confessions

hamartyl

- Yazar -

  1. toplam entry 216
  2. takipçi 1
  3. puan 47853

izzet altınmeşe

hamartyl
nadir bulunan bir sese sahip türkücü. belkıs akkale ile çıkardığı bir albüm vardır ki, dinlemeye doyulmaz. fakaaaat... bu türküyle yoğrulmuş, pişmiş anadolu cengaveri, yaklaşık on yıl önceydi sanıyorum, izmir enternasyonal fuarı nda sahne almış, sıcaktan yunanist’ da insanların öldüğü o ağustos günlerinde seyircilere şöyle deme gafletinde bulunmuş, gözümden paraşütle değil çivileme düşmüştür;
" çok sıcak değil mi? komşuda dün beş kişi ölmüş, dilerim bugün elli kişi ölür. "
ben böyle sanatçının kafasına tükürürüm.

neil postman

hamartyl
kadife karanlık ( su yayınları ), çocukluğun yokoluşu ( imge kitabevi ), televizyon olduren eglence ( ayrıntı yayınevi ) adlı kitapları dilimize çevrilmiş amerikalı iletişimbilimci. 2005 te kanserden ölmüştür.

aldos huxley’ in cesur yeni dunya’ sının gerçekleştiğini anlatır kitaplarında. george orwell’ in 1984 ünün değil. ve haklıdır da. hergün tv başında gönüllü olarak beynimizin ırzına geçilmesine izin veriyoruz. okunmalı, okutturulmalı.

amusing ourselves to death

hamartyl
bir neil postman kitabı. türkçeye televizyon olduren eglence adıyla çevrilmiştir( ayrıntı yayınları - 1994 ).
sadece televizyonun hayatımıza etkilerini işlemek yerine telgraf vb. tüm medyayı tarihsel gelişimleri açısından inceler.
telgrafın ( abd de ) eyaletler arasında iletişimi hızlandırması sonucu enfarmasyon devrimi yaşanır. dönemin önde gelen birisine sorarlar ;
- anakarayla aynı bağlantı sağlansa neler olur?
- ne olacak, ertesi gün manşetlerde kraliçenin nezle olduğunu okuruz.

sakar

hamartyl
kötü niyetle olmasa da her işi eline yüzüne bulaştıranlar için söylenir. şöyle de güzel bir tanım vardır;
" cennete gitse fidan kırar, cehenneme gitse kazan devirir. "

sigara var mı sigara

hamartyl
yaklaşık üç yıl önceye kadar, tünel ile galatasaray lisesi arasında karşınıza biri çıkardı. bir ayağını sürüyerek yürürdü bir koluda çolaktı. gülmeye benzeyen ürkütücü bir ifadeyle yanınıza yaklaşır ve ; " sigara var mı, sigara ? " diye sorardı. verdiğinizde kibarca teşşekür ederdi. geçen yıl balıklı rum’ da altmış küsür yaşında öldü.
adı aydın. çok küçükken edirneli bir aile tarafından evlat edinilmiş. analığı da babalığı da erken yaşta ölünce ikinci defa öksüz kalmış ama bu sefer zengin bir adam olarak. kumbaracı yokuşunda tarhan koleji nin bitişiğindeki apartman ona miras kalmış. heykel ve resimle uğraşan, şık giyinen, oldukça yakışıklı olan aydın arabalara meraklıymış. askere gittiğinde onu şoför yapmışlar ve bir kaza sonucu aylarca yoğun bakımda yatmış. sağlığına asla kavuşamadığı gibi ne resim ne de heykel yapamaz hale gelmiş. beyninde oluşan hasar nedeniyle ameliyat üstüne amaliyat olan aydın, her seferinde biraz daha zihinsel gerileme yaşamış ve nihayetinde zeka yaşı beşe kadar inmiş.
kiracısı olan arkadaşlarımı ziyarete gittiğimde merdivenlerden her iniş çıkışımda kapıda belirirdi ; " sigara var mı sigara ? " .
sonra sigara vermem yasaklandı. artık yürüyemiyordu. iki yıl önce balıklı rum’ a yatırıldı ve son yılını rahat yaşadı.
tünel ya da galatasaray civarındaysam hep o sesi duyacağım " sigara var mı, sigara ? " .

yakup baba

hamartyl
istiklal caddesinin demir başlarından. hepiniz karşılaşmışsınızdır mutlaka. yeşil takım elbise giyer, süet bir fötr şapka takar ve elinde kutusuyla bir keman vardır.
kasim baba nın yakın arkadaşıdır. aslen samsunludur. kemanının telleri - bir türlü - tam olmadığından yıllardır dinlemek kısmet olmadı. o da uzaydan gelmiş biri. dikkat çekmemek için şapkasını kaşlarının üstüne kadar indirir, duvar diplerinden, kimseyle göz göze gelmemeye çalışarak dolaşır. inanılmayacak kadar kibardır.
"aman efendim, sizi görmek ne büyük saadet " diye başlar sözüne. bütün o kibarlığına karşın tarlabaşındaki en yakası açılmadık batakhaneleri bilir, o nun refakatinde korkmadan girip çıkabilirsiniz aleme.
" aç mısın?" diye sorduğunuzda;
" siz bilirsiniz " diye yanıt verir. karşılaşırsanız hatırını sorun, belki size uzaylılarla ilgili ip uçları verir. ama dünyalıların dost olduğuna inanmıyor.

kasım baba

hamartyl
o nu ilk kez on yıl önce izmir’ de sevgi yolunda gördüm. uzun, bembeyaz saçı ve sakalıyla yunan mitolojisindeki tanrıları andırıyordu. elinde bir gitarı olurdu ama kılıfından çıkardığını hiç görmedim. altı yıl önce istiklal caddesinde tekrar piyasaya çıktı, bu sefer gül satıyordu. eski bir dostu görmüş gibi sevindim. iki eski izmirli olarak sohbet ettik. aslında adanalıydı. gitarını tamire vermişti, tarlabaşı’ nda ucuz bir otelde kalıyordu, parası olmadığında da gezi parkında.
her karşılaşmamızda sohbetimiz biraz daha koyulaşarak arttı. nevizade’ye içmeye çıktığımda gül satan herhangi biriyle kasım babaya haber yollardım. oturup içerdik. bir keresinde atatürk’ le tanıştığını anlattı. " nasıl olur?" dediğimde asıl kimliğini açıkladı;
" aslında uzaydan geldim. ben gözlemciyim, herkese söyleyemiyorum tabii. "
beyoğlu’ nda soyulduğum bir gece bana borç para vermeyi teklif etti. o zaman gerçekten uzaylı olduğuna inandım.
bir yıldır odakule civarında gitar çalıp şarkı söylüyor, gitarı gerçekten çalıyor. görürseniz üç beş atı verin işte.
o hale nasıl geldiğini yakup baba dan öğrendim, " kadın meselesi " .

kereviz yaprakları ve islevi

hamartyl
kerevizin karaciğer için faideli olduğu konusunda hemfikir olunduğuna göre, kullanım alanları da iyi bilinmelidir. birden fazla amaçla kullanılabilir. kurutulmuş kereviz yaprakları çay gibi demlenerek içilebilir, çorbalara ve salata soslarına baharat niyetine katılabilir. ayrıca zeytinyağlılarda dereotu ve maydanoz gibi kullanılabilir. olmadı turşu kurarken kullanabilirsiniz. patlıcan turşusu genelde kereviz yapraklarıyla sarılarak lezzetlendirilir.

zeytinyağlı taze fasulye

hamartyl
zeytinyagli taze fasulye

malzeme :
1 kilo taze fasulye
1 kilo dometes
2 adet büyük boy soğan
3 - 4 diş sarmısak
yarım su bardağı zeytinyağı
1 bardak kaynar su
1 tatlı kaşığı şeker

soğanlar yemeklik doğranır, sarmısaklar da ilave edilip kısık ateşte öldürülür.fasulyeler ayıklanır - kılçıklara dikkat- tencereye ilave edilir yüksek ısıda 5 dakika kavrulur, dometesleri küp şeklinde doğrayıp fasulyelerin üstünü örtecek şekilde ilave ederiz. şeker, tuz ve kaynar suyu ekleyip çok çok kısık ateşte pişmeye bırakılır, takriben 45 dakika sonra kontrol edilir, fasulye tadılır, katur kutur ses gelmiyorsa altı kapatılıp soğumaya bırakılır. muhteşem bir yemek, afiyet olsun.

zeytinyağlı enginar

hamartyl
yaz aylarında ağır yemeklerden kaçınıp zeytinyağlıları tercih etmek gerekir. enginarın bol olduğu bu mevsimde karaciğer için birebir olan bu sebzeyi bol bol tüketmeliyiz.
dört adet enginar
yarım kilo taze bezelye
iki adet orta boy havuç
iki adet orta boy patates
yarım su bardağı zeytinyağı
tuz
karabiber
iki bardak su
bir çay bardağı limon suyu
dereotu
önce enginarları limonlu suda bekletiriz, zar büyüklüğünde doğradığımız havuç, patates ve bezelyeleri on beş dakika haşlarız. limonlu sudan çıkarıp süzdürdüğümüz enginarları tencerenin zeminine yerleştiririz, garnitürleri içlerine doldururuz. tuz, limon suyu, karabiber , su ve zeytinyağını ilave edip kısık ateşte yarım saat kaynatırız. dere otuyla süsleriz, soğutup yeriz.
bir gün bekletirseniz çok daha lezzetli olur ki , bütün zeytinyağlılar için geçerlidir. afiyet olsun.

zeytinyağlı kereviz salatası

hamartyl
karaciğerin dostu olan kereviz etkisini yitirmemesi için çiğ yenmelidir. alkol kullananlar haftada bir bu salatadan yeseler iyi olur, siroz miroz allah korusun.
malzeme :
4 adet orta boy kereviz
2 diş sarmısak
yarım çay bardağı limon suyu
yarım su bardağı zeytinyağı

kerevizler soyulur, yaprakları ayrı bir yerde bekletilir ( sonra lazım olacak ) ve soyulan kerevizler kararmasın diye limonlu tuzlu suda bekletilir. kerevizleri kurulayıp varsa robotta yoksa rende yardımıyla unufak ederiz. ( rende de yoksa vazgeçmekte fayda var) unufak ettiğimiz kerevizin içine dövülmüş sarmısakları ilave edip şööööyle bir harmanlarız,
salata tabağına yaydığımız bu karışımın üstünede, ayrı bir kapta çırptığımız, limon suyu, zeytinyağı ve tuzlu karışımı ince ince gezdiririz. afiyet olsun.

zeytinyağlı barbunya pilaki

hamartyl
kuru barbunya ya da taze barbunya ile yapılabilir. eğer kuru barbunya kullanılıcaksa bir gece önceden suda bekletmek gerekir ki pişmesi bir hafta sürmesin.
malzemeler :
yarım kilo barbunya
8 adet küçük ya da 4 adet orta boy ya da 2 adet iri havuç
isteğe bağlı olarak patates ( ben kullanmam siz bilirsiniz )
4 diş sarmısak
yarım çay bardağı limon suyu
maydanoz
1 tatlı kaşığı şeker
su, tuz. tüp vs...
zeytinyağını tencereye döküp sarmısakları hafifçe öldürürüz. ardından küp şeklinde doğradığımız havuçları ilave edip azcık kavururuz. barbunyaları ilave edip üstünü bir parmak örtecek kadar kaynar su ekleriz. tuzunu, şekerini, limon suyunuda koyup kısık ateşte 1 saat pişiririz. barbunyalar iyice helimlenene kadar ocaktan indirmeyiz. kuru barbunya kullanıyorsak tuzu en en en son atmakta fayda var, bakliyatların ve etlerin pişmesini engeller.
pişen pilakiyi geniş bir servis kasesine alıp maydanozla süsleriz. afiyet olsun efem.

bodrum usulu kopoğlu ya da saksuka

hamartyl
yemeye doyamadığım maliyeti az ama lezzeti muhteşem meze.
malzeme :
patlıcan
patates
sivri biber
dometes
sarmısak
tuz, şeker, pul biber, nane, kekik...

ölçü vermiyorum çünkü bana kalsa kilolarca olmalı. efendim dometeslerin kabuklarını soyup, ayıkladığınız ve bir güzel dövdüğünüz sarmısakları tuz, şeker, kırmızı biber, nane ve kekik ilave edip ağzını burnunu kapadığınız tencerede kaynamaya bırakın.
zar büyüklüğünde doğrayıp tuzlu suda beklettiğiniz patlıcan ve patatesleri iyice kurulayıp kızgin yağda kızartın. yağlarını süzdürüp, kağıt peçeteyle emdirebilirsiniz, derin bir kaseye alın. biberleri de minikçe doğrayıp kızartın ve yağını süzdürüp diğerleriyle kardeş edin. iyice sarmaş dolaş olduklarında, domates sosumuzu üstüne boca edip soğuyuncaya kadar yememek için direniriz çünkü soğuduğunda bu köpoğluna doymak mümkün değildir. afiyet olsun.

pedagogy of the oppressed

hamartyl
paulo freire nin türkçeye " ezilenlerin pedagojisi" adıyla çevrilen eseri.
" ezen" ve "ezilen" arasındaki çelişkiyi inceler. ezilenin , ezenle özdeşleşmesini sorgular. kölelerin başına yine bir köleyi nöbetçi olarak koyunca, ezenden daha acımasız davranmasını araştırır. ki gündelik hayatımıza bakarsak bunu örneklerini görebiliriz. özellikle çalışma ortamlarında sıkça rastlanan bir durum. şahsen tanıklığım olmuştur.
kitabın diğer bölümlerinde "özgürleşme" sürecini inceler ama bunu tüm ilişkiler bazında ele alır. yani bireyleşmedir asıl incelediği. marksist olduğunu belirtmeye gerek yok sanırım, tabii latin amerika marksistlerine özgü olan kiliseyle iç içelik de söz konusu. ayrıntı yayınlarından çıkmış olan bu kitap piyasada var mı, bilmiyorum ama bulursanız mutlaka okuyun.
4 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol