kucuk kaynarca antlasmasi tarih, 17 temmuz1774... tuna boylarinda bir kucuk bulgar kasabasi
kucuk kaynarca,(simdilerde ab’ye giris oldugundan belki metropol olmus olabilecek yer)...tarihciler, 13 temmuz 1774 de yapilmasi gereken bu antlasmanin tarihinin ruslar tarafindan dort gun geciktirilerek iki zaferin yildonumlerinin birarada kutlanmasini saglamislardir der...meraklisi icin yazalim... soz konusu onceki zafer,bizim(sadece bizim) baltaci mehmet pasa-katerina iliskisiyle ilgili dedikodulardan hatirlayacagimiz prut savasi sonrasi yapilan antlasmadir..osmanlinin cephede yapilan savasi (prut savasi) kazanip masadaki diplomatik hatalardan dolayin rusyayi cirak cikardigi antlasmadir...ruslar, savasi kaybetmelerine ragmen antlasmadaki maddelerle tarih onunde bir zafer kazanmislardir...ve uc yil sonra yapilan kucuk kaynarca antlasmasiyla da kendileri icin zafer anlami tasiyacak ikinci antlasma meydana gelmistir...simdi ruslar, ayni gun bize gore haketmedikleri ’ama onemli olan sonuctur’ tezinden hareketle sahip olduklari iki degerli! antlasmalarini ayni gun kutlamaktadirlar...
bir yil tespiti bile uzun zamandir...oyle ne balayindan donuste, bosanmaya karar vermis insanlar gordu bu gozler...evlilik flort yada nisanlilik donemindeki gibi, hasretin etkisiyle ruhunla bedeninle hazirlanip bulustugun, sayili dakikalara benzemez...enazindan yirmidort saat ayni atmosferi paylasmak gibi agir bir eylemi goze alarak baslar...neyse istisnalar kaideyi bozmuyor, caydirici sanilmasin bu tespitimiz...guzeldir evlilik... herkese bu yolda iyi yolculuklardir dilegimiz...
digital olsa ne yazar...ben de genc nesil icin herseyiyle idol sanatcilardan biri sanardim kendisini... pek yeni yapilan bir roportajinda ne kadar bos beyinli oldugunu esefle ogrendim...ses kalitesi bu tespitin disindadir, gurbette bile dinlenir ara sira...
"beyaz kagit sendromu" yada halk dilinde yazar hastaligi olarak bilinir...yazi yazmak icin her turlu sartlarin da mevcut oldugu durumlarda( kagit, kalem, silgi, kalemtras, konu vb.) yazinin birturlu baslatilamamasi olayidir...
kara lahana ile yapilan butun yemeklerde cocukluktan kalma bir damak aliskanligi bulunmasi gerekmektedir...belli bir yastan sonra bunlara alismak zordur... oldukca mesakkatli pisirim asamalari vardir...sonuc olarak cok lezzetli, sadece bize ozel yemekler ortaya cikar...bu yemeklerin yapim asamasinda kara lahana yapraklari kaynarken, azot gazi salgilar...pistikten sonra bu kalmaz...lakin hos bir koku degildir...buyuk keyif alarak bu yemekleri yiyen insanlar, ahcilarindan rica ederler; bunu parkta pisirip eve tasimanin bir yolu yok mudur...seklinde.
yilin neredeyse oniki ayi yagmur almasindan olsa gerek, bitki ortusundeki yesilin, renk tonunu baska hic bir yerde gormek mumkun degildir. ask merdiveni de denilen, bir cesit egrelti otunun alabildigine ozgurce buyudugu dere boylariyla, cayiyla, findigiyla ve butun dunyanin tanidigi unlu sumela manastiriyla, karadenizin bagrinda yasayan guzel sehrimiz...
bir donem manset olmus, sapik egilimleri mahkemelerce onaylanmis, kimsenin ayik rastlayamayacagi bir durumun icinde dolasan,findik sekiz, agir roman, harman kaplan romanlarinin yazaridir...ayrica sapik edebiyat ugrasani deyimi icin iyi bir ornektir kendisi...
yazarina(metin kacan) kil olmama karsilik bu film bir yesilcam klasigi olarak kalacaktir...bir donemin istanbulu ve istanbulda bir hayat kesiti cok basarili hatlarla cizilmistir.donanimli bir senaryo calismasina muhtesem yetenekteki oyuncularin gucu de eklenince ortaya bu yadsinamaz muhtesem film cikmistir...
(bkz: metin kacan)
(bkz: metin kacan)
-babaanne sen diyorsunki gercekten cinler vardi biz onlarla birlikte yasardik...hic inandirici degil bu kusura bakma ama...
+bu yasimda yalan borcum mu var size tobe tobe...
-afedersin babaanne eger bu dogruysa simdi niye yok niye biz goremiyoruz onlari...
+evladim, eskiden geceleyin heryerler karanlikti bu cinler isiktan rahatsiz olurlar elekrik gelince heryerlere bunlar da cekti gitti iste...
-hiiim anladim...birarada yasadiginizi dusunursek severlermiydi insanlari bu yaratiklar...
+hiii oyle deme carpilirsin allah korusun...sevmek degil de saygi vardi birbirimize karsi...gunduzler sizin olsun geceler bizim seklinde paylasmistik zamanlari...
-demek oyle...peki babaanne bu cinlerin duygulari dusunceleri de varmiy di?
+ayy ne biliiim evladim...biz oyle herseyi sorgulamazdik sizin gibi... oyleyse oyleydi yani..saygi duyardik tanrinin yarattigi herseye...
+yani diyorsun ki onlari da tanri yaratti...
-yok ebenin koru diyorum...ayyy ne bu ahretlik sorular tobe tobe...gidiyorum namaz kacacak, allah islah etsin sizi insallah...
+bu yasimda yalan borcum mu var size tobe tobe...
-afedersin babaanne eger bu dogruysa simdi niye yok niye biz goremiyoruz onlari...
+evladim, eskiden geceleyin heryerler karanlikti bu cinler isiktan rahatsiz olurlar elekrik gelince heryerlere bunlar da cekti gitti iste...
-hiiim anladim...birarada yasadiginizi dusunursek severlermiydi insanlari bu yaratiklar...
+hiii oyle deme carpilirsin allah korusun...sevmek degil de saygi vardi birbirimize karsi...gunduzler sizin olsun geceler bizim seklinde paylasmistik zamanlari...
-demek oyle...peki babaanne bu cinlerin duygulari dusunceleri de varmiy di?
+ayy ne biliiim evladim...biz oyle herseyi sorgulamazdik sizin gibi... oyleyse oyleydi yani..saygi duyardik tanrinin yarattigi herseye...
+yani diyorsun ki onlari da tanri yaratti...
-yok ebenin koru diyorum...ayyy ne bu ahretlik sorular tobe tobe...gidiyorum namaz kacacak, allah islah etsin sizi insallah...
en guzel soz henuz soylenmemis sozdur...en guzel yer henuz gitmedigin yerdir...orneklerindeki baglamlardan hareketle; en azindan gelecekteki entrylerin degerine dair bir tespit yapilmis olacaktir...umuyoruz oyle olsun...
aniden, sezen aksu basligini gorunce ’odum patladi’ derler ya oyle oldum. gurbetteyken, insanin aklina hep, kotu seyler once geliyor galiba... internet uzerinen butun gazeteleri taradim cok sukur hakkinda herhangi bir aksilik ibaresine rastlayamadim...hani bir akrabaniz gibi hissedersiniz ya, hani sizi hic tanimayan o insani... benim de oyle hislerim var bu insanla ilgili...asik olduk sarkilarini dinledik, ayrildik sarkilariyla avunduk darbeler yedik onun sarkilarina sigindik...her turlu ruh halimize hitap etti durdu yillarca hala da uretiyor birseyler...onun varligi ne guzel... sezen aksu’yla hayat yolculugu ne guzel...
ben kullanmiyorum dogru ve yerinde kullananlari kinamiyorum ve kiskanmiyorum...benim sorun olarak takildigim hede; bkz.verip, baktirdiktan sonra hic bir sey bulamayan insanlarin ruh hallerini dusunup bundan zevk alan insan modelleriyle ilgilidir...konunun gercekten cok derin psikolojik ogeler icerdigini sanmaktayim...bu konuda cesitli kaynaklari arastirmak suretiyle, yaptigim arastirmalar sonucsuz kalmistir...psikoloji de incelenen, boyle bir insan modeli kesinlikle yoktur, sonucuna varmis bulunuyorum. uzgunum, bu sekilde kullananlari da yok kabul etmek durumundayim...bu kisiler, ancak verdikleri luzumsuz bkz. kadar bir varlik teskil etmektedirler, kendi olduklari yerde...bunun sorun olamayacagini dusunenler olabilir, onlardan da ozur diliyorum, bunu okutturarak vakit kaybettirdigim icin...
anlayip dinlemeden, iyice tartip dusunmeden, erken sarfedilen bir cumledir...
konu ile ilgili baska basliklari isaret eden butondur. yada gercekten boyle olmasi gereken butondur.
istikballe ilgili isiklarin niteligini isaret eden sifat tamlamasidir...
evin annesi sabahin korunde kalkip aksama gelecek olan misafirler icin kek hazirlamistir.kekin sadece bir saat balkonda tutulup daha sonra mutfakta bir yere birakilmasi gerekmektedir...anne ise gitmek zorunda oldugundan bu olayi gerceklestirememis, cocuklarindan bunu rica etmistir...cocuklardan hicbirisi bu ricayi hatirlayamamistir...misafirlerin gelmesine sadece dakikalar kalan anne, isinden evine donmustur...disardaki isinin ani dusmesi nedeniyle tum gun balkonda kalan kek, buz kitlesi haline donusmus, anneninsize yaziklar olsun nidalari esliginde iceriye alinmistir...anne bunun sonucunda satirla keke girismek suretiyle olayi tamamlamistir...
madem soz konusu program da kadinlik onurunu zedeleyici bir davranis vardi... ki bu program! zaten toptan bunu hedefliyor...toplumda da eger bu kinaniyorsa neden onlari hizaya getirecek issiz ve ac birakacak tepki verilmiyor...programi seyretmekten vazgecip de hakettikleri gercek yere getirilmiyorlar...kinaniyorlar elestiriliyorlar ama raytingleri topluyorlar..yapimcilari buyuruyor, izlenirlik orani iki puan dustu sen bugun bir tane cak! banuya da toparlayalim olayi...budur yani bu bir ticaret seklidir gercekle alakasi yoktur, senaryodur dupeduz, bunlarida bilirsiniz de...ey insanogullari nesini merak edersiniz niye acarsiniz o kanali daha bilmem ki... dusunulesi gereken bu degil midir aslinda...madem onurunla oynandi cezalandir sen de onu, seyretme, kes ekmegini...
insanlarin bir cesit makine gibi hayatin icinde robottan farksiz yasamalaridir...endustrisi gelismis ulkelerde insanlar genellikle sadece yaptiklari isi dusunurler... aslinda bunu da dusunmezler, sadece giderler, sekiz saaat civarinda bir yerlerde calisip evlerine donerler...isten kovulur muyum endiseleri yoktur cunku boyle olunca caresi vardir ...isten donerken yolda belki biraz dusunebilirler, videocuya ugrayip hangi filmi alsam da bu gece onu seyretsem seklinde, hos bunun da dusunulmesi sacmadir oraya gidince secilip alinir bir tane basittir yani...cocuklarini dusunmezler, dusunecek bir sey yoktur cocuklar guven ve huzur icerisinde okullarina gitmekte sporsa spor, muzikse muzik kim neyi seviyorsa ona yonlendirilmis kucuk yaslardan itibaren...ulke gelecegini dusunmezler bunu dusunen politika yapan insanlardir...kisaca dusunmez bu insanlar, dusunecek bir sey yoktur ortada...endiseler olmazsa kisi niye dusunsun? dusunmek agir bir eylemdir...ancak bu kisiler hobi olarak felsefeyle ugrasiyorsa dusunur... oyle, sadece kendisi icin ruhunu ulastiracagi yeni basamaklari hedefler,onun icin yapar bu eylemi...eee bunlar hicbir sey dusunmuyorlar da nasil boyle huzurlu ferah yasiyorlar? biz yediden yetmise hergun hepimiz binlerce cozum uretmek zorundayiz hersey icin... o kadar dusunuyoruz ama niye onlar gibi olamiyoruz...onlarin yasadigi huzuru bulamiyoruz sorusunun cevabi hep ayni yere cikar...senin ulken borcludur boclarinin borclari daha dogmamis, dogma potansiyelindeki uc kusaga daha yuklenmis durumdadir...kararlarini kendin veremezsin ne kadar dusunursen dusun bir yere ulastirmaz seni bu eylem, hep taviz vermek zorundasin... hep senden alacakli olan insanlarin senin olmani istedikleri duzeyde yasamaya mecbursun... ve de boyle herseyi dusunmeye...kim demis, sanayi tipi insan modeli insandan sayilir mi? bak onlar dusunmuyor bile diye...bizim onlari insandan sayip saymamamiz onemli degil ki onlar insanin hakettigi sekilde yasiyorlar evet dusunmuyorlar ama bu sekilde yasiyorlar...yokmudur hic care olduk mu biz simdi?...sorusunun cevabi ise baska baslik altinda inceleme konusudur...’dusunuyorum o halde varim’ demekle olmuyor salt bu yetmiyor...zaten dusunemiyor degiller ki bu model insanlar, sadece dusunmuyorlar...sanayi tipi insan, mutlu insan gamsiz kasevetsiz insan...ne dusunecek nicin dusunecek ki...
muserref akayin daha sonra da leman samin yorumlariyla dinledigimiz muhtesem bir azeri sarki...hicaz makamindadir, aci bir hikayesi vardir...savas zamanidir nigar hanimin kocasi askerdedir. kocasindan uzun sure haber alamayan nigar hanim hastalanir ve hastahanede olum dosegindeyken bu sarkinin sozlerini kaleme alir... daha sonra kocasinin da ayni anda yarali olarak yan kogusta yattigi ogrenilir...birbirleriyle karsilasamadan hayatttan ayrilirlar.
e(a)la gozlum senden ayri geceler
bilir kimin uzun olur neyleyim
bahcamizda gizil guller her seher
tezden acip bahtsiz olur neyleyim
ciceklerin cekir gozlu intizar
ayriliktan beter dunyada ne var
yaz aksami seni bil ki bu nigar
hazin hazin yagda salir neyleyim...
e(a)la gozlum senden ayri geceler
bilir kimin uzun olur neyleyim
bahcamizda gizil guller her seher
tezden acip bahtsiz olur neyleyim
ciceklerin cekir gozlu intizar
ayriliktan beter dunyada ne var
yaz aksami seni bil ki bu nigar
hazin hazin yagda salir neyleyim...
tanrim ne kadar sansliyim dedigim bir daha hic yasamak zorunda kalmayacagimi varsayarak tanriya gece gunduz dua ettigim durumlardan biridir...kesinlikle soforun oyle bakmasi degil, onun bakmasi normal gelirdi bana, esnaf sonucta isini yapiyor parasini bekliyor bunda yanlis yok... sofor bu basligi soyledigi anda, diger yolcularin birbirlerini kim vermemis olabilir diye potansiyel bedavaci yakistirmasiyla tek tek bakmalari idi beni en rahatsiz edeni...ee ben de bakardim tabii...ucretini odemissin icin rahat, banane ben verdim deyip pencereden disari bakamazsin ki, bak hic orali olmuyor soforun kastetigi sahis bu olmali seklinde iclerinden gecmesin diye digerlerinin, sen de ayni onlar gibi ben degilim de su olabilir gibilerinden bakmak zorunda kalirsin oyle alik mufettis gozuyle tek tek diger insanlarin yuzlerine...cok korkunc seylerden biriydi gercekten de.... allah kolaylik versin geride kalanlara baska ne diyim...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?