confessions

walide sultan

- Yazar -

  1. toplam entry 998
  2. takipçi 1
  3. puan 58795

paula abdul

walide sultan
suriye kokenli bir aileden gelen, cok basarili bir ses ve kareograf sanatcisidir.80’li yillarda sarkilari listeleri sallardi bu sanatcinin. "american idol" yarismalarinda iki erkegin arasinda juri heyetinde bulunur. erkeklerden simon olani gecit vermez, negatif kisiligiyle taninir. siyah grubun temsilciligini yapan diger erkek randy jakson, iyi bir bilirkisi olmasinin yani sira duygusal faktorleri simon kadar geride tutamaz.
paula ise tam bir kadindir ve bir kadin olarak bilirkisilik yaparken, bilgisini yuregiyle destekler. optimist yaklasimini asla kaybetmez, cok komik, idol olmaktan uzak adaylari bile duygusal nedenlerle destekler, bu yuzden simon’la atisip durur boyuna. cok $eker bir hatundur.

meseleyi kamuoyuna açmak

walide sultan
bazi meseleler vardir ki; bunlar tek basina karar vermenin zorlanildigi hallerdir. bir nevi kamu oyu destegi almak amaciyla yapilirlar. aslinda karar verilmistir kisi yada kisiler tarafindan bu olaya.
lakin duygusal nedenlerle, vicdan yoklamasi seklinde bir destek kismina ihtiyac vardir.
iste mesele, bundan dolayi komuoyu huzuruna sunulur, alinan tepkiler neticesinde son sekil verilir, onceden alinan karara.
akl-i selim olan davranis bicimi; mantigin emrettigini yapmaktir, duygusal faktorlerle bu karardan vazgecmek; alinmis olunan karari, sekilde degistirmis gibi gorunse de, aslinda zorunlu duygusal uzatmalar seklinde bir sure daha devam edecektir bu olay sadece.
meseleyi kamu oyuna acmak;- ben boyle bir sey yapacagim, kararimi verdim ama siz ne diyorsunuz?
sizin goruslerinizle, kararim son seklini alacaktir, demektir.

dilemma

walide sultan
simdilerde, batinin medya ve yayin araclarinda; iran’in yaptigi nukleer calismalarin, sadece enerji ihtiyaci kullanimli midir?
yoksa, bu hede, butun dunyaya yonelik, silahsal bir guc olarak kullanimli midir?
haberleri sunulurken; bu konularin altinda islendigi baslik.
medyanin bu calismasi; di’si kaldirilmak, sadece lemma kismina ulasmak icin kamuoyuna acilmis, sonu planlanmis bir tartisma sekli ozelligindedir, su an itibariyla.
hep boyle yapar bunlar, isin prosedurudur bir anlamda.

gündüz vakti elinde fenerle gezmek

walide sultan
pek akilli isi degildir.
bu deyim sanal olarak kullanilmaktadir... hala aydinlatilmasi gereken bir yerler oldugu inanciyla yola cikmis bunyelerin, digerlerinin alaylarina muhatap olacagini bilse bile fenere olan ihtiyacin, her zaman olabilecegi dusuncesiyle, karanliklari isitmak maksatli olarak yaptiklari, kutsal bir eylemdir. once feneri bulmak lazimdir. fenerle aydinlatilan yer isiklanir ama herkeslerin, bunu farketmesi de beklenmemelidir. cogunlukla nafile bir ugrastir. lakin, kisi feneri eline almissa bir kere, yapisir o fener eline bir daha onu birakmasi mumkun degildir. ayrica, bagimlilik yaratan ve insanlik yolunda faideli bir klavuzluk hizmetidir.

eğitim sistemi

walide sultan
ulkemizdeki; hazirlik-hizlandirilmis-superlendirilmis-asmis -asirtilmis-otomatige baglanmis orneklerini bolca gordugumuz dersaneler sistemi duzeninin; al gulum -ver gulum-yolla gulum-geldi gulum-iyisinden gonder bir tane gulum-birinciyi biz cikarttik bu sene gulum.
nidalari altinda donen emperyalist carklarin, oyunlari bozulamayinca, herkese esit egitim olanaklari sunulamayinca; duzelmesi maalesef hayal olan baslik.

nereye

walide sultan
gidilecek yer, gidisat yonu ve gidisatin sonundaki hedefin; ogrenilmeye ihtiyac duyuldugu anda, kullanilacagi, yer zarfi.
karsidaki kisiye soruldugunda; merak ve hesap verme olarak algilanir.
kendi kendine sordugunda; gitmekte oldugun yerden emin degilsin demektir. hele bu baglamda; basliga, bir de "kadar" eklenirse...
(bkz: nerede benim depresyon pijamalarim)

sorma

walide sultan
sorma!
eger ille de soracaksan... dinle, otur adam gibi dinle beni!
eger, sirf sormus olmak icin soracaksan, sorma!
ne kendini kas ne de beni.

sorunca; sordugumuz, sorunun cevabini, can kulagiyla dinlememiz gerekmektedir. aksi takdirde basligin onermesi gonderilir sorma!

goetica

walide sultan
ay! sen yeni bir yasina daha mi girdin? sevgili altin kalpli bilgic. bundan sonra sana altin kalpli demiyecegim cunku dusundum; altin madeni, degerli ama soguktur. oysa sen hem degerlisin hem de cok sicak, "gune$ yurekli" desem, buradan yazarken olur mu?
yeni yasin,
sana gune$ gibi dogsun,
aydinlatsin gelecegini,
parlasin butun renklerin.
sevdiklerinle birlikte,
nice guzel ya$ donumlerine...

kötü tohum

walide sultan
insanlarin yasarken, kotu insan veya canavar insan olarak anilmalarina yol acacak karakteristik ozelliklerinin, aslinda onceden genlerinde mi var oldugunun, dogustan kazanilmis bir ozellik olarak bununla mi dunyaya geldiklerinin;
eger bu dogru degilse, sadece yasadiklari hayat kosullarinin, hic iclerinde kotuluk consepti tasiyan bir gen olmadan da onlari bu hale getirip getiremiyeceginin dusunce calismasinin yapildigi bir basliktir.
ornegin; adolf hitler
ve bizden demeye utandigimiz bir ornek;haluk kirci

çokus

walide sultan
onun aslinda avusturyali fakir bir ailenin cocugu oldugunu, okulda cok basarisiz silik bir ogrenci oldugunu, resim sanatiyla ilgilendigini,tesadufen almanya yollarina dustugunu, aksamlari takildigi kahvehane gibi bir yerde, gelip konusmalar yapan politikaci tiplerin arasinda, orada oyle otururkenbirdenbire bu tip konusmalarin havasina girip, bir iki derken konusanlara satasmasindaki agirligin, onemli birilerinin dikatini cekmesi sonucu, kendini politikanin icinde buldugunu, aniden bir parti teskilatinin icine girip, kisa surede kurmay katina yukselisini, kendine munhasir belli hareketlerini, soylemlerini giyinis tarzini, sacini ve biyigini, giderek genisleyen bir topluluga kabul ettirmesini; sonucunda dunyanin basina bela olacak, insanligin buyuk kiyimlarina yol acacak onlenemez ifsaatlarini, sadece ve sadece tesadufler yaratmistir. bu kisi, hic bir egitimini tamamlayamamistir. genclik yillari fakru-zaruret icerisinde ve hic bir hedefi olmadan gecmistir. kendi gelecegine ait plan bile yapamayacak kadar basiretsiz, silik ve gucsuz bir insanken; nasil olmus da? buyuk bir kitle arkasina dusmus ona inanmis, onun sapkin fikirleri icin savasmis. gunahsiz insanlar, sadece irklari farkli oldugu icin cesitli insanlik disi iskencelere maruz kalmis ve oldurulmuslerdir.
bu sureci baslatan, aslinda bu dunyaya hic gelmemis olmasi gereken insanlardan biri olan adolfu, "ein hitler" yapan onun hayatindaki cok buyuk ve insanlik icin cok kahpe tesaduflerdir.
sonucuna varinabiliniyor; der untergang filmini izledikten sonra. yonetmen oliver hirschbiegel.

abladan su isteyen kardeş modeli

walide sultan
eger surahi ablanin elindeyse, kardesin kendi bardagini ablaya uzatmak suretiyle;
-bir bardak su da, ben rica edebilir miyim? seklinde soylenebilecek, ya da boyle soylenmesi gereken cumledir.
bunun disinda; hastalik gibi haller soz konusu olmadigi muddetce kimse kalkip da kimseye su ya da diger hedeleri getirmek zorunda degildir.ne eslerden biri digerine ne de kardeslerden biri digerine kendi yapabilecegi bir isi, zor kullanarak ya da duygu somurusu yoluna giderek yaptiramaz. saglam bir kavga sebebidir.

ancak; turk orf ve adetlerine gore evdeki anne baba ya da yaslilar soz konusu oldugunda; hic ikiletmeden bu ricanin derhal, kisinin hangi durumda olduguna bakilmaksizin yerine getirilmesi geleneklerimiz icabidir, sorgulamak yakismaz.
sevaptir da ayrica.

sistemleri sorgülayanlara ne oldi

walide sultan
temel soruyor basliktaki bu soruyu.
malum temel cabuk unutuyor, hafizasini tazeleyelim bu basligin altinda.
cesitli sistemlerin icinde bir seyleri, iflah olmaz bir sekilde sorgulayan orneklerden bazilarini hatirlatmak gerekiyor hemsehrimiz temele;

john kennedy(usa baskaniydi; nukleer denemelerin yasaklanmasi anlasmasini imzalamaya varincaya kadar bir suru usa’nin cikarlarindan once dunyaninkileri savunacak icraatlarin icindeydi.)

john lennon(the beatles’in beyni; hem ask hemde dunya barisindan bahsedip duruyordu)

lech walessa(polonyali isci lideri;iscilerin makus kaderlerini sorgulayan bir kahramandi)

deniz gezmis ve dava arkadaslari(tam bagimsiz turkiye ve halklarin kardesligi neden gerceklesmiyor baglaminda sorgulari vardi)

bahriye ucok(ilahiyat prof. dinin siyasallastirilmasina karsi cikiyor bunu sorgulayip duruyordu)

muammer aksoy(anayasa prof. ataturk’cu dusuncenin yilmaz savascisi, din istismari ve somuru duzeni gibi tehlikeli konulari yazip durmustu omru yettigince)

ugur mumcu(kendi ulusal degerlerinden kopmamis bir ulke hayaliyle, derin devlet arastirmalarinin yilmaz savascisiydi)

adnan kahveci(super beyin, durust kalabilme onurunu sonuna kadar tasimis bir kisiydi. sagda politika yapiyor ama bu degerlerinin icine sigamiyordu)

-bu insanlarin hepsi bir seyleri sorguladiklari icin kendi iradelerinin disinda susturuldular, sevgili temel, iste boyle oldi.
sen de su sorgulamayi birak artik istersen, bizi de cevap vermek zorunda birakma.

ekolojik evrim

walide sultan
artik ukteler oyle evrimlesti ki; sekilde goruldugu gibi siparis uzerine yazilmaya baslanmasi evresine gelindi.
ukteyi bulup cikaran sevgili bilgic de bu konuda fikir beyan etmemi istiyor. sagolsun boyle agir bir mevzuya fikir aciklayacak kapasitede gordugu icin. oyle miyizdir-degilizdir elbette. oysa kendisi de bunu aciklayacak deger de bir yazardir. neyse mutevazilik etmis, paye vermis payeleri cok olsun diyelim.
simdi bu hedeyi aciklamak bize dusmez mesela new york eyalet universitesi evrim ve ekoloji bolumu profesoru dr. douglas futuyma bu konuya kendini adamis cok eserler uretmis bir kisidir. arzu eden, bu konuda aydinlanmak isteyenler onun yazilarina ulasabilir.
buraya madem baslik acilmis bu konunun butun dunyadaki en uzman kisilerinden biri olarak kabul edilen dr. futuyma’nin yazilarindan bir paragrafla aciklamasini yaparak boynumuzun borcunu yerine getirelim;

"evrim, gercektir. tatmin edici ve bilimsel tek aciklamadir. yaradilis, bilimsel surecin tam ziddi ve inanca dayalidir. yaradilisin ve akilli tasarim dusuncesinin, bilimde yeri yoktur."dr. futuyma

umariz, ukte sahibi bilgice biraz yandan da olsa tatmin edici bir izahat olabilecektir.
eger ukte sahibi bilgic bu konudaki inancimizi merak ediyorsa, dr. futuyma’yida yaratanin allah olduguna inaniyor baska da bir izahata gerek duymuyor, bu satirlarin; muhafazakar ama ayni zamanda her tur fikre inanmak boyutunda olmasa da en azindan okuyup yazacak ve anlayacak kadar acik olan yazari.

aldatmayan erkek yoktur yalan soleyen erkek vardır

walide sultan
birincisi: soleyen- diye bir sey yoktur ibo’nun sarkilarinda vardir belki. "soyleyen" olmasi hedeflenmis olabilir mi acaba?
ikincisi: bu basligin tarafimizdan mealidir. soyledir; karisini aldatan serefsiz erkek ayni zamanda iyi yalancidir.
aldatmayan degil, basliga gore aldatamayan erkekler ise bu serefsizlige meyilli olup yalan kismini kiviramayanlardir.
tabii bunun karsiliginda bir kadin unsuru vardir;
bu basliga gore kadin kisisi de;
birincisi:kesinlikle aldatilandir, yalani yutan saftir bunlar ayni zamanda.
ikincisi:kesinlikle aldatilamayandir, cunku kocalari yalan soyleyemeyenlerdir.

zeki olup da kocasinin boyle serefsizliklerine goz yummayacak kadar yuvasina hakim kadin yoktur.

goruldugu gibi imlasi bozuk yazilmis bir tezin sahibinin, baslik acarken antitezini dusunecek bir gailesi de olmamistir.
biz yazalim gene yazmaya calisalim antitezini;
kadin aldatiliyorsa bu erkegin anormal psikolojisiyle ilgilidir. aldatmak eylemini sevmesiyle ilgilidir, bu kisi bu olayin disindaki yasantisinda da duzgun birisi degildir.
"oh ne guzel aldatiyorum bu salak kadini ama anlamiyor" nidalari altinda hala o kadinla olan iliskisini surdurmekte olan anormal kisidir.
kadin ise yalani kulaklariyla degil yuregiyle cozen kisidir. o aldatildigini hemen anlar ama buna sartlarindan dolayi katlanmak durumunda ise bu anormal insanla iliskisini agir sartlar altinda herseyi yutuyormus gorunerek surdurmeye calisir.

goze uzak olan gönüle de uzak olur

walide sultan
bazi gonul cesitleri vardir ki, bunlar uzaklardakini sever. hasretin etkisiyle daha cok sever. birlikte yasadigi zamankinden daha cok sever. bilir ki o, artik onun sevdigi degerler eski anlamini tasimiyordur. yine de sever. cunku mesafeler kotu seyleri yok eder. hep iyi seyleri hatirlatir insana...uzaklardakini de sever insan, ozlemlerini de yanina alir oyle sevmeye devam eder.
yurt, ocak, yuva, ana, baba, kardes hangisi gonule uzak kalabilir?
tum zamanlarin en buyuk sairinin dizelerindeki gibi...
"memleket mi daha uzak, gecligim mi, yildizlar mi"


boş bakmakla boş bakmamak arasındaki fark

walide sultan
bo$ bakmakla bo$ bakmamak arasindaki fark.
"dolu bakmak" seklindeki aciklama pek zekice ve aciklayici sayilmaz, bunu hemen belirttikten sonra, zeki olmasa da aciklayici olacagini umdugumuz, baslik izahat calismasina gecelim.
bos bakmak, alici gozuyle bakmamakla ayni anlamdadir.
gormekle-bakmak arasindaki farktan da ote bir seydir bu hede. gorursun ama gorduklerinle ilgilenmezsin. oysa alici gozuyle bakarsan, beynin o an icin veya ilerisi icin, hesap yapma fonksiyonlari harekete gecer, yureginde cesitli insancil duygular bile hissedersin.
bos bos bakmamis olur insan boylece.
okuzle-trenin arasindaki iliskiden daha samimi ve icten bir bag kurulmus olur.
yasarken hergun bizi direk olarak ilgilendirmese de karsilastigimiz olaylardan mana ve anlam cikarma cabasina bile girisebiliriz.
mesela su habere bos bakamamis olmak gibi#284718

hangi hayvana eziyet ettiysen yeni seklin o olacak

walide sultan
50 karakter engeline takilmis bir basliktir. dogrusu soyledir. "dunyada yasarken hangi hayvana eziyet ettiysen, oldukten sonra yeniden bedenlenip bu dunyaya tekrar geldiginde o hayvanin seklinde olacaksin"
bu bir inanc seklidir. yeryuzunde buna inanan ve bunu savunan bir suru insan vardir.
konuyu biraz irdelemek icin; insanin, kendisini korumak, yada beslemek disindaki amaclarla, hayvanlara yonelik saldiri, taciz ve oldurmeyle sonuclanan zalimce eylemlerinin cezasinin bu sekilde verilecegi gibi; bir ana fikrin etrafinda toplanmis inanislardir.
bu baglamdan hareket edip dusunecek olursak, hayvan diye gorduklerimizin, bir zamanlar insan seklindeki yaratiklar oldugu sonucuna ulasilabilinir.
bu urkutucu ve dusunulmesi gereken fikir teatrisi etrafinda;
mesela; aslinda eseklerin, bir zamanlar onlara eziyet eden,
onlari taciz eden insanlar olduklarini dusunmek, belki bundan sonra eseklere bakis acisini degistirebilir. mi acaba diye sormayi da gerektirmekte, hatta gerekli bile kilmaktadir.

yararlanilan kaynak: turkceye "kabile inanclari" olarak cevirebilecegimiz bir tv. belgeselinden, alinarak yorumlanmistir.

bak amca kızıyor

walide sultan
kendi evladina soz geciremeyince, ozellikle yolda yurumek istemeyen cocuklar icin boyle bir yol secilir. veya cocuk oyuncak magazasinin onunden ayrilmak istemiyordur. yabanci birisinin azarlamasiyla yola dondurulecegi sanilir, bir an icin bile olsa.
yalniz bunun icin secilecek figur, cok onemlidir. biraz urkutucu bir sekil tasimasi gerekmektedir.
mesela bir tarihte bir anne, bu is icin bir apartmanin kapisinda duran, hic tanimadigi, yarma kapici sahsiyeti secmis,
-bak amca kiziyor seklinde degil de bunun bir baska soylem bicimi olan;
-kizsana amcasi $una! versiyonunu denemistir.
konu ayisi amca; anneye kufur eden bir cumleyle cocugu azarlama yoluna gitmistir. bu sefer anne kisisi amcaya kizmis. sozlerini geri almasini ve ozur dilemesini istemis; amca kisisi ise kendi cocuklarini da hep bu sekilde azarladigini baska bir yol bilmedigi konusunda, israr etmistir. olay karakol boyutuna geldiginde ise polis kisisi anneye;
-hanimefendi, adam durup dururken size kufur etmemis ki bunu siz talep etmissiniz. demistir.

bu olay; anneyi canindan, hayatindan ve yasadigi kosullardan nefret ettirecek bir cizgiye getirmistir.
demek ki; basliktaki onerme, her zaman pek saglikli sonuclar vermeyebiliyormus.
8 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol