yemez, sıkar biraz şeklinde de versiyonları olan, yürek ister anlamı taşıyan argoca söylemdir.
ukdecinin $öyle bir notu varmi$ :
isteyenin bi yüzü...
çok anlayışlısın sağol dedirtmek isteyen insanlardır. fakat ben de senin bu kadar anlayışlı olmanı anlayamıyorum demek istediğim insandır aslında.
babasının görevi nedeniyle afrika’da bulunan ve canı çok sıkılan bir ingiliz kızın can sıkıntısından kurtulmak için küçük kardeşiyle oynarken bulduğu denge oyunudur.daha sonra oyuncak firmaları tarafından keşfediliyor ve tüm dünyaya yayılıyor.şu ana kadar turnuvalarda jenga kulesinin ulaştığı en büyük yükseklik ise 80 santimi bulmuş.afrika’nın doğusunda yaşayan savahililer’in dilinde ise "inşa etmek" anlamına geliyor bu sözcük. oyun üst üste dizilmiş blokların kule yıkılmadan alınıp en üste konularak kulenin yüksekliğinin artırılmasını amaçlıyor.7 yaş ve üzerindeki tüm oyun severlere önerilen ve konsantrasyon, dikkat ile sabrı geliştirdiği düşünülen jenga, bir oyun olmasının yanı sıra dünyada çeşitli klinik tedavilerde de kullanılıyor.
esat kabaklının seslendirdiği parçadır.
sözleri:
gözünü toprak doyursun
ne buldun gittin ellere
bir gün çok pişman olursun
vururlar yerden yerlere
ben sana yar demedim mi
yanımda kal demedim mi
canımı al demedim mi
gözünü toprak doyursun
canım fedadır canına
gel girme benim kanıma
sultanım ol mekanıma
gözünü toprak doyursun
güneş doğmuyor yüzüme
dünya karanlık gözüme
kıymet vermedin sözüme
gözünü toprak doyursun
sözleri:
gözünü toprak doyursun
ne buldun gittin ellere
bir gün çok pişman olursun
vururlar yerden yerlere
ben sana yar demedim mi
yanımda kal demedim mi
canımı al demedim mi
gözünü toprak doyursun
canım fedadır canına
gel girme benim kanıma
sultanım ol mekanıma
gözünü toprak doyursun
güneş doğmuyor yüzüme
dünya karanlık gözüme
kıymet vermedin sözüme
gözünü toprak doyursun
esat kabaklının seslendirdiği parçadır.
sözleri:
gün gidende ay gelende gel oğlum
cihan yanar sen gülende gül oğlum
bir yol vardır hakk yoludur bul oğlum
yeri bilmek göğü bilmek bil oğlum
çabuk büyü çabuk yetiş tez oğlum
çakal gezen şu dağlarda gez oğlum
çabuk büyü çabuk yetiş tez oğlum
çakal gezen şu dağlarda gez oğlum
gez oğlum
vatanına göz dikeni ez oğlum.!
dostun kim düşmanın kim sez oğlum
tarihini şerefinle yaz oğlum
yaz oğlum.!
gez oğlum
vatanına göz dikeni ez oğlum.!
dostun kim düşmanın kim sez oğlum
tarihini şerefinle yaz oğlum
yaz oğlum.!
senden gider sonsuzluğa yol oğlum
dört bir yana salmalısın kol oğlum
ekmeğini aç olanla böl oğlum
haram yeme, hakk uğruna öl oğlum.!
çabuk büyü çabuk yetiş tez oğlum
çakal gezen şu dağlarda gez oğlum
çabuk büyü çabuk yetiş tez oğlum
hain gezen şu dağlarda gez oğlum
gez oğlum
vatanına göz dikeni ez oğlum.!
dostun kim düşmanın kim sez oğlum
tarihini şerefinle yaz oğlum
yaz oğlum.!
gez oğlum
vatanına göz dikeni ez oğlum.!
dostun kim düşmanın kim sez oğlum
tarihini şerefinle yaz oğlum
yaz oğlum.!
zulum dolu saltanattan in oğlum
zalimlere duymalısın kin oğlum
nefis kibir mantık yutan dev oğlum
mağrur olma insanları sev oğlum
çabuk büyü çabuk yetiş tez oğlum
çakal gezen şu dağlarda gez oğlum
çabuk büyü çabuk yetiş tez oğlum
hain gezen şu dağlarda gez oğlum
gez oğlum
vatanına göz dikeni ez oğlum.!
dostun kim düşmanın kim sez oğlum
tarihini şerefinle yaz oğlum
yaz oğlum.!
gez oğlum
vatanına göz dikeni ez oğlum.!
dostun kim düşmanın kim sez oğlum
söz ver bana geç karşıma söz oğlum.!
sözleri:
gün gidende ay gelende gel oğlum
cihan yanar sen gülende gül oğlum
bir yol vardır hakk yoludur bul oğlum
yeri bilmek göğü bilmek bil oğlum
çabuk büyü çabuk yetiş tez oğlum
çakal gezen şu dağlarda gez oğlum
çabuk büyü çabuk yetiş tez oğlum
çakal gezen şu dağlarda gez oğlum
gez oğlum
vatanına göz dikeni ez oğlum.!
dostun kim düşmanın kim sez oğlum
tarihini şerefinle yaz oğlum
yaz oğlum.!
gez oğlum
vatanına göz dikeni ez oğlum.!
dostun kim düşmanın kim sez oğlum
tarihini şerefinle yaz oğlum
yaz oğlum.!
senden gider sonsuzluğa yol oğlum
dört bir yana salmalısın kol oğlum
ekmeğini aç olanla böl oğlum
haram yeme, hakk uğruna öl oğlum.!
çabuk büyü çabuk yetiş tez oğlum
çakal gezen şu dağlarda gez oğlum
çabuk büyü çabuk yetiş tez oğlum
hain gezen şu dağlarda gez oğlum
gez oğlum
vatanına göz dikeni ez oğlum.!
dostun kim düşmanın kim sez oğlum
tarihini şerefinle yaz oğlum
yaz oğlum.!
gez oğlum
vatanına göz dikeni ez oğlum.!
dostun kim düşmanın kim sez oğlum
tarihini şerefinle yaz oğlum
yaz oğlum.!
zulum dolu saltanattan in oğlum
zalimlere duymalısın kin oğlum
nefis kibir mantık yutan dev oğlum
mağrur olma insanları sev oğlum
çabuk büyü çabuk yetiş tez oğlum
çakal gezen şu dağlarda gez oğlum
çabuk büyü çabuk yetiş tez oğlum
hain gezen şu dağlarda gez oğlum
gez oğlum
vatanına göz dikeni ez oğlum.!
dostun kim düşmanın kim sez oğlum
tarihini şerefinle yaz oğlum
yaz oğlum.!
gez oğlum
vatanına göz dikeni ez oğlum.!
dostun kim düşmanın kim sez oğlum
söz ver bana geç karşıma söz oğlum.!
(bkz: sefa orospusu)
babacığı nurlar içinde yatsın kendisine ve ailesine allah sabırlar versin. çok üzüldüm başı sağolsun...
o da bir şey mi telefonun jelatinini kendiliğinden düşene kadar kullanırım, jelatin çıkınca telefoncudan yeni jelatin alırım onu yapıştırırım demesi de beklenen tiptir. aynı zamanda uzaktan kumandayı jelatin sarıp kullanan tipin de akrabasıdır.
- bana balık verme balık tutmasını öğret !
+ yok yaw sonra benden önce gel tut bütün balıkları. zaten üç tane balık vuruyo koca gün, onları da sana kaptırayım.
genel olarak insanların birbirine yaklaşımı bu şekilde maalesef. insanlar bildiklerini paylaşma konusunda bencil. bildiğimi öğretirsem benden daha iyisini yapıp ya yerime geçerse korkusu taşıdıklarından balık tutmayı falan öğrenemezsiniz bunlardan. bir iki balıkla avuturlar işte insanı.
+ yok yaw sonra benden önce gel tut bütün balıkları. zaten üç tane balık vuruyo koca gün, onları da sana kaptırayım.
genel olarak insanların birbirine yaklaşımı bu şekilde maalesef. insanlar bildiklerini paylaşma konusunda bencil. bildiğimi öğretirsem benden daha iyisini yapıp ya yerime geçerse korkusu taşıdıklarından balık tutmayı falan öğrenemezsiniz bunlardan. bir iki balıkla avuturlar işte insanı.
ben de doğum gününü kutlamak istiyodum geçkalmışım ama son iki dakika kaldı gösteriyo benim saat kabul olur inşallah...
ibrahim sadrinin yorumuyla dinlediğim düşüncelere daldıran güzel şiir.
videosu için:
http://seyret.wordpress.com/2006/09/15/bir-gun-peygamberimiz-ziyaretinize-gelse/
sözlerini de yazayım tam olsun
eğer bir gün peygamber efendimiz ziyaretinize gelse,
yalnızca birkaç günlüğüne aniden çalsa kapınızı,
merak ediyorum neler yapacağınızı...
biliyorum ama
böylesine şerefli bir konuğa açacağınızı en güzel odanızı,
ona sunacağınız yemeklerin en iyisi olacağını,
ve inandırmaya çalışacağınızı,
onu evinizde görüyor olmaktan mutluluk duyacağınızı;
gerçekten evinizde ona hizmet etmekten alacağınız hazzı.
fakat söyleyin bana,
efendimizi evinize doğru gelirken gördüğünüzde,
onu kapıda mı karşılayacaksınız?
yoksa onu içeri almadan önce, aceleyle,
bazı dergileri, gazeteleri çarçabuk saklayıp
yerine kuranı mı koyacaksınız?
peki hala amerikan filimlerini seyredecek misiniz televizyonda?
yoksa kapatmaya mı koşacaksınız aceleyle,
o size kızmadan önce?
kimbilir?
belki de ağzınızdan hiç çıkmamış olmasını mı dilerdiniz,
hatırlayamadığınız en son çirkin kelimeyi...
peki ya dünyalık müziğinizi, kasetlerinizi de saklayacak mısınız?
ve bunun yerine ortalığa,
kitaplığınızın raflarında tozlanmış,
hadis kitapları mı çıkaracaksınız?
hemence içeriye girmesine izin verecek misiniz?
yoksa teleşla ne yapayım diyerek,
sağa sola mı koşturacaksınız?
merak ediyorum:
eğer peygamber efendimiz,
bir kaç günlüğüne sizinle birlikte yaşasa,
yapmaya devam edecek misiniz,
her zaman yaptığınız şeyleri?
ailenizdeki sohbetler eski halini koruyacak mı?
her yemekten sonra sofra duası etmeyi,
yine zor mu bulacaksınız?
hiç yüzünüzü asmadan,
oflayıp puflamadan,
her vakit namazınızı kılacak mısınız?
ya sabah namazı için,
sıcacık yatağınızından,
erkenden fırlayacak mısınız?
peki ya yine mırıldanacak mısınız,
her zaman söylediğiniz şarkıları?
ve okuyacak mısınız,
her zaman okuduğunuz kitapları?
peki bilmesine izin verecek misiniz,
aklınızın ve ruhunuzun beslendiği şeyleri?
yoksa hiç bilmemesini mi isterdiniz?
şöyle diyelim ya da:
gideceğiniz her yere götürebilecek misiniz peygamberi de?
yoksa birkaç günlüğüne değişecek mi planlarınız?
tanıştırmaktan onur duyacak mısınız en yakın arkadaşınızı onunla?
yoksa hiç karşılaşmamalarını mı umardınız,
peygamberin ziyareti bitene dek birbirleriyle?
şimdi söyleyin açık yüreklilikle,
onun kalmasını ister misiniz sizinle?
sonsuza dek, hep birlikte...
yoksa rahat bir nefes mi alacaksınız,
ziyareti bitip gittiğinde?
gerçekten bilmek ilgi çekici olabilir değil mi?
bilmek ve düşünmek,
eğer bir gün peygamber efendimiz ziyaretinize gelse
yapacağımız şeyleri...
eğer bir gün peygamber efendimiz ziyaretinize gelse,
yalnızca birkaç günlüğüne aniden çalsa kapınızı,
merak ediyorum neler yapacağınızı ...
videosu için:
http://seyret.wordpress.com/2006/09/15/bir-gun-peygamberimiz-ziyaretinize-gelse/
sözlerini de yazayım tam olsun
eğer bir gün peygamber efendimiz ziyaretinize gelse,
yalnızca birkaç günlüğüne aniden çalsa kapınızı,
merak ediyorum neler yapacağınızı...
biliyorum ama
böylesine şerefli bir konuğa açacağınızı en güzel odanızı,
ona sunacağınız yemeklerin en iyisi olacağını,
ve inandırmaya çalışacağınızı,
onu evinizde görüyor olmaktan mutluluk duyacağınızı;
gerçekten evinizde ona hizmet etmekten alacağınız hazzı.
fakat söyleyin bana,
efendimizi evinize doğru gelirken gördüğünüzde,
onu kapıda mı karşılayacaksınız?
yoksa onu içeri almadan önce, aceleyle,
bazı dergileri, gazeteleri çarçabuk saklayıp
yerine kuranı mı koyacaksınız?
peki hala amerikan filimlerini seyredecek misiniz televizyonda?
yoksa kapatmaya mı koşacaksınız aceleyle,
o size kızmadan önce?
kimbilir?
belki de ağzınızdan hiç çıkmamış olmasını mı dilerdiniz,
hatırlayamadığınız en son çirkin kelimeyi...
peki ya dünyalık müziğinizi, kasetlerinizi de saklayacak mısınız?
ve bunun yerine ortalığa,
kitaplığınızın raflarında tozlanmış,
hadis kitapları mı çıkaracaksınız?
hemence içeriye girmesine izin verecek misiniz?
yoksa teleşla ne yapayım diyerek,
sağa sola mı koşturacaksınız?
merak ediyorum:
eğer peygamber efendimiz,
bir kaç günlüğüne sizinle birlikte yaşasa,
yapmaya devam edecek misiniz,
her zaman yaptığınız şeyleri?
ailenizdeki sohbetler eski halini koruyacak mı?
her yemekten sonra sofra duası etmeyi,
yine zor mu bulacaksınız?
hiç yüzünüzü asmadan,
oflayıp puflamadan,
her vakit namazınızı kılacak mısınız?
ya sabah namazı için,
sıcacık yatağınızından,
erkenden fırlayacak mısınız?
peki ya yine mırıldanacak mısınız,
her zaman söylediğiniz şarkıları?
ve okuyacak mısınız,
her zaman okuduğunuz kitapları?
peki bilmesine izin verecek misiniz,
aklınızın ve ruhunuzun beslendiği şeyleri?
yoksa hiç bilmemesini mi isterdiniz?
şöyle diyelim ya da:
gideceğiniz her yere götürebilecek misiniz peygamberi de?
yoksa birkaç günlüğüne değişecek mi planlarınız?
tanıştırmaktan onur duyacak mısınız en yakın arkadaşınızı onunla?
yoksa hiç karşılaşmamalarını mı umardınız,
peygamberin ziyareti bitene dek birbirleriyle?
şimdi söyleyin açık yüreklilikle,
onun kalmasını ister misiniz sizinle?
sonsuza dek, hep birlikte...
yoksa rahat bir nefes mi alacaksınız,
ziyareti bitip gittiğinde?
gerçekten bilmek ilgi çekici olabilir değil mi?
bilmek ve düşünmek,
eğer bir gün peygamber efendimiz ziyaretinize gelse
yapacağımız şeyleri...
eğer bir gün peygamber efendimiz ziyaretinize gelse,
yalnızca birkaç günlüğüne aniden çalsa kapınızı,
merak ediyorum neler yapacağınızı ...
yumuşak olan her şey eşcinselliği çağrıştırmaya müsaittir. bu g olsa bile.
(bkz: alfabenin ibnesi yumuşak g)
(bkz: alfabenin ibnesi yumuşak g)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?