dr che adlı şiirinde sunay akın şöyle yazar;
dünya böylesine güzel
olur muydu yine
diplomasını çerçeveleyip
para kazanma derdine
düşseydi dr. che
yüreğini dağlara asmak yerine
bu şiir; "insanlık için elle tutulur ne yapmıştır bu adam?" diyen kişilere belki kapak olur.
ernesto che guevara
che guevara katıldığı bir toplantıda,fidel castronun aranızda ekonomist var mı? sorusuna karşılık hemen el kaldırıp benim demesi üzerine sen doktor değilmiydin yanıtına,che ben kominist var mı? diye sordunuz zannettim demiş, devrimcidir.
idealleri icin yasayan ona inanan, bir sürü ezik insan arasından sıyrılıp, bir seyi cok istiyorsanız yapabilecekleriniz sizi sasirtır sözüne anlam katan saygı deger kişi.
bilgi sozluk dahilinde ba$ligi acmaktan ve entrysini girmekten onur duydugum insandir..
tam ismi ernesto che guvara de la serna olan,hayatini ideallerine adami$,halkinin ve dunyada da pek cok ki$inin ozgurlugu icin lider vasfi ta$iyabilmi$ devrimcidir.
bugun mecmualarda ,gazetelerde,tekstik sektorunde adini ve resimlerini kullanmak onun adini kotulemeleri icin neden olarak gosterilse de okuyan,ara$tiran kimseler her zaman degerini bilmek ve ozlemek durumunda kalacaktir kendisini.
tam ismi ernesto che guvara de la serna olan,hayatini ideallerine adami$,halkinin ve dunyada da pek cok ki$inin ozgurlugu icin lider vasfi ta$iyabilmi$ devrimcidir.
bugun mecmualarda ,gazetelerde,tekstik sektorunde adini ve resimlerini kullanmak onun adini kotulemeleri icin neden olarak gosterilse de okuyan,ara$tiran kimseler her zaman degerini bilmek ve ozlemek durumunda kalacaktir kendisini.
Che guevara, yaptiklari ve yapabilecekleriyle yari aziz konumunda. olumunden bu yana gecen surede che figuru, çin yapimi fincanlardan blue jean’lere, bitkisel çaylardan kutu biralara kadar her seyin uzerinde kullanildi. hatta "che daha beyaz yikar" sloganli bir sabun tozu bile varmis. bugun che yasiyor! ama kendisinin ve devrimcilerinin kabuslarinda bile goremeyecegi sekilde: che evrensel bir marka oldu.
bu da çocuklarına yazdığı veda mektubuymuş..
sevgili hildacık, aleidacık, camilo, celia ve ernesto
eğer bu mektubu okumanız gerekirse bu, sizlerin arasında olmadığımdan olacaktır. beni zar zor hatırlayacaksınız, en küçükleriniz ise hiç hatırlamayacaktır. babanız düşündüğü gibi hareket eden bir adamdı ve kesinlikle inançlarına bağlıydı.
iyi bir devrimci olarak yetişin. doğaya egemen olmayı olanak kılan tekniğe egemen olmak için çok çalışın. devrimin önemli olduğunu ve bizlerin yalnız başımıza hiçbir değerimizin olmadığı hatırda tutun. herşeyden önce de dünyanın herhangi bir yerinde hehangi bir kişiye karşı yapılan herhangi bir haksızlığı daima yüreğinizin en derin yerinde hissedebilin. bu, bir devrimcinin en güzel niteliğidir. sizi ufaklıklar, hep görmeyi umuyor ve kocaman kucaklıyorum.
babanız
sevgili hildacık, aleidacık, camilo, celia ve ernesto
eğer bu mektubu okumanız gerekirse bu, sizlerin arasında olmadığımdan olacaktır. beni zar zor hatırlayacaksınız, en küçükleriniz ise hiç hatırlamayacaktır. babanız düşündüğü gibi hareket eden bir adamdı ve kesinlikle inançlarına bağlıydı.
iyi bir devrimci olarak yetişin. doğaya egemen olmayı olanak kılan tekniğe egemen olmak için çok çalışın. devrimin önemli olduğunu ve bizlerin yalnız başımıza hiçbir değerimizin olmadığı hatırda tutun. herşeyden önce de dünyanın herhangi bir yerinde hehangi bir kişiye karşı yapılan herhangi bir haksızlığı daima yüreğinizin en derin yerinde hissedebilin. bu, bir devrimcinin en güzel niteliğidir. sizi ufaklıklar, hep görmeyi umuyor ve kocaman kucaklıyorum.
babanız
vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
o kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
değil mi ki kötüler kadı olmuş yemen e
vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
seni yalnız komak var ya, o koyuyor adama.
değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
o kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
değil mi ki kötüler kadı olmuş yemen e
vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
seni yalnız komak var ya, o koyuyor adama.
