(bkz: o mısralarım var ya)
bir engin namlı şiiri;
aşk adına yazdığım o mısralarım var ya
senden aldığım histen doğan bir yansımadır
el ayağım tutulur durur koskoca dünya
senden aldığım histen doğan bir yansımadır
alemlerin en ulvi neşesine vurulmak;
hiç görülmemiş kutlu bir dünyaya kurulmak,
demler geçip giderken aşk yolunda yorulmak
senden aldığım histen doğan bir yansımadır
aşk meşk denilen hissin tevazuya teslimi
beni benden çıkarır bağlar iki elimi
bir hissetsen bendeki neşe dolu halimi
senden aldığım histen doğan bir yansımadır
gönlümün rıhtımında bir tatlı hava eser
o ne güzel hazdır ki hissedilmez kopsa ser
sevgi ile örülen içimdeki şaheser
senden aldığım histen doğan bir yansımadır
aşk adına yazdığım o mısralarım var ya
senden aldığım histen doğan bir yansımadır
el ayağım tutulur durur koskoca dünya
senden aldığım histen doğan bir yansımadır
alemlerin en ulvi neşesine vurulmak;
hiç görülmemiş kutlu bir dünyaya kurulmak,
demler geçip giderken aşk yolunda yorulmak
senden aldığım histen doğan bir yansımadır
aşk meşk denilen hissin tevazuya teslimi
beni benden çıkarır bağlar iki elimi
bir hissetsen bendeki neşe dolu halimi
senden aldığım histen doğan bir yansımadır
gönlümün rıhtımında bir tatlı hava eser
o ne güzel hazdır ki hissedilmez kopsa ser
sevgi ile örülen içimdeki şaheser
senden aldığım histen doğan bir yansımadır
uzaylı taşladıktan sonra hayli hayli yapılacak bir eylemdir.zira önce varlığı bile tartışılan şu babayı bulalımda gerisininde icabına bakarrız elbet.evet.
tartışmışlar. kendi kendine; asla barışmayacağını! söylemiş. kadın, tam
kapıdan girerken, erkek çıkmaya çalışıyormuş ki çarpışmışlar. çekilsene
önümden be! demiş kadın. sen çekil! der erkek. hayret bir şey! nerede durmamı isterdiniz beyefendi?! demiş kadın hiddetle.erkek cevap olaraktan ben konuşurken ardımda, üzgünken
önümde, ağlarken yanımda, neşeliyken gözlerimde durmanı isterdim
sakıncası yoksa hanımefendi?! demiş. ta ta tabii… diyebilmiş
sadece kadın.
kadın değiller mi işte? iki tatlı lafa, yelkenler fora. yeterki yerli yerinde ve zamanında kullanılabilsin. bir gönül alma zor olamaz her zaman. yeter ki karşınızdakini tanıyın...
kapıdan girerken, erkek çıkmaya çalışıyormuş ki çarpışmışlar. çekilsene
önümden be! demiş kadın. sen çekil! der erkek. hayret bir şey! nerede durmamı isterdiniz beyefendi?! demiş kadın hiddetle.erkek cevap olaraktan ben konuşurken ardımda, üzgünken
önümde, ağlarken yanımda, neşeliyken gözlerimde durmanı isterdim
sakıncası yoksa hanımefendi?! demiş. ta ta tabii… diyebilmiş
sadece kadın.
kadın değiller mi işte? iki tatlı lafa, yelkenler fora. yeterki yerli yerinde ve zamanında kullanılabilsin. bir gönül alma zor olamaz her zaman. yeter ki karşınızdakini tanıyın...
babaların genellikle ufak çocuklarını alışmaları açısıdan alıp götürmeleri ile tanıklık edebileceğiniz türden bir şeydir. çocuk olduklarından bir oraya bir buraya koşuşturup dururlar.
http://tinyurl.com/6pqd5m
tabi bunun yanında uslu uslu durup, babasını veyahutta o an yanında kim varsa onu taklit ederekten bir şeyler kapmaya çalışırlar. ama bazıları vardır ki asaletlerinden hiç mi hiç ödün vermezler.
http://tinyurl.com/6f4eec
http://tinyurl.com/6pqd5m
tabi bunun yanında uslu uslu durup, babasını veyahutta o an yanında kim varsa onu taklit ederekten bir şeyler kapmaya çalışırlar. ama bazıları vardır ki asaletlerinden hiç mi hiç ödün vermezler.
http://tinyurl.com/6f4eec
eğer trabzonlu değilseniz size pek bir şey ifade etmeyecektir. fakat onun yetiştirdiği din profesörü, günümüzün parti lideri yaşar nuri öztürkü ise bilmeyen yoktur.
trabzonda bir efsane gibi anlatılan, dini sorulara nükteyle, küfürle cevap vermesiyle meşhur cansız hoca, 1990larda ses kayıtları ortaya çıkan ama varlığı kanıtlanamayan oflu hocanın aksine gerçek. karadeniz fıkralarını çağrıştıran dini yorumları da…
mustafa cansız, 1895 – 1975 yılları arasında yaşadı. arapça, farsça, çağatayca, rumca bilgisi, koyu chpli olması, akademisyenlere taş çıkarır kültürüyle her yönden farklı bir din adamı. öğrencisi prof. dr. öztürke göre müstesna bir şahsiyet. birkaç örnekle belirteyim hemencik;
alt-üst
kadının biri hayatını fahişelik yaparak kazanmaktadır. öldüğünde cenaze namazı için camiye getirilip musalla taşına konulur. imam, kadının cenaze namazını kıldırmak istemez. mesele büyür, trabzon müftülüğüne intikal eder. müftü telaşlanır.
cansız hocaya haber verilir. durum izah edilir. olay mahalline geldiğinde cenaze namazını kıldırmayan hocayla aralarında şu diyalog geçer:
- bu kadının cenaze namazını niçin kıldırmıyorsun?
- hocam bu kadın hayatında hep fuhuş yapmış. böyle birisinin cenaze namazı kılınmaz.
- ulan, üstte yatan pezevenklerin cenaze namazlarını kılıyorsunuz da altta yatanlarınkini niçin kılmıyorsunuz?
edison cennete girecek mi?
cansız hocanın bulunduğu bir yerde kimlerin cennete gireceği konusu tartışılıyormuş. mollalardan biri cansız hocaya:
- hocam, edison bütün dünyayı aydınlatan buluşu gerçekleştirdi ama yine cehenneme gidecek.
- sen edisonun cehenneme gideceğini nereden biliyorsun?
- o bizim peygambere inanmadı. onun için cennete giremez.
bunun üzerine cansız hoca, cevap verir:
- bakara suresinin 62. ayetinde şöyle der:
şüphesiz iman edenlerle, yahudiler, hıristiyanlar ve sabilerden kimler allaha ve ahiret gününe inanıp salih ameller işlerlerse onların ecirleri allah katındadır. onlara korku yoktur ve üzülmeyeceklerdir de. yani, bu ayette allah insanlara allaha ve ahiret gününe inanıp hayırlı işler yapmaları şartını getiriyor. ayni ayet maide suresinin 69. ayetinde de tekrar edilmektedir. sonra büyük âlimlerin ekseriyetinin iman sahibi oldukları bilinen bir husustur. ayrıca edisonun son nefesinde nasıl gittiğini ne biliyorsun?
ancak adam ikna olmamış. illa cehenneme gidecek, diye ısrar edince
cansız hoca sinirlenmiş:
allah, senin gibi beş milyon eşşeoğlueşşeği cennetine koyacağına bir edisonu koysun daha karlıdır.
trabzonda bir efsane gibi anlatılan, dini sorulara nükteyle, küfürle cevap vermesiyle meşhur cansız hoca, 1990larda ses kayıtları ortaya çıkan ama varlığı kanıtlanamayan oflu hocanın aksine gerçek. karadeniz fıkralarını çağrıştıran dini yorumları da…
mustafa cansız, 1895 – 1975 yılları arasında yaşadı. arapça, farsça, çağatayca, rumca bilgisi, koyu chpli olması, akademisyenlere taş çıkarır kültürüyle her yönden farklı bir din adamı. öğrencisi prof. dr. öztürke göre müstesna bir şahsiyet. birkaç örnekle belirteyim hemencik;
alt-üst
kadının biri hayatını fahişelik yaparak kazanmaktadır. öldüğünde cenaze namazı için camiye getirilip musalla taşına konulur. imam, kadının cenaze namazını kıldırmak istemez. mesele büyür, trabzon müftülüğüne intikal eder. müftü telaşlanır.
cansız hocaya haber verilir. durum izah edilir. olay mahalline geldiğinde cenaze namazını kıldırmayan hocayla aralarında şu diyalog geçer:
- bu kadının cenaze namazını niçin kıldırmıyorsun?
- hocam bu kadın hayatında hep fuhuş yapmış. böyle birisinin cenaze namazı kılınmaz.
- ulan, üstte yatan pezevenklerin cenaze namazlarını kılıyorsunuz da altta yatanlarınkini niçin kılmıyorsunuz?
edison cennete girecek mi?
cansız hocanın bulunduğu bir yerde kimlerin cennete gireceği konusu tartışılıyormuş. mollalardan biri cansız hocaya:
- hocam, edison bütün dünyayı aydınlatan buluşu gerçekleştirdi ama yine cehenneme gidecek.
- sen edisonun cehenneme gideceğini nereden biliyorsun?
- o bizim peygambere inanmadı. onun için cennete giremez.
bunun üzerine cansız hoca, cevap verir:
- bakara suresinin 62. ayetinde şöyle der:
şüphesiz iman edenlerle, yahudiler, hıristiyanlar ve sabilerden kimler allaha ve ahiret gününe inanıp salih ameller işlerlerse onların ecirleri allah katındadır. onlara korku yoktur ve üzülmeyeceklerdir de. yani, bu ayette allah insanlara allaha ve ahiret gününe inanıp hayırlı işler yapmaları şartını getiriyor. ayni ayet maide suresinin 69. ayetinde de tekrar edilmektedir. sonra büyük âlimlerin ekseriyetinin iman sahibi oldukları bilinen bir husustur. ayrıca edisonun son nefesinde nasıl gittiğini ne biliyorsun?
ancak adam ikna olmamış. illa cehenneme gidecek, diye ısrar edince
cansız hoca sinirlenmiş:
allah, senin gibi beş milyon eşşeoğlueşşeği cennetine koyacağına bir edisonu koysun daha karlıdır.
(bkz: mustafa cansız)
#818517
arkadaş evinize geldiğinde misafir gibi davranır
-dost geldiğinde buzdolabını açıp istediğini alır
arkadaş senin ağladığını görmez
-dostunun omuzu ise senin göz yaşlarınla ıslanır
arkadaş davetine katılınca bir paket hediye ile gelir
-dost sana yardım etmek için erken gelir; toparlanman için geç gider
arkadaş, onu o yattıktan sonra ararsan rahatsız olur
-dost neden bu kadar geciktiğini sorar, derdini anlatmak için
arkadaş bir kavgadan sonra her şeyin bittiğini düşünür
-dost ise tekrar arar
arkadaş senin daima onun arkanda olmanı ister
-dost ise her zaman senin arkandadır
arkadaş zaaflarınızı öğrenir ve onları kullanabilir
-dost zevklerinizi öğrenir ve onlara hitap eder
arkadaş zayıflıklarınızı bilirse başınıza kakar
-dost zayıflıklarınızı bilirse örtmeye çalışır
arkadaş sizi ikinci görmek ister
-dost ikinciniz olmaktan şeref duyar
arkadaş sıkıntınız olmadığında yanınızdadır
-dost sıkıntınız olduğunda size koşar
arkadaşlarınıza siz huzur vermeye çalışırsınız
-dostlarınız size huzur vermeye çalışır.
-dost geldiğinde buzdolabını açıp istediğini alır
arkadaş senin ağladığını görmez
-dostunun omuzu ise senin göz yaşlarınla ıslanır
arkadaş davetine katılınca bir paket hediye ile gelir
-dost sana yardım etmek için erken gelir; toparlanman için geç gider
arkadaş, onu o yattıktan sonra ararsan rahatsız olur
-dost neden bu kadar geciktiğini sorar, derdini anlatmak için
arkadaş bir kavgadan sonra her şeyin bittiğini düşünür
-dost ise tekrar arar
arkadaş senin daima onun arkanda olmanı ister
-dost ise her zaman senin arkandadır
arkadaş zaaflarınızı öğrenir ve onları kullanabilir
-dost zevklerinizi öğrenir ve onlara hitap eder
arkadaş zayıflıklarınızı bilirse başınıza kakar
-dost zayıflıklarınızı bilirse örtmeye çalışır
arkadaş sizi ikinci görmek ister
-dost ikinciniz olmaktan şeref duyar
arkadaş sıkıntınız olmadığında yanınızdadır
-dost sıkıntınız olduğunda size koşar
arkadaşlarınıza siz huzur vermeye çalışırsınız
-dostlarınız size huzur vermeye çalışır.
