(bkz: persler)
(bkz: medler)
derinden etkileyen ve değişik bir havası olan roman. tabii çok oldu okuyalı, belki de o zaman değişik gelmiştir.
(bkz: cengiz aytmatov)
(bkz: cengiz aytmatov)
"silah taşımak saldırgana saldırma nedeni verir. saldırmayacaksa bile saldırtır, onu haklı yapar" diyerek (hayır direk böyle demiyor, aklımda kalandan söylüyorum) önemli iki (ama bir) noktaya değinmiş filozof, denemeci.
jack londonın kendini anlattığı, martin edeni kendisi yaptığı kitaptır. örneğin jack london siyah karşıtı bir sosyalisttir ve aynı şekilde matin eden de kitabın başlarında bir yerde sanki "bizi köpekler gibi çalıştırdılar" dermiş gibi küçümsercesine, "bizi zenciler gibi çalıştırdılar" der.
aynı şekilde jack london intihar ve benzeri kendi hayatından kısımlarını (geleceğe ve geçmişe dair) martin eden de anlatmıştır. martin eden de jack london gibi bir idealisttir.
aynı şekilde jack london intihar ve benzeri kendi hayatından kısımlarını (geleceğe ve geçmişe dair) martin eden de anlatmıştır. martin eden de jack london gibi bir idealisttir.
tam adı "general fulgencio batista y zaldívar"dır.
küba`nın 1940’a kadar askeri liderliğini yaptı. 1952`de yaptığı abd destekli askeri darbeyle başa geldi. ancak 1959`da fidel castro liderliğindeki küba devrimi`yle devrildi ve abd’ye sığındı. yine abd destekli olan domuzlar körfezi çıkartmasına katıldı ve bozguna uğradı.
en çok amerika’nın küba’yı kumar ve fuhuş yeri yapmasına izin vermesiyle bilinir. 1973’te ölmüştür.
küba`nın 1940’a kadar askeri liderliğini yaptı. 1952`de yaptığı abd destekli askeri darbeyle başa geldi. ancak 1959`da fidel castro liderliğindeki küba devrimi`yle devrildi ve abd’ye sığındı. yine abd destekli olan domuzlar körfezi çıkartmasına katıldı ve bozguna uğradı.
en çok amerika’nın küba’yı kumar ve fuhuş yeri yapmasına izin vermesiyle bilinir. 1973’te ölmüştür.
(bkz: fulgencio batista)
msn den pekala gerçek olabilen hadise. belki de msn den yalnızca beyine aşık olunabileceği içindir.
eğer karşıdaki kimse dürüstse ve fikirlerini saklamıyorsa, beyine aşık olunur.
asıl soru şu: madem aşk hormonlara dayalı, insan nasıl daha kendi gözleriyle görmediği, kokusunu almadığı, temas etmediği, sesini duymadığı birine aşık olabilir? bu durumda işte aşk kişinin beynine olabilir ancak, fikirlerine. ve ayrıca bir kimsenin beynine, fikirlerine olan aşkın ömrü yoktur, üç yıl da sürmez, beş yıl da. sonsuzdur ve bitmez. belki de aşklar o nedenle geçicidir. belki de aşkın doğrusu beyne olandır, bilinmez.
ve ayrıca beyine olan aşk sadece karşı cinse olmak zorunda da değildir. insan pekala spartacus’un beynine, fikirlerine, yaprıklarına aşık olabilir örneğin. aynı şekilde mustafa kemal’e de, che’ye de.
o zaman şu sorun da ortaya çıkmıyor değil? aşk nedir ki, sadece hormonal midir?.. öyle demiyor mu bilim, uzmanlar? öyledir, o zaman. peki beyne aşık olunabilir mi, o zaman olunamaz. nedir bu durum, kafam karışık; saçmalıyorum. keşke... neye keşke dediğimi de bilmiyorum, itiraf etmesi gerekirse.
belki de kişinin beynine aşık olunamayacağı için buna aşk denemez, peki ne denir?
unutmadan, insan, beynine aşık olduğu ama hiç gidip de kendisine aşık olma fırsatı yakalayamadığı kimseyle bence buluşmamalı, tanışmamalıdır. belki o gerizekalı hormonlar bir mallık edip, iki kişinin uyuşmasını engellerler, belli mi olur... kişininin beynine aşk, o kişiye nefrete dönüşürse, çok ama çok üzülünebilir. gerçi aşk kendi başına üzüntüdür. nefret edin daha iyi.
ya aslında dinlemeyin beni, saçmalıyorum. gidin kendi kararınızı kendiniz alın, tabi bu duruma düşmüş olan varsa aranızda. hatta bana öğüt verebilecek olan varsa versin, ben düşünemiyorum, çünkü görüldüğü üzere kafam karışık.
(bkz: aşık saçmalar)
eğer karşıdaki kimse dürüstse ve fikirlerini saklamıyorsa, beyine aşık olunur.
asıl soru şu: madem aşk hormonlara dayalı, insan nasıl daha kendi gözleriyle görmediği, kokusunu almadığı, temas etmediği, sesini duymadığı birine aşık olabilir? bu durumda işte aşk kişinin beynine olabilir ancak, fikirlerine. ve ayrıca bir kimsenin beynine, fikirlerine olan aşkın ömrü yoktur, üç yıl da sürmez, beş yıl da. sonsuzdur ve bitmez. belki de aşklar o nedenle geçicidir. belki de aşkın doğrusu beyne olandır, bilinmez.
ve ayrıca beyine olan aşk sadece karşı cinse olmak zorunda da değildir. insan pekala spartacus’un beynine, fikirlerine, yaprıklarına aşık olabilir örneğin. aynı şekilde mustafa kemal’e de, che’ye de.
o zaman şu sorun da ortaya çıkmıyor değil? aşk nedir ki, sadece hormonal midir?.. öyle demiyor mu bilim, uzmanlar? öyledir, o zaman. peki beyne aşık olunabilir mi, o zaman olunamaz. nedir bu durum, kafam karışık; saçmalıyorum. keşke... neye keşke dediğimi de bilmiyorum, itiraf etmesi gerekirse.
belki de kişinin beynine aşık olunamayacağı için buna aşk denemez, peki ne denir?
unutmadan, insan, beynine aşık olduğu ama hiç gidip de kendisine aşık olma fırsatı yakalayamadığı kimseyle bence buluşmamalı, tanışmamalıdır. belki o gerizekalı hormonlar bir mallık edip, iki kişinin uyuşmasını engellerler, belli mi olur... kişininin beynine aşk, o kişiye nefrete dönüşürse, çok ama çok üzülünebilir. gerçi aşk kendi başına üzüntüdür. nefret edin daha iyi.
ya aslında dinlemeyin beni, saçmalıyorum. gidin kendi kararınızı kendiniz alın, tabi bu duruma düşmüş olan varsa aranızda. hatta bana öğüt verebilecek olan varsa versin, ben düşünemiyorum, çünkü görüldüğü üzere kafam karışık.
(bkz: aşık saçmalar)
red türküleri adlı kitaptan alıntıdır:
"özgürlüğün umudun şairi oldu. özgürlük şiirini yazmaya başladığında amacı sevgilisine bir şiir yazmak, en sonunda sevdiği kadının adını açıklamaktı; kendi deyişiyle kafasını dolduran tek sözcüğün özgürlük olduğunu farketti, sevgilsinin adı çıkmıştı aklından ve o unutulmaz şiir doğdu."
#547599
"özgürlüğün umudun şairi oldu. özgürlük şiirini yazmaya başladığında amacı sevgilisine bir şiir yazmak, en sonunda sevdiği kadının adını açıklamaktı; kendi deyişiyle kafasını dolduran tek sözcüğün özgürlük olduğunu farketti, sevgilsinin adı çıkmıştı aklından ve o unutulmaz şiir doğdu."
#547599
zülfü livaneli’nin biraz yontarak ve belki de kendisi çevirme gereği duyup yorumlayarak değiştirdiği ve bestelediği paul eluard şiiridir. şiirin öyküsü de hoştur ayrıca.
bendeki "okay gönensin"in çevirmenliğini yapmış olduğu "red türküleri" adlı kitaptan paul eluard’ın özgürlük şiiri:
okulda defterime
sırama, ağaçlara
hem kara, hem kuma
kazırım adını
okunmuş sayfalara
hem de beyazlarına
taşa küle kana kağıda
kazırım adını
parlak resimlere
savaşçının silahına
kralların kafasına
kazırım adını
çöle ormana
kuşların yuvasına
çocukluk anılarıma
kazırım adını
gecenin coşkusuna
günün doyumuna
mevsimlerin kıyısına
kazırım adını
gökteki çırpıntıya
güneşe, bataklı dama
kıpır kıpır aya
kazırım adını
ufka tarlaya
kuşun kanadına
değirmenin gölgesine
kazırım adını
şafağın soluğuna
denize, vapurlara
alçakgönüllü dağlara
kazırım adını
bulut yumaklarına
fırtına damlasına
kalın iri yağmura
kazırım adını
her türlü parıltıya
çığırtkan renklere
fiziğin has gerçeğine
kazırım adını
uyanık patikaya
kıvrımlı yollara
taşkın alanlara
kazırım adını
yanan lamba camına
sönük lamba üstüne
omuz omuza damlara
kazırım adını
bölüşülen meyvaya
odamdaki aynaya
kabuktan yatağına
kazırım adını
tombiş köpeğime
dimdik kularına
beceriksiz pençesine
kazırım adını
kapımın eşiğine
sevdiğim herşeye
en kutsal ateşe
kazırım adını
şaşkın camlara
kuşkulu dudaklara
suskun tuzaklara
kazırım adını
yıkılmış sığınağa
tükenmiş ışıldağa
sıkıntımın duvarına
kazırım adını
isteksiz yokluğa
çıplak yalnızlığa
ölümcül basamağa
kazırım adını
kavuşulan sağlığa
tehlikenin ardına
anısız umutlara
kazırım adını
tek sözcüğün gücüyle
döndüm yine yaşamaya
ey özgürlük
senin için doğmuşum
adını her yere kazımaya
not: öyküsü ve şair için #547600
bendeki "okay gönensin"in çevirmenliğini yapmış olduğu "red türküleri" adlı kitaptan paul eluard’ın özgürlük şiiri:
okulda defterime
sırama, ağaçlara
hem kara, hem kuma
kazırım adını
okunmuş sayfalara
hem de beyazlarına
taşa küle kana kağıda
kazırım adını
parlak resimlere
savaşçının silahına
kralların kafasına
kazırım adını
çöle ormana
kuşların yuvasına
çocukluk anılarıma
kazırım adını
gecenin coşkusuna
günün doyumuna
mevsimlerin kıyısına
kazırım adını
gökteki çırpıntıya
güneşe, bataklı dama
kıpır kıpır aya
kazırım adını
ufka tarlaya
kuşun kanadına
değirmenin gölgesine
kazırım adını
şafağın soluğuna
denize, vapurlara
alçakgönüllü dağlara
kazırım adını
bulut yumaklarına
fırtına damlasına
kalın iri yağmura
kazırım adını
her türlü parıltıya
çığırtkan renklere
fiziğin has gerçeğine
kazırım adını
uyanık patikaya
kıvrımlı yollara
taşkın alanlara
kazırım adını
yanan lamba camına
sönük lamba üstüne
omuz omuza damlara
kazırım adını
bölüşülen meyvaya
odamdaki aynaya
kabuktan yatağına
kazırım adını
tombiş köpeğime
dimdik kularına
beceriksiz pençesine
kazırım adını
kapımın eşiğine
sevdiğim herşeye
en kutsal ateşe
kazırım adını
şaşkın camlara
kuşkulu dudaklara
suskun tuzaklara
kazırım adını
yıkılmış sığınağa
tükenmiş ışıldağa
sıkıntımın duvarına
kazırım adını
isteksiz yokluğa
çıplak yalnızlığa
ölümcül basamağa
kazırım adını
kavuşulan sağlığa
tehlikenin ardına
anısız umutlara
kazırım adını
tek sözcüğün gücüyle
döndüm yine yaşamaya
ey özgürlük
senin için doğmuşum
adını her yere kazımaya
not: öyküsü ve şair için #547600
barış, sevgi ve sevda dolu şarkıların sahipliğini eden sanatçıdır kendisi.
ayrıca
(bkz: karlı kayın ormanında)
(bkz: özgürlük)
ayrıca
(bkz: karlı kayın ormanında)
(bkz: özgürlük)
dünyayı kurtaracak olandır.
"dünyayı güzellik kurtaracak
bir insanı sevmekle başlayacak her şey..."
(bkz: ada)
"dünyayı güzellik kurtaracak
bir insanı sevmekle başlayacak her şey..."
(bkz: ada)
insanı asosyal yapar. sapkınlıktır, hastalıktır, yanlıştır; ama güzeldir. lezzetli olan diğer her şey gibi zararlıdır, bağımlılık yapar.
(bkz: ultima online hayat offline)
(bkz: ultima online hayat offline)
nobellik kitap. şu an yazılmış olsa nobel garanti onun olurdu, fakat döneminde bir çok yaşar kemal daha bir çok mükemmel kitap yazıyordu. böylece nobel onun olamadı.
doğu ve batı blokları arasındaki gerginlik silahlı bir savaşa yansısa dünya kalmayacağı için, her iki taraf da bir şeyler geliştirerek diğerinin üstünde üstünlük sağlamaya çalışmıştır. bu nedenle soğuk savaş en çok teknolojinin işine yaramış, son yüzyılı insanın tarihte en çok yol aldığı dönem yapmıştır.
herşeyi bırakıp gitmek yerine yapılacak en doğru şey tekrar doğmak, olanlar olmamış ve yaşanılan yaşanmamış gibi yapmak, çevredeki her şeye ve kendine ikinci bir fırsat vermektir.
(bkz: zümrüdüanka)
(bkz: zümrüdüanka)
m. ilin ve e. segal adlı iki sovyet bilim insanı tarafından insanın bilinen tariihinin başından sonuna, her türlü -sel ilerleyişini fevkalade bilimsel ve güzel anlatan dev kitap. bu kitap aynı zamanda o eski sscb nin bilim ve insan konusundaki sahip olmuş olduğu büyüklüğünü de göstermekte, gözleri kamaştırmaktadır.
bolviyada yakalandığında sırt çantasından bir de nazım hikmet kitabı çıkmıştır.
"yarın yanağından gayrı, her yerde, her şeyde. ve hep beraber, hep beraber diyebilmek için..."
gevherinin şiiridir, grup yorum tarafından bestelenmiştir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?