bir hayali vardı dünyayı değiştirmek ve değiştirdide.ezilmiş ve sömürülmüş halklara bir umut oldu.yaptıklarıyla emperyalizme kafa tuttu.sadece bir ulusun devrim yapmasını deil tüm ezilen ulusların haklarını ve tam bağımsızlıklarını kazanmasını istedi.sadece bunu düşünüp tatlı su koministliği yapmadı çalıştı ,çatıştı.selam olsun sana selam olsun seninle aynı duyguları paylaşanlara.(i hasta la victoria siempre)
ernesto che guevara
vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
o kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
değil mi ki kötüler kadı olmuş yemen e
vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
seni yalnız komak var ya, o koyuyor adama.
değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
o kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
değil mi ki kötüler kadı olmuş yemen e
vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
seni yalnız komak var ya, o koyuyor adama.
(bkz: ernesto guevara de la serna)
bu da çocuklarına yazdığı veda mektubuymuş..
sevgili hildacık, aleidacık, camilo, celia ve ernesto
eğer bu mektubu okumanız gerekirse bu, sizlerin arasında olmadığımdan olacaktır. beni zar zor hatırlayacaksınız, en küçükleriniz ise hiç hatırlamayacaktır. babanız düşündüğü gibi hareket eden bir adamdı ve kesinlikle inançlarına bağlıydı.
iyi bir devrimci olarak yetişin. doğaya egemen olmayı olanak kılan tekniğe egemen olmak için çok çalışın. devrimin önemli olduğunu ve bizlerin yalnız başımıza hiçbir değerimizin olmadığı hatırda tutun. herşeyden önce de dünyanın herhangi bir yerinde hehangi bir kişiye karşı yapılan herhangi bir haksızlığı daima yüreğinizin en derin yerinde hissedebilin. bu, bir devrimcinin en güzel niteliğidir. sizi ufaklıklar, hep görmeyi umuyor ve kocaman kucaklıyorum.
babanız
sevgili hildacık, aleidacık, camilo, celia ve ernesto
eğer bu mektubu okumanız gerekirse bu, sizlerin arasında olmadığımdan olacaktır. beni zar zor hatırlayacaksınız, en küçükleriniz ise hiç hatırlamayacaktır. babanız düşündüğü gibi hareket eden bir adamdı ve kesinlikle inançlarına bağlıydı.
iyi bir devrimci olarak yetişin. doğaya egemen olmayı olanak kılan tekniğe egemen olmak için çok çalışın. devrimin önemli olduğunu ve bizlerin yalnız başımıza hiçbir değerimizin olmadığı hatırda tutun. herşeyden önce de dünyanın herhangi bir yerinde hehangi bir kişiye karşı yapılan herhangi bir haksızlığı daima yüreğinizin en derin yerinde hissedebilin. bu, bir devrimcinin en güzel niteliğidir. sizi ufaklıklar, hep görmeyi umuyor ve kocaman kucaklıyorum.
babanız
idealleri icin yasayan ona inanan, bir sürü ezik insan arasından sıyrılıp, bir seyi cok istiyorsanız yapabilecekleriniz sizi sasirtır sözüne anlam katan saygı deger kişi.
adına şarkılar da yazılmış, 68 kuşağına idol olmuş, gerçek bir idealist olan, yapacak daha çok işi varken c.ı.a tarafından öldürtülen, ünü güney amerikayı daha yaşarken aşmış devrimci.
dr che adlı şiirinde sunay akın şöyle yazar;
dünya böylesine güzel
olur muydu yine
diplomasını çerçeveleyip
para kazanma derdine
düşseydi dr. che
yüreğini dağlara asmak yerine
bu şiir; "insanlık için elle tutulur ne yapmıştır bu adam?" diyen kişilere belki kapak olur.
dünya böylesine güzel
olur muydu yine
diplomasını çerçeveleyip
para kazanma derdine
düşseydi dr. che
yüreğini dağlara asmak yerine
bu şiir; "insanlık için elle tutulur ne yapmıştır bu adam?" diyen kişilere belki kapak olur.
egolarının değil ideallerinin peşinden koşan ülkesi için değil tüm ezilenler için savaşan,dar milliyetçi fikirlerin anlamakta güçlük çektiği,entarnasyonel devrimi savunan,devrimci sözcüğünün tam anlamıyla karşılığını veren,insan gibi insan.
olum nereden ve nasil gelirse gelsin...
savas sloganlarimiz
kulaktan kulaga yayilacaksa
ve silahlarimiz elden ele gececekse
ve baskalari mitralyoz sesleriyle,
savas ve zafer naralariyla
cenazelerimize agit yakacaklarsa
olum hos geldi, safa geldi...
-che guevara-
gercekci oldu, imkansizi istedi ve sonucta basariya ulastigini herkese gosterdi. imkansiz yoktu. onun olumu milyonlari ayaklandircaksa o zaman olumun gelmesi sorun degildi. ki olumu sadece kuba’yi degil dunya’yi ayaklandirdi. o, oncuydu. kuba’daki mucadelesinden dolayi turkiye dahil pek cok ulkede idol oldu. tshirtlerde, boyunlarda kolye, kollarda dovme, cantada rozet olarak tasindi. suphesiz ki hepimiz onu kalbimizde tasiyoruz ama onun kadar devrimci bizim de insanimiz oldu, atamiz oldu, denizlerimiz oldu, yusuflarimiz oldu. sadece che’yi uzerimizde arma olarak kullanmak denizlerimizi uzer. bence turk milletinden bir insan sol koluna che’yi yapabiliyorsa yanina da deniz gezmis’i yapmali. ya da ustunde bir seyleri tasiyorsa hakkiyla tasimali, bilmeli diye dusunuyorum...
dunya’nin neresinde olursaniz olun; bir insan haksizliga ugruyorsa, eziliyorsa; onun
yaninda olun ve ona kavgasinda yardimci olun. cunku bu bir devrimcinin en
buyuk ozelligidir...
savas sloganlarimiz
kulaktan kulaga yayilacaksa
ve silahlarimiz elden ele gececekse
ve baskalari mitralyoz sesleriyle,
savas ve zafer naralariyla
cenazelerimize agit yakacaklarsa
olum hos geldi, safa geldi...
-che guevara-
gercekci oldu, imkansizi istedi ve sonucta basariya ulastigini herkese gosterdi. imkansiz yoktu. onun olumu milyonlari ayaklandircaksa o zaman olumun gelmesi sorun degildi. ki olumu sadece kuba’yi degil dunya’yi ayaklandirdi. o, oncuydu. kuba’daki mucadelesinden dolayi turkiye dahil pek cok ulkede idol oldu. tshirtlerde, boyunlarda kolye, kollarda dovme, cantada rozet olarak tasindi. suphesiz ki hepimiz onu kalbimizde tasiyoruz ama onun kadar devrimci bizim de insanimiz oldu, atamiz oldu, denizlerimiz oldu, yusuflarimiz oldu. sadece che’yi uzerimizde arma olarak kullanmak denizlerimizi uzer. bence turk milletinden bir insan sol koluna che’yi yapabiliyorsa yanina da deniz gezmis’i yapmali. ya da ustunde bir seyleri tasiyorsa hakkiyla tasimali, bilmeli diye dusunuyorum...
dunya’nin neresinde olursaniz olun; bir insan haksizliga ugruyorsa, eziliyorsa; onun
yaninda olun ve ona kavgasinda yardimci olun. cunku bu bir devrimcinin en
buyuk ozelligidir...
sitesinde cok guzel goruntuleri ve ses kayitlari vardir. izlenmesi tavsiye edilir. videolarindan birinde cok guzel siir okumaktadir. oyle ki siir okuyusu onun nasil bir insan oldugunu gostermektedir. sesi, gozlerindeki isik... bolivyali asker bile onu vururken tereddut etmistir. videosunda soyle der:
id like to recite a little poem.
dont worry! you neednt worry.
i didnt write it myself.
its a poem just a few lines by a desperate man.
i have a bad memory, it goes something like this.
i mean that no one has managed to wield a hoe to the rhythm of the sun and no one has yet reaped grain with love and grace.
turkcesi:
size kisa bir siir okumak istiyorum. endiselenmeyin! endiselenmenize hic gerek yok. bu siiri ben yazmadim. birkac dizelik olan bu siir umitsiz bir adam tarafindan yazilmistir.
kotu bir hafizaya sahibim bu yuzden bu gibi seyler aklimda kalmiyor, gidiyor.
sunu demek istiyorum ki hic kimse gunesin ritmini eliyle yakalama cabasina kalkismadi yine hic kimse ask ve nezaket tohumlarini hasat edemedi...
id like to recite a little poem.
dont worry! you neednt worry.
i didnt write it myself.
its a poem just a few lines by a desperate man.
i have a bad memory, it goes something like this.
i mean that no one has managed to wield a hoe to the rhythm of the sun and no one has yet reaped grain with love and grace.
turkcesi:
size kisa bir siir okumak istiyorum. endiselenmeyin! endiselenmenize hic gerek yok. bu siiri ben yazmadim. birkac dizelik olan bu siir umitsiz bir adam tarafindan yazilmistir.
kotu bir hafizaya sahibim bu yuzden bu gibi seyler aklimda kalmiyor, gidiyor.
sunu demek istiyorum ki hic kimse gunesin ritmini eliyle yakalama cabasina kalkismadi yine hic kimse ask ve nezaket tohumlarini hasat edemedi...
(bkz: hasta siempre)
bir köylü kadının söylediğine göre; bir insandan öte, bir yarı tanrıdır o.
olursa böyle olur devrimci demekten kendimi alamadıgım saygı duyulası insan.
(bkz: prensa latina)
özgürlük, barış, eşitlik için savaşmış, cesur, kararlı, idealist büyük devrimci.
astımı olan, buna rağmen cüzzamlı hastaların yanına gitmek için soğuk suyu yüzerek geçebilecek kadar iyi ve yardımsever bir insan.
sonsuza kadar ey kumandan!!!
astımı olan, buna rağmen cüzzamlı hastaların yanına gitmek için soğuk suyu yüzerek geçebilecek kadar iyi ve yardımsever bir insan.
sonsuza kadar ey kumandan!!!
tomasla vedalaşma
sanadır, kuşatılmış arkadaşım,
ak dağların berrak sularına,
batık gemi düşünün seni bağladığı yere
gider ayrılık şarkım.
uyandım bugün
yelkenlerimde kanatlanma arzusuyla,
haberleşme mumları tutuyorum
duygusuz pusulanın gösterdiği
zaman limanına giderken gemi.
dilimi rüzgara veriyorum
sözcüklerini gergin gergin tutmak,
taze acılarından bir şeyler alıp götürmek için
yaşamakta olduğun şaşkınlıkları paylaşmaya.
yastığını yeşerten
bahar da yitti gitti.
ayrılışımı kastetmiyorum,
artık yol almayan gemin için diyorum.
anlıyorum seni kırık kanatlı kırlangıç,
isterdim kastilya çeşmesine götürmek,
başa çıkabileceğin güçle donatmak.
olaylara eğilmiş bir doktor olsam bile
onları değitiremiyor, ancak anlayabiliyorum.
bununla birlikte sihirli bir çözümüm var,
bolivyada bir madende,
belki de şilide, peru veya meksikada
ya da yıkılmış sonora impataratorluğunda,
afrika brezilyasının siyahi bir limanında ya da
belki de her noktada bir kelime
öğrendiğimi sanıyorum.
bu çözüm çok basit,
etrafıyla ilgilenme, saldır tepeye.
birleştir genç ellerini yaşlı kayayla,
günden güne ufak dalgalar halinde
kıpırdayan kırmızı mercanlara nabzını daya.
günün birinde, hatıram ufuğun ötesinde
bir yelkenli olsam bile
ve senin hatıran belleğimde demirleyen
bir gemi olsa bile
geleceğe doğru neşeyle yürüyen
ufuktaki kızıl yoldaşları gördüğümde
şaşkınlıkla haykırmaya başlayacak kuşluk vakti.
o korkunç ve beyaz soğukkanlı kötüler
şaşkınlığa uğramış gece gibi gerisin geri dönecekler.
işte o zaman, dört duvar arasında
solgun şair,
evrenin şarkıcısı olacaksın
ve sen bahtı kara, ince ruhlu, hasta şair
halkın güçlü şairi olacaksın.
sanadır, kuşatılmış arkadaşım,
ak dağların berrak sularına,
batık gemi düşünün seni bağladığı yere
gider ayrılık şarkım.
uyandım bugün
yelkenlerimde kanatlanma arzusuyla,
haberleşme mumları tutuyorum
duygusuz pusulanın gösterdiği
zaman limanına giderken gemi.
dilimi rüzgara veriyorum
sözcüklerini gergin gergin tutmak,
taze acılarından bir şeyler alıp götürmek için
yaşamakta olduğun şaşkınlıkları paylaşmaya.
yastığını yeşerten
bahar da yitti gitti.
ayrılışımı kastetmiyorum,
artık yol almayan gemin için diyorum.
anlıyorum seni kırık kanatlı kırlangıç,
isterdim kastilya çeşmesine götürmek,
başa çıkabileceğin güçle donatmak.
olaylara eğilmiş bir doktor olsam bile
onları değitiremiyor, ancak anlayabiliyorum.
bununla birlikte sihirli bir çözümüm var,
bolivyada bir madende,
belki de şilide, peru veya meksikada
ya da yıkılmış sonora impataratorluğunda,
afrika brezilyasının siyahi bir limanında ya da
belki de her noktada bir kelime
öğrendiğimi sanıyorum.
bu çözüm çok basit,
etrafıyla ilgilenme, saldır tepeye.
birleştir genç ellerini yaşlı kayayla,
günden güne ufak dalgalar halinde
kıpırdayan kırmızı mercanlara nabzını daya.
günün birinde, hatıram ufuğun ötesinde
bir yelkenli olsam bile
ve senin hatıran belleğimde demirleyen
bir gemi olsa bile
geleceğe doğru neşeyle yürüyen
ufuktaki kızıl yoldaşları gördüğümde
şaşkınlıkla haykırmaya başlayacak kuşluk vakti.
o korkunç ve beyaz soğukkanlı kötüler
şaşkınlığa uğramış gece gibi gerisin geri dönecekler.
işte o zaman, dört duvar arasında
solgun şair,
evrenin şarkıcısı olacaksın
ve sen bahtı kara, ince ruhlu, hasta şair
halkın güçlü şairi olacaksın.
ernesto che guevara 14 haziran çarşamba günü arjantinin önemli şehirlerinden rosarioda doğdu.
che henüz iki yaşında iken ilk astım krizine yakalandı.sierra maestrada batista ordularına karşı savaşırken cheye zorlu dakikalar yaşatan bu hastalık,bolivya ormanlarında barrientosun askerleri tarafından vuruluncaya kadar yakasını bırakmadı.
yüksek mühendis olan babası ernesto guevara lynch, irlanda asıllı bir aileden, annesi clia dela sena ise irlandalı-ispanyol karışımı bir aileden geliyordu.che üç yaşında iken ailesi buenos airese yerleşti. daha sonraları astım krizlerinden dolayı chenin durumu dahada kötüleşti. doktorlar tedavisinin çok güç olduğunu, mutlaka iklim değiştirmesi gerektiğini söylediler. böylece guevara ailesi yeniden göç etti.cordobaya yerleştiler.
guevara ailesi tipik bir burjuva ailesi idi. politik eğilimleri itibarıyla da sola açık liberal olarak tanınırlardı. ispanya iç savaşında açıkça cumhuriyetçileri desteklemişlerdi. zamanla maddi durumları bozuldu. che, eğitim bakanlığına bağlı dean funes lisesine başladı. okulda ingilizce eğitim yapılırken, annesinden de fransızca öğreniyordu. daha ondört yaşındayken freudun kitaplarını okumaya başlayan che, fransızca şiirlere bayılırdı. baudelairee karşı büyük bir tutkusu vardı. onaltı yaşında ise nerudaya hayran olmuştu.
guevara ailesi,1944 yılında buenos aierese göçtü. durumları iyiden iyiye bozulmuştu. che, biryandan öğrenimine devam ederken bir yandan da çalışıyordu.tıp fakültesine yazıldı. fakültedeki ilkyıllarında arjantinin kuzey ve batı bölgelerini baştan başa dolaşmış, buralardaki orman köylerinde cüzzam ve tropikal hastalıklar üzerinde çalışmalar yapmıştı.
son sınıfta iken che, arkadaşı alberto granadas ile bütün latin amerikayı içine alan bir motosiklet turuna çıktı. bu tur ona, latin amerikanın sömürülen köylülerini yakından tanıma fırsatı verdi. che, 1953 yılının mart ayında üniversiteyi bitirmiş doktor olmuştu. venezuelladaki cüzzam kolonisinde çalışmak üzere anlaşmıştı. buraya gitmek için çıktığı yolculuğu sırasında peruya da uğradı. orada yerliler hakkında daha önce yayınlanmış bir incelemesi yüzünden tutuklanarak cezaevine gönderildi.
hapisten çıktıktan sonra ekvatorda bir kaç gün kaldı. burada ricardo rojo adında bir avukatla tanışması hayatının dönüm noktası oldu. che, venezullaya gitmekten vazgeçip, ricardo rojo ile birlikte guetamalaya gitti. devrimci arbenz hükümeti sağcı bir darbe ile devrilince arjantin büyük elçiliğine sığındı. ilk fırsatta ihtilalcilerin safına katıldı. faaliyetlerinden dolayı elçilik binasından çıkartıldı. guetamalada kalması tehlikeli bir durum alınca meksikaya gitti. ernesto, guatemalada bir çok kübalı sürgün ve fidel castronun kardeşi raul ile karşılaşmıştı. meksikaya geçtiğinde ise fidel castro ve arkadaşları ile tanışarak küba devrimcileri safında yer aldı. daha sonra granma gemisiyle kübaya hareket etti ve savaşın sonuna kadar en ön safhada yer aldı.
devrim sonrasında binbaşı ernesto che guevara havananın la cabana kalesinin komutanlığına getirildi.1959 yılında küba vatandaşı ilan edildi . bir süre sonra silah arkadaşı aleida march ile evlendi. 7 ekim 1959da milli tarım reformu enstitüsü başkanlığına atandı. 26 kasımda da küba milli bankası başkanlığına getirildi. böylece che ülkenin mali işlerini yüklenmiş oluyordu.
23 şubat 1961de küba devrim hükümeti bir sanayi bakanlığı kurarak cheyi bunun başına getirdi. ancak playa giran çatışması sırasında, tekrar kale komutanlığı görevine getirildi. daha sonra az gelişmiş ülkelere çeşitli seyahatlar yapan che, sömürülen halkları ve emperyalistleri daha yakından tanıma fırsatı buldu. bu durum chenin savaşcı yanının tekrar canlanmasına yol açtı.
artık başka latin amerika ülkelerine gidip halkları örgütlemesi gerektiği kararını vermişti.1965 eylülünde bilinmeyen ülkelere doğru yola çıktı. 3 ekim 1965de fidel castro, chenin ünlü veda mektubunu küba halkına okudu.
...ve ölüm cheyi bolivyada higueras yakınlarında yakaladı. barrientosun askerleri onu 7 ekim 1967 gecesi hieguras yakınlarında kıstırdılar. bacağından ağır bir yara aldı ve hiegurasda bir okula hapsedildi. kimsenin karşısında eğilmedi. ve 9 ekim günü barrientosun kiralık katillerinden mario turanın dokuz kurşunuyla can verdi.
che henüz iki yaşında iken ilk astım krizine yakalandı.sierra maestrada batista ordularına karşı savaşırken cheye zorlu dakikalar yaşatan bu hastalık,bolivya ormanlarında barrientosun askerleri tarafından vuruluncaya kadar yakasını bırakmadı.
yüksek mühendis olan babası ernesto guevara lynch, irlanda asıllı bir aileden, annesi clia dela sena ise irlandalı-ispanyol karışımı bir aileden geliyordu.che üç yaşında iken ailesi buenos airese yerleşti. daha sonraları astım krizlerinden dolayı chenin durumu dahada kötüleşti. doktorlar tedavisinin çok güç olduğunu, mutlaka iklim değiştirmesi gerektiğini söylediler. böylece guevara ailesi yeniden göç etti.cordobaya yerleştiler.
guevara ailesi tipik bir burjuva ailesi idi. politik eğilimleri itibarıyla da sola açık liberal olarak tanınırlardı. ispanya iç savaşında açıkça cumhuriyetçileri desteklemişlerdi. zamanla maddi durumları bozuldu. che, eğitim bakanlığına bağlı dean funes lisesine başladı. okulda ingilizce eğitim yapılırken, annesinden de fransızca öğreniyordu. daha ondört yaşındayken freudun kitaplarını okumaya başlayan che, fransızca şiirlere bayılırdı. baudelairee karşı büyük bir tutkusu vardı. onaltı yaşında ise nerudaya hayran olmuştu.
guevara ailesi,1944 yılında buenos aierese göçtü. durumları iyiden iyiye bozulmuştu. che, biryandan öğrenimine devam ederken bir yandan da çalışıyordu.tıp fakültesine yazıldı. fakültedeki ilkyıllarında arjantinin kuzey ve batı bölgelerini baştan başa dolaşmış, buralardaki orman köylerinde cüzzam ve tropikal hastalıklar üzerinde çalışmalar yapmıştı.
son sınıfta iken che, arkadaşı alberto granadas ile bütün latin amerikayı içine alan bir motosiklet turuna çıktı. bu tur ona, latin amerikanın sömürülen köylülerini yakından tanıma fırsatı verdi. che, 1953 yılının mart ayında üniversiteyi bitirmiş doktor olmuştu. venezuelladaki cüzzam kolonisinde çalışmak üzere anlaşmıştı. buraya gitmek için çıktığı yolculuğu sırasında peruya da uğradı. orada yerliler hakkında daha önce yayınlanmış bir incelemesi yüzünden tutuklanarak cezaevine gönderildi.
hapisten çıktıktan sonra ekvatorda bir kaç gün kaldı. burada ricardo rojo adında bir avukatla tanışması hayatının dönüm noktası oldu. che, venezullaya gitmekten vazgeçip, ricardo rojo ile birlikte guetamalaya gitti. devrimci arbenz hükümeti sağcı bir darbe ile devrilince arjantin büyük elçiliğine sığındı. ilk fırsatta ihtilalcilerin safına katıldı. faaliyetlerinden dolayı elçilik binasından çıkartıldı. guetamalada kalması tehlikeli bir durum alınca meksikaya gitti. ernesto, guatemalada bir çok kübalı sürgün ve fidel castronun kardeşi raul ile karşılaşmıştı. meksikaya geçtiğinde ise fidel castro ve arkadaşları ile tanışarak küba devrimcileri safında yer aldı. daha sonra granma gemisiyle kübaya hareket etti ve savaşın sonuna kadar en ön safhada yer aldı.
devrim sonrasında binbaşı ernesto che guevara havananın la cabana kalesinin komutanlığına getirildi.1959 yılında küba vatandaşı ilan edildi . bir süre sonra silah arkadaşı aleida march ile evlendi. 7 ekim 1959da milli tarım reformu enstitüsü başkanlığına atandı. 26 kasımda da küba milli bankası başkanlığına getirildi. böylece che ülkenin mali işlerini yüklenmiş oluyordu.
23 şubat 1961de küba devrim hükümeti bir sanayi bakanlığı kurarak cheyi bunun başına getirdi. ancak playa giran çatışması sırasında, tekrar kale komutanlığı görevine getirildi. daha sonra az gelişmiş ülkelere çeşitli seyahatlar yapan che, sömürülen halkları ve emperyalistleri daha yakından tanıma fırsatı buldu. bu durum chenin savaşcı yanının tekrar canlanmasına yol açtı.
artık başka latin amerika ülkelerine gidip halkları örgütlemesi gerektiği kararını vermişti.1965 eylülünde bilinmeyen ülkelere doğru yola çıktı. 3 ekim 1965de fidel castro, chenin ünlü veda mektubunu küba halkına okudu.
...ve ölüm cheyi bolivyada higueras yakınlarında yakaladı. barrientosun askerleri onu 7 ekim 1967 gecesi hieguras yakınlarında kıstırdılar. bacağından ağır bir yara aldı ve hiegurasda bir okula hapsedildi. kimsenin karşısında eğilmedi. ve 9 ekim günü barrientosun kiralık katillerinden mario turanın dokuz kurşunuyla can verdi.
devrim denilince emperyalist düzene karşı koyan adam olarak ilk akla gelendir. ama ne acıdır ki ülkemizdeki sözde solcu gençlik hep onun adını çığırır.oysa emperyalist düzene ilk karşı koyan ve en başarılı olan, bizden olan mustafa kemal atatürk olmuştur. ama tişortler de, dövmeler de, defterler de, che figürleri olmuştur hep.devrimcidir, saygı duyulur tabii ama en büyük devrimci değildir.
bolviyada yakalandığında sırt çantasından bir de nazım hikmet kitabı çıkmıştır.
dr. commandante tete fuser ernestito "che" guevara de la serna
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?