kendileri huysuz virjin olarak sahneyi bırakacağını söylemiş olsada gene bir şeyler yapmaktadır. ilerledi yaşım artık kaldıramıyorum desede gene sahnede. para mı yoksam kıramadığı kişiler mi diye sorguluyorum açıkcası. ama bunca zamandır bu tarz programlara katılmamış bir kişi için hrhal para diye düşünmeden de edemiyorum.
arkadaş bir arazi için demokrasiyi bu kadar uğraştırdığına göre bir "medya patronu"... bu televizyon denen şey çok kötü bir olay olsa gerek. zamanında yanında olup vergi rekortmeni olurken-o kadar borç varken- şimdi bir anda çark etti. aslında para denen hep el kiri olarak bahsedilen kağıt parçasının ne kadar kuvvetli olduğunun bir başka örneğidir. he bir de sölemeden edemicem "koltuk" da tatlı herhal.
(bkz: fire in the hole)
efendim kendileri önümüzdeki lost sezonunun her bölümü için iki yüz yirmi beş bin dolara imza atmış. yuh diyoruz ve bize de para yardımı yapmasını diliyoruz.
şuan elimize geçen son bilgiye göre; kendilerinin doksanlı yılların başında yaptırmış olduğu göğüs operasyonun yenilenmesi gerekiyormuş. göğüslerin zamanla elastikiyetini kaybettiği söyleyeniyormuş.güneş ışınlarının da yıllardır anderson a zarar veriyormuş göğüslerine. hadi bir el atalım cemaat. her şey pamelanın göğü... ama şey sağlığı için.
karaman-konya yöresinde eğer bu şekil bir konuşma yapacaksınız eğer bir kez daha düşünmenizi tavsiye ederim. çünkü buralarda "gidi"nin meali kötü kadın satıcısı olarak geçtiğinden bayağı bir gülünç hale düşmenize sebebiyet verecektir. ben gidiyim yerine "ben gideyim" demeniz daha makul olacaktır.
düşünce var kişinin kafasında başına gelen. dert saymaktadır onları. ama bir anlık kafasını kendisinden kaldırıp etraf denen bu garip mekana baktı mı ilk karşılaştığı cümle olsa gerek.
herkesin derdi kendisine deyip başından savmak da gelir içinden ama hakikaten dertin bir başkasınkinden daha az, daha az yorucu, daha az can sıkıcı, daha az acıtan olduğunu görünce ufaktan mutluluk veyahutta haliyeti ruhiyetinden bir anlık olsun sıyrılmaya yardımcı olur.
fakat her zaman denildiği gibi egoist olan bizler/insanlar, doyumsuzluğunu ya da kötü anlarını bile yüceltmekte geri kalmayacakları için boyun eysekte pek bir takılmaması gereken hayat parçası.
herkesin derdi kendisine deyip başından savmak da gelir içinden ama hakikaten dertin bir başkasınkinden daha az, daha az yorucu, daha az can sıkıcı, daha az acıtan olduğunu görünce ufaktan mutluluk veyahutta haliyeti ruhiyetinden bir anlık olsun sıyrılmaya yardımcı olur.
fakat her zaman denildiği gibi egoist olan bizler/insanlar, doyumsuzluğunu ya da kötü anlarını bile yüceltmekte geri kalmayacakları için boyun eysekte pek bir takılmaması gereken hayat parçası.
mükemmel dinlendirici. böyle dokunmaya kıyamıyacağınız bir şeye dokunurmuşcasına tedirginlik bir o kadar da şirinlik veriyor. farklı bir diyar açıyor insanın içine. nereye, nasıl, ne zaman ve ya ne şekilde olduğu belli değil ama farklı bir hoşnutlukta kalıyor insan. sevilen bir şeyin hazzın bir anlık olması gibi.
kimilerinin muhafazakar oldukları gibi bir söylenti bilem varmış.yaa.çok gizli çok.evet.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?