#896568 gibi entrilerle sadece insanı değil, sabahın 6.52-7.01 saatleri arasında açtığı şu #956856 #956855 #956854 başlıklarla, insanın bokunu pusurunu da inceleyen bir bilgiç olduğunu anlamış bulunuyoruz akşam akşam.
aldatan erkeğin sarfettiği pişkin bir savunma cümlesidir.
başlık: sümkürdükten sonra mendili açıp bakmak
entry: #956854
başlık: sıçtıktan sonra klozetin deliğine bakmak
entry: #956855
başlık: kulağı temizledikten sonra kulak çöpünü incelemek
entry: #956856
meali: aklıma gelen tüm pis fikirleri yazıyorum. şimdi gidip bi selpağa otuzbir çekip spermimi inceliycem. ayrıntılar birazdan...
entry: #956854
başlık: sıçtıktan sonra klozetin deliğine bakmak
entry: #956855
başlık: kulağı temizledikten sonra kulak çöpünü incelemek
entry: #956856
meali: aklıma gelen tüm pis fikirleri yazıyorum. şimdi gidip bi selpağa otuzbir çekip spermimi inceliycem. ayrıntılar birazdan...
meclis konuşması dillerde, gönüllerde olan chp yalova milletvekilinin adının muammer ince sanılması da bir o kadar enteresan ve üzücü...
(bkz: muharrem ince)
edit: bu da, normalde ikinci sırada olan bu entrinin bu başlıkta sap gibi kalmasına neden olan silinmiş entry
http://img241.imageshack.us/img241/3970/silerbuentriyisencapsal.jpg
(bkz: muharrem ince)
edit: bu da, normalde ikinci sırada olan bu entrinin bu başlıkta sap gibi kalmasına neden olan silinmiş entry
http://img241.imageshack.us/img241/3970/silerbuentriyisencapsal.jpg
- toplantımızın ana maddesi.. eoğhh patroağğhn yeahh
- bayılıyorum bu kızın iş aşkına yav
- bayılıyorum bu kızın iş aşkına yav
orgazm insanı. yine bir üçüncü sayfa gazete haberi daha. bu sefer güldürmedi ama. elim bir psas mağdurudur esasında. iliği kemiği kurumuştur. hiç orgazm olmadan ölen kadınların varlıkları göz önüne alındığında da müsriftir aynı zamanda.
http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?atype=sondakika&articleid=982391
http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?atype=sondakika&articleid=982391
madam diye hitab ettiğiniz bir rus veya fransız kızının, sorunuza cevap vermeden önce, henüz evlenmemiş olduğunu belirtmek için kullandığı tepki cümleciğidir. hakaret etmiş sayarlar sizi. hayır anlamadım arkadaş önünüze gelene veriyosunuz sonra da madam deyince "yok efendim madam değil" diyosunuz. çok fark etti gerçekten. o gün gelecek, abye gireceğiz o zaman gösterecem matmazeli. şaka yapmıyorum.
hiç bu kadar aşağılanmamıştım dedirten önerme. kendi kadrolu bilim adamlarınca tespit ettirdiklerini düşündüğüm üçüncü sayfa gazete haberi. erkek olana seks manyaklığı default geliyor o zaman.
bu entriyi girene kadar iki kere seks düşünüp, az buçuk göt getirmiş olmam lazım aklıma. ufak bir hareketlenme olması lazım madem, evet evet kabardı kabardı it worked!
bu entriyi girene kadar iki kere seks düşünüp, az buçuk göt getirmiş olmam lazım aklıma. ufak bir hareketlenme olması lazım madem, evet evet kabardı kabardı it worked!
saçların çok güzel kokuyo, ohh mis - canım sevişmek istiyor
saçların çok güzel - canım sevişmek istiyor
saçların - canım sevişmek istiyor
saç - canım sevişmek istiyor
(...) - canım sevişmek istiyor
saçların çok güzel - canım sevişmek istiyor
saçların - canım sevişmek istiyor
saç - canım sevişmek istiyor
(...) - canım sevişmek istiyor
- kaç para madam?
- madam değil matmazel!
- madam değil matmazel!
(bkz: matmazel)
de, da bağlaçlarıyla birlikte, -yazı dilinde- her iki üç cümleden birinde kullanmak zorunda hissettiğim kelimedir. olayları neden-sonuç ilişkisiyle açıklamak, durumları tez-antitez-sentez saçmalığıyla tasvir etmek niyetinde olanların ve ille de bir şeyleri bir yolla ispat etmek zorunda olduğunu düşünenlerin çokça başvurduğu bir kelimedir. tabi illak.. bak yine...
beşiktaşın, kendisiyle transfer görüşmesine başlandığını borsaya bildirdiği alman futbolcu. 1984 doğumlu olup sezonu stuttgartta geçirmiştir. "klasik demirören transfer stratejisi" açısından bakarsak, şu an için ricardo quaresmanın stepnesi konumunda olduğunu rahatça fark edebiliriz. zira transfer uzmanı demirörenin daha önceki hamleleri de akıldan henüz çıkmış değil.
dino drpice niyetlenip gordon schildenfeldi, decoyu isteyip tabatayı tarnsfer ettiği gibi. "sağ kanatsa bu da sağ kanat işte" diyordur kesin.
dino drpice niyetlenip gordon schildenfeldi, decoyu isteyip tabatayı tarnsfer ettiği gibi. "sağ kanatsa bu da sağ kanat işte" diyordur kesin.
#955831
#956372
evet bu entrilerdeki fikirlere ben de katılıyorum. oy verme tek tuşla olursa üşenmeyi de ortadan kaldırır. çünkü oy verirken yeni bir sayfa açılmıyor da, çoğu kez eğer açıksa "kim" butonunu oy verme penceresine dönüştürüyor. oy verme işleminden sonra işin yoksa tekrar, entrilerini takip edeceğimiz yazarın kim butonunu aç, göz attığın entriler arasından kaldığın yeri bul, aç, oku, oy vercem diye tıkla yine kim penceresi kaybolsun, böyle bir döngü oluyor ben de. üşendiriyor yani, çok çok beğendiğim bir entri görürsem bu kadar tantanaya katlanmayı ancak göze alıyorum. tek tıkla olsa var ya oh mis, çat çat çat bas muhteşemi.
*
2. konu da önemli. yani entry puanının gözükmesi. yine benim kendimde karşılaştığım veya diğer yazarların da böyle düşünebileceğini hissettiğim durum şu;
bir entriye bakıyosun, ilk etapta beğeniyorsun veya beğenmiyorsun, kafanda bir değerlendirme yapıyorsun hemen. diyorsun ki içinden "eh işte fena değil, güzel bir entry, ortalama 8 puanlık bir entry yani" . kafandan bu hükmü veriyorsun otomatikman. bakıyorsun entriye zaten toplam 8 puan verilmiş önceki yazarlar tarafından, bu nedenle "daha bu entriye puan vermeye gerek yok, hak ettiğini almış bu. yeter bu puan" deyip puan vermekten vazgeçebiliyorsun. ancak, çok az oylanmışken yakalarsan entriyi sen de oyunu verebiliyorsun. veya tabi ki çok iyi bir entriye az puan verilip haksızlık edildiğini düşünüyorsan yine veriyorsun muhteşemini, böyle durumlarda tek muhteşem vermek kafi gelmiyor bile. bu entriyi "yaran entriler" başlığına taşıyıp tekrar fark edilmesi için uğraş bile verebiliyorsun.
aynı durum kötü bulduğun entri için de geçerli tabi, bir de o açıdan izah etmeye gerek yok sanırım. ama yani, insanın içinden geçiyo "evet kötü bir entri ve eksi dört puan almış, yeter buna bu ceza" diyorsun, "layıkını bulmuş" diyosun.
yanlızz, işte mesele burda, kendi beğenini veya hoşnutsuzluğunu yazarın entrisine aksettirmeni etkiliyor bu durum. tabi bu benim görüşüm. başkası farklı bir uygulama veya tutum içinde olabilir.
#956372
evet bu entrilerdeki fikirlere ben de katılıyorum. oy verme tek tuşla olursa üşenmeyi de ortadan kaldırır. çünkü oy verirken yeni bir sayfa açılmıyor da, çoğu kez eğer açıksa "kim" butonunu oy verme penceresine dönüştürüyor. oy verme işleminden sonra işin yoksa tekrar, entrilerini takip edeceğimiz yazarın kim butonunu aç, göz attığın entriler arasından kaldığın yeri bul, aç, oku, oy vercem diye tıkla yine kim penceresi kaybolsun, böyle bir döngü oluyor ben de. üşendiriyor yani, çok çok beğendiğim bir entri görürsem bu kadar tantanaya katlanmayı ancak göze alıyorum. tek tıkla olsa var ya oh mis, çat çat çat bas muhteşemi.
*
2. konu da önemli. yani entry puanının gözükmesi. yine benim kendimde karşılaştığım veya diğer yazarların da böyle düşünebileceğini hissettiğim durum şu;
bir entriye bakıyosun, ilk etapta beğeniyorsun veya beğenmiyorsun, kafanda bir değerlendirme yapıyorsun hemen. diyorsun ki içinden "eh işte fena değil, güzel bir entry, ortalama 8 puanlık bir entry yani" . kafandan bu hükmü veriyorsun otomatikman. bakıyorsun entriye zaten toplam 8 puan verilmiş önceki yazarlar tarafından, bu nedenle "daha bu entriye puan vermeye gerek yok, hak ettiğini almış bu. yeter bu puan" deyip puan vermekten vazgeçebiliyorsun. ancak, çok az oylanmışken yakalarsan entriyi sen de oyunu verebiliyorsun. veya tabi ki çok iyi bir entriye az puan verilip haksızlık edildiğini düşünüyorsan yine veriyorsun muhteşemini, böyle durumlarda tek muhteşem vermek kafi gelmiyor bile. bu entriyi "yaran entriler" başlığına taşıyıp tekrar fark edilmesi için uğraş bile verebiliyorsun.
aynı durum kötü bulduğun entri için de geçerli tabi, bir de o açıdan izah etmeye gerek yok sanırım. ama yani, insanın içinden geçiyo "evet kötü bir entri ve eksi dört puan almış, yeter buna bu ceza" diyorsun, "layıkını bulmuş" diyosun.
yanlızz, işte mesele burda, kendi beğenini veya hoşnutsuzluğunu yazarın entrisine aksettirmeni etkiliyor bu durum. tabi bu benim görüşüm. başkası farklı bir uygulama veya tutum içinde olabilir.
muhasebede satıcılar hesabının kodudur. şahsen muhasebeden pek anlamadığım halde, bazı muhasebeye aşina gereksiz arkadaşların birbirlerine veya bazen densizlik edip bana, aslında "satıcı-ekici" demek isterken kullandıklarına şahit olduğum bir sıfattır 320.
bir iso değeridir. bundan önce dört basamaklı bir sayıdır tabi.
#949109
#955418
sözlükte bu ve bunlar gibi envai çeşit entrisi varken, kendisinin açtığı kampanyaya destek vermek isterken aramızda yaptığımız çok özel huston diyaloğunu afişe etmektedir kendisi şurda -> #956235
yazarın notu: hoca osurursa cemaat sıçar.
yazarın dileği: paylaştığım diğer sırlarımdan da bahsetmezsin değil mi gözünü sevdiğim.
#955418
sözlükte bu ve bunlar gibi envai çeşit entrisi varken, kendisinin açtığı kampanyaya destek vermek isterken aramızda yaptığımız çok özel huston diyaloğunu afişe etmektedir kendisi şurda -> #956235
yazarın notu: hoca osurursa cemaat sıçar.
yazarın dileği: paylaştığım diğer sırlarımdan da bahsetmezsin değil mi gözünü sevdiğim.
namusumsun, helalimsin anlamına gelen bir davranıştır. bunun için öpülen kişinin kafası iki elle avuçlanmalıdır ki dudakları alna rahatlıkla denk getirebilesin.
bi de şu var, ortadaki niyeti tam çözemediğim. milliyetin sitesindenhttp://img31.imageshack.us/img31/9434/image001nv.jpg
bi de şu var, ortadaki niyeti tam çözemediğim. milliyetin sitesindenhttp://img31.imageshack.us/img31/9434/image001nv.jpg
sevilen/nefret edilen kişinin milyonda bir de olsa çok küçük bir dönme ihtimali varsa eğer bu ikilemde kalınabilir. eğer hiç ihtimal yoksa döneceğine dair, içinde kalmış son ufak tefek sevgi kırıntılarını da yok etmek için iyice söküp atmak lazımdır sevilen ve nefret edilen kişiyi. bir iki yol biliyorum ama pis biraz. ne bileyim o kişiyi sıçarken ostururken düşünmeye çalışın. işe yaramadı mı? daha mı sevimli gözüktü böyle? o zaman, sevmediğiniz biriyle skişirken hayal etmeye çalışın. yine olmuyor değil mi? o zaman beline dildo bağlayıp sizi şeyettiğini hayal edin bari. razısınız değil mi buna da? yoksa bu çözüm yollarını çok mu iğrenç buldunuz? sizi anlamaya çalışıyorum müsaade edin. zaten içinizde bulunduğunuz durum da bir o kadar karmaşık ve zor. umutsuzluğa kapılmayın, mutlaka bir yolunu bulacağız.
şey yapın, sizin aptal, sıkıcı, işe yaramaz, ibneliğe eğilimli ve tipsiz biri olduğunuzu düşündüğü için sizi bıraktığın karar verin. buna tüm kalbinizle inanın. sizi sevmeyen, yanına yakıştırmayan birini siz de silin. dışarda size bayılan bir sürü kişinin olduğunu düşünün. ona mı kalmışsınız yani. nefret dahi etmeyin, duygu beslemeyin o salağa.
şey yapın, sizin aptal, sıkıcı, işe yaramaz, ibneliğe eğilimli ve tipsiz biri olduğunuzu düşündüğü için sizi bıraktığın karar verin. buna tüm kalbinizle inanın. sizi sevmeyen, yanına yakıştırmayan birini siz de silin. dışarda size bayılan bir sürü kişinin olduğunu düşünün. ona mı kalmışsınız yani. nefret dahi etmeyin, duygu beslemeyin o salağa.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?