confessions

walide sultan

- Yazar -

  1. toplam entry 998
  2. takipçi 1
  3. puan 58795

piknik tupuyle intihar eden adam

walide sultan
bir film karesi miydi bir karikatur muydu tam hatirlayamiyorum ama kesinlikle vardi boyle bir sey.
adamin biri ama oyle ebleh ve ayi tipli, oturmus sandalyeye bir eliyle tuttugu piknik tupunu kafasina-kafasina vurmak suretiyle intihar etmeye calisiyordu. ayaklarinin dibine de vasiyet mektubu gibi bir zarf birakmisti. hatta surekli siddet gordugu belli olan karisi da kapinin araligindan;
-muberra kos evin ayisi intihar etmeye calisiyor. gibilerinden bagiriyordu.

kısasa kısas

walide sultan
mesela adam karisini mi dovdu, oyle iceri tikip bir hafta sonra salmak yok. karisina vurdugu siddetin iki misli dayak yiyecek sekilde dovulecek. doverken kolunu mu kirdi kizinin? onun da kolu kirilacak. doverken dislerini mi doktu karisinin? onun da disleri dokulecek...tecavuz mu etti birisine aynisi ona da uygulanacak.
boylece toplumda aile ici siddet diye bir sey kalmadigi gorulebilecek.
soyle cok degil iki sene boyle bir ceza sistemi koyulsa rahat edecek butun insanlik.

gençlik

walide sultan
ruya gibi gelir ruzgar gibi gecer, onemli olan o yillardaki yuregin hissettigi heyecanlari, cok sonraki yillarda da hissedebilmektir.
kimlik yasi genc olmaktan otelere dusse de kisi hala genc hissedebilir kendini.
yaslanan bedendir. ruhlar asla yaslanmaz, yasli bir bedeni tasiyan hala genc kalmis ruh ona isyan etmez, onu layikiyla tasir.
nice gencler vardir, yuruyerek yarim saat yol alamaz, nice yaslilar vardir gunde bir saat kosabilecek genclik enerjisini hala uzerlerinde tasirlar.
genclik kimsenin kazandigi bir olay degildir. tanrinin sundugu bir hayat evresidir. tipki digerleri gibi. bununla gurur duyulur ama asla ovunulmez. ovunen de olur tabii nice kendini bilmez.
anadoluda hala izleri suren cok guzel bir adet vardir. eger yasli biri yolunuzun uzerinde ise ve siz bu kisiyi yavas buluyorsaniz, onu gecmeniz gerekiyorsa bagislanmayi dilersiniz, onu gecmeden once. saygidir bu. bir gun herkes o noktaya gelecektir illa ki.

atis poligonları

walide sultan
uskudar’da bir apartmanin bodrum katinda faaliyet gosteren basliktaki poligon amacli salon, sakar bir atiscinin elektrik kablolarina ates etmesiyle buyuk bir yanginin gerceklesmesine sebep olmus, bir suru insan yaralanmistir.
haber(02-6-2006)hurriyet gazetesi ana sayfa.

edit: uygarlik, canlilarin hayatina verilen degerle baslar. simdi bakalim buraya ruhsat veren kisilerin adli yargilanmasi, gerceklesecek midir? yoksa sadece kablolara ates eden sakar sahis mi ceza alacaktir? yoksa kazaydi, denilip bu is nasil gecistirilecektir?

atis poligonları

walide sultan
askeri amacla, yada polislerin egitim faaliyetleri yaptiklari yerlerdir.
bunlarin disinda kurulmus, halka acik olanlari da vardir. genellikle sehir disinda faaliyet gosterirler, emniyet acisindan.
bu alanlarda, silah kullanilarak cesitli hedeflere ates edilir. bir nevi spor ozelligi tasiyan faaliyet turudur.

hem darwin e hem adem e inanmak

walide sultan
boyle bir paradoksa inanan insanlar icin yapilan aciklamalarda; iki gercegin birbirini curutmedigini, aciklayan din adamlarindan bazilari; adem’in ilk insan degil, ilk halife olarak gonderildigi yonunde gorus beyan etmislerdir. darwin ise bildigimiz darwindir, evrimlesme teorisinin ustadidir kendisi. ve bu iki goruse birlikte inanmanin kuran acisindan sakinca yaratmadigini da ilave etmislerdir.

bu haber (02-6-2006)hurriyet gazetesinden alinarak yorumlanmistir.
aciklamalar; suleyman ates hocaya aittir.
yazar: serdar devrim

tartışma

walide sultan
diyaloglar karsilikli yapilan konusmalardan meydana gelir. monologlar ise tek kisilik konusmalardir.
tartismalar ise diyalog duzlemi icerisinde degerlendirilir.
en saglikli sonuclar, tartisildiktan sonra ulasilan sonuclardir.
bir de iki monologun bir diyalog etmeyecegi gercegi vardir.
lakin consepte uygunluk acisindan burada, monologlarin diyaloglara donusturulmemesinde de hayir vardir.
diyaloglarin bir sure sonra, tartisma sekline donusmesi, kacinilmazdir.
bu yuzden monarjik idarelerde monologlar her zaman
tercih edilen iletisimsizlik yoludur.
kisi konusmak istiyorsa, kendi kendine de konusabilir. hem anlatir hem dinler. hem yazar hem okur.
sonra da kafayi yer, sokalarda kendi kendine konusurken gordugumuz insanlara, donusuverirler bunlar.

bir garip hoca

walide sultan
aslinda "$eker hoca" olarak acmayi dusunup klavye karakterlerinin elvermedigi gorulunce bu sekilde acilmis bir basliktir.
ba$ligimiza konu ettigimiz $eker hoca, urfadaki $eker cami’nin hocasidir. halkla iliskiler fakultesi mezunu olan bu hoca cok uzun yillardir, ayni camideki mesaisini surdurmektedir asil adi celal’mis..
epey uzun suredir ben de bu kisinin cok alisik olmadigimiz icraatlarini, internet uzerinden okuyup sasirmaktayimdir. ornegin;
cemaat, cuma namazindan sonra vaaz kismi icin cok fazla orada tutulmayip hoca tarafindan islerinin basina gonderiyormus.- ulkemizin 33milyar dolar borcu var, simdi dogru islerinizin basina donun, calisin duzluge cikaralim bu memleketi, zaman kaybetmeyelim diyormus.
bir baska hikayesi ise; camiye alinacak cesitli demirbas esya icin esnaf kisilerin adres vererek reklamini yapiyor, reklamin etkisiyle isleri yolunda giden esnaf da seve seve caminin eksiklerini gideriyormus.
buraya aktaracagimiz son hikayesi ise; bir dunya kupasi maci oncesi bazi rutbeli kurmaylar, mactan once hocaya rica etmisler biraz cabuk kildirirsan biz de maci seyretmeye yetisiriz seklinde. hoca -peki merak etmeyin. demis, hizli hizli namazi kildirirken birden yavaslamis. ve kurmaylar namaz sonrasi, hoca bize soz vermistin niye yavasladin demisler. bunun uzerine $eker hoca lakapli bu hoca; hizli giderken radara yakalandigimi farkettim, malatya muftusu cemaatin icindeydi demis.

sadun boro

walide sultan
uc guzel sey; biri sadun boro, biri oda
birisi de kismetim.
sadun boro’nun denizlerdeki yolculugunun ilk kitabini okudugumda, henuz okumayi yeni soken bir cocuktum. ama bu figurler ve onlarin yeni yerler kesfi ugruna, o kucucuk tekneleriyle ciktiklari inanilmaz macera ve cesaret dolu seruvenleri beni derinden etkilemisti.
dip not:sanirim bazi seylerin oyle etkileri oluyor ki kader cizgisi, alternatiflerin icerisinden hep bu figurlere yakin ogelerin secimiyle olusuyor.
simdi artik, ben kendimden biliyorum bunu.

nerede benim depresyon pijamalarım

walide sultan
kisi bazi zamanlar; kendisini bunalimda hisseder, bu duruma tam konsantre olmak icin de, kendisine deli gomlegi vazifesi yapan bir kiyafet secer. boyle durumlarini, bu goruntunun altinda yasamak ister.
bazen de bulamayinca bu hedeyi, sorar baslikta oldugu gibi;
-nerede benim depresyon pijamalarim?
kendisine yardimci olmak icin diger insanlarin koro halindeki su cevabi ise, daha cok depresyonun derinliklerine ceker soz konusu bu insani.
+ ustundeeee.

deli

walide sultan
deli; akillinin karsiligi degildir.
deli; asla kendine deli demeyendir.
deli; kendisine asla akilliyim demeyendir.
deli; toplum tarafindan kendi haline birakilmis olandir.
deli; kurallara uymak zorunda olmayandir.
deli; anlasilmazligin semboludur.
deli; anlamak zorunda olmayandir.
deli; surunun icinde durmaktansa, disarda durmayi tercih edendir.
deli; korku faktorunden korkmayan cesur olandir.
deli; herkes gibi bakmak zorunda olmayandir.
deli; herkesten fazlasini gorebilendir, sinirsizlik boyutunda dolastigi icin.
deli; ozgurluk savascisidir.

velhasil deli; insanlarin onu anlamadiklari icin deli unvaniyla taclandirdiklari, uclarda ama kendi sinirlari cizilmemis dunyasinda dolasan, insan modelidir.

mehmet ali erbil

walide sultan
babasi, buyuk karakter ustasi aktor; rahmetli sadettin erbil’in "senden bir bok olmaz olsa olsa soytari olur" lafini kendisine ilke edindigini sandigim; aslinda oyunculuk olarak cok yetenekli buldugum, yeteneklerini medyanin iflah olmaz duzeysiz ama cok para yaptiran islerinde kullanmayi tercih eden, bir renktir bu insan.
belki de kumar tutkusu ve bosandigi eslerine maddi imkanlar saglamak zorunda olusu, onu bu yola itmektedir. bu zamanda en az uc ev gecindirmek kolay olmasa gerektir. yine de ozel yasantisindaki bu acmazlar onu hakli yapmamaktadir; izleyenlerin, ondan adam gibi aktor olmasini bekleyenlerin gozunde.
en dogru sozu babasi soylemistir. gerekcesi ne olursa olsun, bu lafi soylerken...

yoğurt

walide sultan
evde yogurt yapimi; cok basit ama biraz dikkat isteyen bir ugrastir. "kendi yogurdunu kendin yap" slogani cagrisimiyla, asagida sunacagimiz sekilde, dileyen her kisi tarafindan imalati soz konusudur;
bir lt. hesabiyla temiz bir tencereye alinan sut kaynama noktasina gelinceye kadar beklenir. bundan sonra ocak kisilarak sutun yaklasik 250gr.nin daha tencereden ucup yok olmasi beklenir. sut hizasi dortte bir azaldigina kani olununca, iki cay kasigi eski yogurt, bir kahve fincanina tenceredeki sutten azicik ilave edilerek karistirilir, buna maya diyoruz. bu mayayi, saklamak istedigimiz ve sarabilecegimiz buyuklukte bir ortunun uzerine aldigimiz kaptaki sutun icine hafif karistirmak suretiyle birakiriz.yalniz mayayi koymadan once kaptaki sutun 40-45 derece civarina dusmesi gerekmektedir. evde sicaklik olcer bir alet bulunmazsa anadoluda kadinlarimizin "sut, serce parmagi icine daldirildiginda parmagi hafif ignelemelidir" anlayisina uygun olarak pratik bir cozum de uygulanabilir. kapagin altina, temiz bir kumas yada kagit havlu tarzi bir pecete sikica ortulur kapak bunun uzerine oturtulur ki terleme yapmasin. bunun uzerine de kabi oturttugumuz ortu tum kabi saracak sekilde dolanir. 4-5 saat ortalama 37 derece sicaklikta bu sekilde bekletilir. acilan yogurt kabi bir iki saat yogurt sicakligi 5 derecenin altina dusecek sekilde serin bir yere alinip bekletilir. daha sonra sogutucudaki yerini alir. afiyet olsun.

bu kadar detayli anlatildi diye, kimse urkmesin bir kere denendikten sonra artik cocuk oyuncagi kadar basittir. ve kendi urettigin bu kutsal yiyecegi yemek kadar, bunu baskalarina- bakin ben yogurt yaptim. diye sunmak kadar, su sicak yaz gunlerinde baska bir keyif olabilemez.

dip not:tam 22 cesit hastaligin mikroplarini oldurecek kadar sifali bir gidadir.

cinnetin türkiyede geleneksellesmesi

walide sultan
bu tip olaylarda; olayin medyaya yansiyis bicimindeki en dikkati ceken ozellik; cinnetteki kisi hakkinda yorum yapilirken
-psikolojik tedavi aliyordu. seklindeki nitelemedir.
aslinda bu insanlar icin;-manyagin tekiydi, yada sapik egilimleri vardi tedavi altindaydi.
anlamini tasimaktadir bu yorumlar.
peki o zaman; genelleme yaptigimiz bu cinnet olaylarinda verilen haberlerin, bu boyutu icin;soz konusu tedaviyi veren doktor, bu sahsin tehlikeli oldugunu anlayamamis midir. anlamis sa neden polis yada savcilik gibi birimleri harekete gecirecek bir girisimi olmamistir?
oyle okuyup gecmemek lazimdir, bu ibareleri dikkatle incelemek lazimdir.

bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak

walide sultan
bilgi sahibi olmak icin ille de bilginin sahip olunacagi hedeyi ve bununla ilgili hedeleri iyi arastirmak gerekir.
sanat elestirmenligi muessesesi; bir anlamda, bunun icin vardir.
bu kisiler mesai harcarlar; okurlar yada muzik se bunu dinlerler, kitap sa bunlari okurlar, film se izlemis olurlar bizden cok once. belki piyasaya sunulmadan once; ve kisi bu sekilde de bunlar hakkinda on gorus sahibi olur, bunlara gore karar verir bu hedelerle iliski kurup kurmayacagina... ancak, iliski kurduktan sonra kendi yorumlarini aciklayacak gercek fikir boyutuna gelir.
ama burada ince bir cizgi vardir, o da bilgi sahibi olmak icin, sadece kitabin kapaginin yada filmin afisinin yada muzigin promasyon calismalarinin cazip gelmesi yetmemektedir. buna elestirmen camiasinin yorumlarini da okuyup bunlarin isigi altinda karar vermek gerekmektedir.
eger boyle olmazsa, cogu zaman bilgi sahibi olmak adina gerceklestirecegimiz bu eylemler bize vakit kaybettirir, hem de nakit.
demek ki; gercek bilgi sahibi olmadan da on gorus sahibi olmak icin, bilgi sahibi olmaya karar vermek icin; baskalarinin fikirlerinden de yararlanmak gerekmektedir.
sonrasi kisiye kalmistir, bilgi sahibi olur da kisi, fikirlerini aciklayamaz. mesela bir de boylesi durumlar vardir. ama kisi bunun da bilincinde olup, aciklayamayacagi fikirleri kendinde sakli tutmalidir. her bilgi sahibi olanin fikir sahibi olup bir de bunlari aciklayacak duzeye gelmesi beklenmemelidir.

evlilik

walide sultan
taraflarin en az senede bir kere yuvarlak yada diger sekillerde de olabilir, bir masada oturup; evlenirken mukaveleye eklenmemis ama sifahen belirlenmis bir tarihte oturum yapmalarinin sart oldugu; biz nereye gidiyoruz, nasil gidiyoruz, iyi mi gidiyoruz kotu mu gidiyoruz, sorularina cevap aramalari gereken kurumdur.
bu oturumun sonunda alinacak; devam edebiliriz yada etmemeliyiz kararlari, onlarin ileriyi daha net gormelerini saglayacaktir.
salt sevgi yada cocuklarin gelecegi gibi endiseler; evlilik kurumunu, gunumuz sartlari altinda artik tasinamaz unsurlar, haline getirmistir.
sevgiye-saygi, cocuklarin saglikli bir aile atmosferinde buyumeleri gerektiginin bilinci, her zaman acik tutulmalidir.
sairin dedigi gibi "ben sana mecburum" dizelerinin tinisi altinda, tanrinin insana sundugu armagan olan hayatlar, harcanmamalidir.
taraflarin asklari; bir zamanlar turk filmlerine konu olabilecek nitelikte buyuk asklar, imkansiz asklar, cile cekerek kavusulmus yuvalar olsa bile, bu unsurlarin hep canli ve guzel tutulmasi icin bu acik oturumlara kesinlikle ihtiyac vardir.
her gun ivirdan zivirdan mesele cikarip tartisma yaratmak yerine bunlari not alip, soz konusu toplanti tarihinde, masaya yatirmak, bilgisayar caginin hizli ritmindeki insanlar icin, daha mantikli ve gelecege umutla bakan sonuclar ortaya cikaracaktir.
surekli zorlanarak, bir seyleri kirip dokerek degil, elde edilen verileri, veri tabanina yukleyerek, senede bir kez de bunlari ortaya dokup temizlemek suretiyle, datalarin yorgunluk fonksiyonlari alinir, delete edilecekler edilir, kalanlar icin yeni cozumler sunulmasi ise, akla mantiga ve gunumuz kosullarina daha uygun gorunmektedir.
masadan cikacak sonuca kisiler hazirlikli olmalidirlar; bu hazirliklar dosyalama seklinde daha onceden yapilmalidir.
sonucunda; ya her bir kisi kendi dosyasini kendi koltugunun altina alir, birbirine basarilar diler.
ya taraflar dosyalari, mesela; birlikte nese ve kahkaha efektli bir atmosferin icinde bahcede yakilan atesin icine atar. atesin etrafinda yerli dansi yapip donmek suretiyle, toplanti yorgunlugunun da unutulmasi saglanir.
birlikte yada yalniz; kalan yola, yureklerdeki sevgi atesi sonmeden devam edilir veya edilemez. her iki sonucta, felcli devam etmekten kurtaracaktir bu kutsal kurumu.
seklinde; nacizane kendi dusuncelerimi ilettim sizlere bu basligin altinda ben.
9 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol