confessions

reddy

- Yazar -

  1. toplam entry 1566
  2. takipçi 1
  3. puan 62796

göztepe karşıyaka macları

reddy
genelde izmir disindaki futbolseverlerin de takip ettigi izmir derbisi.hatta aktif holiganlik boyutuna bile geldigi gorulmustur zaman zaman bu destegin.bu aktif holiganliga ornek olarak ankaragucu’nun gecekondu grubunun,kaf kaf’a destek icin alsancaktaki ksk-goz goz kavgasinda ksk’lilarla ayni cephede(!) carpismalari gosterilebilir.

grup yorum da yorumlu dayak

reddy
grup yorum konuya iliskin dun bir basin toplantisi duzenledi,yaptiklari aciklamada dikkati ceken hala ustu kapali(!) olarak bu olaya alkis tutmalari oldu.ne diyelim grup yorum adi buna bulasti ya allah akil fikir versin bu kadroya.bir yandan devrimcilik yap adalet ozgurluk naralari at bir yandan anlasmazliga dustugun adam uzerinde teror estir...asagidaki aciklamalar grup yorum’un resmi web sitesinden alinmistir.

metin kahraman hakkinda...
kapitalizm ve curume

’kapitalizm curutur!’ bu tespit, defalarca yineletir kendini. sadece ac birakmasi, kitliktan kirip dokmesi, bombalarla katliamlar yapmasi degil sorun. bunlarla birlikte, baglilik, sadakat, sevgi, saygi, dostluk, onur, erdem, saf ve temiz olmak gibi insana dair tum degerleri de yok edip gecmesi, silindir gibi ezmesi gibi buyuk sorunlar cikarir ortaya. insan, kapitalizmin dislileri arasina girmeye gorsun, onun gibi dusunup, onun gibi hissedip, onun gibi yasamaya baslar, tumden satiliga cikartir insanligini. kapitalizmin kurallariyla yasamayi secen biri, bundan sonra ayni kurallari tum yasamina uygular ve kapitalizm gibi adilesir. kapitalizm tum insanlari mi boyle yapar, elbette degil. boyle olsaydi, butun bu adaletsizlikleri gorup baskaldiranlar, devrimcileserek yasamini ortaya koyanlar olmazdi. kapitalizmin bu yok etmeye donuk butun basincina karsilik, degerlerine, geleneklerine, yuzlerce yillik ahlaki degerlerine sarilarak kendini koruyanlar elbette olmustur, olacaktir. bir de kendini kapitalizmin dumen suyuna kaptiranlar, nereye suruklese oraya savrulan, benligi, bilinci, akli, fikri bu akintida kaybolanlar... bunlar o denli kisiliksizlesirler ki, kendi insanliklarina ait her seyi satiliga cikartirlar.

metin kahraman...

12 eylul karanligi binlerce devrimciyi, vatanseveri, aydini hapishanelere doldururken, bircogunu da gemisini kurtarmaya itip kendi bireysel hesaplariyla bas basa birakarak, kapitalizmin dislileri arasinda oguttu. metin, boyle bir donemde onur ve erdemi secmis, bedeli ne olursa olsun fasizmin baskilarina boyun egen, kapitalizmin oguttugu bir yasami reddetmistir. boyle dusunen sadece o degildir, onun gibi dusunen baskalari da vardir. bir araya gelerek gelecek guzel gunlerin mujdesini verecek muzikler yapmaya karar verirler. ve yorum ortaya cikar. eylul karanliginda yorum’un gelismesini saglayan guc, sesi bogulmaya calisilsa da 12 eylul fasizmine direnen, bu konuda buyuk bedeller odeyen devrimci tutsaklardir. grubun gelismesinin motor gucu, dort bir yani fasizmin duvarlari ve zulmu ile cevrilmesine ragmen direnen ve her sart altinda direnilebilecegini, sosyalizm inancinin yasatilabilecegini gosteren devrimci tutsaklardir. bunlari bilmeyen yoktur. tarafimizdan onlarca kez dile getirilmis, kitaplarimizda yer almistir.

grup icinde kolektivizmin nasil hayata gecirileceginden tutalim, hangi konularin nasil islenmesi gerektigine kadar her konu tartisilmistir, yontem bugun de aynidir. zaman zaman bu tartismalari hapishanelerdeki tutsaklarla da yaptigimiz olmustur. bu tartismalarin bircoguna metin bizzat taniktir. hapishaneler uretimlerini sunar yorum’culara. hem de hicbir karsilik gozetmeksizin. yorumcular da fanusta yasamamaktadir. metin de. yasadiklari, hissettikleri, gorup algiladiklari seyleri bestelemekte, uretime donusturmektedirler. urettikce, tartistikca birikim artar. bireysel bir dunya anlatilmadigindan, sarkilarin mulkiyeti de bireysel degildir. artik yorum’u ve sarkilarini var eden mucadeledir, orgutluluktur, -dunyaya bireycilik penceresinden bakanlarin hicbir zaman anlayamayacagi uzere- bu sarkilarin sahibi de dogal olarak mucadele ederek bu bedelleri odeyenlerdir. yorum kisa bir sure sonra (1989) albumlerde bestelerin altina kisilerin imzasini atma yerine grubun imzasini atmayi secer ki bu karari alanlarin arasinda metin de vardir. cemo (1989) ve gel ki safaklar tutussun (1990) albumleri, icinde metin’in de bulundugu ve sarkilarin altina kisilerin degil grubun imzasinin atildigi albumlerdir. metin, "biz ayrildiktan sonra bestelerimizin altindaki imzalari kaldirdilar bize sormadan."(1) derken yalan soylemeye devam ediyor. gunes balcikla sivanmaz.

artik bu sarkilari her ne pahasina olursa olsun koruma, kollama ve sahip cikma gorevi kisilerde degil yorum’dadir. herkes bilir ki yorum’u yorum yapan en buyuk ozelliklerden biridir bu.

metin, 1991 yilinda, yani tam on dort yil once yorum’dan ayrilarak, edindigi birikimleri bireysel kariyerini guclendirmek icin kullanmayi secmistir. dogal olarak duyarliligi ve uretim anlayisini da... metin; devrimci sanatciligi, kultur cephesinin isimsiz emekcisi olmayi kaldiramamis, bu yasamin getirdigi zora ve zahmete katlanamamis, birey olmayi ve bohem yasami tercih ederek aramizdan ayrilmistir. ciddi donusumler yasadigi ortaya cikan urunlerden bellidir. devrimci muzikten hizla uzaklasmis, etnik muzik alaninda calismalara yonelmistir.

orgutlulukten uzaklasmak, bir devrimcinin hayatinda ciddi nitel donusumlerin yasanmasini beraberinde getirir. zamanla eski metin’in yerini, kisiliksizlesen, duskunlesen, ahlaksizlasan, yozlasan metin almaya baslamistir. metin, kisa sure icerisinde, onceden karsi oldugu kapitalizmin kurallarina gore yasamayi secmistir. yorum’dan ayrilan diger bircok kisiyle surdurdugumuz iliskinin temelinde deger vardir. daha uzerinden bir ay gecmis 20. yil konserinde metin’e sahneye bizimle birlikte cikmasini teklif ettigimizi de cok kisi bilmez. her kosulda elinden tuttugumuz, daha fazla dusmemesi icin kendisine deger verdigimiz ortadadir. bu bilgilere sahip olmadan sagda solda deger ve degersizlik uzerine ahmakca konusmak hangi ahlaki kavramla aciklanabilir? tehdit ettigimiz adamlari bizimle birlikte sahneye mi cikartiyoruz?

hirsizlik, kapitalizmle buyuyen bir duskunluktur. metin de bir sure sonra belgeli ve tescilli bir hirsiza donusmustur. hem de bunu milyonlarca kisinin gozleri onunde, zerrece bir mahcubiyet tasimadan piskince yapmaya kalkmistir. metin’in calmaya kalktigi bir iki sarki degildir bizce -zaten israrla gorulmek istenmeyen bu noktadir- onun calmaya calistigi ortak degerlerimiz, bizi biz yapan, ugruna can bedeli mucadele edilen, insanlarin hayatlarindan vazgececek kadar cok sevdigi degerlerdir ki bu degerler yuzlerce kisinin su veya bu oranda katilimiyla ortaya cikmistir. ugruna iskenceler gorulen, sansurun, yasagin en koyu haliyle uygulanmasi pahasina savunulan ve bugunlere getirilen, uzerinde yuzlerce insanin kani olan degerlerdir calmaya kalktigi. konusmak kolaydir, yasamayan bilmez.

bu kadar aleni, bu kadar piskincedir metin’in yaptigi.

metin ne icin yapmistir bu hirsizligi? ar damarini bu kadar catlatan, bu kadar alcalmayi, kisiliksizlesmeyi goze aldiran sey nedir? ’emegine saygi gosterilmesini istedigi’ yalaniyla gizlemeye calistigi sey, aslinda kendi aciklamasinin ilk satirlarinda mevcuttur.

