nefret edilenden çok nefret edene zarar veren duygu.
nesillerin devamını sağlayan içgüdü.
bursada bir belde. genellikle yazlık niyetine ev alınır buradan. ama şehirden tek farkı deniz olmasıdır ki o denize girmek de pek hoş değildir.onun dışında her yer apartman doludur. genellikle tutucu kesim gider buraya. havasının şeker hastalarına iyi geldiği söylenir. denizi çok dalgalıdır ve bol rüzgar olur burada. o kadar ki ne rahatça gezilir ne güzel güzel balkonda oturulur. deniz karşısındaysa eviniz direk çoluk çombalak sesleriyle boğuşmanız gerekir. huzurdan uzaktır. bu sene istanbula buradan feribot kalkmaya başlamıştır ve 75 dakikada istanbula varılır.
başka gazozlarla kıyaslanamayacak kadar lezzetli gazoz. özellikle franbuazlı pastayla çok uyumludur.
insanlar sarhoş olduğumu anlamamalı, dim dik yürümeliyim, çok düzgün konuşmalıyım, yoksa daha fazla içirmezler, ertesi gün dillere maskara olmak da cabası. ama zaten sarhoş değilim ki, aaa alicanın da ikizi varmış. bak sen şu işe. hadi onla dans edeyim, çok seksi olayım...
genellikle doğumgünü çocuğuyla aslında çok da alakası olmayan tiplerin de bulunduğu parti. zaten o tipler doğumgünü çocuğu için değil parti için gelirler. eğer doğumgünü çocuğu ille de yakınlarımı toplayacağım derse o zaman birbiriyle alakasız bir çok arkadaşını kaynaştırmak, ortamdaki yabancılığı gidermek için maymuna dönmek zorunda kalır. güzel bir şey değildir aslında. ama hayatından bir yıl daha gittiği, yaşlandığı acımasızca yüzüne çarpılmış olan doğumgünü çocuğu "ne güzel, beni seven arkadaşlarım var, eğleniyorum." diye kendini kandırma ihtiyacı duyduğu için makbul gözükebilecek parti.
göğüsler ilk çıkmaya başladığı zamanlar kimi kızların utanarak, kimi kızlarınsa bir zaferi kutlarcasına kullanmaya başladığı nesne. hatta ilk sütyen genellikle arkadaşları tarafından hediye edilir ve bunun kırmızı, dantelli çok seksi olması adettendir. çeşitli fanteziler için renk renk, çeşit çeşit üretilir. takılmadığı takdirde koşmak, hoplamak, zıplamak bir dişi için işkenceye döner. takılınca göğüsler daha güzel, daha yuvarlak hatlara sahip olur genelde. bazen de daha büyük. bunlar eskiyip de çöpe atılacak olduğunda paramparça edilir çöpçüler görüp de tahrik olmasın diye. ama nedense bunu düşünen kadınlar sütyen satan adama kaç beden giydiklerini, hangi sütyenin üstlerine neden olmadığını anlatırken veya o dantelli sütyenlerden istediklerini belirtirken utanmazlar. bir de ortaokul yıllarında erkek çocuklar sütyenlerle kızların sütyen askılarını çekip bırakarak oynarlar.
eskiden kitap almadan önce okuduğum ve sonra beni hep hayalkırıklığına uğrattığı için okumaktan vaz geçtiğim yazılar. en iyisi kitabın içini karıştırıp bir kaç satır okumak. cümlelerin akışkanlığından kitabın sarıp sarmayacağı da belli oluyor. arkadaki yazı ise en kötü kitapları bile övdüğünden -işlevi ne ki zaten- yalakalıktan ötesi değildir, inanılmamalıdır.
"hadi yine iyisin, iyisin, sen işini bilirsin" diye bir şarkısı olan şarkıcı. o şarkısında elinde saksafonu vardır, döneme uygun olarak pantolonun içine sokulmuş kazağı bir de. geçen gün makinaya çıkmıştır.
michael ende diye bir yazarın "bitmeyecek öykü" kitabındaki bir karakterin adı.
aşk, ayrılık acısı çekerken dinlenmekten büyük haz alınacak grup. lakin her şey yolunda giderken o kadar haz vermez.
erkeklerle iyi arkadaşlık eden ama genelde sevgili olamayan tipler. ama gerektiği yerde dişileşenleri de vardır.
-seviyorum deee
-hayııır
-seviyorruuuum de ulaan
- hayır
- seviyorum de ulaaan (tokat atılır.)
-seviyoruuum
- yaalaan söylüyorsuun.
-hayııır
-seviyorruuuum de ulaan
- hayır
- seviyorum de ulaaan (tokat atılır.)
-seviyoruuum
- yaalaan söylüyorsuun.
gönüllü olarak katılmak istediğimde sekreterinin "istersen katıl ama hiç aktif genç yok, sadece burs almaya geliyorlar. onu bil de sonradan hayal kırıklığına uğrama." dediği dernek. burs verdiği gençlerin pasifliğinden şikayetçiler.
bursada setbaşı köprüsünün altı. nitekim eskiden bursadaki adliye gençliğinin gözde alkol mekanlarındandı. "köprü altı cam cam, öpsün seni ... amcam" denirdi.
"breee siiirseeeriii" diye bağrınan, "yaparsanızsa, edersenizse" diye bol keseden attığı şart ekleriyle konuşan hoca.
ulubatlı hasan anadolu lisesinin bıyıkları yer çekimini aşarak dikine çıkan, konuşurken asla uzun ünlüleri kullanmayan fizik hocası.
yıllarca ulubatlı hasan anadolu lisesinde coğrafya öğretmenliği yapmış, sürekli milliyetçilik aşılayan hoca.
bursa kaplıkayadaki anadolu lisesi. lodostan sürekli çatısı düştüğü için en sonunda çare çatısız bırakılmakta bulunmuş okul. on yıl önce bahçesi bol ağaçlı olan ya da benim öyle hatırladığım ama son gittiğimde hayal kırıklığına uğratan okul. kapı görevlisine bir sigara vererek çıkış kapısının açılabildiği okul ki bu kapı görevlisi burnuna estetik bile yaptırmıştır.
"özel üniversitede okumayanlar ezik mi oluyor?" diye sormama sebep olan isim tamlaması.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?