nevrotik sayıklamalar

18 /
bisizofreninyarattigikarakterimben
sabaha mı yoksa geceye mi daha yakınım baba?
daraldım yine bu günlerde haddimden fazla.
sabaha mı yoksa geceye mi daha yakın olmak önemli.
uykusuzum kaç gündür.gündüzleri kaybettim.
sabahları kaybettim geceleri yaşıyorum baba.
günleri sayamıyorum artık.kaç gün oldu ki gideli?
sen sabahları mı yoksa geceleri mi severdin baba?
dugmeburun
kaç zaman geçti düşmedin hiç bu gece olduğu kadar yoğun aklıma.sarsık ve buruk kalbim yeniden açildı bu gece seninle beraber,alıp götürdüklerin,kattıklarınla beraber yeniden acıdı..ne zaman silinecek diye düşünüyorum da avutamıyorum kendimi..alkol şişelerine sığdırıyorum kendimi bazen taşmak üzereyken..
şarkılara bir göz atıyorum da,olmasın varsın diyerekten yeni ezgiler,sözler katıştırıyorum dünyama.
evet.
herşeye rağmen yeniden kendimden götürdüklerimi yavaş yavaş toparlayarak "sil baştan" başlıyorum.
aklıma fena düştün bu gece ama dedim ya sil baştan diye.zor olanı seçtim bir kere.
aklıma fena şeyler düşürdün bu gece..
hepimizhiciz
bir kalp çarpıntısı.... pıt pıt pıt...
bir gözyaşı damlası... şıp şıp şıp...
bir tokat darbesi... şak şak şak...
bir intihar girişimi... dan dan dan...
bir hızla kaçış... rap rap rap....
bir kapı çarpışı... çat çat çat...

buhranlı hayatların birbirine karıştığı bir ritim...
film şeritleri doluyor gözlerimizde....
haydi bas düğmeye başka bir filme....
tık..tık..tık...
hepimizhiciz

iplenmediği yerde durdu cambaz....

ayakları kaldırabilirdi bu yükü ama yüreği kaldıramadı...

düş’tü... kırıldı....
düştü...

....................

çarpılmış bir mürekkep iziydi...
hayatın göğsünü tırmıklayan bir leke gibi yüreği...
hepimizhiciz
sanki geçip giden zamanı seyreyliyorum...
geçmiş sandığım bugünü...
bugün sandığım geleceği...

film makinası duruyor aniden....
geri dönüp bakıyorum...
hayat izi kalmıyor bastığım yerlerde....

hani geçmiş sanmıştım ya bugünü...
bugün sanmıştım ya geleceği...

belki de gelecek sanmıştım ölümü....

gelmedi...
hepimizhiciz
en son bana rastladığımda aşıktı..
leyli düşlerde gözlerine vurgundu yalnızlığın..
şiirler karalıyordu..

.....

en son bana rastladığımda eliyle boğuyordu mısralarını..
ve bir bir denize atıyordu geçmişini..

.....

ve..
en son ben olduğumda..
sen oluyordun..
susuyordu..
nick nicki nickince
kaptırmak istedim kendimi denize, dalgaları güzeldi, suyu sıcak.
açık sularda yüzmeliydim, düşünmeden ne oldu ne olacak.
ama yalvarırım gelmesin koca dalgalar üstümüze
yoksa bu çocuk bir kaşık suda boğulacak.
ludingirra
uçsuz bucaksız uzayda kamasutra okuyup içindeki pozisyonları yerçekimine nanik yaparcasına denerken, sen ne kadar güzeldin bir altta bir üstte. çay yapalım dedim, olmaz kahve isterim ben gold olsun lütfen dedin. telefonun çaldı. hem de uzayda! ne iş lan? nerdeyiz biz, yoksa beni kandırdın mı selami dedim ama bi baktım eğer dünyadaysak o zaman niye yerçekimi yok.
olamaz!
sana bir iyi bir kötü haberim var okuyucu! evet biz dünyada değiliz, uzaydayız bu iyi haber, kötü olansa selaminin sevgilisi de burda.yıkıldım, aldatıldım, artık selamiyi sevmemeliyim, memeliyim, meme.

yalamak istiyorum, çünkü ben geçen gün çok salağım.
cokoprens
ben iyi yada kötü olup olmadığımı bilemeyecek durumdayım uzun zamandır. iyilik halinin bir tanımını yapamıyorum. kötüyüm desem çinlilere ayıp olur (çin’de deprem oldu) olur ya, olmaz mı insan? özellikle çok alelade bir karşılaşma bile olsa, şu merhaba dan sonra gelen naber, nasılsın, iyi misin, nası gidiyor soruları beni doğrudan beynimin ansiklopedik birikimine sevkediyor.

düşün yahu, ayaküstü bi "naber" darmadağın ediyor beni. soranın umrunda değil. bakıyorum ben yolun ortasında cevabı bulmaya çalışırken, korna sesleriyle, küfürlerle irkiliyorum. soran mı? çoktan ortadan kaybolmuş. şimdi bu soranın samimiyetsizliği mi? yoksa benim durumları bilmeyişim mi? cevap ver iyi ve kötü yü tanımla bana. tanımla ki bir dahaki sefere adamına göre davranabileyim.

hayatta nasılsın sorusu kadar beni derinlere götüren, aklımı başımdan alan, nevrotik kısırdöngülere gark eden bir şey daha yoktur. o yüzden ben artık insanlara olur olmaz durumunu sormuyorum. kim bilir, belkide vardır benim gibi birileri. üzülmesinler. üzgünüm bu yazıyı yazmaktan. hoşçakal.
hepimizhiciz
seviyordu aynadaki suretini adam.
sessizdi çünkü, konuştuklarına cevap vermiyordu, karşı çıkmıyordu.
yüzünde beliren derin çizgileri görmezden geliyordu,
"sen geceye düş’tün" diyen kadının izi yoktu içi sırla kaplı yansımada.

oysa aslı, suretine yeniliyordu.
ve her geçen gün yeniliyordu suret kendini, adamın teninde.

esaretinin bedeli ağırdı.
sırlı camın ardına gizlenmiş bir tecrit.
yavaş yavaş yok oluş.
hepimizhiciz
sol/ak bedenlerimizin vurulmuşluğuyla gidiyordum.
ellerim yüreğimde.. dilimde bir ıslık.

herkesin sol yanının sanrılarını taşıyorum sırtımda.
oluk oluk, kırık kırık damlıyor.
düşüyor geceme. pıt.. pıt.. pıt..
bir-ki-üç.. bir-ki-üç..
uygun ad/ım gibi.. yüreğime kazınmış ad/ın gibi...

dedim ya... sol/fejlerin yetmediği ahenksiz bir aryanın ortasındaki
tek soluklu bir sol/istim..

ondandır sola yatkınlığım.
"iyi misin" diyorlar bir de.. çevremde dans eden şu karaltılar sol/da sıfır kalır..

hepimizhiciz
bir bakış/imge...

bir kapıdan giriliyordu bu izbe odaya... dudaktan düşme, yüreğimdeki göçü susturması için bakmıştın gözlerime... ve parmak uçlarınla boyamıştın, kırılgan sözcükleri kar beyazına... sırf masum görünsünler diye...

aslında ben tenindeki ölü suları biriktiriyordum, sense yağmura açıyordun kapılarını...
sen kucakladın bakışlarınla katre katre döküleni, bense kalakalmıştım suyun yüzünde... akmadan, tutuşmadan... bakışlarında asılı kalan bir yürektim sadece...

"aynaya iyi bak" demiştin en son.... halbuki ne yüzüm ne de silüetim yoktu aynada...
18 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol