chavez

hayatın getirdiği olumlu ya da olumsuz tesadüfler olsa gerek.

sağ üst köşesinden yeryüzünün gelmiş geçmiş en büyük devrimcisinin portresini asla eksik etmemiş site..

#958103
evindeki pencereleri saymaya kalkandır...

(bkz: atos portos aramis)

hadi güney afrikalıları anladım, rakip takım ve taraftarlarının konsantrasyonlarını bozmak adına çalınabilir. pek bi etkili de olur. lan, elin amerikalısı, avrupalısı niye çalar bu zımbırtıyı anlamam. ciğere yazık, kulaklara yazık, o kadar para verip maça gelmişsin, seyretmediğin maça verdiğin paraya yazık. bu saatten sonra türkiye’de biri çalmaya kalksa dayağa doyamaz yemin ediyorum.
(bkz: seni icat eden bir yana ilk kez stada getirmeyi akıl edenin amna koyayım)

bilkent iktisat fakültesi hocalarındandır. ismini söylediğinde "ne biliim ne yaptı?" diye soran öğrencisini sınıftan atmıştır, ancak sınav kağıtlarının altına ismini yazarken sonunda soru işareti kullanır. candır, canandır...

tevrat’ın 11. emridir.
ibranicesi için:
(bkz: recep tayyip erdoğan)

(bkz: dikkat et de kabloyla bağlanmasınlar)

tem’de trafiği felç etti. 10 metre önümü görmekte zorladım...

#956002
ticari zekasıyla beni büyülemiştir...
iyi de; kozmetik dükkanı açacağına tüm süreci kameraya al, yıllardır söylenegelen ajda pornosu efsanesini hayata geçir, paranın dibini döv... di mi ama??

hamburg’ta, manga’nın birinci olduğunu sanan bazı fenerbahçe taraftarları timsah yürüyüşü yaparken görülmüşler!!! yazık...
(bkz: almanya maçı iki iki mi)

şaşı baktım şaşırdım...

fenerbahçe’li taraftarların guiza gitti diye kutlamalara başlamaları, akabinde guiza’nın aslında gitmediğinin anlaşılmasıyla bir kez daha hüsran yaşamalarına sebep olabilecek anket.

önce şampiyonluk kutlayıp, olmadığını anladıktan sonra bayılan futbolcu... fener’in kaçırdığı şampiyonluğa bu kadar sevinmemin en büyük sebebi.
(bkz: ayılana gazoz bayılana limon)

yaklaşık 24 saattir fenerbahçeli taraftarların, yazar ve yorumcuların konuşmalarını dinliyor, yazılarını okuyorum. ve hepsine maalesef şu an üzerine oturduğum yerimle gülüyorum.
varan 1: beşiktaş, bursa’ya fener şampiyon olmasın diye yatmış.
düne kadar herhangi bir fener’liye sorsaydınız, kupayı trabzon’a kendi ellerimizle verdik yorumunu duyardınız. 2003’te bjk ile gs şampiyonluğa çekişirken beşiktaş karşısında dinarsu bayan futbol takımı gibi oynadıkları gibi...
varan 2: trabzon fener’e oynadığı gibi bütün lig boyu oynasaymış şampiyon olurmuş...
en sinir olduğum laftır... altıpastan 10 tane net golü kaçırıp rakibe bok atmak yakışsa yakışsa fener’e yakışırdı.
5 sene önce elle kolla onca puan aldıktan sonra galatasaray’a kaptırdıkları şampiyonluk, adaletin tecellisi olarak görülmüştü.
bu seneki de öyle. sebebi mi?? bilica’ya sorun... tabii kazdığı tünelden kaçmadıysa..

on may 16th, 55.000 people in kadıköy blanked out for 2 minutes and 17 seconds. the whole stadium saw the cup...

öncelikle belirtmek isterim; recep tayyip erdoğan’ı günahım kadar sevmem, buna mukabil atatürk ve silah arkadaşları benim için herkese olduğu kadar mukaddestir.
hitler’e benzetilmek bir hakaretse - ki öyledir -, bu hakaret önce chp saflarından recep tayyip erdoğan’a yöneltilmiştir. sebebi ise anayasayı kendi istediği gibi değiştirmeye çalışması, aslında çalışmaktan öte başarmasıdır. bunun sonu chp’ye göre; paranın üzerine kendi resmini basmaya, bir zümreyi veya cemaati toplumun geri kalanından üstün görmeye, kendini çeşitli sıfatlarla milletin mutlak hakimi görmeye, kısacası dikta rejimine kadar gidecektir.
bütün bunlar olabilir mi? aynı as kalecinin sakatlandığı hafta yapılan röportajda yedek kalecinin söylediği gibi: fırsat verilirse elimden geleni yaparım...
evet, bunların gerçekleşmesi için tayyip erdoğan var gücüyle çalışacaktır.

ancaaak;

evet burada koskoca bir ancak mevcut. tayyip erdoğan’ın hitler’e benzettiği ismet inönü, atatürk vefat ettikten sonra başa geçmiş ve önce paraya kendi resmini bastırmıştır. evet, bugün aynı şeyi tayyip yapsa, ben dahil onbinler sokaklara dökülür...
sonra çok partili rejim denemesi çerçevesinde demokrat parti kurulmuş, ilk başta inönü’nün isteği ile yakın çevresi bile bu partiye üye olmuştur. ancak partinin gitgide yükselmesi ve pastadan büyük parçayı alır hale gelmesiyle, devlet eliyle çeşitli yaptırımlara maruz bırakılmış, hatta çeşitli seçim merkezlerine propaganda amaçlı gidişi devlet eliyle engellenmiştir. bugün bunu tayyip yapsa yine ben dahil onbinler sokaklara dökülür...
ve hepimizin bildiği gibi tbmm kararıyla kendisine "milli şef" ünvanını almıştır. zaten bu söylediğim bu yüzyılda, olsa olsa ben dahil onbinler tarafından tşak konusu olurdu.
bence, tayyip erdoğan’ın yaptığı hitler benzetmesi yukarıda çerçevede olmuştur. bundan fazlası zaten abesle iştigal olurdu.

herhangi bir yerleşkede ikinci köprüden sonra, dördüncü köprüden önce yapılan köprü.
halbuki 3. boğaz köprüsü diye bir başlık olsaydı, türkiye’de herkesçe bilinen başka bir boğazda köprü olmadığı için daha anlaşılır mı olurdu acaba? ya da tamamen yanlış da düşünüyor olabilirim...

ilk yarıda motta’nın atılmasıyla inter’in 10 kişi kaldığı maçtır.

son bölümü, 24 mayıs 2010 pazartesi sabah saat 5’te amerika ile aynı anda yayınlanacakmış. 4 saat sürecek bölümün bir saati önceki bölümlerin özeti, 2 saati son bölüm, 1 saati ise diziyi yaratanların açıklamalarından oluşacakmış... çalışanlar o gün hasta olup işe gitmese mi ne?