confessions
  1. toplam entry 5694
  2. takipçi 2
  3. puan 99587

kedi

nickten yana sansim yok
dünyadaki en sinsi hayvanlardan birisi.

bugün beyazıt meydanı’nda başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum:

"hava hafif sisli ve yağmur ha yağdı ha yağacak gibiydi. hattâ ufak ufak değdiriyordu. bir arkadaşımı beklemek için meydanın ortasındaki taşlara oturup bekleyeyim dediydim. tam benim oturmamıynan birlikte bir kedi sezdim on metre kadar ilerimde. kedinin göbek yere yapışmış, ileriye doğru bir kartal bakışı atıyordu. dedim, "yeri mi şaapıyor bu?" yok öyle değilmiş. götünü insanlara dönmüş, dünyayla tüm ilişkilerini kesmiş bir güvercin su içiyordu o sırada. ama güvercin götünü insanlara dönerken kediye de dönmüştü. bunu duyan kedi durur mu? yapıştırır cevabı... yok yanlış oldu bu. bunu gören kedi durur mu? tüm gücünü topladı, topladı, topladı veeee... hızlıca koşup hart diye güvercini ağzına aldı. evet hart diye... evet evet güvercini... o sırada bir cengâver edâsıyla 50-60 yaşlarında, götünü tüm dünyaya vermiş, pardon dönmüş bir amca bir anda dünyada olduğunun farkına vardı ve kediyi kovalamaya başladı. kedinin ağzında da güvercin ve amca kediyi kovalıyor...amca-kedi-güvercin üçgeninin arasında sıkışıp kalmıştım. neden sıkışıp kalmıştım bilmiyorum, olayı sadece izliyordum çünkü. neyse amcanın çabalarıyla kedi güvercini ağzından attı. polisi-jandarması, itfaiyesi, ambulansı hepsi orada hazırdı. bir yanda kediyi sakinleştiren kolluk kuvvetleri, bir yanda ambulansta tedavi altına alınan kanadı yaralı güvercin... neyse olay biraz yatıştı karşıma aldım bunları. kedi dedim, bak benim de senin yaşlarında bir kedim var dedim, bu sene yeni başladı okula... sen de okusan, büyük adam olsan n’olurdu? çalışsan evine ekmek götürsen ne vardı? tabi zamane kedisi... bir kulağından girip götünden çıkıyordu... topallayarak tepemizde sorti atan güvercine iniş talimatı verdim, indi. dedim, bi’ daha sana karışan olursa bana gel, bakarız icâbına...

sonra yolladım ikisini de..."

kıssadan hisse: ne hissesi lan okudun bitti işte.


çıban

nickten yana sansim yok
benim bildiğim sadece götte çıkardı bu meret. ama kaşımın üstünde 1 haftadır geçmeyen bir şey var. sivilce değil bu muhtemelen, çıban... ve korkularım var sözlük; yıllardır yüzüm diye benimsediğim şey aslında benim götüm müydü? ya da yıllarca nur yüzlülüğümden, yakışıklılığımdan ve karizmamdan bahsederken kızlar, aslında benim götüme mi hayrandılar?

sıkıntılıyım.

parfüm

nickten yana sansim yok
bir kadında olması gereken; bir diğer tabirle, bir kadındaki olmazsa olmaz şeylerden biri. bugün kütüphaneye gittim büyük bir şevkle. kırk yılın başı not çıkaracam. lan yanıma bir hatun oturmaz mı?.. iki saat boyunca kalkmadım yerimden kızı kokladım. sonra baktım olmayacak ders çalışmam lazım, osurdum oracıkta. sonra kütüphane daha bir sessizleşti. a aa. herkes nereye gitti böyle?

sana gülmüyoruz ve komik filan da değilsin

nickten yana sansim yok
acayip derecede hüzünlere gark eden, insanda yaşama sevinci bırakmayan bir lâf.

bugün feysbuk’ta yedim bu lâfı. ve inanır mısınız şu anda ellerim titriyor bunları yazarken. neyse efenim olayı kısaca anlatayım:

istanbul hukuk’un bi sayfası var. orada millet sınavlar, notlar, hebeleler hübeleler hakkında hayat memat meselesiymiş gibi durmadan konuşuyorlar. ben de arada bazen mal mal da olsa derslerden farklı şeyler yazıyorum milletin aklı başka yerlere de gitsin diye. yazdım bi boklar işte bugün yine birkaç kişi cevap vermiş falan filan. ve en sonunda o yorumla karşılaştım. benim yaşama sevincimi söndüren o yazıyla... yani "sana gülmüyoruz ve komik filan da değilsin" yazısı...

keşke dedim o yazıyı yazmayaydım da bu cevapla karşılaşmayaydım. çok kırgınım hayata. bi lafıyla her şeyi bok etti işte o kız!

but butu doğurur

nickten yana sansim yok
doğrusu: büt bütü doğurur


gerçekleşebilirliği yüksek bir önerme. şöyle ki:

ilk finalinize bir hafta önce girmişsinizdir. açıklanır bir hafta sonra o sınav ve bakarsınız ki büte kalmışsınız. o moral bozukluğuyla bir sınava daha girersiniz aynı gün ve haliyle ondan da kötü alırsınız. sonuç? büte kaldınız. ne oldu? büt bütü doğurdu.

bütütüb. bütbüt.büt. tüb. tübübü.

independence

nickten yana sansim yok
bir gününün nasıl geçtiğini çok merak ediyorum. kafamda şöyle bir şey var: öğlen iki gibi kalkar. direkt sözlüğe girer ne var ne yok diye bakar. dışarıdan kahvaltı söyler. kahvaltıyı beklerken bilgisayar başında iki dal sigara içer. kahvaltı gelir yemeğini yer. ardından bi cigara daha tüttürür. biraz vakit geçirdikten sonra saat 8 olur. dışarıdan yine yemek söyler. aralarda bilgisayar başında yine sigara içer. saat 12’yi vurunca dışarıdan tatlı söyler onu yer. yine sigara. saat 2 olur. bu sefer ya patates kızartır ya da hazır balık. sigara içer. saat 5 olur. yatar, ertesi gün yine ikide kalkar. sonra uyanır. bugün o monotonluğu yenmek ister ve kahvaltıyı beklerken 3 sigara içer...

böyle işte.

gazze de yaşanan insanlık dramı

nickten yana sansim yok
dramı yaşayanlar gerçek insan, dramı yaşatanlar insanımsı, dramı izleyenler nebat insan...


nebat insan: varlığından habersiz, niye yaşadığını bilmeyen insan.biz
insanımsı:varlığından haberdar fakat varlığını sadece öldürmek ve dünyayı cehennemleştirmek amacı etrafında birleştirmiş insan.malum şahıslar/ülkeler
gerçek insan: insanlığı ve kutsalı için mücadele eden, haksızlığa boyun eğmeyen fakat haksızlığa uğrayan insan. malum...

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol