeleri olarak çevrilen film. 2003’te istanbul film festivali’nde gösterilmişti. filmde hafızamda kalan en etkileyici sahneler ressamın lavi tekniğiyle müthiş hızlı bi şekilde doğayı tasvir edişiydi. fırçanın kağıda sürülürken aksamaksızın çıkarttığı ses, sessizliği bozan en güzel unsurdu sanırım.
uzun süre bulaşık yıkamayıp sonrasında bulaşığa gömülmek durumunda kalarak yüksek sıcaklıkta bulaşık eldiveni kullanmaksızın bulaşık yıkaması sonucu ellerinin deri değiştirircesine soyulduğuna şahit olan insan tipidir bu.
bir de farklılaşan insanlar için kullanılır tabii deri değiştirmek sözü, o ayrı. hatta romanı bile vardır bunun.
(bkz: cambio de piel)
bir de farklılaşan insanlar için kullanılır tabii deri değiştirmek sözü, o ayrı. hatta romanı bile vardır bunun.
(bkz: cambio de piel)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?