adebayoru listesine almış kulüp. 25 yaşındaki emmanuel adebayor, daum döneminde beşiktaşa getirilmiş ve begenilmemişti. şimdi transferi ütopik görülüyor.
beşiktaş
bu akşamki 26 ağustos 2010 hjk helsinki beşiktaş maçını 0-4 kazanarak uefa avrupa liginde gruplara kalan tek ülke takımımız olmuştur beşiktaş. bu yolun sonu final.
trabzonspor liverpoola, galatasaray karpaty lvive ve fenerbahçe paoka elenmiştir bu geceki maçlar sonucunda.
trabzonspor liverpoola, galatasaray karpaty lvive ve fenerbahçe paoka elenmiştir bu geceki maçlar sonucunda.
porto, rapid wien ve cska sofya ile ayni gruba düşmüştür. quaresmali beşiktaşın porto ile oynayacağı maclar ilginç geçecektir.
29 ağustos pazar günü oynadığı karabük maçının başında 1-0 mağlup duruma düşmesine rağmen karşılaşmayı 4-1 galip bitirmiştir. bu skor, kötü futbolunun karşılığı değildir.
defans sorununa cozum bulamadigi taktirde, ozellikle avrupada bu pembe tablonun uzun surmeyecegini tahmin etmekteyim. lakin mutlu muyum? demiroren faktorune ragmen umutluyum.
facebooktaki sayfası kapatılan kulüp. sayfa, son olarak 1.6 milyon kişi tarafından beğenilmiş ve dünyanın en beğenilen spor takımları arasında 8. sırada bulunuyormuş.
uefa avrupa ligi 2010-2011 sezonunda grubunda 13 puan toplayarak tur atlamış olan takımımız.
michael fink, tomas zapotocny ve rodrigo tabata’ yı sezon sonuna kadar bucaspor a kiralayan klüptür.
2011 yılının ilk hazırlık maçında sivasspor ile 2-2 berabere kalmıştır.
(bkz: anlayamaz kimse bu aşkı)
ömür törpüsü resmen, bir numaralı kanser sebebi. her şey yolunda gidiyor sanki de bi darbe de beşiktaş aşkından yiyoruz. tamam, sevinmek için sevmedik de hep kahır hep kahır nereye kadar. türkiyede 60ların futbolu oynanıyor, avrupada iyiyiz dedik, hakemler ibne ondan yeniliyoruz dedik, ama avrupada da 4 yedik. takım loş galaktikoz, yabancılar seçme süper de, yerliler süzme dangalak.
bir taraftarla tuttuğu takım arasında gerçekten çok ilginç bir bağ var. takım kötü gittiğinden mi ne, hayatta da her şey uğursuz gidiyor. 2011 zaten ayrı bir uğursuzluk geldi. bu yıl, hiç olmadığı kadar okeyde oyun kaldı bana ve en son böyle şansın içine ederim deyip okey oynamayı bıraktım. eşli batağa geçtim, onda da berbat bir hafta geçirince, şansın beni terk ettiğini ve tek amacının ortamdaki diğer elemanların benle dalga geçmesini sağlamak olduğunu anlayınca elimi eteğimi çektim masa oyunlarından. en olmayacak şanssızlıklar üstüste gelmeye başlıyordu ve sonunda hep ben kaybediyordum. tıpkı beşiktaş gibi.
onların da hayatlarını karartmamak için çocuklarımın beşiktaşlı olmasını engelleyeceğim diyorum bir yandan, diğer yandan da bu aşktan mahrum kalmalarına ve karşıma geçip diğer gıcık takımları tutmalarına seyirci kalmaya içim el vermiyor.
aslında düşündüm de, farklı bir takım taraftarı olmuş olsaydım da, şuankinden çok farklı şeyler yaşıyor olmayacaktım. misal, galatasarayın son 10 yılı 2000 yılındaki o başarılı dönemi mumla aratır durumda. aman aman akılda kalan hiç bir şey yok.
mesela fenerbahçe, onlar da son 4 yıldır şampiyon olamıyorlar. 30 yıldır türkiye kupası görmediler(bu açıdan takımım yeterince tatmin ediciydi). üstüne üstlük geçen yıl lig finalindeki trabzon maçı varki sorma, o 2 dakikalık şampiyonluk kutlamaları yok mu...
özellikle bunu düşündükçe halime şükrediyorum.
siyah & beyaz, renkler bile her şeye bedel.
bir taraftarla tuttuğu takım arasında gerçekten çok ilginç bir bağ var. takım kötü gittiğinden mi ne, hayatta da her şey uğursuz gidiyor. 2011 zaten ayrı bir uğursuzluk geldi. bu yıl, hiç olmadığı kadar okeyde oyun kaldı bana ve en son böyle şansın içine ederim deyip okey oynamayı bıraktım. eşli batağa geçtim, onda da berbat bir hafta geçirince, şansın beni terk ettiğini ve tek amacının ortamdaki diğer elemanların benle dalga geçmesini sağlamak olduğunu anlayınca elimi eteğimi çektim masa oyunlarından. en olmayacak şanssızlıklar üstüste gelmeye başlıyordu ve sonunda hep ben kaybediyordum. tıpkı beşiktaş gibi.
onların da hayatlarını karartmamak için çocuklarımın beşiktaşlı olmasını engelleyeceğim diyorum bir yandan, diğer yandan da bu aşktan mahrum kalmalarına ve karşıma geçip diğer gıcık takımları tutmalarına seyirci kalmaya içim el vermiyor.
aslında düşündüm de, farklı bir takım taraftarı olmuş olsaydım da, şuankinden çok farklı şeyler yaşıyor olmayacaktım. misal, galatasarayın son 10 yılı 2000 yılındaki o başarılı dönemi mumla aratır durumda. aman aman akılda kalan hiç bir şey yok.
mesela fenerbahçe, onlar da son 4 yıldır şampiyon olamıyorlar. 30 yıldır türkiye kupası görmediler(bu açıdan takımım yeterince tatmin ediciydi). üstüne üstlük geçen yıl lig finalindeki trabzon maçı varki sorma, o 2 dakikalık şampiyonluk kutlamaları yok mu...
özellikle bunu düşündükçe halime şükrediyorum.
siyah & beyaz, renkler bile her şeye bedel.
hisse senetlerindeki düşüş devam ediyormuş, %30a kadar gelmiş bu oran.
yöneticiler, fatih terimle görüşüyorlar. yardımcılığına da şifo mehmet gelecek büyük olasılıkla.
$u dakikalar dinamo kievden 4 tane gol yiyen takim. ali$kanlik boyle bir $ey olsa gerek.
sonuç ne olursa olsun, ister yenilgi ister hezimet isterse farklı galibiyet... silemezler kalbimizden bu beşiktaşk sevdasını!
son 3 maçta 12 gol yiyen takım. galatasarayın başarısızlığına gölge düşürdü.
takımla ilgili güncel haberlere sahip bir internet sitesi önereyim;
www.kartalhaber.com
www.kartalhaber.com
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?