confessions

epikuros

- Yazar -

  1. toplam entry 2495
  2. takipçi 1
  3. puan 68155

türk kürt düşmanlığı

epikuros
kürtlere ve kürtlüğe yönelik ırkçı bir düşmanlık beslemekten değil de, içinde barındırdığı şahıslara tek tek beslediğim düşmanlıktan bahsedebilirim rahatlıkla. sebahat tuncel’in, abdullah öcalan’ın, osman baydemir’in açıklamalarından ve fikirlerinden sonra göreceği başka bir tepki olacağını sanmıyorum. osman baydemir’e ayrı bir parantez açıyorum (bkz: hasiktir diyorum)

sosyal güvenlik destek primi

epikuros
(bkz: sgdp)
herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan[sgk(ssk, emekli sandığı, bağ-kur)] emekli olduktan sonra tekrar sigortalı çalışmaya başlayan kişilerin ödediği prime denir.

01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren sosyal güvenlik reformundan önce sgdp borçları, vatandaşın kendi müracaatı olmadığı sürece takibe geçilmiyordu. reformla birlikte sistem borçluyu otomatik yakamaya başladı. 2004’ten beri uygulanan bu prim borçları günümüz itibariyle borçlu vatandaşın önüne gecikme zammıyla birlikte 7-8 bin lira olarak çıkmaya başladı. bu yüzden, fiili sigortalılığı olan tüm emeklilerin korkulu rüyası haline gelmiş bulunmakta bu sgdp.

cadillacs and dinosaurs

epikuros
tek jetonla bitirebildiğimden(çocukken ne övünürdüm bunla peeh) ve tek jetonla bitirilebildiğinden, diğer pek çok uzun soluklu oyun gibi, işletmeciye pek para kazandırmadığından çoğu atari salonundan kaldırılmıştır. yerlerine dandik dundik jeton canavarı oyunlar getirilmiştir.

çocukken düşüp pantolon dizini yırtma hastalığı

epikuros
anne babayı deli eden bir hastalıktır. çocukken uzun bir süre muzdarip olduğumdan hakkında başlık açmayı gerektirecek kadar yaygındır bence. her fırsatta top peşinde koşmaktan ve yakalamacılık oynamaktan kendimizi alamadığımızdan ve ayağımızda da paten gibi kaygan klasik okul ayakkabıları olduğundan sık sık yere düşmek de kaçınılmaz olurdu. dizlerin kabuk bağlamış yara bereler içinde olması bir yana, henüz yeni alınmış olsa da temiz ve sağlam bir pantolonla gezmek pek mümkün olmazdı. o dönem cılız bedenime koca kafam ağır geliyor olacak ki denge sağlamak zor oluyor ve yer çekimine yenik düşüyordum.

henüz ütüsü bozulmamış pantolonlarımın diz kısımları dikiş izleri ve içten yapılmış yamalarla dolu olurdu mecburen. bir gün yine yeni bir pantolon almıştı babam ve paçalarını yaptırmak için bi sokak ötedeki terziye vermişti. akşam almaya gittim pantolonu, üstüme giydim ve bilmediğim bir sebepten dolayı eve doğru koşmaya başladım. beklenen oldu. eve geldiğimde babamın "bakayım nasıl oldu paçalar?" sorusunun ardından gördüğü manzara "ne lan bu!! dizinde diş mi var" lafı eşliğinde okkalı bir tokatı da beraberinde getirmişti. en hafif düşüşlerden sonra bile yırtılan onca pantolon dizinden sonra ben de yavaş yavaş dizimde diş olabileceğinden şüphe etmedim değil.

yeni alınan elbişeyi ilk kez giyme gerginliği

epikuros
çocukluktan kalma bir durumdur bu. babanın aldığı elbise(genelde ütü gerektiren elbiselerdir bunlar) ilk kez giyildiğinde, azami dikkatli davranılır oturma kalkmada. sanki ütüsü hiç bozulmayacakmış gibi, dirsekler bükülmemeye, kaykılarak oturulmamaya dikkat edilir. okula veya sokağa çıktığında, kalıp gibi durulduğundan hemen anlaşılır durum ve yarı alaycı tavır yarı iltifat içeren "oo yeni pantol gömlek çekmişiz" tepkileri gelir. bir iki gün başından aşağı beton dökülmüş gibi hareket edilir. sanki bir kaç hafta sonra o elbiseyle kanepe uzanılmayacak, sokakta top oynanmayacaktır.
"aman gömlek kırışmasın, yakası sararmasın; yok götünün ütüsü bozulmasın, dizi
büzüşmesin" derken heder olur insan.

yaş ilerledikçe ve genelde çoğu kişide olduğu gibi ailenin maddi durumu düzeldikçe yeni elbise alma sıklığı da artar. bu yüzden elbiseyi ilk kez kullanma gerginliği giderek azalır. bazı kişilerde ise durum değişmez. severek alınan elbiseye tutkuyla bağlıdırlar, bir süre sonra sıkılacaklarını ve uyurken yorgan yerine kullanacaklarını o an düşünemezler. yine bu kişiler yeni aldıkları elektronik cihazların kumandasını, kumandayla birlikte verilen poşetten bir kaç ay çıkarmadan kullanan kişilerdir. yeni alınan şeye ilk başlarda maksimum itina gösterme hastalığı atlatıldıktan sonra, o kumanda karşı duvardaki sineği vurma aracına bile dönüşecektir.

bir de, yeni elbise ilk giyildiğinde bizi sanki süper güzel yakışıklı göstereceğini sanma durumumuz vardır. iyi ya da kötü illa bir tepki almalıyızdır. elbisenin bizi başka biri yapacağı yoktur ama olumsuz bir tepki aldığımızda o elbiseye artık elimiz gitmez, kalır rafta. olumlu tepki almışsak da gezeriz aynı şeyle günlerce.
88 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol