iyi vallahi sözcüğünün kısaltımıdır.
(bkz: eyvallah)
veeee tükçede estagfurullahın kısaltmasıdır. yani ki firullah mı furullah mı nasıl yazılacağına karar veremeyenler ve kelimeden tasarruf yaparak ülke ekonomisine katkıda bulunanların kullanımı bu şekildedir diyebiliriz.
-kitabın nerde
-burda hocam
-hımm. burda olmasaydı acaib bi espiri yapacaktım.
-burda hocam
-hımm. burda olmasaydı acaib bi espiri yapacaktım.
divan edebiyatı yüksek zümrenin edebiyatıdır. tekke edebiyatı tasavvuf öğretileriyle dolu edebiyattır. peki geriye ne kalıyor. halk. işte bu da halkın edebiyatıdır.
bütün öğretmenlerin aldıkları formasyon gereği olarak kitabını derse getirmeyen öğrenciye söyledikleri sözümona azarlı ünlem cümlesidir ki öğrencinin ama kendimi evde unutsaydım burda nasıl olurdum demeyi akıl edemedikleri bir dumur ifade eder.
(bkz: kitabın nerede)
(bkz: kitabın nerede)
ilk orta lise ya da üniversite fark etmeksizin bütün eğitim öğretim kurumları ve dönemlerini de kapsayacak şekilde dahası eğitim öğretim konumunda bulunan ve öğretmen öğrenci diyalogunun var olabileceği her mekan içinde öğrencinin kitabını dersin işleneceği yere getirmemesi sonrası kaldığı soru cümledir. olay yüzde doksan dokuz şu şekilde diyaloglaşmaktadır.
öğretmen - kitabın nerde
öğrenci - evde unuttum
öğretmen - kendini niye evde unutmadın
öğretmen - kitabın nerde
öğrenci - evde unuttum
öğretmen - kendini niye evde unutmadın
(bkz: iki ölü bir yaralı)
(bkz: posta kodu aşk)
(bkz: posta kodu aşk)
mehmet şamil, muhammet esad eroğlu ve muammer yavaş yönetiminde 6 sayı çıktıktan sonra halen orduda muammer yavaş yönetiminde 11. sayısını çıkartan aykırı bir edebiyat dergisi.
şubat 2008 de kalbimin kanat sesleri, şimdi sevda yürüsün ve posta kodu aşk isimli üç yeni kitabı çıkartan yayınevi. bu yayınevinden eserleri çıkan bazı isimler ise kahraman tazeoğlu, talha bora öge, ozan taşdemir, ferman karaçam, yusuf dursun, bestami yazgan, hüseyin emin öztürk ve son olarak mehmet şamil
(bkz: yediharf yayınları)
iki şiir kırk mektuptan müteşekkil olup yediharf yayınları tarafından şubat 2008 de basılmış bir aşk mektupları kitabıdır. yazarı mehmet şamildir..
top atışı ile başlayan sünnet düğünleridir ya da kucağına topu alıp pipisini veren çocuğun ruh dünyası.
(bkz: al gülüm ver gülüm dünyası)
(bkz: al gülüm ver gülüm dünyası)
ibrahim sadrinin yazıp seslendirdiği bir şiir.
"tamirhane kapısı
karaağaç karademir
ben ustama emanetim
ustamın dilleri zehir"
oğlum, onüç-ondört anahtarı ver
al usta
oğlum, yat motorun altına
nesi var bir bakıver
olur usta
oğlum, iyi sık civatayı
sonra sahibi ne der?
sıkıyorum usta
bileğim yettiğince
yüreğim yettiğince
sıkıyorum işte
oğlum, terlemişsin
akmasın terin motora
motor pas yapar sonra
olur mu be usta
ter pas yapar mı
gözyaşı pas yapar mı?
"tamirhanenin direği
yok mu ustanın yüreği"
oğlum ne diyorsun bak işine
bakıyorum usta
yalnız ellerim
ellerim çatlamış be usta
ellerim acı içinde
yüreğim var ellerimde
yüreğim yanıyor usta
kan ter içinde.
hem usta
sen hiç misket oynadın mı sokakata?
kırmızı kaplı defterlerin var mıydı
sen hiç okula gittin mi
okul nasıl bir şey yav usta
öğretmen nasıl biri?
usta sahi
orda da motor baktırırlar mı ki?
orda da söverler mi çocuklara
be usta
orda da döverler mi?
"vurma usta anam ağlar
gir koluma sıra dağlari"
oğlum bak işine !
kızdırma beni.
olur usta
ha usta,
senin anan da saçlarını okşar mıydı?
sana ağlar mıydı gecenin al yalazında?
sahi usta
sen hiç ağladın mı
bir sabah
cansız düşende anan
yavaşca gözlerinin önünde?!
oğlum bak işine !
attırma tepemi
gir motorun altına
usta dur kızma!
bak giriyorum motorun altına
dünyanın altına
giriyorum usat giriyorum
desteğe gerek yok usta
desteğe gerek yok
ben oraya yüreğimi koyuyorum
inan, inan taşır be usta
"tamirhane kapısı
karaağaç karademir
ben ustama emanetim
ustamın dilleri zehir"
oğlum, onüç-ondört anahtarı ver
al usta
oğlum, yat motorun altına
nesi var bir bakıver
olur usta
oğlum, iyi sık civatayı
sonra sahibi ne der?
sıkıyorum usta
bileğim yettiğince
yüreğim yettiğince
sıkıyorum işte
oğlum, terlemişsin
akmasın terin motora
motor pas yapar sonra
olur mu be usta
ter pas yapar mı
gözyaşı pas yapar mı?
"tamirhanenin direği
yok mu ustanın yüreği"
oğlum ne diyorsun bak işine
bakıyorum usta
yalnız ellerim
ellerim çatlamış be usta
ellerim acı içinde
yüreğim var ellerimde
yüreğim yanıyor usta
kan ter içinde.
hem usta
sen hiç misket oynadın mı sokakata?
kırmızı kaplı defterlerin var mıydı
sen hiç okula gittin mi
okul nasıl bir şey yav usta
öğretmen nasıl biri?
usta sahi
orda da motor baktırırlar mı ki?
orda da söverler mi çocuklara
be usta
orda da döverler mi?
"vurma usta anam ağlar
gir koluma sıra dağlari"
oğlum bak işine !
kızdırma beni.
olur usta
ha usta,
senin anan da saçlarını okşar mıydı?
sana ağlar mıydı gecenin al yalazında?
sahi usta
sen hiç ağladın mı
bir sabah
cansız düşende anan
yavaşca gözlerinin önünde?!
oğlum bak işine !
attırma tepemi
gir motorun altına
usta dur kızma!
bak giriyorum motorun altına
dünyanın altına
giriyorum usat giriyorum
desteğe gerek yok usta
desteğe gerek yok
ben oraya yüreğimi koyuyorum
inan, inan taşır be usta
90 dakika ve uzatmalarda önceden belirlenen kurallar dahilinde sarı ya da kırmızı kartını futbolculara göstermesi gereken faal futbol hakeminin yanlışlıkla cebinden metre çıkarmasıdır. metrenin cepte bulunuyor olması ise hakemin karakteri ile alakadardır. çünkü bu tarz hakemler serbest vuruşlarda dokuz metre onbeş santimi ayarlamak için titiz davranırlar ve yere çömelip metre ile ölçüm yaparlar. buna bağlı olarak da cepten metre çıkması doğal bir eylemdir.
hindistanınlı tata otomobil firmasının ikibinbeşyüz dolarlık aracının adıdır.
insanın kendini arzın merkezi sayması meselesi yeni bir şey olmamakla birlikte eski devirlerde kutup olarak isimlendirilirdi. dolayısı ile kendini arzın merkezi sayan bilgiç kendini kutup sayan kişi demektir. bu da tasavvufi açıdan ben erdim anlamına gelir. bu tarz bilgiçlerin elleri öpülesidir. duası alınasıdır. hele hele bu bilgicin saçından bir tel koparan kişinin cennete gideceğine inanılasıdır.
hindistandaki auto expres fuarında görücüye çıkan ve hindistan otomobil markası tatanın nano ismindeki ucuz otomobiline biz türklerin vermesi gereken isimdir. nitekim bu otomobil şeklindeki araçta otomobilin temel versiyonunda bulunan klima, radyo, takviyeli direksiyon ve elektrikli cam gibi özellikler bulunmuyor. ayrıca bu isme layık olmasının en temel sebebi ise vitesi ve defransiyeli olmaması yani motosiklet gibi olmasıdır. bir bakıma motorsikletin otomobil görünümüne geçişiyle bu ismi hak etmiştir.
bir zamanlar bu sıfatla anılan güzel şehir. beyrut. ancak son yüzyılda bu sıfatını kaybettiği gibi kore gibi ülkelere bırakmıştır. .
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?