sevinçli haberin sonunun bir hayli -parasal yönden- olumlu olacağının göstergesidir. sonrası malum, buyrun hayaller sizin olsun.
ramazan abisi normal.ee iş güç. çoluk çocuk, git okuldan al falan. eve gel yemek yap. ohoo! kim ayırabilir ki kendine zaman. sonracıma geçicek bilgi sözlükün karşısına demi. aman sende şımarık şey.
hemencecik çizittirik vermek. detaylarına daha sonradan inileceğini belirtir.
eski dilde kanara.evet.
daha ambalajından yeni açılmış araba.evet.
kendisi hakkında taciz duyurusu varmış. haydi burdan yak.
http://tinyurl.com/5wykcb
http://tinyurl.com/5wykcb
(bkz: msn düello)
efenim msnin sayfasına girdiniz mi karşınıza çıkacak msnnin yeni oyun tarzı siteye adam çekmece bilimum sitenin populuterliğini daha da arttırma. şöyle bir adam sendecilik. bu ne kopuk hayat bu ne biçim hayat sorgulatması tadında bir şey. şey evet şey.
herhal gene galiba sanırsam aman allahım falan diyeceğimiz bir maç olabilir. zira ligde iyi başlamamasına rağmen şampiyonlar ligi ön elemeleri bir ekilde geçtiklerindne artık hafiften akılları başlarına gelmiştir ve iyi bir sonuç elde edeceklerdir.
meşakatli bir çalışmadan sonra ya da gerçekleşmesi istenilen herhangi bir şey için uğraş verdikten sonra mutluluk tohumlarını içinde hissetmek gibi bir şey. takatin kalmadığı son anlarda ulaşmak ise insana ayrı bir haz verir.valla.
brenda yamaç tırmanışı yapmak isteyen genç bir kadındı.bir gün cesaretini toplayarak bir grup tırmanışına katıldı. tırmanacakları yere vardıklarında,neredeyse duvar gibi dik, büyük ve kayalık bir yamaç çıktı karşılarına. tüm korkularına rağmen, brenda azimliydi. emniyet kemerini takti, ipi yakaladı ve kayanın dik yüzüne tırmanmaya başladı.
bir süre tırmandıktan sonra, nefeslebilecegi bir oyuk buldu.. orada asılı dururken, gruptan yukarıda ipi tutan kisi dalgınlığa düşerek ipi gevşetiverdi. aniden boşalan ip, hızla branda nın
gözüne çarparak lensinin düşmesine neden oldu.lens çok küçüktü ve bulunması neredeyse imkansızdı. lens yamacın ortasında bir yerlerde kalmıştı ve brenda artık bulanık görüyordu. ümitsizlik içinde brenda, lensini bulması için allaha dua edebilirdi yalnızca. ve içten içe düşünüp dua etmeye başladı.
"allahım! sen bu anda buradaki tüm dağları görürsün. bu dağlar üzerindeki her bir taşı ve yaprağı bildigin gibi, benim lensimin yerini de biliyorsun. onu bulmama yardım et."
patikalardan yürüyerek aşağı indiler. aşağı indiklerinde, tırmanmak üzere oraya doğru gelen yeni bir grup gördüler.içlerinden biri "aranızda lens kaybeden var mi?" diye bağırdı.
brendanın sonradan ögrendigine göre, lensi bir karınca taşıyordu ve karınca yürüdükçe yavasça kayanın üzerinde hareket edip parlayan lens kızların dikkatini çekmisti.
eve döndüklerinde brenda lensini nasıl bulduklarını babasına anlatacak ve bir karikatürcü olan babası da ağzıyla lens taşıyan bir karınca resmi çizerek, karıncanın üzerindeki baloncuğa bunları yazacaktı:
"allahım! bu nesneyi neden taşıdığımı bilemiyorum.bunu yiyemem ve neredeyse taşıyamayacağım kadar agır. ama istedigin sadece bunu taşımamsa, senin için taşıyacağım..."
"bu yükü niye taşiyorum" demeyin.....
bir süre tırmandıktan sonra, nefeslebilecegi bir oyuk buldu.. orada asılı dururken, gruptan yukarıda ipi tutan kisi dalgınlığa düşerek ipi gevşetiverdi. aniden boşalan ip, hızla branda nın
gözüne çarparak lensinin düşmesine neden oldu.lens çok küçüktü ve bulunması neredeyse imkansızdı. lens yamacın ortasında bir yerlerde kalmıştı ve brenda artık bulanık görüyordu. ümitsizlik içinde brenda, lensini bulması için allaha dua edebilirdi yalnızca. ve içten içe düşünüp dua etmeye başladı.
"allahım! sen bu anda buradaki tüm dağları görürsün. bu dağlar üzerindeki her bir taşı ve yaprağı bildigin gibi, benim lensimin yerini de biliyorsun. onu bulmama yardım et."
patikalardan yürüyerek aşağı indiler. aşağı indiklerinde, tırmanmak üzere oraya doğru gelen yeni bir grup gördüler.içlerinden biri "aranızda lens kaybeden var mi?" diye bağırdı.
brendanın sonradan ögrendigine göre, lensi bir karınca taşıyordu ve karınca yürüdükçe yavasça kayanın üzerinde hareket edip parlayan lens kızların dikkatini çekmisti.
eve döndüklerinde brenda lensini nasıl bulduklarını babasına anlatacak ve bir karikatürcü olan babası da ağzıyla lens taşıyan bir karınca resmi çizerek, karıncanın üzerindeki baloncuğa bunları yazacaktı:
"allahım! bu nesneyi neden taşıdığımı bilemiyorum.bunu yiyemem ve neredeyse taşıyamayacağım kadar agır. ama istedigin sadece bunu taşımamsa, senin için taşıyacağım..."
"bu yükü niye taşiyorum" demeyin.....
peh dedirten bir yazar daha. farklı bir isim daha bularaktan , hafif reklam kokan hareketler ile aramıza katılmaya çalışmakta. bakalım gelişi güzel ve ya hoş olacak mı.evet.
çömezimiz. yazar adayımız. hoşgelmiş aramıza.
(bkz: bilgi sözlük karşılama komitesi)
(bkz: bilgi sözlük karşılama komitesi)
aha bir çömez daha yakaladım. o da aramıza yeni katılmak üzere. o da bir zamanlar bizim yaşadığımız o heyecanı yaşamakta. o da... öhöm neyse!!!hoşgelmiş.
(bkz: bilgi sozluk karşılama komitesi)
(bkz: bilgi sozluk karşılama komitesi)
çömezdir kendileri. ama dünyanın tehlike alarmı verdiğinin bilincindedir. efendiliğini konuşturup bir şeyler yapmak hevesindedir. ha bu arada hoşgelmiştir.
(bkz: bilgi sözlük karşılama komitesi)
(bkz: bilgi sözlük karşılama komitesi)
adam yememiş, içmemiş...bu şekilde bir buton yapmış. sırf rahat olsun bizler için diye. ama bu butonu kullanıp görüntü güzelliğini sağlamak ve daha rahat etmek yerine, kullanmamak daha bir cazip geliyor herhal. nedir bilinmez ki herhal böylesi daha göze hitap edici onlara göre.
bir mafya babası evli bir kadınla ilişki kurmuş. bir gece kocası yok diye kadının evine gitmeye karar vermiş ve adamlarına "ben içeri girdikten sonra hemen büyük bir branda ayarlayın ve pencerenin hemen altına dört ucundan gerin" demiş.
sonra da ne yapacaklarının talimatını vermiş: "kadının kocası gelirse kapıyı bir kere çaldırın, ben aşağıya atlayacağım, yakalanıp raconu çizdirmeyelim... tamam mı?"
adamları, "başüstüne patron" demişler. mafya babası kadının evine girmiş, tam yatağa uzandığı anda evin kapısı çalınca bizimki kendini tereddütsüz pencereden donla 4. kattan aşağı fırlatmış. kadın üzerine alelacele bir şey alıp kapıyı açmış ki karşısında patronun adamlarından biri...
"yenge" demiş adam mahcup bir şekilde önüne bakarak,
"patrona söyle branda bulamadık!"
sonra da ne yapacaklarının talimatını vermiş: "kadının kocası gelirse kapıyı bir kere çaldırın, ben aşağıya atlayacağım, yakalanıp raconu çizdirmeyelim... tamam mı?"
adamları, "başüstüne patron" demişler. mafya babası kadının evine girmiş, tam yatağa uzandığı anda evin kapısı çalınca bizimki kendini tereddütsüz pencereden donla 4. kattan aşağı fırlatmış. kadın üzerine alelacele bir şey alıp kapıyı açmış ki karşısında patronun adamlarından biri...
"yenge" demiş adam mahcup bir şekilde önüne bakarak,
"patrona söyle branda bulamadık!"
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?