"tabi ki bir insanı sevebilirsiniz, eğer onu yeterince tanımıyorsanız."
...demiş kişidir.
charles bukowski
mutlu bir yalnızlık, mutsuz bir beraberlikten iyidir dostlarım diyerek düşüncelerime tercüman olur baba.
"hayatları boyunca iyi müzik dinlememiş ne kadar çok insan var bi düşün. yüzlerinin çürümesine, yüreksizliklerine şaşmamak gerek."
"bana bukoski diyenlerin dilini sikiyim" demiş zamanında. adam çok kızarmış soadını telafuz edemiyenlere. hatta bi gün "bana çarls diyenin telafuzunu sikiyim" demiş. ya ya cidden.
"...ve sırf dardı diye kafalar, düşünmeyi bırakıp sevmeyi denedik. sarılmak yakar bizi deyip, aşkı hep uzaktan sevdik."
bukowski babasına şöyle der;
-baba
+efendim oğlum
-naber
+iyiyim oğlum senden naber
-neye göre iyisin baba? benim gibi bir evladın olduğu için mi?
+hayır senin baban olduğum için...
-baba
+efendim oğlum
-naber
+iyiyim oğlum senden naber
-neye göre iyisin baba? benim gibi bir evladın olduğu için mi?
+hayır senin baban olduğum için...
"afrikaya ilaç göndermeye karar vermiştik; fakat hepsinin üzerinde tok karınla yazıyordu."
"aşk bir emre dönüştüğünde, nefret hazza dönüşebilir."
"ben seni sevenim, ben sokulup kokunu hissedenim. ben, beni bana öğreten senden vazgeçemeyenim."
(bkz: the big lebowski)
ne kadar okursam okuyayım, yazdıkları beni benden alamayacak olan yazar. ne yalan söyleyeyim hiç okumadım. bu kadar ilahlaştırıldığı için hiçbir zaman da okumayacağım. bu benim sorunum tabi. eksi vermek isterdim burada olsaydı.
"kelebeklerin ve arıların arzuladığı bir çiçek olmak varken, sinekleri cezbeden bir bok parçasıyım."
(bkz: hank)
hadi içelim!
nefrete, acıya ya da sabaha! ne farkeder? üzgün bile değilim. seçimlerini kendi belirler insan. bu gün canım seni istemiyor. yarın sensiz yaşayamam. sonsuza dek hayatımda kal. hep aynı yere varır aptallar. artık zaaflarınızla barışın. ona hayat denir. ben hiç yalan söylemem. ne gelecek hakkında ne de kalbimden bahsederken. hepiniz içimde saklı kalmış duygu kırıntıları araştırırsınız. çocukluğumun travmalarını, parasızlığımı, çaresizliğimi kurcalayıp durursunuz. daha önce de tekrarladım. bir kez daha söylüyorum. ben kimseyi sevmiyorum. defolun!
nefrete, acıya ya da sabaha! ne farkeder? üzgün bile değilim. seçimlerini kendi belirler insan. bu gün canım seni istemiyor. yarın sensiz yaşayamam. sonsuza dek hayatımda kal. hep aynı yere varır aptallar. artık zaaflarınızla barışın. ona hayat denir. ben hiç yalan söylemem. ne gelecek hakkında ne de kalbimden bahsederken. hepiniz içimde saklı kalmış duygu kırıntıları araştırırsınız. çocukluğumun travmalarını, parasızlığımı, çaresizliğimi kurcalayıp durursunuz. daha önce de tekrarladım. bir kez daha söylüyorum. ben kimseyi sevmiyorum. defolun!
hiç bir zaman olması gerektiği gibi değil; dedi insanlar.
müziğin sesi, sözcüklerin yazılışı.
hiç bir zaman olması gerektiği gibi değil, dedi,
bütün bize öğretilenler,peşinden koştuğumuz aşklar,
öldüğümüz bütün ölümler,yaşadığımız bütün hayatlar,
hiç bir zaman olması gerektiği gibi değiller, yakın bile değiller.
birbiri arkasında yaşadığımız bu hayatlar,tarih olarak yığılmış,
türlerin israfı,ışığın ve yolun tıkanması,olması gerektiği gibi değil,hiç değil, dedi.
bilmiyor muyum?diye cevap verdim.uzaklaştım aynadan.sabahtı, öğlendi, akşamdı.
hiçbir şey değişmiyordu.
her şey yerli yerindeydi.
bir şey patladı,birşey kırıldı,bir şey kaldı.
müziğin sesi, sözcüklerin yazılışı.
hiç bir zaman olması gerektiği gibi değil, dedi,
bütün bize öğretilenler,peşinden koştuğumuz aşklar,
öldüğümüz bütün ölümler,yaşadığımız bütün hayatlar,
hiç bir zaman olması gerektiği gibi değiller, yakın bile değiller.
birbiri arkasında yaşadığımız bu hayatlar,tarih olarak yığılmış,
türlerin israfı,ışığın ve yolun tıkanması,olması gerektiği gibi değil,hiç değil, dedi.
bilmiyor muyum?diye cevap verdim.uzaklaştım aynadan.sabahtı, öğlendi, akşamdı.
hiçbir şey değişmiyordu.
her şey yerli yerindeydi.
bir şey patladı,birşey kırıldı,bir şey kaldı.
caka
yanılsama
sadece bir şiir okuduğuna dair.
gerçek şu ki
bu sadece bir şiir olmakla
kalmıyor.
bir dilenci bıçağı bu.
bir lale.
madridde ilerleyen
bir asker.
ölüm yatağında
sen.
yer altından gülen
li po.
kahrolası bir
şiir değil.
uykuda bir at bu.
beyninde bir
kelebek.
şeytanın
sirki.
sayfada okumuyorsun
bunu.
sayfa seni
okuyor.
hissediyor musun?
kobra gibi.
odada dönüp duran
aç bir kartal.
şiir değil bu.
şiirler sıkıcıdır,
uyutur
insanı
bu sözlükler
yeni bir deliliğe
zorluyor seni.
kutsandın,
kör edici aydınlıkta
bir alana
itildin.
fil
seninle birlikte
düş görüyor şimdi.
uzamın kıvrımı
bükülüp
gülüyor.
ölebilirsin şimdi.
ölebilirsin şimdi insanlardan
ölmeleri beklendiği
gibi:
muhteşem,
muzaffer,
müziği duyarak,
müziğin kendisi olarak,
kükreyerek,
kükreyerek,
kükreyerek...
yanılsama
sadece bir şiir okuduğuna dair.
gerçek şu ki
bu sadece bir şiir olmakla
kalmıyor.
bir dilenci bıçağı bu.
bir lale.
madridde ilerleyen
bir asker.
ölüm yatağında
sen.
yer altından gülen
li po.
kahrolası bir
şiir değil.
uykuda bir at bu.
beyninde bir
kelebek.
şeytanın
sirki.
sayfada okumuyorsun
bunu.
sayfa seni
okuyor.
hissediyor musun?
kobra gibi.
odada dönüp duran
aç bir kartal.
şiir değil bu.
şiirler sıkıcıdır,
uyutur
insanı
bu sözlükler
yeni bir deliliğe
zorluyor seni.
kutsandın,
kör edici aydınlıkta
bir alana
itildin.
fil
seninle birlikte
düş görüyor şimdi.
uzamın kıvrımı
bükülüp
gülüyor.
ölebilirsin şimdi.
ölebilirsin şimdi insanlardan
ölmeleri beklendiği
gibi:
muhteşem,
muzaffer,
müziği duyarak,
müziğin kendisi olarak,
kükreyerek,
kükreyerek,
kükreyerek...
"insanlar yorgun,
hayat tarafından cezalandırılmış.
ya sevgiyle ya da sevgisizlikle,
sakatlanmış.." diyen çirkin ihtiyar, harikulade yazar.
hayat tarafından cezalandırılmış.
ya sevgiyle ya da sevgisizlikle,
sakatlanmış.." diyen çirkin ihtiyar, harikulade yazar.
"insan, geçmişin hasretçisi, geleceğin özlemcisi, yaşadığı anın şikayetçisidir." c.b.
"gerçek; susuz yenen bir portakaldır."c.b.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?