"savaşan, kaybedebilir. savaşmayan, çoktan kaybetmiştir." demişti che, bir devrimci savaşmalıydı ona göre ve devrim hayattı onun için. che’ye göre bir hayat sürmekte olan herkes de devrimciydi istisnasız. yani che’nin kafasındaki insan, diğerlerinin ’devrimci’ dediğidir.
her yaşayan, soluyan, ve bunların yanında düşünen, üreten devrimcidir. her gerçek insan, her insan olan; yalnızca etiyle bedeniyle değil, aynı zamanda her insanda bulunan ya da bir zamanlar bulunmuş belki sönmüş, belki söndürülmüş olan o ölümsüz ateşle insanlara barışı, kardeşliği, eşitliği, insanlığı getirmeye çalışan bir che’dir aslında. devrimci, che ya da diğer bir şekilde ’insan’ ’imkansızı istemelidir’ caymadan, ’gerçekçi olmalıdır’ korkmadan. öyle de yapar aslında istese de istemese de, çünkü insandır o herşeyden önce. korkmadan ve caymadan savaşan her insan, içindeki ölümsüz devrim ruhuyla bir olabilen her insan bir che’dir.
che’nin son sözleri katiline ve dolayısıyla dünyaya "vur, korkak herif, sonuçta sadece bir adam öldüreceksin!" şeklinde olmuştu. che haklıydı, ölen sadece bir adamdı, che ölmemişti; aksine ölümsüzleştirilmişti. katil vurdu o adamı, o adama her isabet eden kurşun che’nin asla ölmeyeceğini bir kez, bir kez ve bir kez daha ispatlamış oldu. savaşan kaybedebilirdi, ama che savaşmış ve düşünülenin aksine kaybetmemişti de.
"en önemlisi, kaabiliyetinizi koruyabilmeniz, dünyanın neresinde olursa olsun her haksızlığı kendinize karşı yapılmış gibi hissetme kaabiliyetinizi. bu bir devrimcinin en önemli özelliğidir." böyle demişti che veda mektubunda. en büyük devrimci che, bir devrimcinin en büyük özelliğini anlatırken geride bıraktıklarına, taşıdığı ateşi teslim ettiklerine bir insanın sahip olması gereken temel özellikten bahsediyordu aslında. kalp, sevgi, vicdan, duygu, ruh... ne derseniz deyin buna, fark etmez; yalnızca düşününce her insanda olması gerekenmiş gibi geliyor akla: ’insanlık’...
che de bir insandı işte, olması gerektiği gibi. bir insandan fazlaydı belki, ama eksik değil. insan olmayanlara, insanımsılara bile bir şeyler verebildi, anlatabildi.
ne demişti che inanmak konusunda: "bir şeyi yapmak için, onu çok sevmelisiniz. birşeyi sevmek için, ona delicesine inanmalısınız." inanç olmadığı sürece, umut olmadığı sürece yaşama, varolma nedenimiz de olmaz herhalde. eğer yanlışlar ve hatalar varsa, eğer eğriler varsa hayatımızda ya da hayatlarda, neden düzeltmeyelim onları, her gün görmek yerine? ya da neden zaten yeterince yamuk olan bu dünyayı daha da eğip, artıralım yanlışları; bizden sonra geleceklerin işin zorlaştıralım düşünmeden olsa bile? sorun da zaten düşünememekte... düşünerek sevememek, severek düşünememekte sorun. sakız çiğnerken yürüyememek sorun; aslına bakarsak bizde olanı kulanamamakta, ölesiye korkmamızda sorun yalnızca.
korktuğumuz nedir peki? zaten yamuk olan bu dünyadan ayrılmak mı? ya da şöyle sormalı soruyu sanırım, (çünkü çözüm değil elbette ayrılmak bu dünyadan; en büyük kaçış, korkaklık bu olmalı, hatta bundan bahsetmek bile aslında başlı başına bir yanlış daha eklemek olmalı yaşantılara, dünyaya) insan neden sevmediği, oynamak istemediği bir filmi çeker; neden yalnızca koca salonda iki, üç kişiyi güldüren aptal, sıkıcı bir filmi izler? ha aptal bir filmi izlemişsin, ha çıkıp gitmişsin o salak filmin oynadığı salondan... gidip kendi filmini çekmek, daha fazla insanı güldürmek, kendin de gülmek istemez misin aynı sıkıcı, hep sonunda kötülerin kazandığı filmi izlemek yerine? haydi bir kez de insan kazansın, iyi kazansın hayat dediğimiz bu kocaman filmin sonunda. keşke hepimizin izlemek zorunda kaldığı bu film hep umduğumuz gibi olsa, sürprizleri hep hoş olsa, hiçbir şey boş olmasa...
che uyanmalı yeniden!
hoş, o asla uyumadı ya,
hep oradaydı:
canlandıracağımız,
uyandıracağımız;
küçük bizlerdeki büyük ateş,
hep yanıbaşımızdaydı.
insanoğlu sevmeli yeniden!
ama bu sefer emin olmalı,
asla kaybetmeyeceğine içten...
hedeflere koşmak olmalı amacı,
asla gerçek olmayacak;
uğrunda ölmek de olsa,
başkasının ölümüne hiçbir zaman izin vermeden.
insan koşmalı!
insanlık yolunda,
insan için,
insanla.
severek,
umarak,
büyüyerek...
"ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin... savaş sloganlarımız kulaktan kulağa yayılacaksa ve silahlarımız elden ele geçecekse ve başkaları mitralyöz sesleriyle, savaş ve zafer naralarıyla cenazelerimize ağıt yakacaklarsa ölüm hoş geldi, safa geldi..."
her yaşayan, soluyan, ve bunların yanında düşünen, üreten devrimcidir. her gerçek insan, her insan olan; yalnızca etiyle bedeniyle değil, aynı zamanda her insanda bulunan ya da bir zamanlar bulunmuş belki sönmüş, belki söndürülmüş olan o ölümsüz ateşle insanlara barışı, kardeşliği, eşitliği, insanlığı getirmeye çalışan bir che’dir aslında. devrimci, che ya da diğer bir şekilde ’insan’ ’imkansızı istemelidir’ caymadan, ’gerçekçi olmalıdır’ korkmadan. öyle de yapar aslında istese de istemese de, çünkü insandır o herşeyden önce. korkmadan ve caymadan savaşan her insan, içindeki ölümsüz devrim ruhuyla bir olabilen her insan bir che’dir.
che’nin son sözleri katiline ve dolayısıyla dünyaya "vur, korkak herif, sonuçta sadece bir adam öldüreceksin!" şeklinde olmuştu. che haklıydı, ölen sadece bir adamdı, che ölmemişti; aksine ölümsüzleştirilmişti. katil vurdu o adamı, o adama her isabet eden kurşun che’nin asla ölmeyeceğini bir kez, bir kez ve bir kez daha ispatlamış oldu. savaşan kaybedebilirdi, ama che savaşmış ve düşünülenin aksine kaybetmemişti de.
"en önemlisi, kaabiliyetinizi koruyabilmeniz, dünyanın neresinde olursa olsun her haksızlığı kendinize karşı yapılmış gibi hissetme kaabiliyetinizi. bu bir devrimcinin en önemli özelliğidir." böyle demişti che veda mektubunda. en büyük devrimci che, bir devrimcinin en büyük özelliğini anlatırken geride bıraktıklarına, taşıdığı ateşi teslim ettiklerine bir insanın sahip olması gereken temel özellikten bahsediyordu aslında. kalp, sevgi, vicdan, duygu, ruh... ne derseniz deyin buna, fark etmez; yalnızca düşününce her insanda olması gerekenmiş gibi geliyor akla: ’insanlık’...
che de bir insandı işte, olması gerektiği gibi. bir insandan fazlaydı belki, ama eksik değil. insan olmayanlara, insanımsılara bile bir şeyler verebildi, anlatabildi.
ne demişti che inanmak konusunda: "bir şeyi yapmak için, onu çok sevmelisiniz. birşeyi sevmek için, ona delicesine inanmalısınız." inanç olmadığı sürece, umut olmadığı sürece yaşama, varolma nedenimiz de olmaz herhalde. eğer yanlışlar ve hatalar varsa, eğer eğriler varsa hayatımızda ya da hayatlarda, neden düzeltmeyelim onları, her gün görmek yerine? ya da neden zaten yeterince yamuk olan bu dünyayı daha da eğip, artıralım yanlışları; bizden sonra geleceklerin işin zorlaştıralım düşünmeden olsa bile? sorun da zaten düşünememekte... düşünerek sevememek, severek düşünememekte sorun. sakız çiğnerken yürüyememek sorun; aslına bakarsak bizde olanı kulanamamakta, ölesiye korkmamızda sorun yalnızca.
korktuğumuz nedir peki? zaten yamuk olan bu dünyadan ayrılmak mı? ya da şöyle sormalı soruyu sanırım, (çünkü çözüm değil elbette ayrılmak bu dünyadan; en büyük kaçış, korkaklık bu olmalı, hatta bundan bahsetmek bile aslında başlı başına bir yanlış daha eklemek olmalı yaşantılara, dünyaya) insan neden sevmediği, oynamak istemediği bir filmi çeker; neden yalnızca koca salonda iki, üç kişiyi güldüren aptal, sıkıcı bir filmi izler? ha aptal bir filmi izlemişsin, ha çıkıp gitmişsin o salak filmin oynadığı salondan... gidip kendi filmini çekmek, daha fazla insanı güldürmek, kendin de gülmek istemez misin aynı sıkıcı, hep sonunda kötülerin kazandığı filmi izlemek yerine? haydi bir kez de insan kazansın, iyi kazansın hayat dediğimiz bu kocaman filmin sonunda. keşke hepimizin izlemek zorunda kaldığı bu film hep umduğumuz gibi olsa, sürprizleri hep hoş olsa, hiçbir şey boş olmasa...
che uyanmalı yeniden!
hoş, o asla uyumadı ya,
hep oradaydı:
canlandıracağımız,
uyandıracağımız;
küçük bizlerdeki büyük ateş,
hep yanıbaşımızdaydı.
insanoğlu sevmeli yeniden!
ama bu sefer emin olmalı,
asla kaybetmeyeceğine içten...
hedeflere koşmak olmalı amacı,
asla gerçek olmayacak;
uğrunda ölmek de olsa,
başkasının ölümüne hiçbir zaman izin vermeden.
insan koşmalı!
insanlık yolunda,
insan için,
insanla.
severek,
umarak,
büyüyerek...
"ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin... savaş sloganlarımız kulaktan kulağa yayılacaksa ve silahlarımız elden ele geçecekse ve başkaları mitralyöz sesleriyle, savaş ve zafer naralarıyla cenazelerimize ağıt yakacaklarsa ölüm hoş geldi, safa geldi..."
resmini isminden önce tanıdığım kişi.
(bkz: ismini çıkaramadım ama görsem tanırım)
(bkz: ismini çıkaramadım ama görsem tanırım)
hasta la victoria siempre,comandante!!!
bir çok solcu için bir babadan daha yakın,bir abiden daha yakın olmuş kişi.elinde silah,aç,yorgun,susuz kısacık hayatını dağlarda geçirmiş bir lider."bolivyada da devrim yapsaydı acaba nereye giderdi yeni hedefi neresi olurdu? " diye düşündürten büyük binbaşı,doktor ve güney amerikada yetişmiş en büyük insanlardan biri.
bir çok solcu için bir babadan daha yakın,bir abiden daha yakın olmuş kişi.elinde silah,aç,yorgun,susuz kısacık hayatını dağlarda geçirmiş bir lider."bolivyada da devrim yapsaydı acaba nereye giderdi yeni hedefi neresi olurdu? " diye düşündürten büyük binbaşı,doktor ve güney amerikada yetişmiş en büyük insanlardan biri.
keşke yaşasa da bush’un eline verse dedirten hayatını insanlığa adamış biridir. t-shirt lerin üzerindeki resimlerde veya kola yapılan bir dövmede değil kalbimizde olmalı ve gösterdiği çabanın bir sonuca ulaşması için savaşmalıyız.
bolviyada yakalandığında sırt çantasından bir de nazım hikmet kitabı çıkmıştır.
özgürlük, barış, eşitlik için savaşmış, cesur, kararlı, idealist büyük devrimci.
astımı olan, buna rağmen cüzzamlı hastaların yanına gitmek için soğuk suyu yüzerek geçebilecek kadar iyi ve yardımsever bir insan.
sonsuza kadar ey kumandan!!!
astımı olan, buna rağmen cüzzamlı hastaların yanına gitmek için soğuk suyu yüzerek geçebilecek kadar iyi ve yardımsever bir insan.
sonsuza kadar ey kumandan!!!
maalesef koluna che dövmesi yaptıran bir yaratığa yaklaştığımda aramızda geçen diyalogun bir parçası:
ben: ooo dövmeye gel, helal. che ha?
yar.: ha?
ben: dövme diyorum; che.
yar.: he ben de onu sorucam bi türlü birini bulamadım. kim bu adam ya?
ben: (dumur) nasıl yani kim olduğunu bilmiyor musun?
yar.: yoooooo
ben: e neden yaptırdın o zaman?
yar.: ne bileyim, adam cok yakışıklı çok karizmatik. oğlum bi bilsen kaç hatun tavladım bu dövme sayesinde.
ben: allah yolunu açık etsin. uzun ve bensiz ömürler.
ben: ooo dövmeye gel, helal. che ha?
yar.: ha?
ben: dövme diyorum; che.
yar.: he ben de onu sorucam bi türlü birini bulamadım. kim bu adam ya?
ben: (dumur) nasıl yani kim olduğunu bilmiyor musun?
yar.: yoooooo
ben: e neden yaptırdın o zaman?
yar.: ne bileyim, adam cok yakışıklı çok karizmatik. oğlum bi bilsen kaç hatun tavladım bu dövme sayesinde.
ben: allah yolunu açık etsin. uzun ve bensiz ömürler.
enternasyonel devrimci olarak nitelendirilen, kendini dunya halklarinin ozgurlugune adami$ ve bunu kuba`li olmamasina ragmen kuba`da oligarsi ve emperyalizm`e inen bir tokat gibi beyinlere kazinircasina ispatlami$. yaptiklarini ve ismini tarihe altin harflerle yazdiran halk kahramani. kuba devriminden sonra kubada ba$arisiz bir sanayi bakanligi yaptiktan sonra bolivyada bir cati$mada olduruldu.
egolarının değil ideallerinin peşinden koşan ülkesi için değil tüm ezilenler için savaşan,dar milliyetçi fikirlerin anlamakta güçlük çektiği,entarnasyonel devrimi savunan,devrimci sözcüğünün tam anlamıyla karşılığını veren,insan gibi insan.
8 ekim 1967de bolivya askeri gucleriyle girdigi catismada yaralanarak ele gecirildi.9 ekim 1967 de saat 13:10 sularinda yaklasik 18 saat boyunca yarali halde bekletildigi okul binasinda olduruldu.olumunden hemen once che sirtini duvara dayamis bir bankta oturuyormus.mario teran(chenin gonullu celladi) bir an tereddut etmis ve bir seyler soylemis.che de ona soyle demis:niye canini sikiyorsun beni oldurmeye geldin..teran gidecekmis gibi arkasini donmus ve ancak otuz yil sonra cheye atfedilen su sozlere karsilik ates etmis:ates et korkak alt tarafi bir adam oldureceksin..
kuba halkinin $u andaki ve senelerdir tepelerinde duran liderleri fidel castrodan daha cok saygi duyduklari, ba$ka turlu sevdikleri insandir ayni zamanda.
diger yandan,ozgur kalmalari ve arka bahcedeki kole olmalari hadisesinden kurtarmak icin canini verdigi guney amerika ulke vatanda$larinin bugun nasil sam amcalarina yalaklandigini gorseydi coktan bu i$leri birakmi$ti kanimca.
diger yandan,ozgur kalmalari ve arka bahcedeki kole olmalari hadisesinden kurtarmak icin canini verdigi guney amerika ulke vatanda$larinin bugun nasil sam amcalarina yalaklandigini gorseydi coktan bu i$leri birakmi$ti kanimca.
ismindeki "che" sesi lakabidir ki isanyolcada "hey sen" anlamina gelmektedir sebebi ise guevaranin konustugu herkeze "hey sen" diye hitap etmesindendir.
"gercekci olalim, imkansizi isteyelim" soylemiyle butun yasam felsefesini ortaya koyan devrim lideri.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?