japon kökenli bir bulmaca olduğunun bilinmesine ve ismine rağmen isviçreli büyük matematikçi leonhard euler tarafından bulunduğu düşünülen sayı yerleştirme oyunu. 1980li yıllarda japonyada tam bir çılgınlık halini almıştır. japonca ismin bu dönemde ortaya çıktığı söyleniyor. sudokunun isim babası 1984 yılında bu oyunu piyasaya süren nikoli firmasının başkanı kaji maki olarak biliniyor. bulmacanın ilk adı "rakamlar tek olmalı" anlamına gelen "suji wa dokishin ni kagiru" imiş. daha sonra bu isim kısaltılarak sudoku halini almış. su=rakam; doku=tek anlamında
bulmaca, amerika birleşik devletlerinde uzun yıllar "number place" adıyla yayınlanmış. 2004 yılının sonlarına doğru ingilterede bulmacanın the times gazetesinde yayınlanmasının ardından sudoku tüm dünyaya bir salgın gibi yayılmaya başladı. ülkemize türkiye zeka oyunları vakfı tarafından 90lı yılların sonlarına doğru diamond adıyla sokulmuş fakat o dönemde çok fazla rağbet görmemiştir.
sepetinde üç dirhem pamuğu olmayan takımı
fena halde tebelleş oldu orhan pamuka...
yok efendim, bu nışantaşı çayır züppesi
-romancılık ne gezer serde!-
reklâm yazarıymış düpedüz
veya son model helikopteriyle kapı kapı dolaşan
post-modern bir seyyar satıcı...
ben ki pre-modern bir şairim, diyorum ki size:
bakmayın orhanın hep geçmişe mazilerden dem vurduğuna
harem dairelerinde oryantal göbekler attığına!
o mu sanki edebiyatımızda tek yağmur kaçağı
üslubu bihoş mesleği nakkaş muşambası makintoş!
bakmayın sokaklarda bir müze bekçisi gibi dolaştığına
o tam günün adamı
antika olan biziz asıl
gırtlağına kadar beyaz eşyaya kara paraya batmış
bu tüketim toplumunun has çocuğu o!
bir kalemde yeni bir kalem sürdü piyasa ekonomisine
kitapsızlar mahallesinde salyangoz bellenen, o yasaklı
o tu kaka kitap kapış kapış gidiyor sapamarketlerde
orhan eskiden yok olan bir şeyi yok satıyor
biz ne kızıllar gördük kızılı yok pahasına satan...
varsın o da kırmızıyı okutsun ateş pahasına
can yucel/31.12.1998/datca
fena halde tebelleş oldu orhan pamuka...
yok efendim, bu nışantaşı çayır züppesi
-romancılık ne gezer serde!-
reklâm yazarıymış düpedüz
veya son model helikopteriyle kapı kapı dolaşan
post-modern bir seyyar satıcı...
ben ki pre-modern bir şairim, diyorum ki size:
bakmayın orhanın hep geçmişe mazilerden dem vurduğuna
harem dairelerinde oryantal göbekler attığına!
o mu sanki edebiyatımızda tek yağmur kaçağı
üslubu bihoş mesleği nakkaş muşambası makintoş!
bakmayın sokaklarda bir müze bekçisi gibi dolaştığına
o tam günün adamı
antika olan biziz asıl
gırtlağına kadar beyaz eşyaya kara paraya batmış
bu tüketim toplumunun has çocuğu o!
bir kalemde yeni bir kalem sürdü piyasa ekonomisine
kitapsızlar mahallesinde salyangoz bellenen, o yasaklı
o tu kaka kitap kapış kapış gidiyor sapamarketlerde
orhan eskiden yok olan bir şeyi yok satıyor
biz ne kızıllar gördük kızılı yok pahasına satan...
varsın o da kırmızıyı okutsun ateş pahasına
can yucel/31.12.1998/datca
bu yıl 3-11 mart tarihleri arasında beşincisi düzenlenen, ilk iki gün bursada yağan inanılmaz yağmur yüzünden tavandan akan sular için önlem olarak tas dağıtılan fuar!
1 sayısı ve onu takip eden 100 adet sıfırdan oluşan sayı. arama motoru googleın isminin bu sayıdan esinlenerek bulunduğu söylenmekte. sayıya edward kasner adlı matematikçi tarafından bu isim verilmiştir. kasner, 9 yaşındaki kuzeninden bu sayı için bir öneri istediğinde çocuğun verdiği yanıt, "googol" olmuştur.
10 üzeri 100 olarak da ifade edilir.
10 üzeri 100 olarak da ifade edilir.
başlangıç koşullarındaki en ufak değişikliğin bile sonucu büyük ölçüde etkileyebileceği karışıklık durumu. örneğin tilt oyunu kaotik bir olaydır. fırlatılan her top farklı bir rota izler. topun başlangıç pozisyonundaki ufak değişiklikler ya da yayı çekme kuvveti topun yönü üzerinde büyük değişikliklere yol açar.
halk arasında fitneci, ortalığı karıştıran insan anlamında kullanılan sözcük. aynı zamanda güreşecek olan pehlivanları yüksek sesle izleyicilere tanıtan ve dualarını okuyarak onları alana süren kimse.
tudem yayınlarından çıkan, doğduğu toprakları terk edip göçe zorlanan ve dört bir yana savrulan insanların hikayelerini fotoğraf ve şiirlerle konu alan berkant çolak kitabı. fotoğraflar, yunanistan’da ve türkiye’de çekilmiştir. bu fotoğraflar, mübadeleyi birebir yaşayan veya ailesi yaşamış olan insanları ve ortamları yansıtır.
çalışmada yer alan şiirlerin büyük bir kısmı fotoğraflar için özgün yazılmıştır. diğer bir kısmı ise, mübadele hakkında yazılı olan şiirlerdir.
kitapta şiirleri bulunan şairler :
adnan acar, ahmet erhan, ahmet oktay, ahmet telli, ali cengizkan, arif damar, ataol behramoğlu, berna olgaç, bilgin adalı, cevat çapan, e.gülhan çolak, enis batur, gonca özmen, güngör gençay, güngör tekçe, güven turan, haydar ergülen, hilmi yavuz, hulki aktunç, hüseyin alemdar, hüseyin avni dede, iclal aydın, kemal özer, küçük iskender, mahmut temizyürek, mehmet yaşın, murat batmankaya, murat temizer, mustafa fırat, neşe yaşın, nihat behram, nilgün polat, onur caymaz, orhan aklaya, orhan kahyaoğlu, ömer erdem, özdemir ince, refik durbaş, salih bolat, selahattin yolgiden, seyhan erözçelik, şerafettin kaya, süreyya berfe, şükrü erbaş, turgay fişekçi, turgay kantürk, turgay nar, yılmaz arslan, zafer çakır
çalışmada yer alan şiirlerin büyük bir kısmı fotoğraflar için özgün yazılmıştır. diğer bir kısmı ise, mübadele hakkında yazılı olan şiirlerdir.
kitapta şiirleri bulunan şairler :
adnan acar, ahmet erhan, ahmet oktay, ahmet telli, ali cengizkan, arif damar, ataol behramoğlu, berna olgaç, bilgin adalı, cevat çapan, e.gülhan çolak, enis batur, gonca özmen, güngör gençay, güngör tekçe, güven turan, haydar ergülen, hilmi yavuz, hulki aktunç, hüseyin alemdar, hüseyin avni dede, iclal aydın, kemal özer, küçük iskender, mahmut temizyürek, mehmet yaşın, murat batmankaya, murat temizer, mustafa fırat, neşe yaşın, nihat behram, nilgün polat, onur caymaz, orhan aklaya, orhan kahyaoğlu, ömer erdem, özdemir ince, refik durbaş, salih bolat, selahattin yolgiden, seyhan erözçelik, şerafettin kaya, süreyya berfe, şükrü erbaş, turgay fişekçi, turgay kantürk, turgay nar, yılmaz arslan, zafer çakır
tüm evreni doldurabilecek kaç tane kum tanesi olabileceği konusunda araştırmalar yapmış olan antik yunanlı matematikçi. hesaplarına göre kainatı doldurmak için 10 üzeri 63 (1 visintilyon) kum tanesine ihtiyaç varmış.
yörelere göre yazma, yemeni, çember gibi farklı adlar alan başörtüsü.
aynı zamanda bir bayan adı
aynı zamanda bir bayan adı
tudem yayınları tarafından "fantastik saydam sayfalarla uzay" ismiyle türkçeye kazandırılmış, dorling kindersley yayınevinin dk revealed serisinden bir kitap. yazarı alex barnett. orijinal adı: dk revealed: space
içinde saydam sayfalar üzerine basılmış değişik çizimler ve fotoğraflar bulunmakta
içinde saydam sayfalar üzerine basılmış değişik çizimler ve fotoğraflar bulunmakta
doğuştan gelen gelişimsel ve travmaya bağlı olarak ikiye ayrılan öğrenme bozukluğu.
belirtileri:
b ve d, p ve q harflerini, 6 ve 9 gibi sayıları ters algılama; kelimelerdeki harfleri ya da sayıları karışık algılama, ne’yi en; 3’ü e; 12’yi 21 olarak algılamak gibi.
okurken kelime atlamak.
hecelerin seslerini karıştırmak ya da sessiz harflerin yerini değiştirmek, sıklıkla yazım hatası yapmak.
yazı yazmada zorluk.
gecikmiş ya da yetersiz konuşma.
konuşurken anlama en uygun kelimeyi seçmede zorluk.
yön (yukarı, aşağı gibi) ve zaman (önce, sonra, dün, yarın gibi) kavramları konusunda sorunlar.
elleri kullanmada hantallık ve beceriksizlik.
olarak sayılabilir.
belirtileri:
b ve d, p ve q harflerini, 6 ve 9 gibi sayıları ters algılama; kelimelerdeki harfleri ya da sayıları karışık algılama, ne’yi en; 3’ü e; 12’yi 21 olarak algılamak gibi.
okurken kelime atlamak.
hecelerin seslerini karıştırmak ya da sessiz harflerin yerini değiştirmek, sıklıkla yazım hatası yapmak.
yazı yazmada zorluk.
gecikmiş ya da yetersiz konuşma.
konuşurken anlama en uygun kelimeyi seçmede zorluk.
yön (yukarı, aşağı gibi) ve zaman (önce, sonra, dün, yarın gibi) kavramları konusunda sorunlar.
elleri kullanmada hantallık ve beceriksizlik.
olarak sayılabilir.
dünyanın güneş ile ay arasına girmesiyle, ayın dünya gölgesinde kalması
ingilizcesi: lunar eclipse
ingilizcesi: lunar eclipse
templar yayınevinin -ology serisinin ikincisi olan oldukça ilginç bir dugald a. steer kitabı.
ejderha bilimi adıyla tudem yayınevi tarafından yayımlanmıştır.
detaylar için:
http://secure.tudem.com/dragonology/index.html
ejderha bilimi adıyla tudem yayınevi tarafından yayımlanmıştır.
detaylar için:
http://secure.tudem.com/dragonology/index.html
adını; japonca "toplama" anlamına gelen sözcük ve ingilizce "cross" sözcüğünün japoncadaki telaffuzunun kısaltmalarının birleşiminden almış bir mantık bulmacası.
templar yayınevinin -ology serisinin bir başka kitabı. tudem yayınevi tarafından mısırın gizemi adıyla türkçeye çevrilmiştir. detaylar içinhttp://secure.tudem.com/egypt/htdocs/index.html
açılımı: test uygulama değerlendirme ve eğitim merkezi
son yıllarda oldukça başarılı kitaplara imza atan bir yayınevi. merkezi izmirdedir. aralarında amazon.com da en çok satan çocuk kitabı olmayı başaran "if the world were a village" (dünya bir köy olsaydı) adlı kitabın da bulunduğu çok sayıda kaliteli eseri türkçe’ye kazandırmıştır.
http://www.tudem.com
son yıllarda oldukça başarılı kitaplara imza atan bir yayınevi. merkezi izmirdedir. aralarında amazon.com da en çok satan çocuk kitabı olmayı başaran "if the world were a village" (dünya bir köy olsaydı) adlı kitabın da bulunduğu çok sayıda kaliteli eseri türkçe’ye kazandırmıştır.
http://www.tudem.com
"baş makale", "baş yazı" anlamına da gelen sözcük
alsancak kıbrıs şehitleri muzaffer izgü sokakta kahve bahanenin yan tarafındaki bar
anathemanın alternative 4 albümünde bulunan sadece 1.5 dakika süren şarkısı
we are just a moment in time,
a blink of an eye,
a dream for the blind,
visions from a dying brain,
i hope you dont understand
we are just a moment in time,
a blink of an eye,
a dream for the blind,
visions from a dying brain,
i hope you dont understand
joel: wait.
clementine: what? i dont know.
joel: just wait. just wait.
clementine: what do you want, joel?
joel: i dont know. i want you to wait for... just a while.
(bkz: eternal sunshine of the spotless mind)
clementine: what? i dont know.
joel: just wait. just wait.
clementine: what do you want, joel?
joel: i dont know. i want you to wait for... just a while.
(bkz: eternal sunshine of the spotless mind)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?