"besteledigimiz ve sozunu yazdigimiz eserlerin yurtici ve yurtdisinda korunmasi, takibi konusunda yaklasik 5 yildir eser sahibi meslek birligi uyesiyim. bir yil once bize ait eserlerin telif haklarinin daha iyi korunmasi ve eserlerimizin etkin bir sekilde projelere pazarlanmasi icin bir edisyon sirketi ile anlasma yaptik. bu cercevede hakli olarak grup yorum albumlerinde yer alan bestelerimizi de meslek birligimize kaydettirdik..." (2)

herkesin tartismaktan kactigi yer burasidir. metin’le konusmalarimizin ozu de burasidir ki metin bunlari kimseye anlatmamakta, gizlemektedir. iste, kapitalizmin en igrenc, en asagilik kurallarini isletiyor bu adam. eserlerimizi projelere pazarlamak istiyor. yuzlerce insanin kanini, binlercesinin gordugu iskenceleri, yuz binlerce insanin umudunu yeserten degerleri, birkac kurus ugruna satmak istiyor. duskunlesen insanin her seyi satiliktir. ’pazarlama’ kapitalizmin en temel kurallarindandir ve urunun alici bulmasi icin yapilan etkinligi ifade eder. koca bir mucadelenin yarattigi emegi kim bilir hangi ite kopuga satmaya kalkip, sonra da ’emege saygidan’ bahsetmektedir. "para istemedim" diyor ve kendi aciklamasinda da goruldugu gibi yalan soyluyor. oysa konuya vakif olanlar bilecektir. bir kez imza atildiktan sonra sarkilarin telifi icin odenen para otomatik olarak imza sahibinin hesabina aktarilmaktadir. metin’in "para istemiyorum ama sarkilarin telif haklari bende olsun" ifadesi acik bir aldatmacadir. degerlerinden uzaklasan biri curur. insanlarin duygulari, beklentileri, neler hissettirdigi yoktur onun dunyasinda. varsa yoksa kendi bencil cikarlari, kisisel ihtiraslari. her seyi bunun ugrunda kurban edebilir.

kizil ordu korosunun o unlu sarkilarini, marslarini koro icerisinden kimsenin alip satamayacagi gibi net bir degerlendirmedir bizimkisi. kimsenin gocunmasina gerek yok, metin bunlari bilerek bu grupta yer almistir ve bu kararin altinda kendi imzasi da vardir. metin ’hakkinin iade edilmesini’ tam 16 yil bekledikten sonra istemektedir. neden bu kadar beklediginin, neden bugunu sectiginin cevabi yoktur aciklamalarinda. kapitalizmin ’pazarlama’ yontemi disinda bir neden bulamiyoruz. kendini tartistirip one cikma ugruna, bunca yillik degerlere zarar verip vermeme diye bir kaygisi yoktur. o ve onun gibiler kendi reklâmi icin her seyi feda edebilir. yorum’cu metin, nasil yalanci ve hirsiz metin’e donusmustur, israrla kacilan ama sorulmasi gereken soru budur.

metin’in geldigi noktayi sadece hirsizlik olarak adlandirmak da eksik olacaktir. cunku kendisi ’yavuz hirsiz’ rolune soyunmus, kendini hakli ve ’mazlum’ gostermek icin her entrikayi denemistir. ayni zamanda devrime, orgutluluge olan kinini kusmaktadir. sarkilarin yorum’a degil kendisine ait oldugunu soylerken yine kapitalizmin en has ozelliklerinden olan bireyi ve bireyselligi kutsamakta, orgutluluge ve kolektivizme dusmanca saldirmaktadir. orgutlu olarak yaratilabilecek bir deger yoktur ona gore. her seyi bireyler yaratir ki bu, aciktan orgut ve sosyalizm dusmanligidir.

orgutluluge olan dusmanligi yorum’a iliskin carpitilmis ve karalamaya donuk ifadelerinde acikca gorulmektedir. "beni tehdit ettiler"(3) seklinde alcakca bir iftira atabilmistir. hirsiz ve ustelik yalanci... kendisi ile konu hakkinda uc gorusme yapildigini, bunlardan ilk ikisinin oldukca sicak gectigini gizlemistir. o gorusmelerde "yanlis yaptigini ve duzeltecegini" dile getirmesine ragmen sonra her nedense bu fikrinden vazgectigini de gizlemistir. peki, bu once soz verip sonra sozunden donme, metin’in savunuculari tarafindan nasil aciklanacak? en onemlisi bir tehdit yasanmamistir, bunu en iyi kendisi bilmektedir. bu iddiasi alcakca bir yalandir. bu sekilde yorum’u, orgutlulugu, devrimci adaleti karalama cabasindadir. hedef gostermektedir. yalanciligi oyle bir noktaya vardirmistir ki, kendisine yapilanlar ile kalan muzik arasinda da bag kurmaya calismaktadir.

bu yaziyi yazmadan once uzun bir sure bekledik. bu sure icerisinde kimsenin bize bir sey sormayisina uzulerek sahit olduk. tez elden metin’in soylediklerine inanildigini ve bu iftiralar esliginde grubumuzu ve siyasi dusuncemizi karalama yonunde haberler yapildigini, kampanyalar baslatildigini gorduk. bu kampanyalara imza atan sanatcilara sorulmasi gereken tek sey var, bize ulasmaniz mumkunken bunu neden yapmadiniz? bu nasil bir demokratliktir, tek tarafli bilgilendirmeyle karar vermek, aciklama yapmak hangi "aydin" tavrinin ornegidir? ferhat tunc ve edip akbayram’in da icinde bulundugu bir grup sanatcinin metin’i destekleyen aciklamalar yaptigini uzulerek gorduk. hangi bilgiyle? yorum’a yillardir yapilan onca saldirinin ardindan bir araya gelip bir aciklama yapmakta zorlanan bu tip olusumlarin samimiyetinden artik suphe duyuyoruz. albumlerimiz toplatilirken, konserlerimiz yasaklanirken, biz iskence gorurken neredeydiler? neden simdi yaptiklari gibi bir platform olusturup aciklama yapmadilar? ne yazik ki yayinlanan bildiriler eksik bilgi, carpitma ve yalanlarla doludur. peki, metin’e kananlar simdi bunlari tekrar gozden gecirecekler mi? bir hirsiz ve yalanciya sahip cikiliyorsa bu kisilere diyecegimiz baska bir sey kalmamistir. biz hala bu kisilerin tek yonlu bilgilendirme sonucu yorum’un karsisina ciktigini dusunuyoruz. yoksa hirsizi korumak hangi adalette vardir? hirsizliga tesvik etmek, yalanciliga prim vermek hangi ’aydin tavrinda’ yer alabilir? gorunen ortada ki curume kapsamini genisletiyor. en ileri, en muhalif oldugunu ifade edenler, kapitalizmin bireycilik temelinde kolektivizm dusmanligi, yalancilik, sahtekârlik, hirsizlik gibi temel ozelliklerine de sahip cikmakta ve savunmaktadir. bu noktalara suruklenmis bir aydin, aydin olamaz. cunku onlar, curuten zehiri vucuda enjekte eden ama panzehir enjekte ettigini iddia eden sahte doktorlardir. metin’e uygulanan siddeti "kinamak zorunda oldugumuzu" hatirlatiyorlar bize, tehdit ediyorlar. tesekkur ediyoruz bu "insancil" tavirlari icin ve "insan haklari beyannamesi" ile susledikleri bildirileri icin. oysa kapitalizm ne hos degil mi ve bireycilik? zaten siddeti kim uygularsa karsi cikmak gerekir, "adalet" binlerce kez tecavuz edilmis ve sokaklarda satilan bir fahise olsa bile.

bir de pusuda bekleyen sinsiler var, firsatci, yuzsuz, ruhsuz, karsimiza cikip iki laf edemeyecek korkaklar. cesitli platformlarda devrimcilere kufreden bu eski solcular, metin’le birlikte yine maskelerinin ardindan saldirmaktadirlar. oyle ki metin’i bile kendi ahlaksizliklarina alet etmektedirler, gozden kacan bir yan da budur. boyle yilginlarin karsimiza cikmasi ilk degildir.

metin, yorum’daki tarihine sahip ciktigini soylerken de ahlaksizca kafalari karistirmaktadir, oysa herkes bilir ki yorum’da bencilliklere, kariyerizme yer yoktur. goruldugu gibi yalnizca isine geldiginde sol bir soyleme sariliyor. reklâmlar bitti ne yazik ki. metin, yorum’dan ayrildiktan sonraki herhangi bir donemde simdi yasaklanan, yargilanan bu sarkilarin hangisine sahip cikmistir? hangi toplatma kararinin ardindan, "bu sarkilar benimdir, bu sarkilarla onur duyuyorum" demistir? gorunen koy kilavuz istemez.

kimse yalanciligi ve hirsizligi mesrulastirmaya ve "siddet demagojisi"nin arkasina siginarak, lafebeligi yapmaya kalkmasin.

yorum, yeni sarkilariyla ve dinleyenleriyle bu gecmisine kufreden duskunlerin karsisinda olmaya devam edecek.

turkuler susmaz halaylar surer...

grup yorum

(1) express dergisi, eylul 2005
(2) metin kahraman’in cesitli yayin organlarinda yayinlanan 14.09.2005 tarihli aciklamasindan.
(3) metin kahraman’in ayni aciklamasindan.

-----

guncel gelismelere iliskin 25 eylul 2005 tarihinde yaptigimiz basin aciklamasinin tam metni asagidadir:

basina ve kamuoyuna

yalan ve carpitmalarla gizlenen gercekler

gunlerdir adeta kampanya baslatilmis gibi, grubumuza yonelik bir linc hareketi gerceklestiriliyor. basini metin kahraman’in cektigi, kendisine "aydinim", "sanatciyim" diyen kimi kisilerin de dâhil oldugu bu linc hareketi ile degerlerimize, politik kimligimize, bizi biz yapan her seye karsi hakaretlere ve karalamalara varan aciklamalar yapiliyor. metin tarafindan verilen tek yanli ve carpitilmis bilgiler yeterli goruluyor. bugune kadar sustuk. giyabimizda yurutulen tum tartismalari ve aciklamalari izledik. gelinen bu asamada, biz de bu konudaki dusuncelerimizi aciklamak istiyoruz.

metin kahraman, kendisinin de yorum’a dâhil oldugu zamanda uretilmis olan bazi sarkilarin sadece ve sadece kendisine ait oldugu iddiasiyla, -bize hicbir bilgi vermeden- mesam’a basvurmus, bu sarkilari calmaya kalkismistir. bu sarkilarin kendisine degil, yorum’a ait oldugunu en iyi kendisi bilmektedir. zaten bunu bildiginden dolayidir ki, meseleyi bizden gizlemeye calismistir. yorum’da bir sarki nasil uretilir, buna kim ne kadar katilir, kolektivizm bizim icin ne ifade eder, sarkilarimizi uretirken yon veren anlayis nedir, herkesin malumudur. bu konuda daha once yazdigimiz yazilar ve yayinlanmis kitaplardan da acikca gorulecegi gibi, bestenin olusmasindan duzenlenmesine her asamasinda butun elemanlarinin emegi gecer. biz halkin orgutlulugunu savunan bir grubuz ve dogal olarak orgutlu bir muzik grubuyuz. hangi konunun nasil islenecegine iliskin politik bir perspektifimiz vardir ve tum duygu ve dusuncelerimize bu perspektif yon verir. yaratilan besteler, her asamasi ve her notasiyla bu bilincle uretilir. bu nedenle sarkilarimiz hicbir ’kisinin’ mulkiyetine gecirilemeyecek kadar cok sey ifade ederler. sadece bizim acimizdan degil, dinleyicilerimiz acisindan da boyledir. bircok dinleyicimizin sirf sarkilarimizi dinledigi, sahiplendigi icin isinden okulundan atildigi, hatta hakkinda sorusturmalar acilarak tutuklandigi bilinir. tum turkulerimizin bedeli odenmistir, odenmektedir. metin’in telif takintisinin cok uzerindeki bedellerden soz ediyoruz. bu sarkilarimizi yillardir canimiz pahasina, hapislikler pahasina, yasaklamalar pahasina koruyoruz. bizim, emegimizi, duygularimizi, dusuncelerimizi kattigimiz bu sarkilari yillar sonra birinin cikip calmaya kalkmasina karsi da elbette koruyacagiz.

metin, yaptigi hirsizligi gizlemek icin cesitli hilelere basvurarak durumunu masumlastirmaya, tartismanin yonunu degistirmeye calismistir. aciklamasinda ’sadece emegine saygi gosterilmesini, isminin album kapaklarina yansimasini istedigini’ belirterek, masumca bir talebi olduguna ikna etmeye calismistir. niyeti bu olsaydi, konuyu bizimle tartismayi secerdi. 14 eylul’de yaptigi aciklamasinda belirttigi gibi asil niyeti ’eserlerinin etkin bir sekilde projelere pazarlanmasi icin’ yapilan bir girisimi icermektedir. insanlarin hayatlari pahasina korumayi gorev bildigi bu sarkilar, metin nezdinde projelere pazarlanacak birer mal durumundadir. uc kurusluk telif geliri icin butun insanligini kaybetmistir. isin bu yanini bulaniklastirmaya calismakta, tartisilmasini engellemektedir. ’emege saygidan’ bahseden metin, kendisini yetistiren grup yorum’a karsi sergiledigi tutumla emege karsi en buyuk saygisizligi yapmaktadir.

ayni aciklamasinda yalanlarina devam ederek ’yorumcular tarafindan tehdit edildigini’ iddia etmistir. yalandir. kamuoyu karsisinda yalan soylemis, kendisini mazlum gostermeye calismistir. mazlum edebiyati yapabilmek icin yorum’u karalamayi secmistir. kendisi ile uc kez gorustuk. uc gorusme de, bizim talebimiz uzerine gerceklesmistir. sorunu cozmek icin hep biz caba sarf ettik. kiskirtmalarina prim vermedik. gorusmelerdeki provokatif tavirlarina karsi sogukkanliligimizi koruduk. cozmeye calistik.

metin, bizimle hic ama hicbir ilgisi olmayan bir dovulme olayini karsimiza dikerek, bizimle iliskilendirmeye calisarak, yaptigi hirsizligi gizlemek istemistir. kendisini kurnaz sanmaktadir. bu konuda cok net konusuyoruz, bu olayin bizimle hicbir alakasi yoktur. bu olayin tartisilmasi, bunun gundemde tutulmasi, metin’in isine gelmekte, ekmegine yag surmektedir. meseleyi ’kinama, kinamama’ tartismasina hapsetmek, metin’in yorum’un prestiji uzerinden reklâm yapmaya calismasina ortak olmaktir. daha once gazetelerde bu konuda soylediklerimiz carpitilmistir. bu konuyu cok net olarak tekrar soyluyoruz, biz "kinama-kinamama" tartismasina girmiyoruz. bu tartismaya girmek, metin’in oynadigi oyuna gelmektir, bu tartismanin disinda olacagiz. israrla bunun tartisilmasinin, bizimle hicbir ilgisi olmayan bir konunun isitilip isitilip asil yasadigimiz sorun olan metin’in hirsizligi olayinin karsisina dikilmesi art niyetlidir. biz, bu tartismaya girmeyecegiz, metin’in ’mazlum reklâmci’ sovuna ortak olmayacagiz.

biz, metin’in bu oyununa gelmedik ama gelenler vardir. iclerinde kamuoyunun yakindan tanidigi birkac aydinin da oldugu 165 kisiden imza toplanmis, bu imzalar adina ortak bir aciklama yapilmistir. kimileri isi daha da ileri goturerek, onun tutumunu sahiplenen, aklamaya calisan bir caba icine girmistir. aydin olmak hirsizi koruyup kollamak midir? bencilligi, bireyciligi oven, kapitalizmin en kirli yasalarini savunanlari kollamak midir? ’siddet karsitligi’ tek basina yeterli degildir, yasanan bunca siddet olayi varken bu aydinlar ortada yoktur. ’aydin’ olduklarini metin, gazi mahallesi’nde birkac kisi tarafindan dayak yediginde hatirlamislardir. ancak, yukarida da dedigimiz gibi onun carpitmalarla dolu aciklamalarini yeterli gormus, altina imzalarini atmislardir. buraya imza atanlar, (bir kisi disinda) bizi arayip meselenin aslini ogrenmeye calismamistir. aydin olmak oncelikle meseleye onyargisiz ve tarafsiz yaklasabilmektir. ama onlar once taraf dolmuslardir, metin’in anlattigi masallari, soyledigi yalanlari sanki yasanan gerceklermis gibi gostermeye calismislardir. aydin tehdit eder mi? kendileri acikca tehdit etmistir bizi. 20 eylul tarihli hurriyet gazetesi’ne de yansidigi gibi ’kinanmadigi ya da ozur dilenmedigi takdirde yorum’u boykot edeceklerini’ aciklamislardir. bizi tehdit etme curetini nereden almislardir? kimse bize hangi konu hakkinda kinama yapacagimizi dayatamaz. dayatmaya kalkan dayattigi ile kalir. dayatmacilik ve tehdit, aydin tavri olamaz. hele buna subjektif degerlendirmeler, sorup sorusturmadan yapilan yargilamalar da eklenince bu tavrin aciklanacak bir tarafi kalmaz. anlasilmaktadir ki bu imzacilarin buyuk cogunlugu kafa kol iliskileri uzerinden, feodal iliskiler uzerinden gelistirmistir tavrini. iclerinde bize karsi eskiden beri biriktirdikleri kinlerini kusanlar da vardir. belli ki firsat kollamislar, aradiklari firsati metin’in sagladigi ortamla bulmuslardir. meseleyi tam anlamadan imza atanlar, eksik bilgilenme sonucu katilanlar elbette olmustur, bu konudaki samimiyeti atacaklari adimlar gosterecektir.

siddeti kinayanlar, ayni tavri hirsizliga karsi, emegi calmaya karsi, her turlu baskiya ragmen mucadele eden devrimci bir muzik grubunun karalanmaya calisilmasina karsi da gostermelidir. sosyalizmin emekten yana, kolektivizmi esas alan ve orgutlulugu savunan degerlerinin karsisinda, kapitalizmin bireyci, mulkiyetci ve orgut dusmanligi gibi degersizliklerini yaymaya calisanlari kinamalidir. asil kinanmasi gereken budur, ayni hassasiyeti bu konuda da bekliyoruz. aydin sorumluluklarini yerine getirmelerini bekliyoruz. aydinlar cesur olmali, ahlaksizliga karsi tavir almali ve asil olarak hirsizligi kinamalidirlar.

metin, kisisel ihtiraslari ugruna bedellerini odeyerek yarattigimiz degerlerimizin ayaklar altina alinmasini ve rezalet derecesine dusurulerek tartisilmasini saglamistir. hirsizlik girisimi, carpitmalari ve yalanlari olayin bu sekilde gelismesinin sebepleridir. bu yaniyla tum yaptiklarindan oturu grup yorum’dan ve grup yorum dinleyicilerinden ozur dilemeli, hirsizliktan vazgecmelidir. sorunun cozumu kendi tavrina baglidir. cozumsuzlugu dayattigi noktada ortaya cikabilecek olumsuz sonuclardan grup yorum olarak bizim hicbir sorumlulugumuz olmayacagini buradan bir kez daha duyuruyoruz.

turkulerimizin bedeli odenmistir, telif hakki halkindir.
turkulerimiz kazanacak!

grup yorum
2005.09.25

ceylan konuk

reddy
alman lisesi’ndeki satanist dalgadan etkilenerek intihari secmis olan talihsiz genc kiz.ayrintilar icin ailesinin ceylan anisina hazirladigi web sitesine bakmakta yarar var.
http://www.ceko.org

6-7 eylül olayları

reddy
6-7 eylul 1955 tarihlerinde gerceklesen katliam,yagma.ataturk’un selanik’te dogdugu eve yunanlilarin bomba koydugu haberinin istanbul ekspres gazetesinde yildirim baskiyla yayinlanmasiyla ofkeli kitlenin basta beyoglu’ndakiler olmak uzere istanbul’daki rum azinligin isyerleri ve evlerine dogru saldiriya gecmesiyle ortaya cikan olaylar silsilesi.bu olaylarda 15 rum asilli vatandasimiz hayatini kaybetmistir.ancak sonradan bombayi koyanin yunanli olmadigi ve bombanin da patlamadigi ortaya cikmistir.

ss lazio

reddy
bi aralar kulubun transfer ettigi siyahi futbolcuyu sirf ten renginden dolayi kabullenemeyen,hatta isi adam gol attiginda sirtini sahaya donmeye kadar goturen fasist taraftar kitlesine sahip italyan takimi.
27 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol